SAĞLIK 30 Mayıs 2017
121b OKUNMA     998 PAYLAŞIM

Şeker Azlığına Bağlı Ortaya Çıkan Hipoglisemi ve Mağdurlarının Yaşadığı Korkunç Olaylar

Vücuttaki şeker seviyesinin düşmesiyle ortaya çıkan bu hastalık, hastaların günlük hayatını oldukça etkiliyor. Hastalığı biraz daha yakından tanımak ve neler yaşattığını öğrenmek için Sözlük yazarlarının görüşlerini derledik.
iStock.com


vücuttaki şeker normal seviyenin altına düştüğünde hipoglisemi olur. eller titrer, halsizlik olur. bu durumda şekerli bir şeyler yemek gerekir. mesela meyve suyu ve bir parça ekmek.

diyabetli bir insan olarak neredeyse her gün bunu yaşıyorum. bazen de uykuda yakalanıyorum. uykudayken anlamadığım için de bayılıyorum. gözümü hastanede açıyorum.

hipoglisemi nedeniyle bayılan birine bir şeyler yedirilip içirilmemeliymiş, çok doktordan bunu duydum. e peki ne yapacağız? bu durumda glukagon kiti devreye giriyor. ilaç bulunan bir şişe ve bir şırınga var içinde. bayılan insanın göbeğinden yapılmalı ki çabuk etki etsin.

bayıldıktan sonra gözümü, kolumda bir serumla hastanede açıyorum. annem hastaneye yürüyerek geldiğimizi söylüyor ama, ben bunları hiçbir zaman hatırlamıyorum. bayıldıktan önceki bir iki saat kafamdan siliniyor. belki benimle alakalıdır, herkese olmuyordur.

sonuçta dikkatle alakalı bir şey. geceleri kalkmak lazım, üşenmeyip şeker ölçmek lazım.

titreme, soğuk terleme, göz karartışı, tansiyon artışı gibi belirtileri vardır.

hemen, tercihen önce şekerli sıvı alınmalı, ardından şekerli bir şeyler yenilmelidir.

alınan şeker, kana karışma süresi geç olan ve "yavaş şeker" tabir edilen şeker ihtiva eden ekmek, bisküvi gibi gıdalarla desteklenmelidir.


keza hipoglisemiden hemen sonra alacağınız früktöz ve glukoz gibi "hızlı şeker" (ki meyve de ve bilumum tatlı yiyecek içecekte vardır), kandaki şeker seviyesini arttıracak, bu sefer de vücut tepkisel olarak fazla insülin üreteceğinden tekrar hipoglisemiye varılacaktır.

en iyisi reçelli ekmek, veya yoğut+bal ve yanına bir dilim kepek ekmeği. hem doğal şeker tüketmiş olursunuz, hem kana geç karışan cinsinden de tüketmiş olmanızdan dolayı kan şekeri yoyo yapmaz.

muhtemelen kimse yaşamını garanti altında hisetmiyordur ama diyabet iseniz, hele ki hipoglisemi ataklarına aşinaysanız kendi hayatınızla olan bağınız minimuma iniyor, garanti ederim.

biraz fazla yorgunluk, biraz fazla gerilmek, moralsizlik, biraz fazla kahve belki, biraz, biraz.

hep istersiniz. istersiniz ki biraz dağıtma lüksüm olsun, biraz da kontrolsüz yaşama lüksüm olsun. eve geldiğimde, yorgunluktan ölüyorken yatmadan önce yapacağım iğneyi ve yiyeceğim öğünü düşünmeyeyim.


biraz çığırından çıkmak istersiniz ama diyabet boynunuzdaki görünmez prangadır.

son hipoglisemi atağımı geçireli neredeyse 1 yıl olmuştu ki hakikaten neye benzediğini, etkilerini unutmuştum. hani hafıza kötüleri daha kolay silermiş ya, o hesap.

pc başında konuşurken, gayet normalken herşey tak!

eskiden televizyonları kapatırken ciyuv diye bir ses çıkardı ve ekranın ortasına odaklanan bir siyahlıkla birden kapanırdı. beyninizin öyle bir ses çıkarar kapandığını düşünün.
korkunç bir baş dönmesi başlıyor ardından. kımıldamak mümkün değil. olduğunuz yere çakılıyorsunuz.

aynı anda hem yoğun bir mide bulantısı, hem şakır şakır terleme, hem tir tir titreme, öyle bir titreme ki sallanma adeta.

eğer kader yüzünüze bakmışsa yanınızda bir arkadaşınız ya da ailenizden biri vardır. yalnızsanız çok zor çok...

yanıbaşımda seslendiğine emin olduğum dostumun sesi ( ki iyi ki yanımdaymış , olmadığını hayal bile ettiğimde ürperiyorum) sanki çok uzaklardan geliyor. "acili mi arayayım anneni mi?" diyor çok uzaklardan.


nedense aklıma "ekmek" demek geliyor. "ekmek getirir misin?" kendimce bağırdım ama sesimin fare gibi çıktığına eminim. ekmek geliyor, yutamıyorum. dişlerim yok sanki. sallanıyorum ağzımı tutturamıyorum. neden sonra şekerli su geliyor aklıma. "şekerli su" diye inliyorum adeta.

aklımda tek şey var o an. "böyle ölmek istemiyorum! böyle ölmek istemiyorum!"
zihnim bunu tekrarlayıp duruyor.

bu noktada en büyük şansım yanımdaki dostumun ilkyardım eğitimi almış olması, çok soğukkanlılıkla müdahale etmesi ve çok çabuk davranması oldu. belki biraz da kaderin yardımı.

şekerli suyu içtikten sonra ( ne kadar sonra bilemiyorum. belki 2 belki 5 dakika) baş dönmem azalıyor, terleme azalıyor, hayat normale dönüyor.

tekrar sıkı sıkıya bağlanıyorum pamuk ipliklerime. 

böyle ölmek istemiyorum, evet. yapacak çok şey var daha, yaşanacak çok şey.

sadece arada sırada dağıtma lüksüm olsun istiyorum, kontrolsüz olabileyim. sonra hayatı, nefes almayı ne kadar sevdiğimi düşünüp vazgeçiyorum.

başucuma toz şeker kasesi koyup, yeniden başlıyorum hayata. velhasıl, zordur zor...