Telefonların Yarattığı Yeni Gerçeklik Algısı İçinde Değeri Artan Bir Kavram: Hipergerçeklik
sanayi devrimi ile birlikte sadece birkaç yıl içinde toplumsal kortizol seviyesinde kayda değer bir artış meydana geldi ve insanlar stres kavramıyla tanıştı.
google ngram verilerine göre 19. yüzyıl ve 21. yüzyıl arasında stres kelimesinin kullanımının yaklaşık %1400 oranında arttığını; buna paralel olarak bireysellik bildiren kelime ve kavramların kullanım oranlarının da aynı şekilde yükseliş gösterdiğini ve topluluk bildiren kelimelerin kullanımında ise seyrelme meydana geldiğini görüyoruz. keza dsm-5 verileri de 1990-2020 arasında “narsistik kişilik bozukluğu” prevelansının önemli bir oranda arttığını gösteriyor.
çözülme ise logaritmik artıyor.
iblis, deccal, antichrist, hayalet makine ya da ahir zaman, kali yuga. nasıl isimlendirirsen. vaka budur.
üç asırdır “logaritmik bir hızla” ortaya çıkan çözülme, bugün insan algısını sosyal medya ve “dijital bildirim ekonomisi” ile “ani şoklar dizisine” bağlamıştır. internet, sosyal medya, mobil devrim, mobeseler, çipli kimlikler… her an, her yerde yeniden oluşan sanal gerçeklik ve aşırılaşan “gözetim kültü”, bilinen insanlık tarihinin en sert kölelik sürecini var kılmıştır. eskatolojik linki, “dijitali” cessase anlamıyla okuyarak kuruyorum.
cessase ile casus aynı kökten türer. istihbari anlamı vardır. deccal’den önce karşılaşılan varlıktır. her yanı kıllarla kaplıdır. müteşabihen, ağ yapısıdır. ankebut, örümcek, web, spider, www.
günlük tecrübemize dönüşen baudrillard'ın hipergerçeklik kavramına bu vesileyle ulaştık.
sanayi devrimi, medya, sosyal medya, yapay zeka. bunlar bir silsiledir. bebek, çocuk, ergin, ihtiyar gibi.
içinde bulunduğumuz merhale, hipnotizmanın en dehşet verici çalıştığı noktalardan biridir. “ani şoklar dizisi” derken bundan bahsediyorum.
bir örnek: eskiden büyük bir olay, mesela 17 ağustos depremi, gündemi yıllarca işgal ederdi.
hatay depremi, (ondan doğrudan etkilenen afetzedeler hariç), gündemde yaklaşık 2 hafta etkin şekilde kaldı.
covid, maske, eve kapanmalar, aşılar vesaire öncesi, çoğu insanın hafızasında değil. saat, gün, ay, yıl kavramları dönüştürüldü. müthiş bir yorgunluk var. insanların beyinleri sisli. hafıza kaybı salgını var. konuşulmuyor.
müsilaj oldu mesela iki sene önce. görülmemiş bir olay. hatırlayan?
2019, ne hissettiriyor?
sadece bir gün içinde, birkaç yıl önce yaşanması durumunda bir yıl boyunca gündemi meşgul edebilecek şeyler yaşanıyor. ve sonra konuşmayı bırakıyoruz. unutuyoruz da.
gündem sürekli makaslanıyor. bir ara köpek bahsi konuşuyorduk. ondan önce mülteci. günlük bahisler var bir de. aşırı veri yığılması ile oluşan kolektif hipnoz ve tepkisizlik. bunu besleyen ekonomik ve sosyal terör.
araştırmalar, bugün 20 yaşında olan bir gencin testosteron seviyesinin, yakın zamanın 70 yaşındaki adamına denk olduğunu ortaya koyuyor.
güç kaybı muazzam. hayalet makina, gözetim kültü, globalizm, deccal. ismi fark etmez. erkekten erkekliğini, kadından kadınlığını, aileden aileliğini, milletten milletliğini, insandan insanlığını aldı. tepki oluşmuyor. sadece hashtag mastürbasyonu.
gazze’de insanlar günde üç hurma ile besleniyor. tepki yok. belki yürüyüş, belki birkaç hashtag. save gaza. tamam.
bu her konuda böyle.
beyin, ani şoklara yetişemiyor. hipnoz halinde. travmatize oluyor. hafıza kaybı salgını bununla ilgili. dünyaya takla attırılıyor. sadece türkiye’ye değil. izliyoruz.
twitter çakması bir sosyal medya kuruluyor. ismi bile yerli değil. yerli ve milli diye övünüyor bir kısım. oysa algoritma aynı. kumarhaneyi müslüman yapsa, kumarhane olmaktan çıkar mı? algoritmik delilik. bir kısım müthiş bir fanatiklikle destekçi. bir kısım tam karşıtı. her konuda fenerli ve cimbomluyduk zaten. ama bu hiper-realizm ile birleştiğinde, huxley’e akıl tutulması yaşatabilecek bir toplumsal iğdişe döndü. 1984 filan bu distopya hali yanında ütopik kalıyor.
covid, küresel ölçekte başlayan canlı bildirim fetişi. karantina + ekran bağımlılığı. remote hayatlar. haberler anlık tepki ve çabuk unutma refleksi. kalıcılaştı.
bir örnek: gamestop skandalını bilen var mı? 2021. bir gün içinde mit, gerçek, kâr ve çöküş aynı post zincirinde iç içe geçti. bir şeyin efsane olması ve batışı aynı gün içinde. yani yıl ve yıllar, güne taşındı. zaman algısındaki değişim. transeksponansiyel tılsım dediğim büyü. bu.
2016 trump'ı ile 2024 trump'ı aynı mı?
musk’ın çocuğu canlı yayında burnunu karıştırıp abd başkanının masasına sürtüyor. 2019 öncesinde bir filmde bunu görsek, komedinin dozu abartılmış derdik.
trump seçimi kazandıktan sonra, “seçimi biz kazandık ama belki de kaybetmedik, onlar hala bilmiyor” dedi. bugün birçok cümlesi bu çelişik tonda. 20-30 adam var profesyonel televizyon konuğu, kanal kanal gezen tipler. her konuda uzmanlar. cnn, habertürk dolaşıyorlar. saatlerce trump'ın bu tür cümlelerini tartışıyorlar. ne medeniyet seviyesi ama. dünyada da böyle, farklı değil.
vergiler konuluyor, vergiler kaldırılıyor. bugün rusya düşman, bir cümle sonra dost.
aynı cümle içinde gerçeklik değişiyor. trump, musk gibi “en meşru popülerler” ile yapılıyor. izleyici “duygu testine” sokuluyor. hipergerçeklik, söylenen şeyin doğruluğu değil. dolaşım hızı ve yankı kapasitesi. belirleyici olan bu. yetişemeyen beyinler sönümlenererk “uyku moduna” giriyor. iş ok. haftada bir gün kafe, pub, maç, lol, pubg, netflix. ok. insanlar şu an oyunlardaki “npc karakter” halinde. zira oyun oynanıyor.
ankebut suresi'nden ayet paylaşıyorum: “iyi bilin ki şu dünya hayatı boş bir oyalanma ve oyundan başka bir şey değildir. ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. keşke bunu bilmiş olsalardı!”
ankebut örümcek demektir. “ağ modelli hipnotizmanın” deşifresi sure içinde mevcuttur. bugünkü mobil-sosyal medya-gözetim döngüsü ve oluşturduğu bireysel-toplumsal sinir tahribatı, bu boyutun teknolojik tezahürüdür.
carl jung, sembollerin bilinçdışını düzenlediğini söyler. (bkz: arketip)
kabirde; yani entropi (imtihan) son bulduğunda, zaman ve mekan dürülürken, tıpkı bir demanslı gibi her şeyin geriye sardığını izlediğimiz o anda ve sadece eylemsizce izlerken, hiçbir şey yapmadan; o gün “rabbin kim?” diye sorulduğunda, anadan babadan ya da kuran kursunda öğrenildiği gibi “allah” demek kolay değil. rabbin kim sorusunun cevabı bu arketipler olacak. ikona, put. budur. lat, menat, uzza. para, güç, şöhret. tapındıklarımızdır.
bu ikon ve semboller bilinçdışını düzenler. bilinçdışı: mağara, kuyu, karadelik, harddisk.
troll kültürü, memecoinler, deepfake videolar, veo ile hazırlanan sosyal medya röportajları, hashtag ve bildirimler. porno. lol, gta. netflix. halk tv, ahaber. osimhen, chobani. dilan polat. uzat listeyi. sembol enflasyonunun aktüel ürünleridir.
böylece gölge (shadow, küfür) ötelenir. kişilik split yapar. biriyle veya bir başka yerde farklı, bir başkasıyla ve başka yerde farklı, kendimizle farklı, gündüz farklı, gece farklı oluruz. gündüz kafir gece mümin uyumak. gece kafir, gündüz mümin olmak. bu split aşırılığı. artık çoklu kişilik bozukluğu (depersonalizasyon, derealizasyon, disosiyasyon), tıpkı narsisizm gibi bir salgın. bağlantılı.
zira anlam değersizleşiyor. kıymetli olan anlam, bir sonraki an ve koşula geçirilemiyor. çünkü zemin kaygan bile değil. zemin artık sadece bir illüzyon ve delüzyon.
komplo içerikleriyle toplu arınma seansları gerçekleştiriyoruz. hepsi amerika’nın oyunu. siyonistler. her şeyin ardında israil var. şu aslında falancanın adamı. zira zihin, gerçeklikten kaçmak için, verebildiği en kudretli uğraşı veriyor. kudret ise bu kadar: faiz lobisi, israil, fetö metö cetö. tüm dünyada aynı. bu toplu arınma olmasa, delilik salgını izhar olacak. ama purge filmi için henüz erken. elbette o filmler de boşuna yapılmadı.
yetişemiyoruz aziz. teknik olarak bir araç, ama işlev yönüyle bir mekan olan; henüz bedenen ışınlanamazken, bir konuşma penceresinden diğerine zıpladığımız; mekan mı, araç mı anlayamadığımız; bir anda önümüze gelen “geçen sene şuradaydınlarla” çıldırtıldığımız dijital gerçekliğin oluşturduğu “ubiquity” içinde, hayatta kalma savaşında mukavemetimizi koruyamıyoruz.
tasavvufi jargonda fütuhat: ilahi zat’ın kainat aynasında izharıdır. yani görünmesidir. bu halde tecelliler ile insan, “ona isimleri öğrettim” sırrına vakıf olmaya başlar. ademiyyet sırrını fark ederek, boyutlar içinde ilerlemeye başlar. yedi kat sema, nefsin yedi katı. bu boyutlardır.
burada da hayal insanın bineğidir ibn-i arabi’nin dediği gibi. zira hayal, gerçeklik ile mutlak gerçeklik arasındaki ara-alam, berzahi gerçekliktir.
lakin zaten kendisi muğlak olan sayısız gerçekliğin içinde, virütik bir gerçeklik olarak zuhur edip, bu virütik gerçeklik içinde katman katman açımlanarak kendi sayısız gerçekliğini oluşturan dijital nedir? önemli sorudur.
dijital ekranmodern bir ayine-i hayal. görüntüler (content), hakikatle bağ kurmadan kendi kendini çoğaltır.
botlar ile aynı sitedeyiz. botlar ile konuşuyoruz. botlar birbirleri ile konuşuyor. bir yerden bir yere gitmek zaman almalıdır. ekşi sözlükten x’e zıplamamız bir an. bir sene öncesine, on sene öncesine zıplamamız bir an. ve big data üzerinden anlık olarak sentezlenen müthiş bir veri manipülasyonu: doğrudan bireye ve doğrudan kolektife, sürekli akıyor.
kurbağa ısınmıyor. kurbağa diye bir şey kalmadı. anlatmak istediğim bu. oyundan çıkılması gerekiyor. aksi halde, sonsuza dek npc olarak kalınacak. “cehennemde sonsuz azap” vardır. budur. sahte alt gerçekliğin sonsuz tekrarının ızdırabı. ademiyyet sırrına vakıf olup muhammedi süluk etmeyen insan, bir npc olarak sürekli oyunda oynatılır durur. artık iradesiz ve hükümsüz bir kod parçacığıd ve zayi olmuştur.
akışında beliren israil-gazze savaş görüntüsü. bir swipe sonrasında kedi videosu. duygusal kırılma tesviyesi. kendisi muğlak olan ve süluk ile mutlak gerçekliğe yönelinmesi icap olunan bu alt gerçeklikten çıkmak mesele olmalıyken, bu alt gerçekliğin kendi içinde oluşturulan virütik bir gerçekliğin sonsuz alt kırılımından bir tanesinde, tiktok for you sayfasında kendine ayrı bir evren kuruyorsun. kralsın.
ama iyi de insan, sen bu musun?
kişiye özel gerçeklik. toplum hafıza ortak zemini eridi. kokain ile erimiş insan beyni gibi. caniler, dondurma külahından bir ısırık alır gibi beynini eritti.
sahi insan, sen bu musun?
geri çekil. dayanılmaz bir ızdırap yaşayacak bile olsan. farz et ki eroin bağımlısısın. acın yatışsın diye basmışsın. daha fazla basmışsın. bıraktığın anda delireceksin. ama insansın. vaden var. sonunda ölüm var. yaşam ve ölüm arasındaki bu yol ah ne de hızlı geçti bak kaç yaşındasın. sen insansın. eşref-i mahluk olma potansiyeli ile yaratılmış insansın. ama aşağıların aşağısındasın.
şifa sandığın zehir senin celladın. insan, sen bu musun?
bugün türkiye toplumu da dünya toplumları da delirdi. bu bir zombi salgını. geri çekil.
neden yazmıyorsun, instagram’a şu kadar zamandır fotoğraf atmadın iyi misin, neden içerik paylaşmıyosun. desinler. çekil.
sen dağsın. enerjin içinde büyüsün. taşırma lavlarını. günü gelecek. bir volkan gibi patlayacaksın. inan dediğime.
kitle psikolojisinden, psikolojik mesafe almak için ne yapılması lazım gelirse onu yap. bugün kehf devridir. mağarana çekil. zaman idrakın başka şekilde değiştirilecek. mekan idrakin başka şekilde değiştirilecek. bekçin, kıtmir’in kapını bekleyecek. üç yüz ve dokuz sene geçecek. karadelik işini yapacak. seni koruyacak ve arındıracak. geri çekil.
bu devir, bir devr-i cahiliye’dir. bil.
sen, her şeyin hızlandığı bu çağda, bir kırılma ve yeniden yapılanma eşiğinde duruyorsun. hepimiz buradayız.
her an, eski anlamların çözüldüğü ve yeni anlamların doğabildiği bir eşikteyiz. “o her an bir şendedir” diyor. “külle yevmin hüve fi şe’n”. yani her an bir yaratılış, yeni bir iş üzerindedir.
tezgahın sahibi, oyunu oynatan el, her an yeni bir tezgah açıyor demektir.
sen npc’sin. yanında sen gibi görünen başka biri var. ama oyuncu ile temasta. az kaldı, bu oyundan tüm kodlarıyla, tüm varlığı ile alınıp daha yüksek bir boyuta çekilecek. çekilmeden yetiş ona. ne bildiyse öğren. ne alabiliyorsan al. jung, ibn-i arabi, münir derman, yunus emre. bunlar böyle adamlar. yapış yakalarına.
“külle yevmin hüve fi şe’n.”
varoluş durağan değil, sürekli bir yenilenme ve akış içindedir.
zaman, madde ile vardır.
en alt boyutta üç parçalıdır. buna teslis deriz. teslis'ten tevhid'e sıçramak lazımdır.
bir yukarıda öbekleşir. bir merhaleden sonra kaybolur. zira entropi biter. neden-sonuç biter. ölmeden önce ölmek gerekir. ölmeden önce ölmek, henüz nefes alırken entropik newtonyen gerçeklikten ve nedensellik sanrısından kurtulmakla olur.
böylece geçmiş de değişir.
gelecek nasıl değişiyorsa, geçmiş de değişir.
kuantum fiziğinde gerçeklik “sabit” değil, olasılıklar dalgası olarak tanımlanır. gözlemci etkisiyle bir olasılık “gerçekliğe” dönüşür.
“iblis’e mühlet verildi” ayet-i kerimesinde mühlet olarak meal edilen yapının kelime kökü nazar’dır. yani bakış. üç boyut ve zaman içindeki gerçekliğin kıskacı. mantıksallık ve nedensellik boyutunun kıskacı. çık ordan. yoksa tek göze yem olursun. mekanik saatlerdeki rakamlara bakan insan nasıl güneşe aya göre zaman tayin etmeyi bıraktı ise: tomarlar, saatler, televizyonlar, telefonlar. virütik gerçeklik dediğim, tek göz dediğim buralarda dolaşır.
her seçimle gerçeklik yeniden inşa edilir.
çık.
şehit, şahit olan demektir. neden orada olduğunu bilmediğin bir savaşta gittin öldün. bu şehit olmak değildir.
şehit: bu sayısız muğlak gerçekliğin bulunduğu, mutlak ve zati gerçekliğe ulaşma yolculuğu olan imtihanda, “şuurlu gözlemci” olabilme halidir.
“allah yolunda öldürülenler için ölü demeyiniz. onlar diridir, ama siz bilmezsiniz.”
onlar altmış yıl, seksen yıl ömrü olanlar değildir.
geçmiş-şimdi-gelecek uzamından çıkmış, vaktin üstünde konumlanmış olanlardır. böylece ömürsüz olunur.
bu bağlamda hipergerçeklik, her ne kadar “hakikatin buharlaşması” riskini taşısa da buna neden olan kırılganlık ve akışkanlığı aynı zamanda her an yeni bir anlam ve yeni bir bilinç sıçraması için de imkan oluşturur.
bu kırılma anlarında “şuurlu bir gözlemci” olarak, hem enfüs yani insanın kendi iç aleminde, hem de afak, yani dış alemde, toplumsal planda yeni bir gerçeklik inşa etmek ve buraya davet toplamak mümkündür.
son söz olarak şunu söyleyeyim. mahallenin meczuplarından sinan ağabey var. müthiş adamdır. konuşmaz. konuştuğunda da şu sözleri söyler: "bıçak taşımam, silah taşımam, telefon taşımam."
elinde tuttuğun telefon senin düşmanındır. ve dostun olmayacaktır. ona göre.