Son Derece İlginç Bir Deneyim: Albert Camus ve Jean-Paul Sartre İle Eve Çıkmak
+ beyler bulaşık sırası kimdeydi??
- oldukça anlamsız bir soru...
+ lan çöpü de dökmemişsiniz??!
- çöpün özü aslında biziz...
+ yapacağınız işi sikiim ben gidiyom!!
şöyle konuşmalara sebebiyet verebilecek durum;
proleterkral: beyler makarna mı yapalım yoksa dışarıdan mı söyleyelim?
sartre: tüm seçimlerimizden sorumluyuz.
pk: aynen abi de, seçin işte birini.
camus: fark etmez.
pk: dışarıdan makarna söylüyorum lan o zaman. hadi bakalım!
sartre: sentez ha!?
camus: saçmalık!
pk: off... abi biraz evle ilgilenin ya... bulaşıklar da dağ gibi oldu...
camus: yıkasak da hep yeni baştan nasılsa... sisifos gibi.
sartre: bulantı tabakların üzerinde, çatalda, mutfağın duvarlarında, her tarafta...
pk: hay allah belanızı versin be!
tütün ihtiyacı olmaz o evde, birinden pipo birinden sigara isteyebilirsiniz, paylaşımcıdır her ikisi de, vermemezlik etmezler. küba'dan da puro gelir hediye olarak, şahane.
bunun yanı sıra sartre'ın kıskançlık krizleri evde kavga ortamı oluştursa da camus öldürücü sessizliğiyle ortamı sakinleştirir. lig tv aboneliğinin yanı sıra play station da alınır o eve. kız arkadaşı eve çağırmak sıkıntı yaratabilir, kadınlar konusunda şanssızlık bulaşıcı olabilir.
"sratre" hususunda ise; dediğini anlıyor ve yapısal olarak parçalanıyorum.
camus tamam da, sartre çekilmez. hep ayak bacak yapar o.
camus delikanlıdır hacı, bulaşık bırakmaz en azından.
hem kirayı paylaşıp hem de habire keriz gibi kafelerde zaman geçirecekleri için koca evde tek başına rahat rahat yaşamaya imkan verecek eylemdir.
eğer simone de beauvoir'ın sürekli eve gelmesinden rahatsız olmayacaksanız, kişinin fransızcasını geliştirmesi açısından faydalı olabilecek aktivite. seneye de friedrich nietzsche ve franz kafka'nın aranıza katılmasıyla almanca konusunda da epey yol katedebilirsiniz. hatta karl marx ve friedrich engels de aranıza katılırsa 7 8 kişi aynı evde komün hayatı sürerek iki yabancı dil öğrenmiş olursunuz. yalnız, bu evde yaşamak tarkan'ın dünyanın bütün madenlerinin eridiği havuza girmesine benzer. eğer sağ çıkmayı başarırsanız size aklın alamayacağı bir güç verir.
ben - albert nerde lan?
pol - nerde olacak yine oran'a gitmiş amk. insan olan fransa'dan çıkmaz bu adam kadar memleket delisi görmedim.
ben - alo alber, abi madem yine gidecektin oraya, niye üç kişi çıktık lan bu eve. cezayir'den kira da zor geçiyor bize doğru düzgün karar ver. orada mı kalacan, buraya mı gelecen
alber - benim için ikisi de bir. siz onu...
pol - amk yabancısı.
albert - abi bu adam eve her kız attığında biz dışarı da mı olacaz? skerim böyle işi oturup konuşalım bugün yarın.
ben - benim için ikisi de bir albert. uğraşamam şimdi bununla.albert - vay göt. şimdi öyle olduk ha. ben gidiyorum oran'a.
ben - defol
pol - albert nerde?
ben - oran'da abi. ayrılmış bu sefer tamamen. gelmeyecem oradan. yaz kış orada kuru kuru oran'ı yazıcam dedi.pol - hmm anladım. biz simone ile beraber eve çıkıcaz. sana söyleyeyim dedim. gelecek ay çıkıyorum ben de evden. birlikte başka ev tuttuk
ben - ikinizin de amına koyayım lan. dallamasınız. varoloşunuz hata. piç herifler!
albert ile jean paul'un arasını yapmakla geçer ömrünüz. pek geçim olmaz aralarında. olan üçüncüye olur. benden söylemesi.
-beyler varolusunuzu sikeyim, tuvaleti kim oole birakti lan. (sartre)