TARİH 16 Temmuz 2025
41b OKUNMA     137 PAYLAŞIM

TV'lerde Hep Diktatör Stereotipi Olarak Gördüğümüz Saddam Hüseyin Aslında Kimin Nesiydi?

Saddam Hüseyin esasında kimdi? Hangi ideolojik görüşü temsil ediyordu? Nerelerden gelmişti Irak'ın başına? Uzun yıllar medyada neredeyse klişeye indirgenmiş bir diktatör karakteri gibi seyrettiğimiz Saddam'ın orijin hikayesi.

saddam hüseyin, orta doğu'nun “en kötü yönetilen bölüm sonu canavarı savaşı” gibidir

1937’de tikrit yakınlarında sünni bir köyde doğuyor; çocukluğu travmatik, gençliği silahlı, yetişkinliği ise tam bir “despot simulator” gibi geçiyor.

1957’de baas partisi’ne katılıyor, sonra 60'larda siyasi işlerde hızla yükseliyor. adamın kariyer basamakları tırmanışı "kan, ter ve korku" üçlemesiyle özetlenebilir. 1968 darbesinde kilit rol alıyor, 1979’da el-bekir'in istifasıyla zaten arka planda elinde tuttuğu ipleri iyice kendine bağlıyor.

devlet yönetiminde sıkça başvurduğu taktik: paranoyak düzeyde güvenlik ağı kurmak, iktidarına tehdit gördüğü herkesi (ki bu bazen kendi ailesi bile oluyor) ortadan kaldırmak. yani klasik "baasçılık ama biraz da sadam sosu".

iran’la 8 yıllık savaş çıkartıyor, 80’de iran’ın arap bölgesi huzistan’a göz dikiyor ama hesap etmediği şey iran’ın direnç seviyesi. savaş çıkmaza girince bir de kuzeyde kürtlere saldırıyor, el-enfal operasyonuyla halkı bombalatıyor. hani resmen “bu ülkenin tüm etnik gruplarıyla ayrı ayrı kavga edebilirim” kafasında biri.

bitmedi. 1990'da “kuveyt bana sondajla sarkıyor” diyerek ülkeyi işgal ediyor. körfez savaşı patlıyor, amerika düğmeye basıyor. saddam kuveyt’ten çekiliyor ama bu yenilgi onu daha da paranoyaklaştırıyor. 91’de kürt ve şii ayaklanmaları bastırıyor, ülke içinde tam bir terör estiriyor.

2000'lere geldiğimizde artık iyice "kendi imparatorluğunun kralı" kafasında. “inanç kampanyası” diye bir şey başlatıp bir anda dindarlık kasmaya başlıyor. seküler baasçılıktan, “vatansever sünni imam” rolüne terfi ediyor. tabi batı dünyası çoktan onun üstünü çizmiş durumda.

2003’te bush yönetimi “bu adamda kitle imha silahı var” diye ırak’a giriyor. silah bulunamıyor ama saddam da saklandığı yerde çukurdan çıkarılıyor. yargılanıyor, 2006’da idam ediliyor. infazı, başlı başına trajikomik bir orta doğu draması zaten.

kimine göre batı’ya kafa tutan efsane bir lider, kimine göre eli kanlı bir diktatör. ortada olan şey şu: saddam dönemi, ırak halkı için travma, dünya için de orta doğu'nun destabilizasyonunun kilometre taşlarından biri.

ha bir de kendi adına ideoloji uyduran ender liderlerden biri. “saddamizm” diye şey uydurmuşlar. içeriği mi? baasçılık + ben bilirimcilik + etnik baskı + kült liderlik. yani full paket.


hayatı

1937'de ırak’ın tikrit yakınlarında, el avja adlı fakir bir köyde doğmuş; annesi daha o doğmadan dul kalmış, babasız büyümüş, çocukluğu zorlu geçmiş biri. ismi bile "direnen, karşı koyan" anlamına geliyor. bu isim saddam'ın kaderini de özetliyor aslında: kimseye eyvallahı olmadan, başkaldırarak geçen bir ömür.

çocukluğu dayısının yanında geçiyor. dayısı hayrallah, saddam’ın hem babası, hem siyasi akıl hocası. britanya karşıtı ayaklanmaya katılıyor, hapse giriyor, saddam annesine dönüyor. sonra tekrar dayısına, bu sefer başkent bağdat’a.

1956'da askeri akademi deniyor ama giremiyor. bir yıl sonra baas partisi’ne katılıyor. 1959’da ırak başbakanı abdülkerim kasım’a suikast girişimine karışıyor, bacağından vuruluyor, mısır’a kaçıyor. nasır dönemi kahire'sinde biraz hukuk okuyor, biraz arap milliyetçiliği emiyor.

1963’te ülkeye dönüyor, dayısının kızıyla evleniyor (hem kuzeni, hem eşi olan sacide). birkaç yıl sonra iç savaş, tasfiyeler, hapis, kaçışlar derken 1967’de yeraltına iniyor, kısa sürede baas partisi’nin ikinci adamı oluyor.

1968’deki darbede kilit rol oynuyor, devrim konseyi'nde başkan yardımcılığına kadar yükseliyor. ırak petrol şirketi’ni millileştiriyor. 70’lerin sonuna geldiğimizde el-bekir yaşlanıyor, hastalanıyor, güç zaten saddam’da. 1979’da el-bekir "kendi isteğiyle" istifa ediyor ve saddam artık resmen patron.

başkanlığı devralır almaz ilk işi, parti içindeki muhalifleri "canlı yayında" kurşuna dizdirmek oluyor. hem mesaj net: bu ülkede tek adam var, o da benim.


ardından 1980’de iran’la savaşa giriyor. gerekçe: iran devrimi'nin şiiliği ırak’a yayması, huzistan’daki araplara sahip çıkma bahanesi falan filan. sekiz yıl süren savaşta yüz binler ölüyor, ülke batıyor ama saddam hâlâ dimdik.

1988’de halepçe’de kürtlere karşı kimyasal silah kullanılıyor. saddam bunu hiçbir zaman açıkça kabul etmiyor ama dünya hafızasına “halepçe katliamı” olarak kazınıyor.

1990’da kuveyt’e giriyor. sebep? ekonomik kriz, kuveyt’in "petrolü fazla pompalaması", eğik sondaj iddiaları. dünya ayağa kalkıyor, abd liderliğindeki koalisyon müdahale ediyor. saddam kuveyt’ten çıkıyor ama yine ayakta kalıyor.

1991 sonrası kürtler ve şiiler ayaklanıyor ama saddam iç savaşı bastırıyor. ardından “inanç kampanyası” başlatıp laik baasçılığı biraz rafa kaldırıyor, daha dindar bir imaj çiziyor.

2003’e geliyoruz. bush yönetimi saddam’ı el kaide ve kimyasal silahla ilişkilendirip işgali başlatıyor. 3 haftada bağdat düşüyor. saddam saklanıyor ama 13 aralık 2003’te, tikrit yakınlarında yer altındaki bir sığınakta “çukurdan” çıkarılıyor.

sonrası klasik: amerika tutukluyor, ırak'a teslim ediyor, özel mahkeme kuruluyor. duceyil davası, halepçe davası derken 5 kasım 2006’da idam kararı çıkıyor.


saddam infaz öncesinde sloganlar atıyor, kurşuna dizilmek istiyor ama asılarak idam ediliyor. infaz görüntüleri cep telefonu kameralarıyla kayda alınıyor, internete düşüyor, dünya şokta.

mezarı el avja’da oğullarının yanına yapılıyor, sonra türbeye çevriliyor ama 2015’te çatışmalar sırasında yıkılıyor. saddam’ın mezarına ne olduğu tam bilinmiyor ama bazı sünni aşiretlerin naaşı gizlice kaçırdığı söyleniyor.

idamı, kuveyt ve abd gibi ülkelerde sevinçle karşılanıyor ama birçok müslüman ülkede infial yaratıyor. libya 3 gün yas ilan ediyor, avrupa “barbarlık” diyor, rusya bile "bu iş iyiye gitmez" mesajı veriyor.

saddam hüseyin, tek adam rejimlerinin karanlık tarihine adını kazıyan, arap dünyasının en tartışmalı figürlerinden biri. kimine göre batı’ya kafa tutan bir kahraman, kimine göre katliamcı bir diktatör ama ne olursa olsun, orta doğu'nun son büyük "kanlı şahı" olarak tarihe geçti.