TARİH 12 Kasım 2021
32,2b OKUNMA     414 PAYLAŞIM

Türkiye Cumhuriyeti Tarihinden Silinmeyecek Olaylardan Biri: Varlık Vergisi

İkinci Dünya Savaşı yıllarının ekonomik zorluklarını aşmak amacıyla, Kasım 1942'de kanunlaşan ve bir defaya mahsus alınan Varlık Vergisi; gayrimüslim azınlık, tüccar ve iş insanlarına büyük darbe indirerek, çoğunun izleyen yıllarda ülkeyi terk etmesine yol açtı.

kasım 1942'de kanunlaşan, ii. dünya savaşı yıllarının ekonomik güçlüklerini aşmayı hedefleyen ve edinilmiş servet ve karlara yönelik çıkarılan bir defalık vergidir varlık vergisi.

varlık vergisi'nin önemi; gayrimüslim azınlık, tüccar ve iş insanlarına büyük darbe indirmesi ve çoğunun izleyen yıllarda ülkeyi terk etmesine yol açmasıdır.

17 maddeden oluşan yasaya göre; büyük çiftçiler yanında, yüksek gayrimenkul sahipleri ve şirket ortakları bu kapsamda değerlendirilmiştir. kimin ne kadar vergi vereceği, ilin veya ilçenin en yüksek mülki amirinin başında olduğu bir komisyon tarafından belirleniyordu. saptanan oran ve vergi miktarına karşı itiraz olanağı yoktu. (bkz: hukuksuzluk) 15 gün içinde belirtilen miktar ödenmeliydi. bunu izleyen 15 gün içinde eğer ödeme yapılmıyorsa çalışma kamplarına (aşkale) gönderiliyorlardı. verginin tahsili için yakın akrabaların servetlerine de el konuluyordu.

türkiye çapında 114.368 kişiye uygulanmıştır. bu vergi türkiye'nin uluslarası itibarını da zedelemiştir (italya ve almanya hariç). çalışma kamplarına gönderilmek üzere toplanan 2057 kişinin 1229'u istanbul'dandı. bunlardan 21 kişi kamplarda ölmüştür.

varlık vergisi'nin hukuk dışı olmasının sebebi kanunda belirtilmeyen ama tamamen komisyonların insiyatifine bırakılmış vergi oranlarıdır. kanunda "dönmeden bu kadar al, yahudiden şu kadar, ermeniden rumdan da o kadar" diye bir laf barındırmaz, ama yekün bütün komisyonlar nasıl olduysa mutabakata varıp bu oranları oluşturup iki hafta gibi abuk bir süre içerisinde tahsile girişmişlerdir.

finansman kaynağı bolluğunun yaşandığı bu yıllarda bile böyle bir varlık vergisi toplamak pek çok aileyi çökerteceği gibi, ikinci dünya savaşı'nın yaşandığı ve dünya finans piyasasının çöktüğü bir dönemde (türkiye'den bahsetmiyorum bile) vergiyi ödemekte zorlanan aileler borç alamayıp likidite krizine girmeleri sonucu ellerindeki şirketleri, hisseleri, binaları, fabrikaları, tarlaları çok ucuz fiyatlara satmaya zorlanmıştır.

zaten amaç da onların bu zorluğa girmeleri ve ekonomideki egemen yapılarını müslüman türk asıllılar lehine değiştirmekti. yapılan bu büyük hata hem bir insanlık ayıbı olarak tarihe yazılmış, hem ölümle sonuçlanacak kadar vahim boyutlara erişmiş, hem de türkiye'nin benito veya adolf gibilerinin ülkelerini soktuğu imaja yakın bir hale gelmesine sebep olmuştur.

bu feci vehamet karşısında aslında utanarak bahsetmemem gereken bir faktörden daha bahsedeceğimdir ki, zamanında aklını kullanmış işini kurmuş ve hükümete vergi ödeyerek girdi sağlayan tüccar halkın ekonomiden bu zorunlu çekilişi türkiye'nin kalkınma sürecine sekte vurmuştur. becerikli burjuvaziden kapital alınıp beceriksiz burjuvaziye verilmiştir.

gayrimüslimmiş... sen adamlara dirsek çık, sonra da "aramızdaki hainler!" diye lanse et. "türküm diyen türktür" yalanını sürdür. popülizmi kırınca feci bir milliyetçilik çıkıyor ki nerede hoşgörünün memleketi osmanlı anavatanı, nerde bu uygulamalar.

demek ki zengine duyulan nefret, etnik kimlik kazanınca legal bir müdahale unsuru oluşturuyormuş.

türk burjuvazisini yaratma namına gerçekleştirilmiş; gerek planlamasında, gerek uygulamasında buram buram "ekonomiyi kitaptan öğrenmiş mühendis kafası" kokan, acizlik damgamızdır varlık vergisi.

tamamen kendi içine kapalı bir sistemde ticaret yaparak zenginleşecek, "türk rönesansı" 'nı olabildiğine tutucu bir ekonomik yapılanmada "kendi yağında kavrularak" doğurabilecek bir sınıfın yaratılabileceği gibi çocukça bir fikirden feyz alınarak gerçekleştirilmiştir.

önüne rakamlar ve grafikler konulan bir grup adamın, sosyolojik ve kültürel gerçeklerden kopuk, yeni düzen yapılanması girişimidir.

yahudiden, ermeniden, rumdan yağmalanılan paralarla, türkiye'nin şu an taşlaşmış konumda olan zengin aileleri kurulmuştur. ve bu ailelerden neredeyse hiçbiri de, kendilerinden beklenen atılımı gerçekleştiremedikleri için, ne maddi ne de kültürel anlamda türkiye'ye bir şey katmışlardır.

-haklı olarak- sonradan görme olarak küçümsenmiş özal sonrası zenginleri bile, varlık vergisi zamanında kalma pseudo-aristokrat burjuvalaşamamış kesimden daha fazla katkıda bulunmuşlardır yaşadıkları topluma.