YAŞAM 27 Eylül 2024
13b OKUNMA     125 PAYLAŞIM

Türkiye'nin Son Dönemini Özetleyen Bir Kavram: Pahalı Kalitesizlik

Yenilenen beyaz eşyadan aldığımız kıyafetlere, yediğimiz yiyeceklerden günlük kullanım ürünlerine kadar her şeyin kalitesi sorgulanır durumda son dönemde. Tam anlamıyla bir pahalı kalitesizlik yaşıyoruz.

pahalı kalitesizlik, ülkeyi özetleyen yegane bir tanım

beyaz eşyayı yeniliyorsunuz, yenisinden memnun kalmanızın imkanı yok. a++ ayağına tasarruf yapılsın diye satılan makineler, neredeyse su kullanmadan çamaşırları veya bulaşıkları yıkamaya çalışıyor

tekstil ürünleri artık tülden hallice ve iğrenç bir şekilde üretildikleri için birkaç yıkamaya elinde kalıyor. ağzı burnu ayrı bir yere kayıyor. 15 yıl önce alınan kıyafet kitap gibi katlanabilirken, yenilerin çizgileri nazca çizgileri gibi oluyor. şakülü kayıyor.

ayakkabılar garip garip kaplamalarla dizayn ediliyor. ömürleri son derece kısa. su almaz denilene yağmur damlasa içine geçiriyor.

yiyecek içecek kısmı fecaat durumda. gramaj oyunları, içerik etiketleri, tarihler, üretim yerleri, isimlendirmeler sanki mayın tarlasında gezinir gibi alışveriş yapılıyor.

abur cubur kısmı feci patlamış durumda. ağzın tatlansın diye bir parça ağzına atsan, o tadı yok etmek için bütün gün uğraşıyorsun. ağzın tatlansa bu sefer miden isyan bayrağını çekiyor.

çiğ köftenin tanesi 10 lira bandına dayanmış durumda fakat yapaylıktan ölecek kıvama gelmiş.

et ürünleri günlerce tezgahta duruyor. uzmanlara sorsan evde üç günden fazla dolapta durmasın denen malzemeler iki hafta reyonda durabiliyorlar.

meyve sebze reyonları çürük çarık, pörsümüş şeylerle dolu. domateslerin içinden ağaç, salatalıklardan balık çıkacak gibi his veriyor. soğan patates 1 hafta olmadan filizleniyor. sarımsaklar 2 hafta sonra resmen buharlaşıyor.

salam, sosis, yumurta, sucuk, yoğurtta envai çeşit farklı içerik ve üretim yöntemi yazıyor. muhtemelen bunları çözümlemek için harcadığın proteini bunlardan geri alamayız.

hazır yemek, fastfood muhabbetine hiç girmiyorum. orası tam bir kara delik. sunum manyaklığı dehşet seviyede. bir işkembe çorbası 250 lira olmamalı. bir mercimek corbası 50 lira olmamalı. 

eskiden lüks olmayan şeyler artık lüks. kimse burnundan kıl aldırmıyor. esnaf lokantalarında esnaf yemek yiyemez durumda.

çırakların, örencilerin atıştıracağı ya da o an açlığını bastıracağı tavuk döner, tavuklu pilav, dürüm vs. hiçbir şey kalmamış durumda. hepsi pahalı ve fiyatının inadına sağlıksız ve baştan savma haldeler.

işçilikler, ustalıklar hak getire. herkes her konuda uzman parası istiyor ama ortaya çıkan işcilik, ustalıkların çoğu çömez çırak seviyesinde.

oto sanayi bölgeleri resmen call of duty oyununun içine silahsız bir şekilde bırakılmış gibi hissettiriyor. sağlam girsen motoru indirip çıkabilirsin.

tatiller ve içerikleri hakeza neyi nereden nasıl kısarım da zengin gösteririm derdinde. bu kadar insan yerine konmamak gerçekten dokunuyor artık.

örneğin klimaların iç tesisat boruları bakır yerine alüminyuma dönmüş durumda. maliyeti kendileri için düşürüyorlar ama son kullanıcıya pahalanarak geliyor.

geçen gün el çekçeki aldım şu camları silenden. lan onun bile dandiği olmuş, elde durmuyor, durmadan kayıyor, çıkıyor bir yerleri.

temizlik malzemeleri ve kişisel bakım ürünlerinden kaliteli ve uzun süreli kullanılanlar pat diye kaldırılıp yerine yenisi geliyor ama yenisi eskisinin işini görmüyor ya da x2 kullanmak gerekiyor.

kısacası hiçbiri kullanırken güven vermiyor ama kaç katı bedelle sahip olunabiliyor.

şaşırıyor muyum hayır. sadece üzülüyorum.

daha aklıma gelmeyen ama işim düştüğünde gerçekle yüzleşeceğim binlerce kalem iş bizi bekliyor.