SUÇ 17 Kasım 2017
128b OKUNMA     998 PAYLAŞIM

Tarihin En Dengesiz ve En Çok Yalan Söyleyen Seri Katillerinden Biri: Henry Lee Lucas

1936 doğumlu Amerikalı seri katil Henry Lee Lucas'ın hayatı.

“birini öldürmek, sokağa çıkmak gibi bir şeydir. eğer bir kurban istiyorsam, sokağa çıkar ve bir tane bulurum.”

“seks benim zayıf noktalarımdan biridir. yapabildiğim her şekilde seks yaparım. eğer bunun için birini zorlamak durumundaysam, yaparım.. onlara tecavüz ederim; bunu yaptım. onlarla seks yapmak için hayvanları öldürdüm ve onlarla canlıyken de seks yaptım.” 

istismarcılığı delilik derecesine varan annesinin kendisine yaşattığı dehşet verici şeylerle büyüyen lucas, sadist sapkınlık kariyerine henüz çocuk yaşlarda başlamıştır. 13 yaşına geldiğinde üvey ağabeyiyle seks yapmaya başlamış, yine ağabeyi onu hayvanlarla seks ve hayvanlara işkence yapma eğlenceleriyle tanıştırmıştır. en sevdikleri şey küçük hayvanların gırtlaklarını kesip sonra da onlara tecavüz etmekti.

bir yıl sonra ilk cinayetini işlemiş, tecavüz etmesine direnen 17 yaşındaki bir kızı boğmuştu. 1954’te 18 yaşındayken çeşitli hırsızlık suçlarından 6 yıl hapis cezası aldı. 1959 yılında tahliye olduktan sonra bir gün 74 yaşındaki annesiyle tartıştı ve onu bıçaklayarak öldürdü.(yakalandığında annesinin cesediyle seks yaptığını söyleyecek ve daha sonra bunu inkar edecekti.)

ikinci derece cinayetten 40 yıl hapis cezasına çarptırılan lucas, bir akıl hastanesine konulmuştur. tüm itirazlarına rağmen 10 yıl sonra serbest bırakıldı. daha sonra bu konuda şöyle söyleyecekti.”beni affettiklerinde onlara dışarı çıkmaya hazır olmadığımı söyledim. gardiyana, doktora, herkese yeniden öldüreceğimi defalarca söyledim.” on sekiz ay sonra da iki genç kıza tecavüzden tekrar cezaevindeydi.

lucas eyalet hapishanesinden 1975 yılında çıktı. acımasız bir psikopat olan ottis toole ile tanıştı. otis, amerikan suç tarihinde en tüyler ürpertici suç dalgasında onun suç ortağı olacaktı. bundan sonraki 7 yıl içinde bu ikili tüm amerika’yı dolaşacak ve bilinmeyen sayıda insanı öldürerek parçalayacaklardı. lucas gibi sapık olan toole nekrofili meraklısı ve yamyamdı. lucas yamyamlığa karşıydı. çünkü insan etini sert buluyordu. bu yolculukları sırasında ottis’in ergenliğe varmamış yeğeni becky frieda powell da onların yanındaydı. bu kız daha sonra lucas’ın sevgilisi, nikahsız eşi ve nihayetinde de kurbanı olacaktı. 

lucas 1984’te ruhsatsız silah bulundurmaktan gözaltına alındı. nezaretteyken gardiyanı yanına çağırdı ve “kötü şeyler yaptım.” diye mırıldandı. bununla birlikte çok sayıda cinayetleri bir bir itiraf etmeye başladı. bunların bazıları doğrulanırken bazılarının ise yalan olduğu ortaya çıktı.

bazı dedektiflere göre lucas 69 kişiyi öldürmüştü, bazılarına göre ise 81 ve ya daha fazlasını.1985’te lucas 10 cinayetten hüküm giydi. bu bile idam cezası için gereğinden fazlaydı.


lucas ve otis’in suç yolculuğunun hikayesi

henry lee lucas insanlık tarihinin görmüş olduğu en ilginç canilerden biridir. daha küçükken belden aşağısı olmayan babası fahişelik yapan annesinin aşağılamalarına dayanamayarak intihar etti. kardeşi ile şakalaşırken oyduğu gözü tıbbi müdahale görmeden annesinin işkenceleri ile günlerce kötüye gitti. ancak günler sonra fenalaşan çocuğun gözünü bir doktor temizledi. annesi bir seferinde o kadar kötü sopaladı ki çocuk günlerce yarı baygın yattı ancak yine daha sonra doktora götürüldü. bazen de sadece canı sıkıldığı için kız elbisesi giydirip, saçlarını yapıp öyle okula gönderirdi. 

yıllar sonra bir gün, çok alkollü iken lucas annesini arkadan bıçaklayıp cesedi ile cinsel ilişkiye girdi. yirmi yıldan kırk yıla kadar ağır hapis cezası aldı, on yıl sonra tarihin en vahşi seri katillerinden biri olarak serbest kaldı. 

gençlik yıllarında bir akrabası ile ava gidip çeşitli hayvanları öldürüp onlara tecavüz etmeye başlamış oldu. aynı zamanda üvey kardeşi ile ensest eşcinsel bir ilişkisi vardı. ilk cinayetini ve necrophiliac ilişkisini 14 yaşında yaşamış. otobüs durağında bekleyen 17 yaşında bir kızı kaçırıp, terk edilmiş bir yerde döve döve öldürdükten sonra tecavüz etmiş. ancak polis merkezine buna benzer bir kayıp vakası asla bildirilmemiş. lucas, itiraflarını yalanlamak gibi bir huya sahipti ve sık sık yalan söylemeye çok meyilliydi. bu nedenle, şimdi bile bir çok itirafının gerçek olduğu ne kanıtlanabiliyor ne de yalan olduğu kesin. 

bir süreliğine hapse giren henry, serbest kaldığı günün ertesi 12 yaşındaki yeğenine tecavüz ettiği iddia edildi. dışarıda fazla dayanamayan lucas’ı yakın zaman sonra yine haneye tecavüzden tutukladılar. tekrar çıkışından bir süre sonra annesini bıçakladı. çocukluğunu kabusa çeviren kadın yoğun bakımda elli saat can çekiştikten sonra öldü. 10 yıl sonra hapishanenin kapısından “özgür” olarak ayrıldıktan sonra iki kadın daha öldü. birisini hapishaneden görülebilsin diye yakında bırakmış, ama bu iddiayla ilgili herhangi bir kanıt bulunamadı. küçük bir kız çocuğunu kaçırmaya çalışırken yakalanınca 1975’e kadar dört yıl daha hücrenin yolunu tuttu. 

en son serbest kalışından sonra seyahat etmeye başladı. eyalet eyalet dolaşıyordu. bir ara başından bir evlilik geçti ama karısının iki küçük çocuğunu cinsel sapkınlığına alet ettiğini fark ettiğinde ayrılmak zorunda kaldı. kız kardeşinin yanına yerleşti, kardeşinin kocasının yanında çalışmaya başladı fakat kardeşinin torununa cinsel taciz yapınca buradaki yaşamı da bir sona erdi. bir kaç şey almak için kamyoneti ödünç aldığında maryland’de idi, kamyoneti polisler jacksonville, florida’da buldu. henry lee lucas’ın cinayet zinciri burada ilginç bir alaşım halini alacaktı.

ottis toole ile bir çorbacıda tanıştı. ottis toole, insan etine karşı dayanılmaz bir iştah duyan biseksüel bir caniydi. annesi, babası, karısı ve zihinsel özürlü iki yeğeniyle aynı evde yaşayan ottis’in misyonerlikten eve garip adamlar getirmesi ve onlarla eşcinsel ilişki kurması, hatta bu arkadaşlarını karısı ve daha küçük bir kız çocuğu olan özürlü yeğeniyle seks yapmalarını izlemeyi sevmesi her nasılsa artık normal karşılanmaya başlamıştı. lucas bu eve taşınınca toole’un karısına yatak odasında yer kalmadı ve komşularla yaşaması için evden kapı dışarı edildi. özürlü yeğen de iki sevgilinin seks oyuncağı olarak yaşamına devam etti. iki çocuk ile yollara düşen kana susamış bu iki katil, yol boyunca karşılarına çıkan otostopçuları önce öldürdüler. sonra lucas cesetlerle kendi ilgilendiği işleri bitirince toole da akşam yemeği için hazırlık yapıyordu. yol üzerinde dükkanları ve hatta bankaları soyarak yola devam ettiler. bir dükkanı soyarken lucas kasiyeri öldürdü ve oturup toole’un tecavüz edişini seyretti. bir seferinde ise yolun kenarında yürüyen bir çiftin yanında durup toole erkeğe dokuz kez ateş edip öldürdü ve lucas da döve döve kızı arabaya bindirdi. yola devam ederken lucas kıza defalarca tecavüz etti, sonra toole kenara çekip kızı altı defa vurdu. bazen ise durmaya bile tenezzül etmeden sadece çarpıp kaçıyorlardı. 

ikilinin beraber 65’ten fazla kişinin ölümünden sorumlu olduğu hesaplanıyor. gerçi lucas 600’den fazla cinayetin itirafında bulundu ama çoğunun polis kayıtlarında açıklanamayan cinayetlerin kendi üstüne kalmasından hoşnut olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. itiraflarının arasında üyesi oldukları bir satanist kültten söz ediyor. bu sanatist topluluğun lideri üye olabilmeleri için bir cinayet işlemelerini şart koşmuş. bunu yerine getirmek için bir gün sonra, ottis adamın birini plaja doğru sürüklerken lucas elinde bir ustura ile plajda oturuyordu. lucas adamı bir güzel doğradıktan sonra topluluğun üyeleri cesedi bir “kara gün” ayininde usulüne göre pişirip yediler. köle olarak satılmak üzere bebekleri ve küçük çocukları kaçırdılar. çocuklara uyuşturucu verip yasadışı çocuk pornosu çektiler. lucas’ın anlattıklarına rağmen böyle bir kültün varlığı ortaya çıkarılamamıştır. yolda hastalanıp hastaneye kaldırılan ottis toole’dan ayrılan lucas çocuklarla yola devam etti ama o da bir süre sonra tutuklandı ve iki ay hapse mahkum oldu. çocuklar annelerine iade edildi . yetiştirme yurduna transfer edilen küçük kız frieda, (lucas ona “becky” diyordu.) bir süre sonra dayanamayıp kaçtı. tekrar jacksonville’de bir araya gelen lucas ve becky evlendiler. bu evlilik, lucas’ın deyimiyle “babacan bir ilişki” ama becky için işler daha farklı yürüyordu hormonları zaten düzenli işlemeyen becky bir gece bu isteğinde ısrarlı olmasından dolayı kontrolünü kaybetti, lucas’a “ibne!” diye çıkışıp bir yumruk savurdu yüzüne. anında bir bıçak kaparak hızlı bir şekilde becky’nin kalbini söktü ve kalbi çıkarılmış vücutla defalarca sevişti. becky çok sonra açık bir alanda yastık kılıflarına doldurulmuş olarak bulundu. 

satanist topluluğun başı don meteric, lucas ile bağlantıya geçti ve texas’tan bir avukatı öldürmesini istedi. lucas bir şekilde adamla samimiyeti kurup içki içmeye davet etti. avukatı sarhoş etti, iyice kafayı bulduğu bir anda “tam içkiyi yutarken boğazını öyle derin kestim ki dışarı içki taştı.” dedi itiraflarının bir bölümünde. cesedi daha kolay bulunması için göğüs kafesi dışarıda kalacak şekilde gömdü. green river cinayetlerini üstlenmeye kalktı fakat bunun gerçek olmasının hiç olasılığı olmadığı kanıtlandı.

karısının ortadan kayboluşundan iki gün sonra kendisinden şüphelenmeye başlayan ev sahipleri kate rich, lucas’a çıkıştı ve becky’nin bir kamyoncu ile kaçtığına inanmadığını söyledi. arabayla bir gezintiye çıkan ikili, ıssız bir yerde durdu. lucas kadını bir çok kez bıçakladı, göğsüne bir haç işareti kazıdı ve cesede tecavüz etti. bir çukura attığı cesedi daha sonra gelip parçalara ayırdı ve parçaları sabaha kadar sobada yaktı. bir süre ortada gözükmedi, şehre geri döndüğünde eskiden tanıdığı jack smart’ın yanında çalışmak istedi. kendisinden şüphelenen smart’ın polise haber vermesiyle kıskıvrak yakalandı ama delil yetersizliğinden serbest kaldı. eyalet turlarına tekrar başladı lucas ve kendine sevişecek yeni cesetler bulmakta sıkıntı çekmedi. kasabada dükkanı olan ruben moore ile temasa geçti ve moore gelip kendisi ile çalışması için güzel para teklif etti. lucas dükkana vardığı sırada polis de onu bekliyordu.
hiç bir zaman suçu kanıtlanamayan henry lee lucas’ı yeterince içeride tutacak kadar suç vardı artık. onu her seferinde elinden bırakmak zorunda kalan şerif bill f. conway, sonunda başarmıştı ama yine de cinayetleri onun işlediği hakkında bir kanıt bulamıyordu.
15 mayıs 1983’te joe don deaver şafak vaktinde son kontrolleri yaparken, en sevdiği zamanın sessizliğini lucas’ın çığlıkları bozdu: “burada ışıklar var! işıklar benimle konuşuyor.” “ne ışığı, her yer karanlık. kapat çeneni de biraz uyu, iyice kafayı yedin!” diye çıkıştı gardiyan deaver. birazdan yine lucas’ın sesi geldi : “gardiyan, çabuk buraya gel!” sinirle yanına gelen gardiyana “don, ben çok kötü şeyler yaptım.” dedi ve böylelikle gecenin bir yarısı yataktan deaver’ın telefonuyla kalkan şerif conway, belki hayatı boyunca bulamayacağı bilgilere ulaşma şansını yakaladı. henry’yi motive etmek için en sevdiği şeyler olan kahve ve sigaradan mahrum bırakarak daha çabuk yol kat etti. yalan testlerinden kolayca geçmeyi başaran henry bu gecenin sonunda her şeyi anlatmaya karar vermişti. şerif, karşısında oturan lucas’a soruları sormaya başlarken elindeki kağıtta: 

“o kadar uzun zamandır yardıma ihtiyacım var ki ve kimse bana inanmayacak. geçen on yıl boyunca hep öldürdüm ve kimse bana inanmayacak. bunu yapmaya devam edemem, tek sevdiğim kızı da öldürdüm. “ yazıyordu. şerif mahkuma “bayan rich’e ne yaptın?” diye sorduğu sırada sadece tarihin en büyük seri cinayet soruşturmalarından biri başlamıyordu belki de en sıra dışı olanı buydu. 

henry lee daha sonra bu cinayetleri yeniden hıristiyan doğduğu için itiraf ettiğini aslında bu cinayetleri işlemediğini ileri sürse de texas’taki hapishanede idam günü yaklaşıyordu. ottis’e paranoid şizofreni teşhisi kondu ve cezası idamdan 6 ömür boyu hapis olarak değiştirildi. daha sonra florida’da fox televizyonunun “america’s most wanted” programının doğuşuna neden olan 6 yaşındaki adam walsh’un kaçırılmasından ve ölümünden sorumlu olduğunu itiraf etti. 15 elül 1996’da hastanede karaciğer yetmezliğinden öldü. lucas cinayetle ilgili olarak toole’un çocuğun cesedini kendisine gösterdiğini ve görüntü karşısında: “kendimi çok kötü hissettim, midem bulandı. hadi buradan defolup gidelim!” dediğini söyledi. 31 mart 1998’de bulunduğu sırada üzerindeki tek giyecek olan “turuncu çoraplar” olarak bilinen otostopçu kızın cinayeti davasında idama mahkum edildi. kız öldürüldüğü sırada başka bir şehirde çalıştığını iddia eden lucas’ın iddiasını doğrular nitelikte banka kayıtları ve faturaların ortaya çıkması üzerine 27 haziran 1998’de dönemin texas valisi george w. bush tarafından hayatı bağışlandı. “gerçeğe inandıkları ve doğru olanı bulmak adına gösterdikleri cesaretten ötürü adalete teşekkür borçluyuz.” sözleri gazetelerde yankılandı. “ama henry lee lucas şüphesiz ki bir çok ayrı cinayetin suçlusudur ve hayatının geri kalanını hapiste geçirecektir.” 

henry lee lucas'ın yaptıkları, yapmadıkları, söyledikleri ve yalanladıklarıyla bilinmezliğini ve akıllara zarar profiliyle amerikan adalet sisteminde önemini koruyor.

hakkında kitap: henry lee lucas, 1991, joe norris

hakkında film: henry: portraitof a serial killer