MÜZİK 23 Temmuz 2025
2,8b OKUNMA     127 PAYLAŞIM

Türk Pop Müziğini 80 Öncesi - Sonrası Diye Ayıran Eşik: Ele Güne Karşı Yapayalnız

MFÖ'nün 1984 çıkışlı ilk stüdyo albümü Ele Güne Karşı Yapayalnız, Türkiye'de bugüne kadar yapılmış en iyi albümlerden biri.

ele güne karşı yapayalnız, 1984 çıkışlı, mfö’nün ilk stüdyo albümü ama öyle “ilk albüm” deyip geçmek olmaz; bu albüm resmen türk pop müziğini 80 öncesi-80 sonrası diye ikiye ayıran eşik.

albümün ismiyle aynı olan şarkısı zaten kendi başına bir manifestoydu ama albümdeki her parça -bu sabah yağmur var istanbul’da, deli deli, bodrum, yalnızlık ömür boyu, güllerin içinden- ayrı ayrı kült oldu. bugünün listelerine soksan hâlâ ilk 10’a oynar.


mfö bu albümle sahneye öyle bir giriş yaptı ki o güne kadar “pop müzik” deyince akla gelen her şey yerle bir oldu. klasik, rock, pop; ne ararsan var ama hepsi öyle bir harmanlanmış ki ne zorlama var ne yapaylık. 1983’te istanbul gelişim stüdyosu’nda kaydedilen bu albüm, üç adamın -mazhar, fuat ve özkan’ın- vizyonuyla ortaya çıktı.

albüm çıktığı gibi liste başı oldu ama asıl olay yıllar geçtikçe daha da büyümesi. zamanla hem müzik eleştirmenleri hem de dinleyici tarafından “türk popunun kutsal kitabı” muamelesi gördü. 2017’de hürriyet’in yaptığı “türkiye’nin en iyi 100 albümü” listesinde birinci seçilmesi de boşuna değil.

üstelik aynı yıl sezen aksu’nun sen ağlama'sı da çıkmıştı. yani 1984 denen yıl, türk popunun big bang’i resmen. biri kadın vokal tarafını, diğeri grup sound’unu baştan yazdı.

mfö, bu albümle sadece kendi kariyerini değil, koskoca bir müzik türünü başlattı. bugün hâlâ konserlerde bağıra çağıra söylenen her mısrada, o ilk albümün ruhu var.

albümün mutfağı

70’lerin sonunda “hadi artık şu kendi albümümüzü yapalım” kafasına giren mazhar alanson, fuat güner ve özkan uğur; ellerinde tamamen kendi besteleriyle yola çıkıyor. amaç: sıfır cover, yüzde yüz biz ama o dönem “kendi şarkılarımızla albüm yapalım” demek, sektörde “büyük cesaret” sayılıyor.

1983’ün ikinci yarısında şarkılar istanbul gelişim orkestrası eşliğinde kaydediliyor. sonra kucak dolusu şarkıyla yapımcı yeşil giresunlu’nun kapısı çalınıyor. giresunlu ilk başta “bunlar tutmaz abi” diye dirense de, grubun ısrarı sayesinde ikna oluyor. düşünün yani, içinde yalnızlık ömür boyu olan albüme “bu tutmaz” demiş adam.

albümdeki tüm besteler mazhar ve fuat imzalı ama bu şarkılar sıfırdan yazılmadı; çoğu zaten yıllar öncesinden tanıdık, farklı formatlarda karşımıza çıkmış işlerdi.

- mesela ele güne karşı ve yalnızlık ömür boyu, fuat’ın ferhan şensoy’un şahları da vururlar oyunu için bestelediği parçalardı, sözleri farklıydı,
- güllerin içinden, 1974 tarihli “mazhar-fuat - türküz türkü çağırırız” albümünden tanıdık ama yeni düzenlemesiyle bir başka havaya bürünüyor,
- bu sabah yağmur var istanbul’da ve güllerin içinden'e erkan oğur perdesiz gitarıyla öyle bir dokunuyor ki o dokunuş resmen tarih yazıyor,
- olmuyor olamıyor, o zamanlar ben adıyla fuat’ın cebindeymiş,
- ondan şikayet bundan şikayet ve sen ve ben, mazhar’ın arşivinden,
- bodrum ise 70’lerde trt 1 ekranlarından mazhar ve fuat tarafından seslendirilmişti zaten. taner öngür de mandoliniyle albüm versiyonuna destek atıyor.

bu kadar geçmişe dayanan, her bir parçası yıllarca olgunlaştırılmış bir albüm düşünün. “ele güne karşı yapayalnız”, işte tam da bu yüzden sadece bir “ilk albüm” değil; yılların emeğiyle yoğrulmuş bir müzikal bildiri.


borç harç, inat ve müzikal devrim

olay 1979'da başlıyor. fuat güner, stfa’daki mühendislik işini bırakıyor; “ben artık müzisyenim” diyerek ferhan şensoy’un şahları da vururlar oyununa müzik yapmaya başlıyor. o sırada mazhar alanson ankara’da tiyatro sahnesinde, özkan uğur da müzikle haşır neşir. yani daha “mfö” yok ortada ama yollar yavaş yavaş kesişiyor.

tiyatroda dönen müziklerden biri de “döndü pervaneler” adlı şarkı. fuat’ın bestelediği bu parçaya mazhar abimiz bayılıyor ve “ben buna söz yazayım, satalım” diyor. yazıyor da. şarkının adı artık: ele güne karşı yapayalnız. gidiyorlar seyyal taner’e, “sen söyle bunu” diyorlar. taner sadece birkaç tv programında söylüyor, plak falan yok. şarkı yine elde kalıyor.

sonrasında üçlü, 80’lerin başında sahnelerde bu şarkıyı kendi söylemeye başlıyor. 1983’te eurovision türkiye elemelerine gönderiyorlar ama jüriden final bile çıkmıyor. o sırada hayatlarını kazanmak için ajda pekkan’a, sezen aksu’ya vokallik yapıyorlar. aralarda gazino sahneleri, müzikaller derken üçlü form netleşiyor. artık albüm zamanı diyorlar ama o dönem piyasa tamamen arabesk. “batılı tını”yı duyan plakçılar kaçıyor ve fuat güner’in o meşhur “gemileri yakma” hamlesi geliyor: diğer ikisine söylemeden, elde ne varsa stüdyo kayıtlarına yatırıyor. önce bir kriz patlıyor tabii ama sonra herkes stüdyoya giriyor. 1983’ün ikinci yarısında kayıtlar tamamlanıyor.

albümün her detayı mfö’nün elinden çıkıyor. yapımcısı da kendileri, düzenlemecisi de ama yanlarında dönemin yıldız kadrosu var:
- garo mafyan klavyede ve düzenlemelerde,
- erkan oğur perdesiz gitarla,
- onno tunç perdesiz basla,
- asım ekren davulda,
- taner öngür mandolinde,
- yalçın ateş saksafonda.
tonmaister koltuğunda ise duyâl karagözoğlu var.

albümdeki 11 şarkının 9’unun sözleri mazhar alanson’a, 2’si ise fuat güner’e ait. beste işini ya birlikte ya da ayrı ayrı yapmışlar. her biri yıllarca bir kenarda beklemiş, rafine olmuş parçalar ve 20 ocak 1984’te ele güne karşı yapayalnız raflarda.

bu albüm, sadece mfö’nün kariyeri için değil, 80’ler türkiye’sinde dibe vurmuş pop ve rock sahnesi için de bir “yeniden doğuş” oluyor. liste başarısı? 26 hafta boyunca 1 numara. sektörel etkisi? devasa. ardından gelen yeni isimler, yepyeni şarkılar, ve “pop müzik de yapılırmış yahu” diyen yapımcılar.


slow’lar, garo mafyan ve erkan oğur dokunuşu

albümün kalbinde tabii ki “ele güne karşı” var. sadece adını vermekle kalmamış, albümün genel ruhunu da belirlemiş ama tempoyu biraz yükselten iki şarkı daha var: deli deli ve ondan şikayet bundan şikayet. geri kalan sekiz parça ise duvara yaslan, gözlerini kapa ve içinden say tarzı ağır slow’lar.

özellikle şu dört parça var ki, albümün duygusal yükünü sırtlamış:
- yalnızlık ömür boyu,
- bu sabah yağmur var istanbul’da,
- bodrum,
- güllerin içinden.

şarkı sözleri tarafında işler şöyle: 11 parçanın 7’si mazhar alanson’un kaleminden çıkmış. 2’si fuat güner’e ait. yalnızlık ömür boyu ve neye niyet neye kısmet ise ortak yazım; ikili el ele verip çıkarmış.

beste işine gelince: 6 şarkının müziği mazhar’a, 5’i fuat’a. yani ne biri diğerini ezmiş, ne diğeri geri kalmış. bildiğin yarı yarıya paylaşılmış. albümün prodüksiyonunu ve düzenlemesini de bizzat mfö üstlenmiş ama bir isim var ki burada ekstra selamı hak ediyor: garo mafyan. fender rhodes’tan prophet’e, string’ten yamaha grand piano’ya kadar her tuşlu enstrümanda kendisi var. bir de tabii düzenlemeler onun sihirli ellerinden geçmiş.

“güllerin içinden”deki bas gitar solosu ise erkan oğur’a ait. öyle bir dokunuş ki konserlerde bile o kısmı genelde kendisi çalar. zaten bu şarkı ilk olarak 1973’te çıkan türküz türkü çağırırız! albümünde de vardı. yeni versiyon, yeni ruh ama aynı naiflik.

mazhar alanson, bu sabah yağmur var istanbul’da şarkısını annesinin evinde kaldığı bir sabah yazıyor. gerçek bir “yağmurlu sabah ilhamı”. bodrum ise 1976’da “bir yaz gecesi” adlı tv programı için seslendirilmişti zaten. o zamandan gönüllerde yer etmiş.

70’ler boyunca anadolu rock ve folk-rock çizgisinde dolaşan grup, bu albümle “biz artık pop’a tam geçtik” diyor ama bu öyle bildiğin taverna pop’u değil; içinde rock da var, jazz esintisi de, klasik altyapı da.


ele güne karşı'nın piyasayı ters düz etme hikâyesi

70’lerde türlü grup, türlü müzik; mfö üyeleri o yıllarda zaten epey aktif.ama 80’lere girerken işler değişiyor. arabesk öyle bir dalga ki ne çalsa tutuyor. pop müzikse neredeyse unutulmuş gibi. sezen aksu, nilüfer, kayahan ve zerrin özer dışında elini taşın altına koyan yok.

tam bu ortamda, 1984’ün başında ele güne karşı yapayalnız albümü çıkıyor ve resmen “biz de buradayız” diyor ama öyle bir diyor ki unkapanı’nda dengeler değişiyor.
hem sanatsal hem de ticari başarı? nadir görülür. mfö bunu çatır çatır yapıyor. albüm milyon satışa ulaşıyor. pop müzik tekrar konuşulmaya başlanıyor.

basın da albümün peşini bırakmıyor. her yerde mfö, her yerde ele güne karşı. tv’de, radyoda, sokakta, okul kantininde; 26 hafta boyunca listelerde zirvede kalmak kolay değil ama mfö bunu yapıyor.

bu albüm sayesinde pop ve rock müzik yeniden cazip hale geliyor. ardından birçok sanatçı cesaretlenip “ben de yaparım” diyor ve 80’lerin ikinci yarısından itibaren piyasaya kaliteli işler gelmeye başlıyor.

aslında bu albüm 90’ların büyük pop patlamasının da öncüsü. yani tarkan’ı, sertab’ı, levent yüksel’i, nilüfer’in yeniden doğuşunu falan konuşuyorsak, bir yerlerde mfö’nün bu albümle açtığı yolun payı var.

mfö albümle beraber ülkeyi turlamaya başlıyor, her konser full çekiyor. bir yandan video klipler dönüyor, bir yandan canlı performanslar efsaneleşiyor.

melodiler hâlâ taze, hâlâ akılda kalıcı. neredeyse tüm şarkılar hit statüsüne ulaşmış. ele güne karşı, yalnızlık ömür boyu, bu sabah yağmur var istanbul’da; hepsi klasik ve bu albüm yıllar sonra, 2017’de hürriyet’in hazırladığı “türkiye’nin en iyi 100 albümü” listesinde birinci seçiliyor. müzik yazarları, müzisyenler, herkes hemfikir: ele güne karşı, sadece bir albüm değil, bir dönüm noktası.