Tarihin Gördüğü En Büyük Askeri Dehalardan Biri: Hannibal Barca
hannibal barca; isminin anlamı "baal; bana karşı merhametli ol, cömert ol" olan, adıyla beraber kaderi de tapındığı baal adlı tanrı ile mühürlenmiş (barca ailesinin en çok teveccüh gösterdiği tanrı kültü olan baal; yunan mitolojisinde zeus'un, antik mısır'da amon'un ve roma'daki jüpiter kültünün kuzey afrika'daki tezahürüdür diyebiliriz) kartacalı general ve politikacı.
kartaca'nın kuruluş tarihini mö 8. yüzyıla kadar götürebiliyoruz. fenikelerinin kurduğu kadim (bkz: tyros) kentinden gelenlerin oluşturduğu bir koloni aslında kartaca ve coğrafi konumu, bir ticaret şehri olarak gelişmesine olanak sağlıyor.
mö 3. yüzyılda günümüz tunus'unda dünyaya gözlerini açan hannibal, yukarıda da belirttiğimiz üzere barca klanının bir üyesi ve mago ile hasdrubal adlı 2 erkek kardeşe sahip. savaşçı ve aristokrat bir hüviyete sahip olan barca klanı, uzun yıllar boyunca çıkardığı önemli komutanlar ve ülkeye verdiği hizmetler ile hem toplumun hem de devletin takdirine ve teveccühüne mazhar olmuş durumda. mevzubahis önemli komutanlardan biri de birinci pön savaşı'nın meşhur komutanı ve aynı zamanda hannibal'in babası olan hamilcar.
mö 3. yüzyıldaki konjonktürü incelediğimizde dünya medeniyetinin serpilip geliştiği iki bölge hemen dikkatimizi çeker: akdeniz sahanı ve mezopotamya. söz konusu bölgelerden akdeniz sahanı, bilhassa ticari anlamda yayılım göstermeye meyilli olan medeniyetlere olanak tanıması ve kara ticaretine nazaran rekabete daha kapalı olmasından mütevellit enerjik ve cesur toplumların tercih sebebi olmuştur. binaenaleyh bu koşulların yarattığı bir ortamda rekabetin de acımasız olması kaçınılmazdır.
ahvalin bu şekilde hasıl olduğu mevzubahis dönemde ticaret ile gelişmiş bir deniz medeniyeti olan kartaca'nın en büyük rakibi, o sıralar siyasi birliğini sağlayıp yeni yeni palazlanmaya başlamış olan roma cumhuriyeti'dir. stoa felsefesi'nin de etkisiyle emperyal bir iştaha sahip olmaya başlayana roma, birinci pön savaşı esnasında bitmeyen kaynakları ile kartaca karşısında defalarca yenilgiye uğramasına rağmen savaşın son evresinde kartaca'dan "tesadüfen" öğrendiği gemi yapım teknikleri ile beraber oluşturduğu yeni donanmasıyla denizlerde üstünlüğü ele geçirmiş ve nihayetinde (bkz: lutatius antlaşması) ile pön savaşı'na nihai noktayı koymuştur. 23 yıllık savaşın akabinde batı akdeniz ile sicilya'daki etkisini ve çıkarlarını büyük ölçüde roma'ya kaptıran kartaca için bir anlamda sonun başlangıcı bu şekilde tesis edilmiş olur.
böyle bir ortamda, babasının birinci pön savaşı sonrası yaşadığı travmayı küçük oğluna yansıtmasının da etkisiyle hannibal, roma'ya ve onun emperyal isteklerine karşı büyük bir kin güderek yetiştirilir. roma'ya karşı verdiği amansız mücadelede hannibal'in düşünme biçimini ve davranışlarını analiz edebilmek açısından hayatının bu evresini iyi okumak ehemmiyet taşımaktadır.
hannibal'in askeri kariyerine başlaması ise babası hamilcar'ın onu genç yaşta ispanya'ya götürmesi ile olur. hamilcar, pön savaşı sonrası yaptığı lobi çalışmaları ile oligarşik cumhuriyeti, kendisini ispanya'ya yetkili devlet görevlisi olarak göndermesi için ikna eder ve hannibal küçük yaşlarından itibaren keltiberlere yapılan askeri operasyonlardan, ispanya'nın güneyindeki zengin gümüş maden yataklarının tesisleştirilmesine kadar her yerde babasının yanında, at sırtındadır.
hamilcar, ispanya'da ilk olarak cartagena (yeni kartaca) adında yeni bir şehir kurar ve burayı kendisine hareket üssü olarak belirler. bugün murcia sınırlarında olan şehir, kısa zaman içerisinde gelişir ve stratejik konumuyla kartaca için akdeniz'deki emelleri açısından vazgeçilmez bir hüviyete bürünür.
hannibal 19 yaşına geldiğinde babası hamilcar bölgedeki düşman bir kelt kabilesi ile görüşme halindeyken haince bir pusuya düşürülerek öldürülür ve bu elim hadisenin akabinde, kısa bir zaman sonra askeri bir deha haline gelecek hannibal personası yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. her ne kadar ilk başlarda amcası hasdrubal ile hareket etse de hannibal, onun da ölümünün akabinde yıllardır kafasında kurguladığı planları sarsılmaz bir kararlılıkla uygulamaya koyulur. önce saguntum'u 8 aylık bir kuşatmanın akabinde ele geçiren hannibal bu şekilde arkasını sağlama almış olur ve beraberindeki, livius'a göre 100 bin, polybius'a göre ise 70 bin dolaylarında olan ordusuyla (meşhur numidialı süvarilerden, balaer adalı sapancılardan, kuzey afrikalı savaşçılardan ve 30 filden müteşekkil heterojen bir ordu) önce pireneler'i ardından da daha evvel kimsenin aşmaya cesaret edemediği alpler'i çetin bir yolculuk ve büyük kayıplar ile aşarak italya'ya girer.
ilk olarak ticinus'da publius cornelius scipio'yu (scipio major'un babası) ve trebia'da 30 bine yakın adamıyla beraber tiberius sempronius longus'u, daha sonra trasimene'de 20 bine yakın adamıyla gaius flaminius'u (flaminus bu savaşta hayatını kaybeder) ve son olarak askeri kariyerinin en parlak başarısı olan ve askeri okullarda ders olarak anlatılan (bkz: cannae muharebesi)'nde lucius aemilius paullus'u yenerek italya'yı adeta cehenneme çevirir.
cannae muharebesi sonrası savunmasız roma kentine yürümeyip insanlık tarihinin seyrini değiştirmeyi elinden kaçıran hannibal'e süvari komutanı maharbal'ın şu sözleri söylediği rivayet edilir: "kazanmayı biliyorsun ama zaferden nasıl avantaj sağlanacağını bilmiyorsun."
sonraki uzun 13 yıl boyunca hannibal ile roma, güney italya'da tabiri caizse bir kedi fare oyunu oynar. fabius maximus'un meşhur "takip et ve bekle" taktiği ile roma, ordusunu zaman zaman bir filin üstünde idare eden bu tek gözlü sıra dışı adamın nereye giderse ensesindedir ancak yukarıda da bahsini geçirdiğimiz üzere artık saldırmaktan vazgeçmiştir ve kartacalı'nın kaynaklarının yavaş yavaş tükenmesini sabırla izler. sürekli değişen dinamikler ve güç dengeleri, cehenneme dönmüş italya'da hannibal'in askeri alandaki başarısını; politikada göstermesine olanak tanımaz.
hannibal, zaman içerisinde capua ve saracause(bkz: arşimet) gibi önemli müttefiklerini bir bir kaybeder. kardeşleri hasdrubal ve mago; kendisine yardıma gelmeye çalışırken italya'da ordularıyla beraber yok olurlar. hasdrubal'in kesik başı önüne atıldığında hannibal'in acıyla "kartaca'nın kaderi işte burada yatıyor" şeklinde feryat ettiğini aktarır bize livius.
scipio africanus major tarafından fethedilen ispanya'nın elden çıkması ile beraber yaşlılar meclisi; savaşı scipio'nun sicilya'da eğittiği ordusuyla kartaca topraklarına taşıyan roma'ya karşı vatanını savunması için hannibal'e italya'yı terk etmesi emrini verir ve böylece hannibal'in roma'dan almak için ant içtiği intikam, italya'nın cehenneme dönmüş yıkıntıları arasında kaybolup gider.
zama muharebesi'nde yetersiz ve hazır olmayan ordusu ile hannibal, ezeli rakibi scipio karşısında ağır bir hezimete uğrar. kaynakları tükenme noktasına gelen ve uzun süredir devam eden savaşın gereksinimlerini artık karşılayamayacak durumda olan kartaca, kendini çaresiz bir şekilde roma'nın insafına kendini bırakır ve ağır koşullar altında roma'nın üstünlüğünü bir kez daha kabul eder.
roma ile mütarekenin yapılmasının akabinde büyük bir hayal kırıklığı içerisinde bir süre kartaca'da yargıçlık yapan hannibal, "roma'nın en büyük düşmanı" için tekrar geleceğini bilerek önce tyros'a oradan da antiokhos'un yönetimi altındaki suriye'ye kaçar ve uzun yıllar boyunca sürecek olan tabiri caizse "kaçak hayatı" bu şekilde başlamış olur.
polybius ve livius'un aktardığı göre hannibal ve scipio arasında, ölmeden önce karşılaşacakları son yer olan günümüz yunanistan'ında, "tarihin gördüğü en büyük komutanın kim olduğuna dair" bir fikir teatisi gerçekleşmiştir. entelektüel kimlikleri ile de tanınan bu iki aristokrat isimden hannibal, biraz düşündükten sonra konuyla alakalı ilk sıraya iskender'i, ikinci sıraya kendisi gibi roma'yı dehşete düşüren ve literatüre pirus zaferi tabirini kazandıran pyrrhos'u ve onların hemen arkasına da kendisini koyar. bunun üzerine scipio'nun gülerek nazik bir şekilde "eğer seni yenilgiye uğratmasaydım, kim bilir ne derdin" şeklinde yönelttiği suale hannibal'in zekice "o zaman kendimi üçüncü değil, birinci sıraya koyardım" şeklinde yanıt verdiği rivayet edilmektedir.
mö 183 veya 182'de son durağı olan bitinya'da yetkililer tarafından romalılara teslim edileceğini anlayınca yüzüğünde taşıdığı zehiri içerek intihar eden hannibal'in yaşamının son döneminde bugün bursa olarak bilinen şehrimizin kurulmasına ve tahkim edilmesine büyük katkıları olur. ayrıca ispanya'daki barselona şehrinin isim babası da yine hannibal'in mensubu olduğu barca klanıdır.
hannibal'e dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere patrick hunt'ın ve thomas harris'in hannibal adlı eserlerini tavsiye ediyorum.