Star Wars, Nerelerden İlham Aldı da Böylesine Geniş Bir Evren Oluşturabildi?
star wars sinema tarihindeki en kült yapımlardan biridir
1977'de ilk kez beyaz perdeye yansıtıldığında belki de bu kadar büyük hikayeye dönüşeceğini kimse tahmin etmiyordu. peki george lucas rüyalarında neler gördü de böyle bir yapıtı bize sundu; isterseniz bu yapıtı biraz söküp lucasın esin kaynakları üzerine düşünelim.
lucasdaki ilk kıvılcım belki de uzay çağı dediğimiz olgunun ortaya çıkmasıyla başladı. yani 4 ekim 1957'de sovyetlerin sputnik 1'in fırlatılmasıyla başlayan daha sonra abd ile aralarında bir yarışa dönüşen ve 1975'te apollo ve aya ayak basılmasıyla tamamlanan bu yarış. işte bu uzay çağı dediğimiz olgu insanlarda yeni bir bakış açısı yaratarak bilimkurgu dediğimiz edebiyatın yeşererek altın çağına girmesini sağladı.
yazarlar ya da yaratıcılar artık sadece fantastik maceraları değil, aynı zamanda uzayın toplumsal, felsefi ve politik öngörülerini veya toplumdaki anlamlarını da işlenmeye başladı. özellikle abd’de ısaac asimov, arthur c. clarke, ray bradbury gibi isimler yapıtlarıyla ön plana çıktı. neyse tekrar lucasa dönecek olursak ilk kıvılcım atılmıştı ve bunu gerçekleştirmek için güney kaliforniya üniversitesi'nin sinema okuluna gitti.
o dönem öğrenciyken elektronik labirent: thx 1138 4eb isimli bir kısa film yaptı
sosyal bilim kurgu olan bu kısa film bir star wars olmasa da film sadece eleştirel bir başarı elti ve hatıralarda kaldı diyebilirim. devam edecek olursak en etkilendiği ana unsurlardan biride joseph campbell'ın bin yüzlü kahraman kitabının kendisidir.
çünkü... bir kahraman , sıradan dünyadan doğaüstü harikalar diyarına doğru yola çıkar: orada muhteşem güçlerle karşılaşılır ve kesin bir zafer kazanılır: kahraman, bu gizemli maceradan, diğer insanlara iyilikler bahşetme gücüyle geri döner.
campbell'ın teorisi çok çeşitli modern yazar ve sanatçılar tarafından bilinçli olarak uygulandı. film yapımcısı ve yazar george lucas da bu kervana girerek, campbell'ın mitolojideki teorisini ve yıldız savaşları filmleri üzerindeki etkisini kabul etti diyebilirim.
diğer bir esin kaynağı ise; star wars evrenine aşık olan kişiler hemen anlamışlardır diye konuya direkt girerek, 2. dünya savaşı ve naziler diyorum. en göz önünde olan askerler ve üniformalarla konuya başlayacak olursak star wars evrenindeki stormtrooper adı verilen askerler doğrudan almanca sturmtruppen’den gelir. nazi almanyası ve özellikle 1. dünya savaşı’nda kullanılan özel saldırı birlikleri de o dönemde bulundukları imparatorluğa hizmet ediyorlardı.
yine filmde imparatorluk subaylarının gri-yeşil üniformalarına, şapkalarına ve omuz apoletlerine baktığınızda, aklınızda birden nazi subayları mı lan bunlar diye bir iç ses yükselebiliyor. ayrıca filmde bol miktarda büyük yürüyüş sahnelerinde düzenli hatlar, tek tip disiplin ve militarist estetik göze çarpmaktadır ve nazi geçit törenleri ile neredeyse aynıdır.
filmdeki palpatine karakteri hitler figürünü bize yansıtmaktadır ve yeni düzen (new order) söylemi de hitler’in yeni reich anlayışına çok benzerlikler göstermektedir. tabii ki bu kadar benzerlik olduğunda film içindeki politik konular ve felsefelerde benzeyecektir, yani filmdeki cumhuriyet’ten imparatorluk’a geçiş süreci aynı o dönemki weimar cumhuriyeti’nden nazi diktatörlüğüne geçişi gibidir. belki de lucas zaten 1970’lerde bunu özellikle yapıyordu belki de aklında şusoru mevcuttu eğer hitler galaksiyi ele geçirseydi biz bu durumu nasıl görürdük?
şimdi en çarpıcı yere geliyoruz bence; jedi'lar ve sith'ler konusuna. çünkü lucas japon sineması ve özellik akira kurosawa filmlerinden etkilenmişe benziyor. çünkü şu üç filme bakarsanız seven samurai (1954), the hidden fortress (1958), yojimbo (1961) birçok bakış açısının aynı olduğunu görebileceksiniz. bu durum hemen japon kültürü ve samurayları akla getiriyor.
biliyoruz ki samuraylar onurlu savaşçılardı ve bushido (savaşçı yolu) gelenekten gelmekteydiler ayrıca kuşandıkları kılıçlar onlar için kutsal bir meta sayılırdı. şimdi jedi'lara bakacak olursak onlarda silah anlayışı olarak ışın kılıcı (lightsaber) bir katana gibi görünmektedir. ayrıca onur yasası yani jedi code; bushido felsefesiyle büyük benzerlik göstermektedir. yine usta çırak ilişkisi olarak bakarsak obi-wan kenobi anakin skywalker'a akıl hocalığı yapar yani jedi master ve padawan ilişkisi mevcuttur. japon kültüründe de sensei - deshi ilişkisi mevcuttu bir sensei bildiği her şeyi öğrencisi olan deshine aktarır. yani jedi'lar birer uzay samurayıdır.
sith'lere gelecek olursak; onlar, yin–yang felsefesindeki aynı şeyin karanlık tarafını bize göstermektedir. gölgelerde çalışan, gizli entrikalar, suikastler ve görünmeyen güç kullanan bu karakterler aslında bize modern öncesi japonya ninja, shinobi adı kişileri anımsatmaktadır.
özetle
lucas, star wars’u tek bir kaynaktan değil, mitolojiden, samuray filmlerinden insanlığın bilinmezi arayışından, savaşlardan, felsefi-politik geleneklerden gelen bir kokteylle bize sundu. onun dehası, bize bu farklı unsurları modern bir mitoloji olarak dönüştürmesinde yatıyor diyebilirim.
son...