YAŞAM 6 Ağustos 2018
103b OKUNMA     983 PAYLAŞIM

Türk İnsanında Kişisel Alan Kavramının Olmayışı

İnsan bedeninin çevresinde psikolojik olarak oluşan görünmez bir alan var. Bu alan, kişiden kişiye değişiyor; kimisi için biraz yakınlık fazla problem değilken, kimisi için de tedirginlik derecesinde... Kişisel alan dediğimiz bu kavram, ülkemizde varlığından pek haberdar olunan bir şey değil maalesef.
iStock

o kadar saygısız, bencil ve empati yoksunuyuz ki "kişsiel alan" kavramından bihaberiz ya da bu kavrama saygı duymak umrumuzda değil.

- bir iş için ya da toplu taşıma beklerken sıraya girersin, gelip dibine kadar sokulurlar; 20 cm öteye gitmezler.

- yürüyen merdivende gelip hemen bir arkanızdaki basamakta dikilirler. bir basamakcık geride beklemeyi düşünemez ya da umursamazlar.

- asansörde sizden basmanızı rica etmek yerine, ellerini bazen size çarpacak şekilde koltuk altınızdan, göğsünüzün üstünden, ensenizden uzatıp kat düğmesine basarlar.

- yürüyen merdivende yan bantlara tutunup, ellerini sizin önünüze doğru uzatırlar. zaten sadece bir basamak dibinizde oldukları için, belinize sarılıyormuş gibi hissedersiniz.

- toplu taşımada size bir yerlerinden değerler. suratınıza üfler, poflarlar.

- evinizin, ofis odanızın, kişisel bir mekanınızın kapısı açıksa merakla içeriye bakarlar.

- kuaförde işlemlerinizi yaptırırken gözlerini üstünüze dikip seyreder, rahatsız olabileceğinizi düşünmezler.

- gözlerini dikip bakarlar. rahatsız olduğunuzu anlasalar dahi başlarını çevirmezler.

- bankada, hastanede, postanede vs. işlem yaptırırken gelip yanınızda dikilirler. o an özel bir işleminizin olabileceğini yahut sizi seyretmelerinden rahatsız olabileceğinizi düşünmezler.

- atm'den para çekerken dibinize kadar girip seyrederler.

- toplu taşımada müzik dinler, cak cak sakız çiğner, yüksek sesle dakikalarca sohbet ederler.

- siz alışveriş yaparken gelip yanınızda dikilir, denediğiniz kıyafetin üstünüzde duruşuna bakar, ürün seçmekte olduğunuz reyona sizi iteleyerek uzanırlar.

- cep telefonunuzun ekranına, okuduğunuz kitaba vs. bakarlar.

- evinize misafirliğe gelir, izin istemeden diğer odalarınıza dalarlar.

- çocuğunuz varsa zaten kamunun malı sayılır; sizin yanınızda onu azarlar ve terbiye etmeye çalışır, ona yiyecek verirler; size sormazlar dahi.

- otobüste koltuklarını kucağınıza kadar yatırırlar.

- toplu taşımada, sohbet ortamında, işyerinde ayaklarını burnunuzun dibine kadar uzatırlar,

- yan yana oturduğunuz bank, koltuk gibi yerlerde bacaklarını sallayıp sizi de öne arkaya sallarlar.

- kalabalık alanlarda çantalarını önlerine almaz, size yaslarlar.

- denize girersin, adam gelir tam dibinde yüzer. kocaman deniz abi, bulunabileceğin en geniş ve boş alan belki, neden dibimde yüzüyorsun, neden üstüme üstüme su sıçratıyorsun?

- açık alanlardaki kafeterya masalarının arasındaki boşluğu yol olarak kullanırlar... lan kenardan geçsen ya?

- otobüste, metroda eşyalarını getirip sizin önünüzdeki azıcık boşluğa sıkıştırırlar, ayaklarınızı götürecek yer bulamazsınız. o eşyayı geri almak için eğilip suratlarını adeta kucağınıza gömmelerinden bahsetmiyorum bile.

- müvekkil gelir, masamın önündeki sandalyeye oturup derdini anlatmaya başlar. daha ikinci cümlede masamın ortasına kadar uzanıp kolunu dayar, masamdaki eşyalarla oynar, masaya dirseklerini dayayıp uzanarak bilgisayar ekranına bakmaya çalışır.

- ofise gelir, sekreter arkasından yetişmeye çalışırken sorgusuz sualsiz odanıza dalar.

- istediği kişi ile görüşmeyi bekleme alanında değil, masanızın başında dikilerek bekler.

- teklifsizce masanızın arkasına geçer, etrafı inceler.

vs, vs, vs...

"her yer çok kalabalık, ne yapalım?" demeyin, şu saydıklarımın çoğunun kalabalıkla ilgisi yok. kaldı ki insanımız bomboş bir alanda dahi olsa gerçekten kişisel alan kavramından tamamen bihaber. çok benciliz, saygı kavramından haberimiz dahi yok. insanlar birbirinden nefret ediyor ve her türlü muameleyi birbirimize hak görüyoruz. sinir basıyor.

Paranın Evriminin Son Halkası Bitcoin'in Yükselişi Neden Durdurulamaz?