PSİKOLOJİ 5 Kasım 2020
165b OKUNMA     1046 PAYLAŞIM

Tek Çocuk Olmanın Zamanla İyileşmeyen Dezavantajları

Ailenizin tek evladı olmak pek çok açıdan çok güzel olmasına rağmen bazı açılardan da dezavantajlar yaratmıyor değil. İşte bunlara bir bakalım.
Inside Out

Ailevi açıdan

ekşi sözlük'teki tek çocuk olmak başlığı altında bu mevzuyu övenleri, çocuğum olursa tek olacak diyenleri görüyorum. tek diyeceğim var: çocuğunuzu düşünüyorsanız yapmayın. belli bir yaşa gelmiş bir abiniz olarak söylüyorum bunu.

evet, çocuklukta, gençlikte cidden harikadır. imkanlar sizdedir, istediğinizi yapar, atlar zıplar bir oraya bir buraya girer çıkarsınız. hayatın tozunu attırırsınız. her şey harika geçebilir, gözünüz arkada kalmaz.

ben size işin perde arkasını anlatayım. tabi eğer vicdanlı, aile değerleri yüksek bir evlat olarak yetiştirildiyseniz.

karşınıza çıkan imkanların çoğunu pas geçmek zorunda kalacaksınız ince sağlık sorunları varsa ailede. yurt dışı mesela. hayatın değişecek aslında ama gidemezsin. sen yurtdışında yaşarken bir şey olsa dönmeni gerektiren, bitti. ya da ne bileyim, mevzular varken gidip “x'i kaybettik” telefonu alsam daha kafa toplaman zor, hainlik hissi basar bana, o halde gittim diye, o yüzden düzenini aileye yakında kuruyorsun.

bornova'da oturuyordum mesela ben teklifler geldiğinde. biri dubai, biri polonya. fiyat falan konuşulan, anlaşırsam gitsem mi falan dediğim dönemler. ailemle konuşurken onlar rahat rahat git, keyfine bak diyorlardı. ama işte planlı programlı adam olunca, birkaç sene sonrasını düşünerek, en kötü ihtimali hep kenarda tutarak yaşadığım için pas geçtim. iyi ki de pas geçmişim. 30. yaş günüm, yaş günleri sikimde değil, lol oynuyorum ev arkadaşımla evde. telefon geldi. baban fenalaştı hastaneye gidiyoruz. pıhtı atmış. düzeldi. çıkarttık.

baktım ki mevzuların çıkabileceği yaşa gelmişiz, ben inceden yaklaşayım bizimkilere. istemeye istemeye de olsa koşarak 5 dk'da ulaşacağım fındık kadar bir yere taşındım. şansıma işlerim de hep iyi gitti, düzeni oraya yerleştirdim.

sonra? 

biri kalp krizi, ikisi havale, birisi iç kanama kaynaklı çok düşük tansiyon, 4 kere acilen hastaneye yetiştirme vakası oldu. her keresinde tebrik ettim kendimi, iyi yaptım buraya gelerek diye. uzakta olsa “babanı kaybettik” telefonu alırdım.

velhasıl 5. sene içindeyiz ilk pıhtı attığından beri. 8 ameliyat, toplamda 13-14 ay hastanede kalma süresi. bir yandan anneme destek, bir yandan babamın durumları takip etmek, bir yandan işlerimi götürmek... son bir senedir iş o kadar umrumda olmadı, kafa dağıtmak için işleri kovalar oldum ama olsun.

psikolojik yorgunluğu geçtim, fiziksel olarak yorgunluğu bile muazzam bu olayın. paslayacağın bir kardeşin yok çünkü. antibiyotikler nedeniyle tad duyusunun sıçması, tuz yenmemesi gereken durum var mesela, gün aşırı tuzsuz yemek yap işler hafifleyince, onu götür, ihtiyaç bol oluyor onları tamamla, ameliyatlarda o lanet kağıdı imzala, her defasında hay sikeyim “hastam ölecek, kabul ediyorum” gibi gelen okudum anladım yazısını yaz, ameliyatlarda zaten gerginsin... stres yönetimi yalnızken sıfır, babam ortamda olduğunda makine olan anneyi sakinleştir bir yandan. akşam geç saat eve gel, ev işlerini hallet, kendine çok zaman ayırama, kalan süreçte kafa dağıtacak her boka sar ama alkol alma ki ayık olasın bir şey olursa diye. iki haftada bir kitap ortlamam vardı amk, şimdi iki sayfa zor okuyorum mesela. kafa dolu çünkü aksiyon olan dönemde, almıyor.

daha nice şey... bunların hiçbirini paslayacağın birisi yok. eş, dost, akraba? güvenmem ki? kan bağı olmadan bu ale içinde yetişmemiş kimseye güvenmem, ki bu yüzden ordan oraya koştur koştur hayatım sikildi 5 senede. hayatım bunun etrafında şekillendi.

şu an sadece ummak dışında yapacağım bir şey yok, umarım anneme bir şey olmaz. o zaman el kol bağlanacak ve o durum için bir planım yok, düşünmekte istemiyorum. akrabalar falan neyse destek olur bir yere kadarda, sonuçta asıl sorumlu sensin...

ha yapacak bir şey var mı? yok. çok rahat geçti gençlik ama şimdilerde bir abi kardeş falan iyi olurmuş diyorum sadece.

velhasıl abiler... tek çocuk yapma olayı olduğunda bu hikaye aklınızın kenarında bulunsun. çocuğunuz rahat yaşasın istediğiniz için, imkanları bol olsun diye tek yaptığınızda, ve güzel eğitim verdiyseniz, vicdan enjekte ettiyseniz bol bol eninde sonunda başına gelecekler budur, siz yine en az iki patlatın. tek çocuk kolay yetişir falan muhabbetine kendinizi değil, eğer gerçekten çocuğunuzun faydasını düşünüyorsanız bu şekil düşünün.

not: ha nice hastalar var... adamın 4 çocuğu var kimse uğramıyor, ilgilenmiyor. o ayrı bir orospu çocukluğu. ben normal insan olarak yetişecekler için diyorum bunu.

Sosyal açıdan

iğrenç bir şeydir. ne kadar iğrenç olduğunu çocukken fark edemezsiniz. ancak büyümeniz, bayağı büyümeniz, en azından bi 25'i geçmeniz gerekir. işte o zaman aklınız başınıza gelir. bir bakarsınız ki, çocukken "tek" olduğunuz için sizin olduğunu sandığınız/sandırdıkları dünya aslında sizin değil. 

güvenebileceğiniz "dost" kisvesi altında size diş bileyen, bazen kıskanan, bazen üzüntülerinizden çılgınca mutluluk duyanlarla etrafınız çevrilmiş. bunalırsınız, daralırsınız, birileriyle paylaşmak istersiniz, ama son anda durdurursunuz kendinizi. iki laf konuşmaya, dertleşmeye kimseyi değer görmezsiniz. çok geniş bir çevreniz olsa da, her ortamınızda çok seviliyor olsanız da, yavaş yavaş uzaklaşırsınız bütün bu insanlardan. daha dar bir çemberde, belki biraz daha az paylaşımla, dertsiz mutlu olmaya çalışırsınız. sonra sizi ketum diye yaftalarlar bir de. oysa ne güzel olur, canınızdan kanınızdan, sizi sorgusuz sualsiz, yargılamadan, tüm kötü niyetlerinden arınmış, sadece ve sadece iyiliğiniz için dinleyecek biri olduğunu bilmek. hiçbir kişisel kompleks, kıskançlık, çekememezlik, artniyet barındırmaksızın, yorumlamadan, yaftalamadan, daha sonraları aleyhinize kullanılmak üzere bir silah olarak cephanesine atmadan...

tek çocuk olmak, cezalandırılmaktır bir nevi. elinize kalan ise; gereğinden erken olgunlaşmış, çoğu zaman dengesini kaybetmiş, bir öyle bir böyle yaklaşımlarla maymun edilmiş, güvensiz, içine dönük, "çok güçlü" kabuğunun altına saklanan "titrek bir yavru kedi" olmaktır.

final yorumu

sağlığı yerinde olan bir ana babanın, maddi durumu çok bol bulamaç olmasa da birden fazla çocuğun yaşamını idame ettirecek, onları aç açıkta bırakmayacak durumu var ise, birden fazla çocuk yapmamaları ve bir çocuğu tek çocuk bırakmaları, evlatlarına atabilecekleri en en en en büyük kazıktır.

tek çocuğum ben de. hayat boyu çektim acısını, muhtemelen hep de çekeceğim.

hayatım çok sorunsuz, tereyağından kıl çekmek kadar kolay olsaydı da böyle hisseder miydim bilmiyorum ama, babasızlığı, parasızlığı, yalnızlığı, çevreden yenen kazıkları, aranıp sorulmamayı, bir başına kalmayı yaşadım ben kendimi bildim bileli.. yaşadıklarımı yaşayan, ben anlatmadan derdimi anlayabilecek, acımı acısı bilecek bir kardeşim, ablam, abim olsaydı; şu an olduğum kişi olmazdım ben, adım kadar eminim.

çünkü tek çocuk olmak hoyrat etti beni. kimseye güvenmemeyi öğretti. yalnızlığı benimsemeyi, başının çaresine bakmayı öğretti. herkesten kazık yemeye hazır olmayı, duyarsızlaşmayı, uyuşmayı öğretti...

bombok etti.