SİNEMA 11 Mayıs 2018
60,1b OKUNMA     816 PAYLAŞIM

Türk Sinemasında 90'ların İlk Yarısındaki Bunalımlı Film Çekme Ekolü

80'lerde büyük çöküşe uğramış ve ucuz video filmlerinin hakimiyeti altına girmiş Türk sinema endüstrisinin bir silkinmesi olarak görülebilecek döneme dair detaylar.

türk sinemasında peş peşe çekilmiş dönersen ıslık çal, gece melek ve bizim çocuklar, sarı tebessüm, kız kulesi aşıkları, gölge oyunu, cazibe hanimin gunduz dusleri gibi örnekler başta olmak üzere pek çok bunalım başucu eserleri listesine girmeye layıkıyla hak kazanmış filmlerin girdiği ekol.

Dönersen Islık Çal

bu dönemdeki filmler, atıf yılmaz ve orhan oğuz gibi yönetmenlerin öncülüğünde, 70'lerdeki melodramlarla yakaladığı büyük başarıyı koruyamadan, 80'lerde büyük çöküşe uğramış ve ucuz video filmlerinin hakimiyeti altına girmiş türk sinema endüstrisinin bir silkinmesi olarak görülebilir. 

Gece, Melek ve Bizim Çocuklar

toplumda görülen terör kaynaklı karanlık atmosfer nedenli olduğunu düşündüğüm bu ekol ile topluca bir bunalımlı sinema filmleri şaheserleri arşivine kavuşmuş olduk.

fırtına sonrası yorgun sessizliğin hüküm sürdüğü doksanlı yıllarda, seksenli yıllardaki darbenin yükünü, kaotik yetmişlerin dayanılmaz hezimetlerini, işkence ve sorguların yoğun acısını, yirmi küsür yıldır içine sindiremediği bilumum hüsrânı sırtından atmaya çabalayan ve her girişiminde sansürün en âlasına maruz kalan türk sinemasının içindeki suskun ve susturulmuş melankoliği; tutunacak hiç bir dal bulamayıp perdeye aktardığı dönemde vücut bulmuştur.

C-Blok

senaristler, rejisörler, görüntü yönetmenleri vs. yıllardır anlatmak isteyip anlatamadıklarını bu depresif filmler ve ütopik entel figürlerle dışa vurabilmişlerdir ancak. derdi olan filmlerdir bunlar. bunalımlıdırlar. karanlıktırlar. aslında sinema perdesinden yansıyarak gözleri kör eden bu buğulu karanlık, sinemanın değil kocaman bir halkın depresyonudur.
sinemanın, açık havada çekirdek, frigo buz ve aile halkıyla beraber kahkaha krizlerine düşerek ya da elinde peçeteyle erkek erkeğe salonlara kapanarak izlenmesi gerektiği ilkesiyle büyüyen izleyiciyi tabi ki tatmin etmemiştir.

Arkadaşım Şeytan

meyvelerini izlemekten tarifi zor hazlar duyarım.

seksen sonu, doksanların başındaki o acımasız sansürler ile yoğrulmuş entel figürlerin tiyatral ve bohem hayatlarını anlatır çoğu zaman. filmin ne anlatmaya çalıştığını anlamaya çalışmakla geçer bütün film. bu filmleri izleyip keyif duyabilmek için en az seksenli yılların ilk yarısında doğmuş olmak gerekir. 85 senesindeki kırılma noktasından sonra hayata gelenler genelde doksanlı yılları içeren eserlerde, kendilerini kaptıracak herhangi bir öğe bulamazlar. niçin melankolik filmler çekildiğini uzun uzun anlatmıştım. mühim olan filmlerin hangi sebeplerden ötürü böyle depresif çekildiği değil; ne anlatmak istediğidir bence. hemen hepsi de anlatmak istediğini başarıyla anlatır. benim gibi doksanlar fetişisti olan herkes için ayrı ve efsanevî değer teşkîl eder bu filmler.

Kadının Adı Yok

gece yarısı izlenmelidir bu filmler. gecenin karanlığı ile kurgulanmışlardır hep. ayrıca sesi açarak izlemek icab eder. zira ses kurgusu hiç bir zaman normal düzeyde değildir. hem karanlık, hem karışık senaryolu, hem de ses sorunu çeken filmlerdir kısaca. temin etmesi ise epey zordur. takipçilerini takdir etmek gerekir. resmen emek vererek izliyoruz bu filmleri.

yönetmenlerin ise hep kendilerine has bir entel duruşu vardır. çoğu filmi habersiz izlerken, kime ait olduğunu söyleyebilirsiniz. o kadar net çizgiler vardır. o dönem filmlerinde öne çıkan rejisörler ise şöyledir;

(bkz: yavuz özkan)
(bkz: yavuz turgul)
(bkz: atıf yılmaz)
(bkz: tunç başaran)
(bkz: ömer kavur)

Gölge Oyunu

8o sonu 9o başı filmleri arasından izlenilmeye baya bir değer, benim arşivimde öne çıkanlar ise şöyledir;

(bkz: anayurt oteli)
(bkz: arkadaşım şeytan)
(bkz: asılacak kadın)
(bkz: aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni)
(bkz: aşk ölümden soğuktur)
(bkz: at)
(bkz: bir erkeğin anatomisi)
(bkz: bir günah gibi)
(bkz: bir kadının anatomisi)
(bkz: bir sonbahar hikayesi)
(bkz: büyük yalnızlık)
(bkz: c-blok)
(bkz: camdan kalp)
(bkz: çıplak)
(bkz: dönersen ıslık çal)
(bkz: düş gezginleri)
(bkz: gece melek ve bizim çocuklar)
(bkz: gizli yüz)
(bkz: gölge oyunu)
(bkz: hayallerim aşkım ve sen)
(bkz: iki kadın)
(bkz: ikili oyunlar)
(bkz: kadının adı yok)
(bkz: kara kentin çocukları)
(bkz: kelebekler sonsuza uçar)
(bkz: kırık bir aşk hikayesi)
(bkz: masumiyet)
(bkz: medcezir manzaraları)
(bkz: on kadın)
(bkz: ölü bir deniz)
(bkz: piano piano bacaksız)
(bkz: sarı tebessüm)
(bkz: sis)
(bkz: soğuktu ve yağmur çiseliyordu)
(bkz: tersine dünya)
(bkz: uçurtmayı vurmasınlar)
(bkz: yarın ağlayacağım)
(bkz: yaz bitti)
(bkz: yengeç sepeti)

Boğulma Tehlikesi Geçirdikten Yıllar Sonra Yüzme Öğretmeni Olan Birinin Azim Öyküsü