Türk Sinemasının 1970'li Yıllardaki En İyi Filmleri
1970'li yıllar türk sinemasının en ilginç anlarına sahne oldu
1970'ler, pek çok karşıtlığın iç içe olduğu enteresan yıllardı. bir taraftan dini motifli filmler, diğer taraftan erotik temalı ucuz komedi filmleri; bir yandan sol jargonun hakim olduğu devrimci filmler, bir yandan gelenekçi ve milliyetçi yönü ağır basan sağ ideolojinin baskın olduğu filmler... o dönemden şöyle bir örnek vererek durumu biraz özetlemeye çalışayım. örneğin cüneyt arkın'ın her iki filmde de baş rolde yer aldığı güneş ne zaman doğacak (1977) filmi gösterime girdiği dönemde sağcılar tarafından benimsenmişken; maden (1978) filmi ise sol kesimin büyük beğenisini kazanmıştı. işte 70'ler böylesine karşıt yıllardı.
aslında 1970'lere tabiri caizse bomba gibi girmiştik
70'lerin ilk dört yılında vizyona giren türk filmi sayısı rekor üstüne rekor kırıyordu. yeşilçam, 60'lı yıllarda yakaladığı altın çağını 70'lerin ilk yıllarına da taşımayı başarmıştı. 70'lerin ilk yarısında dünyanın en çok film çeken ilk beş ülkesi arasındaydık. ancak ikinci yarıdan itibaren işler hiç de tahmin edildiği gibi gitmedi. yıllık çektiğimiz film sayısında ciddi bir azalma görülmeye başlamıştı. tabi bunun pek çok sebebi vardı. birincisi, film çekme maliyetleri giderek artmaya başlamıştı. ikincisi, evlere girmeye başlayan televizyon sayısı arttıkça insanlar daha az sinemaya gider olmuştu. üçüncüsü de, borçlarını ödemekte zorlanan film dağıtımcıları yüzünden amerikalılar türkiye'ye film göndermek konusunda çekingen davranıyorlardı.
bunca olan bitenin arasında yapımcıların aklına cin bir fikir geldi. ülkenin uzun yıllardır yaşadığı ve halen yaşamaya devam ettiği cinsel açlığını paraya ve kendilerince sanata dökebilirlerdi. böylelikle 1974 yılından 70'lerin sonuna kadar sinema salonlarını işgal edecek "erotik film furyası" başlamış oluyordu. bu furya, alt sınıftan genç erkekleri sinema salonlarına taşımayı başarmış; ama çok büyük bir şeye de zarar vermişti. ailecek sinema salonlarına gitme adeti "erotik film furyası" sırasında ağır yara alacaktı. sinemaya küsen aileler seksenler ve özellikle de doksanlı yıllarda türk sinemasını, salonları doldurmayarak cezalandıracaktı. "erotik film furyası" dönemine şimdilik ara veriyorum. o dönem zaten başlı başlına bir inceleme yazısını hak ediyor. ben 70'li yıllara damgasını vuran isimlerle yoluma devam etmek istiyorum.
1970'lere dünya standartlarında bir başyapıtla giriş yapmıştık aslında
70'li yıllara sinema diliyle yön verecek olan yılmaz güney 1970 yılında "umut" isminde harikulade bir filmle çıkageldi. bu filmde, adana'da ailesiyle birlikte yaşam mücadelesi veren bir at arabası şoförünün trajik hikayesi anlatılıyordu. film, her anlamda muhteşemdi ve bana sorarsanız halen türk sinemasının en iyi filmlerinden biri olma özelliğini korumaya devam ediyor.
yılmaz güney, hem yönetmenlik hem oyunculuk hem de senaryo yazarlığı ile sektöre katkı verirken; bir isim daha vardı ki o da çektiği filmlerle 70'lere adını altın harflerle yazdırmayı başarmıştı. bu isim hepinizin tahmin edeceği üzere ertem eğilmez'den başkası değildi. ertem eğilmez, 70'lerde çektiği filmlerle türk sinemasının en büyük komedi filmlerini bize armağan edecekti. düşünün ki o zamanlar çektiği "hababam sınıfı" ve devam filmleri kaç defa izlenmiş olursa olsun bugün hala bizleri ekranlara kilitlemeyi başarabiliyor.
sadece erkek yönetmenlerden değil 70'lere imzasını atan bir kadın yönetmenden de bahsetmek istiyorum
bahsettiğim kişi yeşilçam'ın sultanı türkan şoray'dır. türkan şoray, o yıllarda sadece oyunculuk yapmakla yetinmemiş birbirinden güzel üç tane de film çekmiştir. bunlar sırasıyla dönüş (1972), azap (1973) ve bodrum hakimi (1976) filmleridir. türkan şoray dışında hülya koçyiğit de 70'lerde pek çok filmde rol almış başarılı bir kadın oyuncuydu. örneğin lütfi ömer akad imzalı "göç üçlemesi"'ni, onun en iyi rollerini canlandırdığı filmler arasında gösterebiliriz.
erkek oyuncular incelendiğinde ise cüneyt arkın, kartal tibet, tarık akan, kemal sunal, ve kadir inanır'ın baskınlığı rahatlıkla görülebiliyor. kemal sunal komedi filmleriyle türk halkının gönlünü feth ederken; cüneyt arkın da at sırtında, kılıç kalkan kuşanmış bir halde bizans surlarını fethe çıkmıştı. tarın akan, rol aldığı filmlerle genç kızların rüyalarını süslerken; kadir inanır da ağır abi tiplemeleriyle kadınları kendine hayran bırakıyordu. kartal tibet ise hem oynuyor hem de "tosun paşa" gibi muazzam filmleri yönetmeye devam ediyordu.
uzun lafın kısası 70'ler; renkli, kaotik ve kelimenin tam anlamıyla enteresan yıllardı. gelin hep beraber bu ilginç yıllarda çekilmiş önemli filmlerin bazısına bir göz atalım.
25) bodrum hakimi (yön. türkan şoray, 1976)
70'li yıllarda türkan şoray ve kadir inanır ikilisi pek çok ortak filme imza attı. hepsi de birbirinden güzel filmlerdi. içlerinde türkan şoray'ın yönetmiş olduğu "bodrum hakimi" filmi ise ilginç bir şekilde hor görülüyor. aslında insan evladının iki yüzlülüğünü ve hırslarını anlatması bakımından diğerlerinden ayrılmayı başaran bir film. özellikle kadir inanır'ın canlandırdığı karakterin filmin sonlarında yaşadığı ikilem, türk sinemasında alışık olmadığımız türden bir iç hesaplaşmasıdır.
24) müthiş bir tren (yön. metin erksan, 1975)
metin erksan, türk sinemasının bana göre hala en iyi yönetmenidir. yaşadığı yıllara sığmayan bir sanatçıdır kendisi. eğer türkiye'de değil de avrupa ya da amerika'da yaşamış bir yönetmen olsaydı onun şu an tüm dünyanın tanıdığı bir yönetmen olacağına adım kadar eminim. kendisi, türk sinemasının 60'lı yıllarına resmen hükmetmiştir. 70'li yıllarda ise televizyonda gösterilecek birbirinden ilginç orta metraj filmlere imza atmıştır. her biri kendi içinde deneysel filmlerdir ve yine yalnızca metin erksan'ın çekmeye cesaret edeceği türden filmlerdir. bunlar içinde bana göre en iyisi ise "müthiş bir tren" filmidir. az sayıdaki gerilim filmlerimiz arasında hala bu filmden daha iyisini çekebilmiş değiliz.
23) yusuf ile kenan (yön. ömer kavur, 1979)
ömer kavur türk sinemasının en değerli yönetmenlerinden biridir. en güzel filmlerini 80'li ve 90'lı yıllarda yapmış olmasına rağmen 70'lerin sonunda çektiği "yusuf ile kenan" filminin de sinemamız açısından çok önemli bir yeri vardır bana göre. 80'li yıllarda iyice artacak olan toplumsal gerçekçi filmlerin; en başarılı, en gerçekçi ve en hüzünlü onlarından biridir bu film. ömer kavur sinemasına benim gibi aşık olanların üstadın bu erken dönem filmini de izlemesini hararetle tavsiye ederim.
22) köprü (yön. şerif gören, 1975)
şerif gören, türk sinemasının en üretken yönetmenlerinden biridir. dönemin verdiği imkanlar dahilinde farklı türde pek çok filme imza atmıştır. "köprü" filminin de anlatmaya çalıştıkları ile sinemamızda önemli bir yerinin olduğunu düşünüyorum. sabit fikirli, değişmeyen kabulleri olan ve her türlü yeniliğe tüm benliğini kapatmış bir topluluğa karşı bir mühendisin tek başına vermiş olduğu mücadele, bu filmi kaliteli yapmaya yetiyor da artıyor bile.
21) turist ömer uzay yolunda (yön. hulki saner, 1973)
söylenene göre bu film, efsanevi star trek orijinal serisinin dünyadaki ilk uyarlamasıdır. "turist ömer" serisi içerisinde de bizler için ayrı bir yeri vardır. kim bilir kaç kere televizyonda izlemişizdir bu filmi. "gora" gibi bir filmin de esin kaynağıdır aynı zamanda. zaten cem yılmaz'ın sadri alışık hayranlığını bilmeyenimiz yoktur. gora'dan sonra diğer filmlerinde de yer verdiği arif karakterini, sadri alışık ve onun canlandırdığı karakterlerden esinlenerek yaratmıştır. 70'ler demişken sadri alışık'tan ve onun bir filminden bahsetmemek olmazdı zaten.
20) ağıt (yön. yılmaz güney, 1971)
türk işi western filmi nasıl olur derseniz yılmaz güney imzalı "ağıt" filmini izlemenizi tavsiye ederim. aslında amerikadan özendiğimiz ve western tarzında çektiğimiz birkaç filmimiz bulunmakta. fakat "ağıt" filmi her şeyiyle yerli bir film. elbetteki filmde western esintileri hissediliyor; fakat her halükarda anlattıkları ve anlatım tarzı ile gerçek anlamda orijinal bir film. özellikle filmin sonundaki kaya yuvarlanma sahnelerine hayran olmamak mümkün değil. o yıllarda o sahneleri nasıl çekebildiklerini halen düşünmüyor değilim.
19) dila hanım (yön. orhan aksoy, 1976)
destansı bir aşk filmi... ya da destansı bir dille anlatılmış bir masal sanki. bugünden bu filmlere bakınca insan "ne güzel filmler çekmişiz" demekten kendini alıkoyamıyor. "selvi boylum al yazmalım" filminden sonra türkan şoray ve kadir inanır ikilisinin yer aldığı en iyi film kesinlikle "dila hanım"'dır. tabi bunda filmin çekildiği yerin kapadokya olmasının da çok büyük payı var. filmde yalnızca türkan şoray ve kadir inanır ikilisi değil, kapadokya da rol almakta ve yeri geldiğinde onlardan rol bile çalmaktadır.
18) askerin dönüşü (yön. zeki ökten, 1974)
zeki ökten'in kapıcılar kralı, çöpçüler kralı, kurbağalar ve düttürü dünya gibi büyük filmlerinin arasında bence kıyıda köşede kalmış gerçekten kaliteli bir filmdir. filmde, askerlik yaparken yaşadığı bir olaydan sonra hayatı eskisi gibi devam etmeyecek olan kadir inanır'ın canlandırdığı ali isimli bir karakteri izleriz. bu arada kadir inanır'ın oynadığı roller arasında en derinlikli karakterlerden de biridir filmde canlandırdığı asker. film, karakter derinliğini biraz da senaristi olan edebiyatçı selim ileri'ye borçludur. alışageldiğimiz yeşilçam filmlerinin dışına çıkmayı başarmış gizli bir hazinedir bu film.
17) alın yazısı (yön. orhan aksoy, 1972)
"alın yazısı" filmi bir iran filminden uyarlanmıştır. zaten 70'li yıllarda iran ile ortaklaşa pek çok filme imza atmışız. "alın yazısı" bir uyarlama olmasına rağmen kesinlikle orijinalinin altında kalmıyor, hatta bir tık yukarı çıkmayı bile başarıyor. bunda cüneyt arkın'ın da payı yüksek tabi. bu arada "alın yazısı" tam anlamıyla bir intikam filmidir. ve aynı zamanda da kült bir filmdir. müzikleriyle, hikayesiyle, intikamların alınış şekliyle harikulade bir "intikam türü sineması" örneğidir. özellikle hamam sahnesi sinemamızda eşi benzeri olmayan bir sekanstır. sadece o sahne için bile bu filmi listeye alabilirdim.
16) dönüş (yön. türkan şoray, 1972)
türkan şoray hem oyunculuğu hem de yönetmenliği ile türk sinemasına damga vurmuş bir isim. 70'li yıllarda hepsi de birbirinden güzel üç filme imza attı. bunlar içerisinde en iyisi kesinlikle "dönüş" filmidir. bu filmde, toplum içerisinde bir kadının tek başına var olabilme mücadelesi tüm çıplaklığı ile anlatılır. belki film yer yer aşırı dramatik kaçabiliyor; ancak kurgu bazen gerçek hayatın bile gerisinde kalabilir, bunu hiçbir zaman unutmayın.
15) süt kardeşler (yön. ertem eğilmez, 1976)
gulyabani gibi kültleşmiş bir figürü sinemamıza armağan eden bir komedi başyapıtı. ertem eğilmez, yılmaz güney ile birlikte 70'ler türk sinemasını domine etmiş bir isim. sinemasal üretkenliği ile o yıllarda birbirinden güzel pek çok filmi bizlere armağan etti. türk sinemasında komedi dediğimizde aklımıza ilk olarak kemal sunal ve şener şen, bu isimlerin ardından da ertem eğilmez gelir. "süt kardeşler" filmi de ertem eğilmez'in komedi türü açısından "hababam sınıfı" filminden sonra yakaladığı bir başka zirve noktasıdır. türk sinemasının gerçek anlamda medarı iftiharıdır.
14) maden (yön. yavuz özkan, 1978)
70'ler sağ-sol çatışmasının en yoğun yaşandığı yıllardı. 68 ruhu, türkiye'ye geçte olsa 70'li yıllarda sirayet etmiş, seksen darbesine kadar da etkisini sürdürmeyi başarmıştı. bu yüzden bu dönemde sol jargonun hakim olduğu pek çok filme imza atıldı. bu filmler arasında en iyilerinden biri de yavuz özkan'ın çektiği "maden" filmidir. cüneyt arkın, tarık akan, halil ergün ve hale soygazi'nin baş rollerinde oynadığı ve geçtiği dönemi çok iyi yansıtan bir filmdir. işin üzücü tarafı ise filmde gördüğümüz her türlü işveren ve sendika zulmü ile kayıtsızlığının bugün de devam ediyor oluşudur.
13) otobüs (yön. tunç okan, 1974)
tunç okan'ın uzun yıllar türkiye'de gösterimi yasak olan 70'li yılların toplumsal temalı birkaç filminden biridir. aynı zamanda tunç okan'ın ilk filmi olma özelliğini de taşımaktadır. bir ilk film için fazla olgun ve cesurdur. tunç okan sinemaya aslında oyuncu olarak adım atmıştır. asıl mesleği ise diş hekimliğidir. ancak hem "otobüs" hem de "sarı mersedes" filmleriyle türk sinemasına eşine az rastlanır iki film armağan etmiştir. zaten yönetmenlik kariyeri boyunca hepi topu dört film çekecektir.
12) gelin (yön. lütfi ömer akad, 1973)
lütfi ömer akad'ın göç üçlemesi, 70'li yıllar ve türk sineması açısından çok önemli bir yere sahiptir. üçlemenin tüm filmlerini beğenmeme rağmen içlerinde "gelin" filmi bence bir tık öndedir. üçlemenin geneline hakim olan köyden kente göç, erkek olma hali ve kadının aile ve toplumdaki yeri gibi meseleler bu filmde daha vurucu ve yerinde mesajlar ile anlatılmıştır. köy yerindeki konumu bir nebze daha iyi olan kadın, kente göç ile birlikte neredeyse tamamen eve kapanacaktır. "gelin" filminde de kadının toplumdaki yerini, daha doğrusu toplumda kendine bir yer bulmaya çalışmasını izleriz.
11) arkadaş (yön. yılmaz güney, 1975)
70'ler yılmaz güney'in hem oyunculuk hem de yönetmenlik açısından en üretken olduğu yıllardı. 70'li yıllarda birbirinden güzel bir çok filme imza attı. çektiği filmlerde sol jargonun hakimiyeti ise apaçık görülmektedir. solun görüşlerini savunmak anlamında, 1970 yılında çektiği ve bence en iyi filmi olan "umut" filminde bunu gizliden gizliye metaforlarla yaparken; "arkadaş" filminde ise bunu saklama ihtiyacı hissetmeden doğrudan yapacaktır. film, bu açıdan tam bir "sol" filmidir. çocukluklarında çok iyi arkadaş olan iki eski dostun yıllar sonra tekrar karşılaştıklarında durdukları yer ve savundukları her şey politik söylemin ta kendisidir.
10) tosun paşa (yön. kartal tibet, 1976)
"tosun paşa" türk sinemasının en renkli filmlerinden biri olabilir. capcanlı bir filmdir. dur durak bilmeyen temposu her izleyişinizde sizi alıp götürür. tabi bunda yavuz turgul gibi bir ismin filmin senaristi, kartal tibet gibi ismin ise filmin yönetmeni olmasının çok büyük bir payı var. bu filmlerden görüyoruz ki 60'lar ve 70'ler yeşilçam'ın, bu sebeple de türk sinemasının en güçlü olduğu dönemlermiş. böylesine filmleri günümüzde göremiyor oluşumuz ise çok üzücü.
9) aile şerefi (yön. orhan aksoy, 1976)
"oktay" isminden nefret ediyorsak bunun sebebi bu filmdir. şaka bir yana bizler elbette ki "oktay" isminden değil oktay ve babası gibilerden nefret ederiz. nefretimizin de haklı bir sebebi var. bu dünya sadece, parası ve gücü var diye küçük gördüğü insanlara her şeyi yapabileceğini zanneden zenginlerin yaşam yeri değildir. onların her şeyi yapabileceklerini düşünmelerine birileri dur demelidir. bunu yapabiliyor muyuz emin değilim ama bu filmi bunu yapabileceğimize bizi inandırdığı için sevdiğimizi çok iyi biliyorum.
8) gülen gözler (yön. ertem eğilmez, 1977)
hepimizin karıştırdığı bir film üçlemesi vardır malumunuz. üçleme dediğime bakmayın. üç filmin de aslında birbiriyle hiçbir bağlantısı yoktur. üçünün ortak noktası, oyuncuları ve senaristleri sadık şendil'den başka bir şey değildir. mesela meşhur "yaşar usta tiradı" bu filmde değil "bizim aile" filminde yer alır. bu üç film arasında en sevdiğim ise her zaman gülen gözler olmuştur. şener şen'in en sevdiğim rollerinden biri olan "vecihi" karakteri de bu filmdedir örneğin. "turşu suyu en iyi limondan mı yoksa sirkeden mi" olur tartışması ise "neşeli günler" filminde geçer. aman karıştırayım demeyin :)
7) kapıcılar kralı (yön. zeki ökten, 1976)
sosyolojik bir başyapıt. bu filmde anlatılanları sayfalarca kitapla anlatamazsınız. bana soracak olursanız kemal sunal'ın da en iyi rolünü canlandırdığı filmlerden biridir. bu filminde alışık olduğumuz aptal ama hepimizi etkileyen içtenliğini bir kenara bırakıp ikiyüzlü ve uyanık bir karakteri büyük bir başarıyla canlandırır. bir de 70'li yıllarda çekilen çoğu türk filminde görülen bitmek bilmez akıcı bir tempo bu filmde de tutturulmuştur. film bu haliyle bir saniye bile izleyiciyi sıkmadan su gibi akar gider.
6) canım kardeşim (yön. ertem eğilmez, 1973)
ertem eğilmez'in toplumsal içerikli filmler çekmediği yönünde aldığı eleştiriler sonrası bu filmi çektiği söylenegelir. ertem eğilmez'in çekeceği toplumsal mesajlar veren bir film de böyle kaliteli olur işte. kimileri filmi fazla dramatik bulsa da filmin anlattıkları gerçeğin ta kendisidir. aşırı dramatik oluşu o dönemki yeşilçam filmlerinin pek çoğunun da bu tarz bir dili tercih etmesinden kaynaklanmaktadır. film için ne denirse densin, bizler minik kahraman'ı ve filmin zihnimize kazınan müziklerini asla unutmayacağız.
5) kibar feyzo (yön. atıf yılmaz, 1978)
atıf yılmaz, en iyi filmlerine bana göre seksenli yıllarda imza atmıştır. onun birbirinden güzel "kadın temalı" pek çok filmine seksenlerde denk geliriz. ancak yetmişlerin sonunda çektiği bir film vardır ki ismini anmadan türk sinemasından bahsetmek abes kaçar. bu film hepinizin de izlediğine emin olduğum "kibar feyzo" filmidir. filmde baştan sona anlatılanlar hem komik hem de düşündürücüdür. her izlediğinizde filmde bir başka ayrıntıyı yakalar ve filme daha çok hayran olursunuz.
4) hababam sınıfı (yön. ertem eğilmez, 1975)
ülkemizde bu muhteşem filmi ve ardından çekilen devam filmlerini izlemeyen kalmamıştır diye düşünüyorum. çoğumuz bu filmi kaç defa izlediğimizi bile unutmuşuzdur. ancak ne kadar çok izlesek de ne zaman televizyonda denk gelsek yine ilk seferki heyecan ve neşeyle izlemekten sıkılmayacağımız bir filmdir "hababam sınıfı" ve ardından çekilen ertem eğilmez imzalı devam filmleri.
3) sürü (yön. zeki ökten, 1979)
zeki ökten tarafından çekilen ancak senaryosu o yıllarda ceza evinde olan yılmaz güney tarafından yazılmış türk sinemasının başyapıtlarından biri. atilla dorsay'a göre "sürü" gibi bir film çekebildiysek türk sineması için umutlarımızı asla kaybedemeyiz. filmde; toplumsal değişim, yozlaşma ve çöküş olabildiğince çıplak bir şekilde yüzümüze vurulur. azalan sürü ile birlikte bizler de değerlerimizi ve insanlığımızı kaybederiz sanki. 1970'leri muhteşem bir filmle açan yılmaz güney, 80'lere girerken de kaleminin ne kadar güçlü olduğunu bize bir kez daha göstermiştir.
2) selvi boylum al yazmalım (yön. atıf yılmaz, 1977)
cengiz aytmatov'un 1970 yılında yayımlanan aynı adlı romanından uyarlanmış türk sinemasının en iyi aşk temalı filmlerinden biri. kadınların efendi erkek yerine piç tercihinin beyaz perdeye aktarılmış hali. kadınların bu tarzdaki tercihlerini bir türlü kabul edemeyen erkekleri bile sonunda ağlatmayı başararak kadınlara hak vermelerini sağlamış bir şaheser.
1) umut (yön. yılmaz güney, şerif gören, 1970)
1970'li yıllara böylesine güçlü bir filmle girdikten sonra, 70'lerin devamında buna yakın bir film çekemeyişimiz gerçekten çok üzücü. dünya sinemasında bile eşine az rastlayacağınız türden bir film. eğer filmin yeteri kadar tanıtımını yapabilseydik nasıl italyanların bir "bisiklet hırsızları" filmi varsa bizim de dünyaca ün kazanmış bir "umut" filmimiz olabilirdi. fakat bırakın dünyayı hala ülkemizde bile bu filmin yeterince değer görebildiğini düşünmüyorum.