Türkiye, İsveç'in NATO Üyeliğine Onay Vermesi Karşılığında Neler Almış Olabilir?
1. erdoğan'ın isveç'in nato üyeliğini kabul etmemesi, aslında elindeki bir joker kartını nasıl kullanacağına yönelik zihnindeki bir sorunsaldı. soru şuydu: bu joker kartıyla, karşı taraftan ne koparabilirim?
2. dün basına yansıyan "ab-tr görüşmeleri başlasın, biz de isveç'i onaylayalım" ifadesi, aslında kozu yükselten bir beyandı. zira türkiye'nin ab'ye alınmayacağını herkes biliyor. çünkü ab bir hristiyan kulübüdür. türkiye, ağırlıkla müslüman bir ülke olduğu için ab'ye hiçbir zaman tam üye yapılmayacaktır.
3. o zaman "erdoğan neden böyle bir koşul ilan etti?" sorusunu sormak gerekir. kabul edilmeyeceğini herkesin bildiği bir öneri neden sorulurdu ki? zira türkiye, gerek ekonomisiyle, gerek küresel pozisyonlanmasıyla her zaman eline böyle güçlü koz geçen bir ülke değil. dolayısıyla bu fırsat iyi kullanılmalıydı.
4. bu kapsamda erdoğan da bilerek ab kozunu oynadı. mantıklı bir hamle oldu zira ab türkiye'yi almayacağını beyan edecek, buna karşılık alternatif teklifleri erdoğan ve ekibine sunacak, bu teklifler "canım isterse" edasıyla değerlendirilecekti.
5. anlaşılan o ki, alternatif teklifler gelmiş ve bunlar değerlendirilerek kabul edilmiş. o zaman bu noktada doğan soru şu: bu teklifler ne olabilir ve gerçekten batı verdiği sözü tutacak mı? (insanın bu noktada aklına ister istemez, ret oranı müthiş artan schengen vizeleri de gelmiyor değil)
6. söylenene göre f-16'larla ilgili olarak biden söz vermiş. bu bir ihtimal ancak bu benim için yeterli bir kabul gerekçesi olmaz. zaten türkiye f-35'ten, haklı veya haksız tokat yemiş, ödediği paralar iade bile edilmemiş. benim şahsen düşündüğüm husus, ab'ye tam üyelik sürecinin tekrar başlaması, diğer yandan bunun kimsenin olmayacağını bilmesinden ötürü de sürecin türk pasaportunun schengen zone'a dahil edilmesi kapsamında şekilleniyor.
7. hatırlanacak olursa, mış gibi yaparak, türkiye her daim ab sermayesini 2017-2018'den önce çekebilmişti. türkiye kendisi ab'ye tam üye olacakmış gibi beyanlarda bulunup, müktesebatını buna göre ayarlamış, ab de ucuz gördüğü türkiye'ye maliyetlerini düşürmek amacıyla doğrudan yatırımlara girişmişti. tcmb, dolar daha fazla düşmesin diye (evet, düşmesin diye) piyasadan doğrudan dolar almak zorunda kalmıştı.
8. ancak bugünkü senaryoda hristiyan kulübü ab, türkiye'yi tam üye yapma yönünde mış gibiliğe devam eder, türkiye de bu oyunu oynar. fakat nihayetinde türkiye schengen'e alınır, aynı zamanda da ülkesine sermaye çeker. benim aklımdaki senaryolardan biri bu.
9. diğeri de düzensiz sığınmacıların türkiye'de kalmasına karşılık ciddi miktarda ödeme yapılması yönünde bir taahhüt olabilir. zaten bir miktar ödeniyordu fakat, "maliyetlerin artması" sebebiyle ödenen yardımın çok daha arttırılmasını ab kabul etmiş olabilir. oysa f-16'ların salt kabulü, bana göre isveç'in başvurusunu onaylamak için tek başına yeterli bir taahhüt olmaz.
10. isveç'teki teröristlerin iadesi meselesi de bana kalırsa salt eldeki kozu kullanmak için güzel bir kılıftı. sonrasında zaten ab sürecinin başlatılmasına iş çevrilince, kılıf olduğu da açığa çıktı.
11. tüm bu süreçten de zarar gören rusya oldu. dikkat, rusya-türkiye ilişkileri demedim, sadece rusya dedim. normal şartlarda rusya'nın buna karşılığı sert olurdu. ancak rusya şu an sovyetler sonrası hem ekonomik, hem de politik olarak en kırılgan günlerini yaşıyor.
12. ukrayna'daki savaş tam olarak bir bataklığa dönüşmüş durumda ve prigozhin'in ayaklanması sonrası rostov gibi bir milyondan fazla kişinin yaşadığı şehri birkaç saat içerisinde wagner grup ele geçirdi. bu yetmedi moskova'ya dayandılar. koskoca putin, 25.000 kişilik orduyu durduramadı.
13. durduramadığı gibi, bir de putin'in ve diğer çevresindeki elit tabakanın moskova'dan kaçtığı ileri sürüldü. moskova'nın çevresine rus güvenlik güçleri savaş için çeşitli siperler vb. hazırlamaya başlamışlardı ve bunlara ilişkin görüntüler uluslararası basında yer bulmaya başlamıştı.
14. dahası, prigozhin'i durduran putin veya rusya da olmadı, geçtiğimiz senelerde ülkesinde isyan çıkınca putin'den yardım isteyen belarus lideri lukaşenko oldu. lukaşenko prigozhin'i aradı, arabuldu ve isyanı sonlandırdı.
15. bu da yetmedi, rusya prigozhin'e bu ayaklanmasından sonra bir ceza davası bile açamadı, tam tersine belarus'ta yaşayabileceğine yönelik garanti verdi. nitekim öbür türlü wagner neredeyse moskova'ya girecekti. koskoca putin, ki en rütbeli komutanını bile masada kendisinden 20 metre öteye oturtur, kendisine bu kadar tokat atmış birini yargılayamadı bile...
16. tüm bunlar değerlendirildiğinde rusya'nın kağıttan kaplan olduğu ortaya çıktı. bu kadar nükleer güce sahip bir ülkenin ordusunun, bu gücü kontrol edebilecek ehliyete sahip olup olmadığı sorgulandı. tüm bunlar olurken, şimdi de türkiye, rusya aleyhinde önce finlandiya'yı, sonrasında da isveç'i nato'ya kabul etti. oysa rusya'nın tutunduğu tek dal, türkiye idi. macaristan da bu konuda türkiye'nin tercihine göre karar vereceğini ilan etmişti.
17. bütün bu olanlar değerlendirildiğinde putin, tarihinde ilk kez böylesine güç ve prestij kaybı yaşarken türkiye'yi kaybedebilecek bir pozisyonda değil. rusya'ya giden paralar (swift) her şeyden önce ağırlıkla türkiye'den geçiyor. haricinde rusya'nın pozisyonunu çin de oldukça negatif bir perspektifle izliyor çünkü ukrayna savaşı çıkmaza girmiş durumda ve rusya'nın elindeki askeri mühimmat da her geçen azaldığı gibi, bunları ikame edecek elinde yeterli güç yok. rusya, küresel mücadelede çin'in uydu devleti olma yolunda ilerliyor.
18. son olarak şunu söylemek mümkün, türk diplomasisi mevcut konjonktürü çok iyi okumuş. baykar'ın ukrayna'ya satacağı yeni drone anlaşmasını da bu kapsamda değerlendirmekte fayda var. diplomaside dün ne denilen değil, ülkenin âli çıkarları esastır. gerekirse en babasından u dönüşünü yaparsın, sıkıntı yok. trump 2016'da seçilmeden önce nato'dan çıkacağını taahhüt ediyordu, bugünkü konjonktür ortada.
19. o nedenle türkiye'nin elindeki bu kozu çok iyi kullanması gerekir. düşünceme göre, bu süreci de cumhurbaşkanlığındaki danışmanlar değil, dışişleri'nin tecrübeli diplomatları yürütmüştür zira bu okumayı ancak onlar yapabilirler. persona non grata hadisesinde de devreye giren çavuşoğlu ve ekibiydi, bizzat biliyorum. eğer böyleyse, ne kopardığımızı da çok iyi değerlendirmek gerekir.
saygılar...