Tarihteki İlk Kod Nasıl Yazıldı?
kodlama denilince herkesin aklına bilgisayar gelmektedir. hatta bu konu ile ilgili, 1926 yılında dijital aletler kuruluşunun başkanı ken olsen'nin bir sözü vardır: "bilgisayar, herkesin evinde neden bulunmasını istediğine dair sorgulanmaya gerek duyulmayan bir alettir."
şimdi, ilk kodlamaya gelecek olursak; babiller ilk abaküsü bulduktan sonra, halkın abaküsü benimsemesi m.ö 1000 yılları civarına denk gelmektedir. hatta çin ve aztekler abaküsü tercih etmişlerdir. japonlar dahi 1920 yılına kadar modern çağ aletleri mevcut olmasına rağmen abaküs kullanmaya devam etmişlerdir.
mekanik aletlere geçiş ise, mucidi tam olarak bilinmese de mö 87 yıllarında keşfedilerek, ayın yansıma açısına göre hesap yapılmaktadır. bilinen ilk mekanik hesap makinesi ise 1500 yılında leonardo da vinci tarafından tasarlanmıştır. ilk logoritmik hesaplama aleti ise 1620 yılında ingiliz edmund gunter tarafından üretilmiştir. bu alet bir kerede birden fazla işlemi bir arada yapabilmektedir. sonra 1621 yılında muhasebeci ve matematikçi william oughtred tarafından ilk şerit hesap makinası keşfedilmiştir. bu makinayı sırasıyla, blaise pascal'ın ürettiği ilk mekanik dijital hesaplama makinesi, ilk fark makinasını üreten j.h. mueeller tarafından üretilsede, matematikçi charles babbage tarafından üretilmesi talep görmüştür.
üstte belirtiğim süreçten sonra, elektronik bilgisayarlar yavaş yavaş hayata girmeye başlar ve dijital bilgisayarlar da sadece 0 ve 1 sayıları kullanılarak çiftli kodlama sistemine göre programlanmış olup dört işlemi yapmak üzere talimat verilerek çalışan çağın vazgeçilmez cihazları ile beraber kodlama meydana çıkmış olur.
ilk compiler nasıl programlandı sorusudur bu aynı zamanda. birden anlaşılabilecek konular değil bunlar. önce compilerın çalışma mantığı öğrenilmeli, sonra yarı iletkenlerin nasıl çalıştığıyla harmanlanmalıdır. 1 ve 0 ile çalışıyor hepsi tabii ki fakat makina bu 1 ve 0 ı nasıl anlıyor? (opcode) 1 yazınca neden elektrik veriyor da 0 da vermiyor? 64 bitlik bilgisayarda 2 üzeri 64 kadarlık bir komut imkanınız vardır ki neredeyse her şeyi yapmaya yeten bir olasılık. dna'da 4 adet bazın yan yana farklı dizilimleriyle hücreye nasıl davranacağını komut ediyor. aynı mantık. verilen komutlar dışında gerçekleşen olayların çok hızlı ve kompleks olmaları bizim gibi sıradan insanların kafasını karıştırsa da inatla üzerine varırsanız. aynı insanın evrimi gibi bilgisayarların da zamanla hazır olanın üstüne bir şey daha koyarak gününüzdeki halini aldığını görebilirsiniz.
bilgisayar sadece onunla uğraşanların gözünün önünde olan ve daha 70 yıllık bir mazisi olan bir alet.bakın alet diyorum yani bununla bir şeyler üretiyorsunuz.
şöyle düşünün; bir inşaat düşününce 3 aşağı 5 yukarı binanın nasıl inşa edildiğini gözünüzde çok basitçe canlandırabiliyorsunuz çünkü binlerce yıldır bu bilgiye sahibiz. örneğin çimentonun nasıl oluşturulduğunu bilenler azınlıkta değildir ve tüm bunlar binlerce yıldır gözümüzün önünde yapılıyor. binaların nasıl inşa değildiği bir gizem değil yani. bilgisayarın işleyişi de değil. elektriği istediğimiz şekilde kullanabilecek iletkenler sayesinde son gönderilen sinyalin düşük gerilimli mi yüksek gerilimli mi olmasına göre 1 ve 0 dediğimiz bitler anlam kazanıyor ve bu dizilimlere atanan komutlarla aynı anda çok sayıda devre anlık olarak sinyal gönderiyor. eğer her şeyi önceden ayarladıysanız işte önümüzdeki bilgisayarın çalıştığını görüyoruz. bu aşırı yüzeysel bir yaklaşım oldu ve teknik terim kullanmamaya dikkat ettiğim için verdiğim bilgiler yanlış lanse edilebilir fakat temelinde böyle bir mantık yatar.
yalnız elektrik elektronik müh. ya da bilgisayar müh. değilseniz bu kadar şeyi öğreneceğiniz zamanda çok daha verimli işler yapabilirsiniz. çünkü gerçekten tam olarak anlaşılması güç konular bunlar. belli bir eşiği aştıktan sonra ise inanılmaz aydınlanma yaşıyorsunuz.