SUÇ 12 Aralık 2024
6,4b OKUNMA     57 PAYLAŞIM

Türlü İnsanlık Suçlarının İşlendiği Bir Suriye Gerçeği: Sednaya Askeri Hapishanesi

Suriye'deki Esad rejiminin sona ermesiyle gün yüzüne çıkan Sednaya Askeri Hapishanesi; insanlığın karanlık yüzünü, güç ve otoritenin ne denli acımasız kullanılabileceğini gözler önüne seren bir cehennem kuyusu.

sednaya hapishanesi 1987 yılında inşa edildi. inşa edilme amacı; rejim karşıtlarını susturmak, sindirmek, muhalif sesleri kökünden kazımaktı. bir süre sonra sadece bir cezaevi değil, bir işkence merkezi ve bir ölüm kampına dönüştü. 2011'de başlayan iç savaştan sonra, sistematik bir infaz ve işkence üssü haline geldi. hapishane, yeraltına doğru kat kat inşa edilmiş. üst katlar genellikle yeni gelen mahkumların alıştırma(!) süreci için kullanılmış. alt katlara inildikçe, mahkumların yaşadığı cehennem daha da derinleşiyor. güneş ışığı görmeyen bu zindanlarda, insanların ne zaman öleceklerini bilmeden beklemeleri sağlanmış. bu korkunç sistem, hem mahkumların kaçma şansını sıfıra indirmiş hem de dış dünyadan tamamen kopmalarını sağlamış.

sednaya'ya düşmek için rejim karşıtı bir söz söylemek, bazen de yanlış zamanda yanlış yerde bulunmak, orada mahkum olmak için yeterli olmuş. muhalif gazeteciler, barışçıl protestocular, avukatlar, hatta sıradan vatandaşlar bile bu hapishanenin kurbanı olmuş. mesela buradan kurtarılanların içinde bir türk mahkum da vardı, gazze'ye gitmek için suriye'ye kaçak girmiş ve rejim güçleri tarafından yakalanıp buraya hapsedilmiş, yani buraya getirilen insanlar bir yargılama sürecinden geçmeden getirilmiş. birçok kişi, herhangi bir suç isnadı olmaksızın aylarca, hatta yıllarca burada tutulmuş. mesela 1980'lerde henüz 27 yaşındayken hama'yı bombalamayı reddeden rejim pilotu ragheed ahmed al-tatari 43 yıl sonra serbest bırakıldı, düşünebiliyor musunuz ? 43 yıldır, rezil bir hapishanede geçen ömür.


burası, inanılmaz acımasız işkencelere de ev sahipliği yapmış. mahkumlar burada elektrik şoklarından dayak seanslarına, boğulma simülasyonlarından açlıkla terbiye edilmeye, çakmakla parmakların yakılmasına, vücuda iğne sokulmasına ve ısıtılmış metal yapıştırılmasına kadar birçok korkunç işkence yöntemine maruz kalmış. hatta mahkumların birbirine işkence yapmaya zorlandığı durumlar bile olmuş. mahkumların yaşam şartları, bir insanın kaldırabileceğinin çok ötesindeymiş. hücreler genellikle aşırı kalabalık. mahkumlar; birkaç metrekarelik alanlarda, 10-15 kişi birlikte yaşamaya zorlanmış. mahkumlara yemek bile verilmemiş, çürümüş domatesler yemek diye önlerine sunulmuş, temiz su bulmak neredeyse imkansızmış. hastalıklar da burada ayrı bir ölüm nedeni olmuş. tedavi edilmek bir yana, hastalanan mahkumlar çoğu zaman ölüme terk edilmiş.

buradaki mahkumların bazıları pres makinesi kullanılarak ezilmek suretiyle idam edilmiş. her hafta ya da en kötü ihtimalle iki hafta aralıklarla 50 insan mutlaka idam ediliyormuş. 


resmen dipsiz bir kuyu gibi, hâlâ yerin altındaki mahkumlara ulaşılmaya çalışılıyor çünkü cezaevinin planını çözememişler. rejimi deviren "muhalifler" şu an eski hapishane yetkililerinden kapıların şifrelerini ve cezaevindeki gizli bölmelerin yerlerini öğrenmek istiyorlar, bu bilgileri söyleyenleri affedeceklerini söylüyorlar.

bu cezaevi ya da benzerleri suriye'de kurulacak yeni düzende de olacak mı? bence olacak! orta doğu çöplüğüne hiçbir zaman gerçek anlamda demokrasi gelmeyecek.