Sürekli Bir Şart Öne Sürerek Sevgiyi Sınırlandıran Ebeveynlerin Yetiştirdiği Özgüvensiz Çocuklar
şimdi efendim, bir aile düşünün ki çocuğa yaklaşımları şöyle:"sınavdan iyi alırsan seni severiz, müsabakada madalya alırsan seni severiz, doktor olursan seni severiz "vb. çocuk arkadaşlarıyla kavga mı etti hooop "sen ne biçim çocuksun?" ve akabinde gelen bir cezalandırma yöntemi olarak yok sayma, yüz çevirme.
bu durumda ailenin yaptığı şey tam olarak "koşullu olumlu kabul" yani seni olumlu bir şekilde değerlendirmemiz, kabul etmemiz sevmemiz için koşullarımız var evlat. sen bunları yaparsan severiz, yapmazsan sevmeyiz.
işte bu noktada çocuk tedavi görmediği müddetçe içine saplanacağı bir bataklıkla karşılaşıyor."onaylanma ve kabul edilme isteği " çocuk bundan sonraki hayatını sevdiği bir insan olduğunda kendisini sevmesi için sürekli çaba harcayacak, kabul görmeye çalışacak.
çocuk isterse çok güzel /yakışıklı, başarılı, düzgün, iyi eğitimli, birikimli biri olsun hep içten içe yetersizlik hissedecek. hep onaylanmak ve kabul edilmek için çabalamak zorundayım diye düşünecek, çünkü "yetersizim ve sevgiye muhtacım".
sevgili ebeveynler, elbette çocuğunuzu doğru yönlendirmek, onun iyi özelliklerle donanmış olmasını istemeniz doğal. ancak şu şekilde "arkadaşlarına şiddet uygulaman kesinlikle yanlış, onaylamıyorum. hatta belki bu yüzden cezalandıracağım seni. ama her ne olursa olsun, ben seni seviyorum ve hep seveceğim" yani koşulsuz şartsız olumlu kabul.
tüm ebeveynler bu konuda bilinçlenir umarım. çünkü ağlayan çocuğa bile bırak numara yapıyor, ilgi çekmeye çalışıyor diye diye bir nesli hasta ettiler.