Sırtını Ürünlerin Geri Dönüştürülmesine Yaslayan İktisat Modeli: Döngüsel Ekonomi
Nedir?
döngüsel ekonomi, atık ve atığın oluşturduğu kirliliği oluşumunu önlemek, üretim materyallerinin ve ürünleri mümkün olduğunca üretim zincirinde tutmayı amaçlayan sistemdir.
popülerliğini ellen macarthur foundation'ın 2013 yılında davos'ta yaptığı sunum üzerine kazansa da fikir olarak temelleri 1966 yılında kenneth boulding'nin yazmış olduğu "the economics of the coming spaceship earth" kitabına dayanmaktadır. sonraki yıllarda da katkılarla gelişmiştir.
döngüsel ekonominin karşı çıktığı şey linear/ lineer ekonomidir. sanayi devrimiyle beraber üretim süreci take-make-dispose adımlarını izlemektedir. bu süreç üretim kaynaklarının doğadan alınmasıyla başlar, ürünün fabrikada üretimi ile devam eder, ürün tüketiciyle buluşur ve en nihayetinde atık haline gelir. bu linear ekonomi modeline karşı olarak döngüsel ekonomi yeniden kullanım, tamir, ürün paylaşımı, kiralama, yeniden üretim, geri dönüşüm gibi adımlarla atık oluşumunun önüne geçer ve döngü devam eder.
bu sistemde önemli bir kavram cradle-to-cradle yani beşikten beşiğedir. cradle to grave yani beşikten mezara kavramına karşı çıkmıştır, yukarıdaki paragrafta bahsedilen düşünceye benzer argümanları savunur. bu konu hakkındaki detaylı bir yazı için:
batı ve kuzey avrupa ülkelerinde döngüsel ekonomiye yönelik planlar, programlar çok fazla. toplum ve özel sektörde de bu konuda bilinç yüksek denilebilir. ikinci el dükkanlarının yaygınlığı, çoğu beyaz eşya/makinelerde dönemlik kiralama opsiyonunun bulunması, doğa dostu ürünlerin ulaşılabilir ve daha ekonomik olması, depozitolu ürünlerin depozitosunun gerçekten iade edilmesi, geri dönüşüm kutularının her yerde olması insanda ister istemez bir farkındalık oluşturuyor.
türkiye belki daha ciddi sorunları var diye çevresel olaylara yeterince politika geliştirilmiyor, ama gereken düzenlemeler yapıldığında toplum nezdinde de ilerleme kaydedileceğini düşünüyorum. bunun net örneği bence tekerlekli sandalyeler için toplanan mavi kapak projesiydi.
sıfır atık projesi bu konuyla ilgili olsa da, projenin yürütücüsünün bazı açıklamaları nedeniyle toplum genelinde çok da ciddiye alınmadığını düşünüyorum. umarım olayın özüne odaklanmayı başarırız da, bu konuda ilerleme kaydedebiliriz.
Her gün karşılaştığımız bir döngüsel ekonomi örneği
döngüsel ekonomi... profesyonel hayatımda odaklanmak istediğim, ileride daha sık duyacağımız ekonomik model.
aslında bu ekonomik modeli dayalı, çok başarılı bir iş modeli örneği ile hemen hemen her gün karşılaşıyoruz, sadece farkında değiliz. aşağıdaki meyve-sebze kasaları bir yerden tanıdık geldi, değil mi?
özellikle de yeşil ve siyah olanlar. kendine has bir yapısı olan bu kasaları migros ya da carrefour'da görmüşsünüzdür, reyon görevlisi gelir, boş olanları yanlarından katlar düzleştirir bunu. hatta, benzerini almanya'da rewe'de, hollanda'da albert heijn'da, ingiltere'de tesco'da görmüş olabilirsiniz. abd, japonya ve latin amerika ülkelerindeki süpermarketlerde de benzer kasalar vardır... hayır, aslında bu sadece bir benzerlik değil ve bu kasalar, ne bu bahsettiğim süpermarketlere aittir ne de meyvenin üreticisine aittir. bu özel kasalar sadece bu işi yapan belli başlı firmalara aittir ve süpermarketlere kiralanır.
bu kasayı bir sonraki market ziyaretinizde incelerseniz yan tarafında ifco yazdığını göreceksiniz. ifco, uzun adıyla international food container organization, yaklaşık 30 yıldır faaliyette olan, 2019'da abu dhabi varlık fonu'nun satın aldığı, münih merkezli bir firmadır ve aralarında türkiye'nin de bulunduğu 50'den fazla ülkede 325 milyon kasanın işletmecisidir. geleneksel kasaların aksine katlanabilir bu kasalar aslında rpc (reusable packaging containers) olarak adlandırılır ve tıpkı gemi yük konteynerleri gibi bireysel bir kimlik numarasına sahiptir.
ifco rpc modelinin mucidi ve global rpc pazarının da %60'lık payına sahiptir, bu nedenle perakende jargonundaki ismi de ifco traydir. kağıt mendilselpak gibi. bir başka büyük firma da euro pool'dur.
Kasanın katlanma videosu
modelin iyi anlaşılması için öncelikle tedarik zincirinde ifco tray'in yokluğundaki geleneksel durumu anlatmak gerekir -ki zaten bu konvansiyonel materyaller özellikle de uluslararası lojistikte yoğun bir şekilde kullanılmaktadır- sağlanan katma değer daha kolay anlaşılabilsin. global olarak meyve paketlemesinde 3 farklı paket materyali kullanılır: karton, plastik ve nadiren de olsa ahşap. bu üç materyal de tek kullanımlıktır, çünkü süpermarket'ten üreticiye geri gönderilmesi, tekrar tekrar kullanılması en azından ahşap ve karton paketler için ekonomik olmaması bir yana, pratikte de mümkün değildir. çünkü yol süresince ürünlerde illa ki bir ezilme ve küflenme olacaktır. bu da küf sporlarının tüm materyale kontamine olması anlamına gelir ki, kartondan ve ahşaptan bunu temizleyemezsiniz. sporla kontamine olmuş paketleme materyali tekrar kullanım halinde sapasağlam partinizi durduk yere çürütür. pratikte bu plastikte mümkündür, fakat, örneğin istanbul'dan mersin'e bir tır dolusu boş plastik kasa götürüp onu dezenfekte edip kurulayıp tekrar kullanmak da çok saçma bir iştir. bir de dış ticareti düşünün. bu nedenle üretici kasa maliyetini fiyata bindirir ve sahiplik süpermarkete geçer. süpermarket boş materyali geri dönüşüme vs verir, bir şekilde elinden çıkarır. bu da ürün ve paketleme materyali talebi arasında pozitif lineer bir ilişkiye sebep olur. yoğun plastik, kağıt ve ahşap kullanımının doğa için ne anlama geldiğini söylememe gerek yok sanırım. durum böyleyken paketleme materyali tedarik zincirinin son adımında yönetilmesi zor bir atığa dönüşür.
bu noktada ifco devreye girer
yukarıda belirttiğim gibi dekontamine olabilecek tek materyal olan plastiği kullanır, bunu katlanabilir hale sokar ve bireysel bir kimlik verir ve döngü şu şekilde işler:
1. ifco, üretici/paketlemeciye temiz halde kasaları teslim eder ve paketleme yapılır.
2. üretici süpermarkete ürünleri teslim eder ve satış tamamlanır.
3. süpermarket kirli kasaları üreticiye değil, ifco'nun merkezine yollar. kimden ve ne sayıda geldiği önemli değildir, çünkü sahibi ifco'dur ve ifco kimlik numarasından takip eder zaten.
4. ifco kasaları temizler, dekontamine eder ve depolar. talep halinde üreticiye iletilmek üzere
1. adıma dönülür ve döngü böyle devam eder. bu çok ciddi bir prosestir ve bunu bir üreticinin yapması mümkün değildir.
Yıkama süreci
az önce bahsetmiş olduğum gibi, paketleme sürecinde ve sonrasında bir lineer plastik tüketimi ve atığı ortaya çıkmamakla beraber, kimlik ve katlanma özelliğiyle de boş materyalin de yönetimi kolaylaşmış oluyor. üretici ve perakendeci büyük bir yükten kurtulmuş oluyor. kimlik özelliği, kasaların avrupa içinde sürekli dolaşımda olmasından dolayı da çok önemli.
not: rpc kasalar sadece meyve-sebze için değil, aynı zamanda balık, yumurta, et, ekmek gibi diğer gıdalar için de kullanılmakta olup meyve paketlemesi daha sık olduğu ve daha göz önünde olduğu için bu örneği verdim.