Sevdiği Adam Uğruna Kendini Ateşe Atan Kartaca Kraliçesi: Dido
efsaneye göre sur kentinin kralı olan malgernus ölürken ardında pygmalion adında bir oğul ve olağanüstü güzelliğe sahip olan dido isimli bir kız çocuğu bırakır. pygmalion henüz çok gençtir ancak sur halkı onu yine de kral olarak seçer. dido ya da bir diğer ismiyle elissa ise annesinin erkek kardeşi ve bir herkül kültü rahibi olan acerbas ile evlendirilir. sur halkının indinde herkül rahibi, kralın ardından en yüksek statüye sahip olan kimsedir ve binaenaleyh toplum nazarında mezkur makamın ehemmiyeti büyüktür.
acerbas hem sahip olduğu sosyal statüsünden hem de işgal ettiği mevkiinin getirilerinden mütevellit yadsınamayacak derecede önemli bir servetin sahibidir ancak kraldan çekindiği için zenginliğini herkesten saklamaya çalışmaktadır. dido ile gerçekleşen evliliğinin ardından ise eşinden bu durumu saklamak için hazinesini evinde tutmak yerine toprağa gömmeye karar verir. ancak bu önlem yeterli olmaz ve acerbas'ın serveti kısa bir zaman zarfının akabinde herkesin diline düşer. söylentilerin kulağına kadar gelmesiyle açgözlü kral pygmalion, yasaları göz ardı ederek annesinin kardeşi ve kız kardeşinin kocası olan acerbas'ı öldürerek merhumun hazinesine el koyar. dido günlerce erkek kardeşinin yüzüne bakmaz fakat bilahare yüzüne gülücükler kondurarak ağabeyi ile barışmış gibi davranır. bu şekilde davranmasının sebebi ise ona olan nefretinin azalması değil, ülkeden kaçmak için fırsat kollamasıdır. bu doğrultuda kraldan son derece hoşnutsuz olan muhtelif asiller ile yakınlık tesis eden dido, firar planını kafasında iyice şekillendirmesinin akabinde harekete geçmeye karar verir ve pygmalion'a giderek yeterince yas tuttuğunu, bütün üzüntülerini geride bırakmak adına artık sarayda, onun yanında kalmak istediğini ifade eder. açgözlü kral, acerbas'ın hala daha gizli saklı kalmış birtakım zenginlikleri olduğunu düşünmektedir ve kız kardeşinin saraya gelmesiyle beraber mezkur servete de sahip olacağını düşünerek bu teklifi büyük bir memnuniyet ile kabul eder. ancak dido'nun farklı planları vardır ... eşyalarını saraya nakletmek için ağabeyi tarafından kendisine yardım amaçlı gönderilen hizmetçiler ile anlaşan dido, tüm mal varlığını kaçmak için hazırlattığı gemilere yükleterek kentin limanına doğru yola çıkar. kendisiyle beraber gelmek isteyen vatandaşlarını da haber vermeyi ihmal etmeyen geleceğin kartaca kraliçesi, serüvenine başlamadan evvel dini itikadının gerektirdiği ritüelleri de gerçekleştirmeyi ihmal etmez.
herkül'e adanmış kurbanların kesilmesiyle beraber yola revan olan dido ve taifesinin ilk durağı kıbrıs olur. adadaki jüpiter rahibiyle görüşerek yolculuğunun kutsanmasını isteyen dido, vaat ettiği yeni kuracağı yerleşkedeki ömür boyu başrahiplik payesi sayesinde din adamından dilediğini elde eder ve kıbrıs'tan ayrılmadan önce pek çok genç kızı da muhacirler ile evlenmesi için yanına alarak tekrar yol koyulur. sur'da ise pygmalion, kız kardeşinin firar ettiğini öğrenmiş ve büyük bir öfkeye kapılmış durumdadır. dido'nun peşine takılıp onu öldürmeye niyet etse de tanrıların gazabına uğramaktan korktuğu için mezkur intikam planından vazgeçer. zira kahinler onu, ileride "dünyanın en zengin kenti" olacak şehrin kurulmasını engellediği takdirde sonunun hiç olmayacağı konusunda uyarmıştır.
ahvalin bu şekilde hasıl olmasının ardından dido ve yandaşları nihayetinde afrika'ya ulaşırlar. buradaki halkın yabancılara iyi davrandığını ve ticarete meraklı olduğunu gözlemleyen dido, onlarla bir anlaşma yaparak yolculuktan bitap düşmüş maiyetinin dinlenmesini sağlamak amacıyla "tek öküzün postunun kaplayacağı boyutta" bir arazi satın alır. kurnaz kraliçe, yanındakilere postun küçük parçalara ayrılması suretiyle daha geniş bir alana yayılmasını emreder ve bu sayede halkının rahat bir şekilde yerleşmesine olanak tanımış olur. bilahare bu araziye "post" anlamına gelen byrsa adı verilecektir.
zaman içerisinde mezkur yerleşim yerine çok sayıda yerli, satmak üzere malzeme getirmeye başlar ve kısa sürede bölge, önemli bir ticari merkez hüviyeti kazanır. bu gelişmelerin ardından daha önce yine sur halkı (bkz: fenikeliler) tarafından kurulmuş olan utica kentinin sakinleri, yeni gelenler ile bağlantı kurmak adına bir elçilik heyetini bölgeye yollar ve onlara kendi yerleşim yerlerinde yaşamaları için çağrıda bulunur. birtakım görüşmelerin akabinde iki topluluğun consensusuyla yeni bir kent kurulmasına karar verilir ve kente kartaca adı verilir. kraliyet soyundan gelmesiyle itibariyle yeni şehrin kraliçesi de tabii olarak dido olacaktır.
inançları doğrultusunda yeni kentlerinin bir "öküz kafası" üzerinde yükselmesini isteyen kartacalılar, bilahare kahinlerin "burası bereketli ancak çok çalışmayı gerektiren bir toprağın, başkalarına hizmette bulunacak bir şehrin simgesidir." sözleri üzerine kentin, başka bir bölgede inşa edilmesi gerektiğine kanaat getirirler ve bu kez temel atılacağı yerin simgesi olarak öküz yerine "at kafası" kullanırlar. bunun üzerine kahinler başka bir kehanette bulunurlar: "burada savaşta çok başarılı olan güçlü bir devlet kurulacak ve bu temeller, zaferin habercisi olacak."
kartaca, ticari hüviyeti sayesinde hızla gelişir ve kraliçe dido'nun güzelliği dört bir yanda ünlenmeye başlar. nitekim mağrip kralı iarbas, kartaca'nın ileri gelenlerini ülkesine davet ederek onlara kraliçeleri ile evlenmek istediğini belirtir ve eğer teklifini kabul etmezlerse kartaca'ya savaş açacağını ifade eder. bu talebi kraliçeye açıkça iletmekten çekinen elçilik heyeti ise daha münasip bir üslup kullanmaya karar verir ve dido'ya; mağrip kralının, halkına uygar olmayı öğretecek bir zevce aradığını ve aklına kartaca kraliçesinden başka kimsenin gelmediğini söylediğini iletir. ilk başta bu teklife sıcak bakmasa da dido, kendisine ve yeni kurulan şehrine aba altından sopa gösterildiğinin farkındadır ve zaman kazanmak adına iarbas ile evlenmeyi kabul edeceğini lakin öncesinde merhum kocası acerbas için 3 ay süreyle yas tutması gerektiğini belirtir. isteğinin kabul edilmesiyle beraber dido, kentin en uzak köşesinde büyük bir ateş yaktırır ve başka bir adamın karısı olmadan önce merhum kocasının ruhunun huzura kavuşması için kurbanlar kestirir. mezkur ritüelin tamamlanmasının akabinde yalın kılıç bir vaziyette adak ateşinin üzerine çıkan talihsiz kraliçe, aşağıda toplanmış olan halkının oluşturduğu kalabalığa bakar ve "benim kocamın yanına gitmemi istiyorsunuz. tamam, işte gidiyorum." sözlerinin ardından kılıcını kalbine saplayarak intihar eder.
vergilius, ünlü aeneas destanını kaleme almadan evvel kartaca ve dido'ya dair geleneksel anlatı, yukarıda bahsini geçirdiğimiz şekildedir. vergilius ise efsaneyi kendisine göre düzenlemiş ve roma'nın kuruluş mitleri ile özdeşleştirmiştir.
vergilius'un anlatısında tanrılar tarafından roma'nın kurucusu olmak üzere truva'nın yıkıntıları arasından kurtarılan aeneas, muhtelif yerleri dolaşmasının ardından sicilya adası'na gelir ve buradan kendisine vaat edilmiş topraklar olan italya'ya doğru yelken açar. ancak truvalılara olan kızgınlığının üstesinden gelememiş olan juno, yarattığı korkunç bir fırtına ile aeneas ile yoldaşlarını taşıyan gemileri darmadağın eder. mezkur elim hadiseden kurtulan az sayıdaki kişiyle beraber kartaca kıyılarına sürüklenen aeneas, burada kraliçe dido ve maiyeti tarafından dostça karşılanır. ancak aeneas'ın annesi olan tanrıça venüs, dido'nun ve halkının truvalılara karşı tutumunun zaman içerisinde değişeceğinden endişe ederek bir hileye başvurmaya karar verir. diğer bir oğlu ve aynı zamanda aşk tanrısı olan cupid'e aeneas'ın küçük oğlu ascanius'un kılığına girmesini söyler ve gerçek ascanius'u da kıbrıs'taki köşkünde uykuya yatırır. bütün bunlar yaşanırken aeneas da kraliçe dido'nun düzenlediği görkemli bir ziyafette truva'nın yıkılışından ve akabinde yaşadığı maceralardan bahsetmektedir. bu sırada ise sahte ascanius yani cupid, kraliçenin kucağına oturmuş ve kalbine aşk şarkıları mırıldanmaktadır. mevzubahis gelişmeleri dikkatli bir biçimde takip etmekte olan juno, aeneas'ın soyunun sahip olacağı görkemi gölgelemek adına venüs'e giderek dido'yu truvalı ile evlendirmeyi teklif eder ve venüs de buna razı olur. ancak aeneas'ın kendisinden beklenen başarıları göz ardı etmesinden çekinen jüpiter, bu durumdan çok rahatsız olur. ivedi bir biçimde habercisi merkür'ü yanına çağırır ve ona, aeneas'ın yanına giderek italya'da kurması gereken kenti göz ardı etmesinin vahim sonuçlar doğuracağını söylemesini emreder. mesajı almasıyla beraber aeneas'ın yanındakilere kartaca'dan ayrılmak için gemileri hazırlama emri vermesi bir olur. her şey hazır olduğunda ise aeneas, hiç istemese dahi tanrıların emirlerine karşı durulamayacağını bildiğinden ötürü halkı ile beraber kartaca'dan roma'ya doğru yola çıkar. kraliçe dido ise onun gittiğini öğrendiğinde maiyetindekilere büyük bir ateş yakmalarını emreder ve aeneas'ın odasında bıraktığı kılıcı alarak mezkur ateşin üzerinde intihar eder.
konuya dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere vergilius'tan aeneas ve alfred church'ten kartaca / bir afrika imparatorluğunun yükselişi ve çöküşü adlı eserleri tavsiye ediyorum.