Süper Lig Takım Harcama Limitlerinin Temeli: Finansal Fair-Play Tam Olarak Nedir?
Nedir, ne değildir?
finansal fair play uefa'nın, futbol kulüplerinin mali bünyelerini güçlendirme amacıyla 2012/13 sezonunun sonundan itibaren hayata geçireceği uygulama. uygulamaya göre, mali tablosu dengesiz olan bir futbol takımı, ülkesinde şampiyon dahi olsa, avrupa kupalarına katılamayacak veya duruma göre transfer yasağına tabi tutulacak. örneğin bir kulübün futbol şubesi borcu (diğer branşlar dahil edilmiyor), 2013/14 sezonunda 45 milyon euroyu geçtiği takdirde, sportif açıdan hak kazansa bile avrupa kupalarına katılamayacak. borç sınırı 2015/16 sezonundan itibaren 30 milyon euro olacak. 2018/19 sezonundan itibaren de gelir ile gider arasındaki farkın en fazla 5 milyon euro olması şart koşulacak. tüm bu kriterler futbol takımı ile bağlantılı olan faaliyetler (transfer harcamaları ve futbolcu, antrenör, sağlık ekibi giderleri gibi) için geçerli olacak. altyapı, antrenman sahaları veya stadlara yapılan harcamalar ise bu kriterlere dahil değil. uygulamaya göre ayrıca takım kadroları da 25 ile sınırlandırılacak, bu da haliyle kadro harcamalarının azalmasına yol açacak. bir de kulüp yöneticileri ve sahipleri kendi ceplerinden kulüp kasasına yılda en fazla 15 milyon euro aktarabilecekler.
uygulamanın detaylarına bakıldığında bir çok farklı unsur daha dikkat çekiyor: örneğin yönetici alacakları, 2012/13 sezonuna kadar ödenmesi gerekiyor. kulüplerin futbolculara, diğer kulüplere veya yasal kurumlara vadesi geçmiş borcu da bulunamayacak. futbolcu ödemeleri, toplam gelirin yüzde 70'ini geçemeyecek. kulüpler mali denetçi sertifikasına sahip finans uzmanı bulunduracak.
kaynak: uefa
UEFA neden böyle bir şey yapmış olabilir?
uefa'nın marka değerini korumak istemesi sonucu ortaya çıkan kavramdır. uefa şampiyonlar ligi, uefa avrupa ligi, avrupa şampiyonaları gibi organizasyonları düzenliyor. bu iş herkesin bildiği gibi çok büyük bir ekonomi. dolayısıyla bunun toplamı bir marka değerine tekabül ediyor. uefa da haklı olarak bu organizasyonlara katılmak için kulüplerin ürettiği kadarını tüketmesini istiyor. eğer böyle olmazsa borç batağında yüzen kulüpler kendi liglerinde başarılı olup şampiyonlar ligine gitse bile şampiyonlar ligi organizasyonunun beklediği düzeyin çok altında kalarak insanları bu organizasyonlardan soğutabilir.
Bu sistem ne kadar sağlıklı peki?
finansal fair play, futbolda "adil harcama" düzenini getirmek ve sözde kulüpler arasındaki haksız ekonomik rekabeti önlemek için getirilmiş olan sistemdir. ben futbol ile çok fazla ilgilenen bir insan değilim ama spor ekonomisini araştırmayı, o ekonomiler hakkında bir şeyler okumayı severim. finansal fair play ile alakalı da bir şeyle yazmadan önce okumaya ve araştırmaya çalıştım.
finansal fair play (goal.com'daki alınan tanımla), uefa tarafından kurulmuş, takımların, kazandığı kadar harcamasını sağlayacak ve uzun vadeli finansal problemlere düşmesini engellemeye yarayacak bir sistemdir.
bu sistemi, nba'deki salary cap sistemine benzetenler var; bu kısmen de olsa, doğrudur. yalnız şöyle bir şartı göz önünde bulundurmak gerekiyor. nba, tek bir organizasyon ve -kanada'dan katılan 1 takım hariç- tüm takımlarını amerika birleşik devleti'nde bulunduruyor. daha da önemlisi, tüm takımlarına kendi gelirlerini vererek kadrolarını kurmalarını sağlıyor. yani futbolda eğer uefa, o sene gelecek olan tüm gelirleri toplasa ve tüm takımlara eşit bir şekilde bölse o zaman salary cap tarzında bir sistemden bahsedebilirdik. özetle, amerika birleşik devletleri'nin gözde, elit, meşhur, modern bir kentinde de otursanız (los angeles, boston, brooklyn gibi), görece daha orta seviye veya istenmeyen yerlerinde de otursanız (utah, phoenix, milwaukee gibi) alacağınız para aynıdır. yani kayserispor'un da, fenerbahçe'nin de ya da paris saint germain'in de, toulouse fc'nin de aynı maaş bütçesiyle savaştığı bir lig düşünmemiz gerekiyor.
işte benim kafamı karıştıran, çok fazla mantıklı gelmeyen ve finansal fair play'i - olması gerekenden - daha işlevsiz kılan neden de bu gelir adaletsizliğidir. abd'de bahsettiğimiz gibi bir gelir eşitsizliği yok çünkü nba o sene ne kadar gelir alıyorsa, o gelirin takımlara düşen kısmını 30'a bölerek, takımlara harcama bütçesi olarak veriyor. bu işlevi futbol için yapmaya kalktığınızda ise maalesef aynı işlevler olmuyor.
sebepleri
- her ülkenin lig kalitesinin ve marka değerinin farklı olması,
- ülkelerin sahip olduğu refah seviyesi farkları,
- ülkelerin sahip olduğu imaj ve itibar farkları,
- sponsor ve yayın gelirlerinin değişikliği,
- kur farkları,
şimdi siz, "her takım sattığı kadar alabilir, biz takımların fazla harcama yapmalarına izin vermiyoruz." diyorsunuz. şimdi teorik olarak baktığınızda güzel bir sistem; biz de elbette manchester city, chelsea, paris saint germain gibi "parayı yatır, yıldızları al, şampiyon ol" mantalitelerini sporun temel gereksinim ve amaçlarına aykırı buluyoruz. ancak siz, "her takım sattığı kadar alabilir" dediğinizde bunu bir ülke olarak değil de, kıta olarak hesapladığınızda her yerde aynı sonuç çıkmıyor.
zaten son 10 yıldır oyunculara verilen paralar çok yükseldi. artık 9 haneli bonservisler normal görülmeye başlandı. iş böyle olunca almanya, italya, fransa gibi liglerden ortalama altı bir oyuncuyu almak istediğinizde bütçe çok yüksek çıkabiliyor. atıyorum yetenek olarak 6/10'luk iki futbolcu düşünelim. bu oyunculardan birisi italya liginde, birisi türkiye liginde oynuyor olsun. maalesef bu oyuncu dışarıya satılırken arada 6-7 hatta 10 milyon euroluk farklar dahi olabiliyor. sadece ligin kendi marka değerinin eklediği durum bu. şimdi, "e tamam ama italya'dan, almanya'dan, fransa'dan bir sürü şampiyonlar ligi şampiyonu çıktı. sadece kendi ülkelerinde değil, kıtasal hatta dünya genelinde birçok taraftara sahipler. formaları, maç yayınları, isim hakları çok yüksek bedellere satılıyor. elbette oradan oyuncu almak biraz daha pahalı olacak." diyebilirsiniz. haklısınız da! işte sorun burada başlıyor. takımlar, sattıkları kadar oyuncu alıyorlar ama maalesef her ligin satış potansiyeli ve satış miktarları aynı paraya denk gelmiyor. bir de araya eriyen kur farkını ve artan enflasyon bedelini eklediğinizde maalesef o paralar birbirlerine hiç denk gelmiyor.
bu sorunu çözmek için herhangi bir şey yapıyormuş gibi durmuyorlar. en azından bizim federasyonumuzun açıkladığı limitler bunu gösteriyor. bence bu makasın iyice açılması, avrupa'da belirli 10-15 takım dışında herhangi bir takımın tepeye yükselmesinin çok zor olması sebeplerinin arasında bir numaralı sebep budur. bu sorunun üzerine ne tarz şeylerle gidilebilir? neler yapılabilir? uefa nasıl harcamalara izin verebilir? bunu gerçekten iyi ayarlamak gerekiyor. eğer nba'deki gibi adaletli ve eşit bir sistemi kurabilseler harika olurdu; ancak teorikte çok eşit duran şey, pratikte tökezleyebiliyor.
kaynak: goal.com