SİYASET 27 Şubat 2020
19,4b OKUNMA     662 PAYLAŞIM

Sendikal Örgütlenmeyle Sosyalist Devrim Yapmayı Amaçlayan Hareket: Anarko-Sendikalizm

İspanya İç Savaşı sırasında oldukça güçlü seyreden bu düşünce akımına dair öğrenmeniz gerekenleri derledik.


Nedir?

devrimci sendikal bir örgütlenmeyle sosyalist devrimin gerçekleştirilebileceği temeline dayanan anarşist yönelimli hareket. özellikle bakunin öncülüğünde ispanya'da neredeyse başarıya ulaşacak olan bu hareket marx ve engels tarafından şiddetle eleştirilmiştir. hatta bakunin'in enternasyonalden şutlanmasına kadar gitmiştir bu eleştiri yağmuru. özellikle marx'ın sol yayınlarının da kitap olarak yayımladığı makalelerinde (bkz: anarşizm ve anarko sendikalizm) anarko sendikalist bir hareketin devlete olan muhtaçlığı üzerine yaptığı tespitler en koyu bakunincileri bile sarsar. (bu olaydan sonra bakunin marx'ın dünyanın en zeki adamı olduğunu düşünmeye başlayacaktır.) bakunin'de bunun üzerine tanrı ve devlet'i kaleme alır. (gerçi kitap ölümünden sonra basılır) ama iş işten geçmiştir...

Bakunin vs Marx

Detaylandıralım

anarşizm, temel olarak işçi sınıfı hareketi ve felsefesi değildir; sınıfsal bakımdan asıl kaynağı küçük-burjuvazidir. temel olarak küçük burjuvanın aydın kanadı tarafından geliştirilen ve sendikacılığa sonradan uyarlanan bir ideoloji olduğu halde, anarko-sendikalist hareket, aydınların sendikalara karışması fikrini reddetmiştir. anarşizm de kapitalizmin gelişiminin ortaya çıkardığı sonuçlar karşısında oluşan tepkilerin bir ürünü olduğu için, bazı noktalarda marksizmle aralarında benzerlikler ve hatta özdeşlikler görülebilir, ancak bu iki hareketin kaynağını oluşturan toplumsal sınıfların ve hareketlerinin biçim, yöntem ve amaçlarının farklılığı, iki hareketi uzlaşmaz ve çelişik kılmaktadır.

anarşizm, her türlü otoriteye olduğu gibi, devlete de karşıdır. bu karşıtlık, marksizmdeki devlet karşıtlığına benzemez, çünkü anarşizm, marksizmin öngördüğü proleterya diktatörlüğüne de karşıdır, bu ideoloji, devlet aygıtını tahrip ederek her türlü otoriteden tamamen soyutlanmış bir toplum düzeni kumayı amaçlamaktadır.

anarşizm sendikalara yansıdığında, küçük-burjuva eğilimlerin ifadesi olan bu ideoloji ile işçi sınıfının mesleki örgütleri arasında köklü uyuşmazlıklar baş göstermiştir. bu uyuşmazlıklar sonucunda anarşizm, sendikalara uyum sağlayabilmek için bazı temel niteliklerini terk etmiş, zamanla tanınamaz hale gelmiş, olduğu gibi kalmakta direndiği durumlarda ise sendika içinde uzun süre barınamamıştır. anarko-sendikalizm, zaten anarşizm örgüt fikrini reddettiği için, kendi kendini inkar eden bir oluşum olacaktır, bu nedenle anarko-sendikalar, birçok bakımdan olduğu gibi, örgütsel bakımdan da diğer sendikalardan farklılık göstermektedirler. anarko-sendikalistler, anarşizmin anti-otoritere ve bireyci yanından esinlenerek yöneticisi veya yönetici kurulu olmayan, bireysel kararlarla yönetilen ve örgüt içi kuralları asgariye indiren sendikalar meydana getirmeye çalışmışlardır.

İspanya İç Savaşı'ndan bir kare.

anarko-sendikalistlere göre gelecek her türlü otoriteden soyutlanacak, işletme hükümetin yerini alacaktır, ve bu toplum düzeninde sendikalar merkezî bir nitelik taşıyacaklardır. dolayısıyla, anarko-sendikalistlere göre, toplumsal devrimin “büyük bir aracı” olan sendika, aynı zamanda “gelecek toplumun temel taşıdır”. anarko-sendikacılığın devrim için güvendiği başlıca ve hatta tek araç “genel grev” de, sendikal pratikle sıkı bir bağlantı içinde olduğundan, anarşizm içinde ifadesini tam bulamamıştır, anarko-sendikalizm, bir mücadele aracı olarak siyasal eylemi, işçi sınıfının seçim ve parlamento yoluyla giriştiği siyasal eylemi reddeder.

anarko sendikacılığın kurucularından proudhon, işçi sınıfının iktisadi ve siyasal her çeşit mücadelesinden beklenebilecek sonuçlar konusunda çok karamsardır, bu girişimlerin toplum açısından zararlı sonuçlar doğuracağını iddia etmekte, ayrıca sendikalaşmayı da sermayenin tekelleşmesinin nedeni olarak gördüğü için buna da karşı çıkmaktadır. bunların yanında iktidar dolayısıyla partilere karşı olduğu için genel oy hakkına da saldırmaktadır. proudhon, anarşiyle sonuçlanabilecek ya da sonuçlanmayabilecek bir sürecin parçası olarak otoriteyi minimalize etmeye çalışmaktadır, saf anarşizmi reddetmekte, ve otoriteyi azaltmayı açık uçlu bir süreç olarak kabul etmektedir. proudhon’un anarşist düşünceleri daha çok fransız sendikacılığı üzerinde etkili olmuştur, ve anarko-sendikacılar, paris komününde görev almışlardır.

Paris Komünü günlerinden bir kare.
Paris Komünü: Paris’te 18 Mart'tan 28 Mayıs 1871’e uzanan kısa sürede iktidarda olan sosyalist hükûmet. 

fransa’da proudhon’un etkisine karşılık ispanya, italyan, güney fransa ve güney amerikanın bazı bölgelerinde bakunin’in düşünceleri etkili olmuştur. bakunin, proleterya diktasına karşı olduğu için “komünist değil, “kolektivist” olduğunu belirmekte, anarko-sendikalist devrim anlayışını benimsemekle beraber devrimin tabanının, cahil ve teoriden yoksun olarak gördüğü sendikalı işçilerden oluşmayacağını; devrimin, disiplinli bir grubun silahlı ayaklanma yaratmasıyla oluşacağını düşünmektedir. bakunin ve yandaşları, birinci enternasyonal'de, parlamenter mücadelenin bir burjuva yöntemi olduğunu ve işçilerin kurtuluşuna bir şey katamayacağını ve temel aracın genel grev olması gerektiğini savunmuş, ardından 15 eylül 1872’de italyan ve ispanyol sendika temsilcileriyle birlikte anti-otoriteryan enternasyonal’i (veya anarşist enternasyonal) kurmuştur.

sorel ise anarko-sendikacılığı faşizme yaklaştıran doktrinin sahibidir, anarko-sendikacılığı, proudhon’un fikirlerini ve marx-engels’in fikirlerini uzlaştırmaya çalışmış, ancak başarı kaydedememiş, daha çok fransız aşırı sağ hareketinin ve genel olarak faşizmin teorisyeni haline gelmiştir. bunun sonucunda mussolini üzerinde etkili olmuş, mussolini’nin elde ettiği sonuçlar da sorel’i etkilemiştir.

Kapitalizmin İşçi Sınıfı Tarafından Alt Edilebileceğini Gösteren Büyük 20. Yüzyıl Olayı: Ekim Devrimi