TARİH 23 Mart 2023
15,4b OKUNMA     324 PAYLAŞIM

Türkiye ile Yunanistan'ı Savaşın Eşiğine Getiren Olay: Kardak Krizi

25 Aralık 1995'te Figen Akat isimli bir Türk kargo gemisinin Kardak Kayalıkları'nda karaya oturmasıyla başlayan ve 30 Ocak 1996 günü son bulan Kardak Krizi'ni hatırlıyoruz.
Hürriyet

figen akat isimli türkiye bandıralı bir yük gemisi 25 aralık 1995 tarihinde bodrum'un 3,8 mil uzağındaki kardak kayalıkları'nda karaya oturdu. gemi personeli türkiye'den yardım talebinde bulundu. yunan hükümeti ise bölgenin kendi karasularında olduğunu, türkiye'nin izinsiz kurtarma harekatı gerçekleştiremeyeceğini belirtti. türk hükümeti bunun üzerine, 29 aralık 1995 tarihinde adaların kendisine ait olduğunu belirtti. bu sırada gemi kendi motorlarının yardımıyla karaya oturduğu yerden kurtularak bölgeden ayrıldı.


daha sonra 20 ocak 1996 tarihinde yunanistan'daki gramma gazetesi konuyu kamuoyuna duyurdu. olay basına yansıdıktan sonra, 26 ocak 1996 tarihinde kalimnos belediye başkanı dimitris diakomichalis yanında bir rahip ve kameralar eşliğinde kayalıklara çıkarak buraya yunan bayrağı dikti. bunun üzerine 27 ocak 1996 günü hürriyet haber ajansı izmir bürosu'ndan aykut fırat ve cesur sert adındaki iki türk gazeteci de adaya giderek yunan bayrağını indirip türk bayrağı dikti. bunun üzerine yunanistan, 28 ocak 1996 tarihinde, buraya asker çıkarıp bayrak dikti ve adayı karakol botlarıyla ablukaya aldı. türkiye de kendi karakol botlarıyla ablukayı kırmaya çalıştı. ardından türk donanması'na bağlı harp filosu unsurları bölgeye intikal ederek, adayı ablukaya alan yunan karakol botlarını ablukaya aldılar. yunan donanması'na bağlı harp filosu unsurları da daha sonra olay yerine intikal etti. gemiler birbirine ateş açmadı, ancak sık sık birbirlerinin üzerine manevralar yaptılar. bazı gemiler birbirlerine çarptı ya da teğet geçti. dönemin başbakanı tansu çiller, "o bayrak inecek, o asker gidecek" diyerek televizyonda şov yaptı.


30 ocak 1996 gecesi, genel kurmay başkanlığı adaya çıkılmasına ilişkin emir verdi. ateş edilmesi halinde karşılık da verilecekti. emir kardak krizi için oluşturulan deniz görev grubu komutanı tuğamiral aydın gürül'e tebliğ edildi. aydın gürül tcg yavuz fırkateyni'nden saha harekatına komuta ediyordu. bu sırada geminin komutanı dz. kurmay yarbay ahmet erol, yunanlı askerlerin bulunduğu doğudaki kayalıkların batısında kalan kayalıkların boş olduğunu fark etti ve çatışmayı önlemek için buraya asker çıkarılması teklifinde bulundu. teklif tuğamiral aydın gürül tarafından ankara'ya iletildi. yarım saat sonra ankara'dan olumlu karşılık alınınca, 31 ocak 1996 gecesi saat 01:40 sularında türk deniz kuvvetleri komutanlığı'na bağlı 18 sat komandosu zodyak botlarıyla yunan gemilerinin arasından geçerek batı kardak kayalıklarına çıktılar ve buraya türk bayrağı diktiler. olaydan birkaç saat sonra yunan fırkateyni hs hydra'da konuşlanmış olan ab-212 tipi bir helikopter kaza yaptı. üç kişi öldü. kısa bir süre sonra gün ağardı ve yunanlılar sat komandolarını fark ettiler. ancak türk deniz kuvvetleri harp filosu komutanlığı'na bağlı savaş gemileri ve hücumbot filosuna bağlı unsurlar krizin başlangıcından itibaren 12 saat içerisinde bölgeye intikal ettiğinden ve kriz süresince her an harbe hazır olarak bölgedeki varlığını eksiksiz şekilde sürdürdüğünden, yunan birlikleri, türk sat komandolarına herhangi bir müdahalede bulunamadı.

daha sonra bill clinton ankara ve atina'ya telefon açarak ağabeylik yapmaya çalıştı. abd özel temsilcisi richard holbrooke ile nato genel sekreteri javier solana da çeşitli girişimlerde bulundular. abd'nin ve nato'nun müdahalesi sonrasında kriz öncesi duruma dönüldü, her iki taraf da kayalıklardan askerlerini çekti.


gerçekte, kardak kayalıkları hiç kimseye ait değil. lozan antlaşması'nda hangi adaların yunanistan'a, hangilerinin türkiye'ye ait olduğu açıkça belirtiliyor. ancak bunlar belli başlı adalar. oysa ege denizi'nde binlerce ada, adacık ve kayalık var. bu durum göz önünde tutularak 12'inci maddeye anadolu sahillerinden itibaren 3 mil boyunca, adı diğer maddelerde açıkça belirtilen adalar dışında kalan tüm ada, adacık ve kayalıkların türkiye toprağı olduğunu belirten bir hüküm ekleniyor. 16'ıncı madde ise bu antlaşmada adı açıkça belirtilen adaların, yani 12 ila 15'inci madde kapsamına giren yerlerin dışında kalan ada, adacık ve kayalıkların statüsünün belirlendiği veya gelecekte ilgili taraflarca belirleneceği hükmünü belirtiyor. oysa bu maddede adı geçen statü belirleme kısmı hiçbir zaman yapılmıyor. kardak türkiye'nin 3,8 mil açığında yer aldığından, lozan antlaşması'ndaki belli başlı adalar gibi adı açıkça belirtilmediğinden ve sözü edilen gelecekteki belirleme hiçbir zaman kararlaştırılmadığından dolayı kimsenin egemenliği altında değildir. 1932 yılında imzalandığı belirtilen protokol ise meclislerin onayından geçmiş bir uluslararası anlaşma niteliğinde olmadığından kardak'ın aslında sahibi yoktur

bu bağlamda en başa döndüğümüzde, figen akat adlı gemiyi kurtarma görevini her iki ülke de üstlenebilirdi.