Titanik'ten Sağ Kurtulduğu İçin Japon Halkının Aşağıladığı Adam: Masabumi Hosono
15 nisan 1912 gecesi talihsiz gemiye (rms titanic) binen, japon devlet memuru masabumi hosono felaketten kurtuldu, ancak ülkesine döndüğünde kendi halkının aşağılamalarıyla karşı karşıya kaldı. onlara göre, hosono, zorluklarla karşılaşan her gururlu samuray gibi gemide kalmalı ve gemiyle birlikte soğuk sulara gömülmeliydi.
hosono, ulaştırma bakanlığı'nda demiryolu müdürü olarak çalışıyordu. rus dilindeki yetkinliği nedeniyle rus devlet demiryolu sistemini incelemesi için rusya'ya gönderildi. rusya'da iki yıl kaldıktan sonra londra'ya, oradan da southampton'a giden hosono, 10 nisan 1912'de ikinci sınıf yolcu olarak titanic'e bindi.
15 nisan gecesi, gemi buzdağına çarptı ve su almaya başladı. yolcular paniğe kapıldı... geminin batacağı kesindi. hosono bir kamarot tarafından uyandırıldı ve hızla güverteye çıktı.
o anları şu şekilde anlatıyor:
"havaya durmaksızın işaret fişekleri atılıyordu. korkunç mavi ışıklar ve sesler tek kelimeyle dehşet vericiydi. içimdeki mutlak dehşet ve ıssızlık hissini hiçbir şekilde yok edemiyordum."
hosono ilk başlarda hayatından vazgeçmeyi düşündü.
"bir japon olarak, geride utanç verici hiçbir şey bırakmamaya karar verdim ve kendimi ölüme telaşsız bir şekilde hazırlamaya çalıştım."
ancak karısını ve çocuklarını bir daha göremeyeceği düşüncesi kalbini acıtıyordu. sonunda kendini, hayatta kalmak için olası bir şans ararken buldu.
filikaları yükleyen bir subay "iki kişilik yer var" diye bağırdı... bir adam atladığında şansı yaver gitti. bunun bir fırsat olduğunu anlayan hosono da peşinden atladı.
"gemi battıktan sonra suda boğulanların korkunç çığlıkları ve feryatları duyuluyordu. bizim filikamız, hıçkırarak ağlayan çocuklar ve kocalarının, babalarının güvenliğinden endişe eden kadınlarla doluydu. ben de en az onlar kadar depresif ve perişandım, uzun vadede kendime ne olacağını bilmiyordum."
ertesi sabah hosono'nun filikası bir gemi tarafından kurtarıldı. hosono'nun ceketinin cebinde, üzerinde titanic'in antetli kağıdının bulunduğu ve eşine ingilizce bir mektup yazmaya başladığı bir tomar kağıt vardı. geminin new york'a yolculuğu sırasında da aynı kâğıtları kullanarak yaşadıklarını japonca olarak kaleme aldı.
ilk başta hosono'nun hikayesi pek dikkat çekmedi. titanik'in batışından yüzlerce kişi kurtulmuştu ve şüphesiz her birinin anlatacak üzücü bir hikayesi vardı. ancak bir new york gazetesi onun hikayesini "şanslı japon çocuk" olarak yayınladı. ancak tokyo'ya döndüğünde, halkın kendisine düşmanca davrandığını gördü.
fedakarlık, cesaret ve özveri japon kültürünün en önemli parçasıdır. ülkenin tarihi, düşmanların eline düşmektense seppuku yaparak kendilerini feda eden samurayların hikayeleriyle doludur. ikinci dünya savaşı sırasında yüzlerce pilot kamikaze saldırılarında uçaklarını müttefik hedeflerine çarptırdı. japon toplumu hosono'dan daha fazlasını bekliyordu.
japon basını ve hükümet ani bir tepkiyle onu işinden kovdu, ancak daha sonra sözleşmeli olarak yeniden işe aldı. hosono, japon dostlarından gelen saldırılara göğüs gerdi ve sade bir hayat sürmeye çalıştı. 1939 yılında 68 yaşındayken hayata veda etti.
hosono'nun hikayesi yıllar boyunca ailesi için bir utanç kaynağı oldu. james cameron'un filmi 1997 yılında gösterime girdiğinde, hosono'nun hikayesi daha geniş bir kitleye ulaştı.
masabumi'nin "yellow magic orchestra" grubunun önde gelen üyesi olan torunu haruomi hosono, gerçek hikayenin daha iyi bilinir hale gelmesinin "son derece rahatlattığını" ve "hosono ailesinin onuru geri iade edildi" dedi.