Sokak Fotoğrafçılığına Merak Saranlar İçin Ayrıntılı Bir Fotoğraf Rehberi
ülkemizde'de yaygınlaşan, ama hala insanların kabullenemediği bir kavram. ben sokak fotoğrafçılığıyla tükiyede yaşarken tanıştım, ama gerçkten sokak fotorğafçılığını öğrenmem londra'da oldu, gerçekten kendimi geliştirmem ise büyük ustalarla ve günümüzde hala aktif olarak sokak fotoğrafçılığı yapan insanlar ile tanışmamla oldu.
peki nedir bu sokak fotoğrafçılığı? kimisine göre stalkerlık, kimine göre sapıklık, kimisine göre deliklik.
meyerowitz'e göre "eğer bir fotoğraf karesine baktığında o sokağı hissedebiliyorsan, koklayabiliyorsan" o sokak fotoğrafıdır.
bresson'a göre geometridir, ışıktır, robert frank'e göre yaşamların belgelenmesidir. düşünün ki bir şehirde yaşıyoruz ve her gün bir şeyler değişiyor bu şehirde. yeni binalar yükseliyor kentsel dönüşüm diye bir gerçek var hayatımızda amk, bir dönem her köşe başına bir starbucks açılıyordu, yavaş yavaş o starbuckslar yerlerini yeni ve butik kafelere bırakıyor, moda her sene değişiyor, insanların alışkanlıkları, hayatları her geçen gün değişiyor, işte bunların belgelenmesidir sokak fotoğafçılığı.
siz diyebilirsiniz, "ayy sapıkkk beni çekiyor kesin beni zükecek, eve bakıp 31 çekicek" ben diyorum ki hayır bundan 50 sene sonra senin çocukların bu fotorğaflara bakıp "aaaaa istanbul buymuş, annem bunu giyermiş puhahaha ne komik" diyecekler. çok garip değil mi? evet sizler önemlisiniz sokak fotorğafçılığında, sizin davranışlarınız, alışkanlıklarınız ve yaşadığınız çevre ile birlikte önemlisiniz, işte o nedenle sokak fotoğafçıları yanınıza gelip fotorğafınızı çekmek istiyor, sizden alacakları bir jest, bir gülücük, arkadaşınıza vereceğiniz bir tepki, kıyafetinizdeki bir detay. çünkü sokak insandır, insansız bir sokak olmaz...
karşılaştırmak, torunlarınıza göstermek istemez misiniz "işte 20 yıl önce istanbul böyleydi, biz bunları giyerdik, böyle hepimizin elinde cep telefonu manda gibi ne önümüze ne çevremize bakardık, sadece arkadaşımızla mesajlaşır manda gibi müzik dinlerdik" hadi dürüst olun?
peki başka nedir sokak fotorğafçılığı? balat a gidip sümüklü çocuk çekmektir,
peki sokak fotorğafçılığı için en iyi kamera hangisidir?
bu sorunun cevabı gerçekten fotoğrafçıdan fotorğafçıya göre değişir. en iyi kamera daima yanında olandır yaklaşımından tutun da, ben büyük baskılar almak istiyorum, ya da deneysel baskılar oluşturmak istiyorum diyenine kadar geniş bir çerçeve hakimdir, sokaklarda kullanılan en popüler ekipman genelde viewfinder kameralardır ve bunun bir çok nedeni vardır.birincisi, slr ya da modern dslr, orta format ve de büyük format makinelere göre daha kolay taşınır.
ikincisi viewfinder kameranın vizöründen bakmak farklı bir duygudur, sadece konunuza değil, siz sokağa, iki gözünüzün görebildiği kısma hakimsinizdir. üçüncü olarak konuyu boyutları ve kullanım şekli nedeniyle diğerleri kadar ürkütmez. son olarak da benim fikrim çok daha kullanışlı ve pratiktir. mesela joel mejerowitz'inden, bresson'una birçok usta ellerinde leicalar ile sokaklarda fink atarlardı, bunun haricinde martin parr gibi fotorğafçılar slr'den rangefinder'a ve hatta orta format'a kadar bir çok makine ile daha deneysel takılmışlardır. ricoh gr serisini duyan her fotorğafçı ise daido moriyama'yı bilir. bir anlamda ricoh efsanesi, başarısını büyük ölçüde kendilerine borçludur. günümzüde ise en popüler araç ise akıllı telefonlardır (işte bu en iyi kamera daima yanınızda olandır sözünü doğrular cinstendir), benim şahsi fikrim, akıllı telefonlar günümzüde ne kadar iyi fotorğaf çekebilirse çeksin, bir fotoğraf makinesinin yanına yaklaşamaz. akıllı telefonum ile çektiğim bir çok kare, (aralarında güzeller de vardır) benim için boşa çekilmiştir, çünkü bunlardan büyük baskılar alma imkanım yoktur, kaldı ki karanlıkta ya da kötü hava koşullarında görüntü kaltiesi gerçekten düşmektedir. son olarak da fotoğrafta en önemli şey ışığı manipüle edebilmektir ve akıllı telefonlarla bu hem zordur hem de kısıtlıdır.
"peki ya lens" diyeceksiniz: demeyin, sokak fotorğafçılığı her türlü lens ile de yapılır.
bu tamamen fotoğrafçının tarzına ve zevkine kalmıştır. bresson "ben 50mm ile çekerim daima, daha geniş açılarda olduğu gibi distorsiyon olmaz ve de zone focus kullanmak için daha uzun lenslerden daha elverişlidir, insan gözüne oldukça yakındır" demiştir. buna karşılık joel mejerowitz elinden 28mm lensi pek düşürmez. bunların haricinde, 28mm-35mm-40mm ve de 50mm sokakta en çok rastlanan lensler olup, gidip 300mm'lik hayvan gibi tele lenslerle de çeken vardır. onalr uzaktan uzaktan takılırlar, insanların kişisel alanına perk girmezler, girdikleri noktada zaten adamın burun deliğini çekerler, bu da sokak fotorğafçılığı pek olmaz olsa olsa burun deliği fotoğrafçılığı olur. benim de şahsi tercihiğim 28mm ile 50mm arası lensler olup, en çok kullandıkalrım 28mm ile 40 mm dir. hatta tek kullandıklarım diyebilirim.
ve büyük soruya geldik: dijital vs film.
günümzüde hala film kullanan fotoğrafçılar var, ve en büyük savunmaları filmin dokusu, renkleri ve hissiyatı dijitalin çok daha ilerisinde. buna kesinlikle katılıyorum, ama günümzüde hala film kullanmanın boşa para kaybı olduğunu düşünüyorum. özellikle ülkemizde filmleri iyi banyo edip tarayan ve bu işi ucuza yapan yerler yok gibi. parasında da değilim, kaç filmim kullanılmaz hale geldi hatırlamıyorum. bunun yanında ülkemizde portra, tri-x gibi iyi filmler hem kolay bulunmuyor hem de çok pahalıya satılıyor. en son koudelka bile dijitale geçtim dedikten sonra, sokim filme'dedim ben de, elimde son 2 rulo portra kaldı, onlara da last roll of kodachrom muamelesi yapacağım sanırım.
http://www.streethunters.net/
http://erickimphotography.com/
http://shooterfiles.com/
bunlara bir göz atın. içlerinde yeterli dökümanları bulacaksınızdır.
ben izlemek istiyorum, durumum yok okuyamıyorum diyenlere belgeseller:
everybody street
the many lives of william klein
genius of photography
joel meyerowitz 1981 street photography
henri cartier-bresson: the decisive moment
henri cartier bresson - just plain love
finding vivian maier
bu belgesellerin dışında youtube'dan
chuck jines' a bakın.
spyros papaspyropoulos'un youtube videolarını izleyin
john free'nin bütün youtube'unu yalayın yutun.
hepsinden'de önemlisi, yukarıda bahsettiğim usta fotoğrafçıların fotorğaflarını inceleyin, fotoğrafa bakış açılarını okuyun, onların yaşamlarını okuyun, izleyin. bu insalardan öğrenin sokak fotoğrafçılığının temellerini.
peki tükçe hiç mi kaynak yoktur bu sokak fotoğrafçılığı için gardeş diyenler. ben bilmiyorum, illaki vardır, google var, yandex var, bir zahmet aratın. hem belki ilerde yeterince döküman oluşturabilirsem ben bile açabilirim bir şey, kaldı ki türkiye'de bile sokak fotorğafçılığı üzerinde benden çooook ama çoooook daha fazla söz sahibi insanlar varken, bana ne kadar düşer bu işi sırtlanmak emin değilim.
her neyse, budur işte sokak fotorğafçılığı. ama diyeyim uzak durun sizler.