TARİH 27 Ekim 2022
17b OKUNMA     402 PAYLAŞIM

Şehrin Çeyreğini Tek Başına Haritadan Silen Felaket: 1666 Büyük Londra Yangını

Vebanın yayılmasını bile yavaşlatacak kadar bir yangının bütün mahallenizi yok ettiğini düşünün... 2 Eylül 1666'daki Londra yangını böyle bir şeydi işte. Detayları görelim.

Nedir, ne değildir?

1665 yılının sıcak yaz günlerinde hızla yayılan vebaya yaklaşık 100 bin insanı kurban veren londra 1666 senesinde de büyük bir yangınla sarsılarak ikinci darbeyi yedi. veba kentin insan potansiyelini harcarken bu büyük yangın da kentin alt yapısını yerle bir etti.

1666 ağustos ve eylül ayları londra için kavurucu sıcakların yaşandığı aylardı. fırıncı thomas farriner 2 eylül 1666 pazar gecesi bir fırıncının yapmayacağı bir hata yaptı ve fırınını ocaktaki ateşin tam söndüğüne emin olmadan kapattı. fırında başlayan alevler sıkışın nizam ahşap evlere sıçradı ve sıcak havanın verdiği destekle tüm ahşap evleri yutmaya başladı. kuvvetli gece rüzgarları neticesinde yangın yayılabildiği kadar yayıldı. londra'da hazır bulunan itfaiye birliğinin gücü yangını kontrol altına almaya yetmedi elbette.


pazar günü yangının söndürülebileceğine dair umut kalmayınca herkes canının ve malının derdine düştü. yangın pazartesi günü kentin banker ve borsacılarının olduğu kısımları sardı sağolsun thames nehri yangının güneye yayılmasını engelledi. salı günü de aziz paul katedrali alevlere teslim oldu. londralılar kalın taş duvarlara sahip bu yapının tanrı tarafından korunacağını düşünseler de şöyle bir tesadüf vardı: katedralde o sıralar restorasyon çalışması vardı ve bina tahta iskelelerle çevriliydi. ayrıca pek çok kitapçı sözde güvenli diye kitaplarını katedral mahzenine doldurmuştu. dışardan iskeleler içerden kitaplar tutuşunca katedral de sahneden silindi.

yangın çarşamba günü kontrol altına alındı ama dört günde yapacağını yapmıştı zaten. yangında 13 binden fazla ev zarar gördü, on binlerce insan evsiz kaldı. ölü sayısı belirsizdi. bunda tutulmayan kayıtların etkisi vardı. yangından ders çıkaran yeni londra belediyesi yapı malzemesi olarak ahşabı terk ederek taşa yöneldi. tanrının koruyamadığı yanan katedral de insanlar tarafından yeniden inşa edildi elbette.

Yangından sonra ne oldu?

1666 yılında, 2 eylül'de pudding lane'daki bir ekmek fırınında başlayıp 5 eylül gününe kadar devam ederek yeniden inşasını gerekli kılacak kadar kenti etkisi altına alan; yoksullar ve orta sınıf nüfus kaydına geçirilmediği için gerçekte kaç kişi olduğu bilinmemekle birlikte çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine, roma döneminden kalan surlarla çevrili tarihi kent merkezinin tahrip olmasına, st. paul katedrali'nin ve diğer birçok yapının yitirilmesine ve sonrasında sigortacılığın doğmasına neden olan yangındır bu büyük yangın.

yangın sonrasında şehrin yeniden inşası için christopher wren tarafından üretilen kent planı, oluşturulmak istenilen yeni yol ve parsellere kentlilerin tepki göstermesi gibi nedenlerle rafa kaldırılmış; mevcut kent planındaki parsel ve caddeler baz alınarak, yangına korunaklı hale getirilmesi amacıyla, daha geniş caddelerle kent yeniden inşa edilmiştir. yangın öncesinde yapılarda çoğunlukla kullanılan ahşap, yerini taş ve tuğlaya bırakmış böylece yangın cephe dilinde paradigma değişimine neden olmuştur.

işin enteresan kısmı; bu durumun başkentin daha sağlıklı ve güvenli bir şehir olarak inşa edilmesine neden olduğuna inanılması ve 'annus mirabilis' adıyla anılması.

christopher wren'in planı

Son söz

yangın ilk başladığında londra belediye başkanı thomas bloodworth bunu hafife aldı ve "bir kadın çişini yapsa söndürür" dedi. 4 gün süren yangında resmi kayıtlara göre 16 kişi öldü ama tahminlere göre fakir bölgelerde 100.000'in üstünde insan öldü. yangından sonra belediye başkanı tutuşmaya müsait saz çatıları yasakladı. bu önlem, sıçanların da çatıda yuva yapmasını engelledi ve farkında olmadan veba salgınını bitirdi. londra'da halen saz çatı kanunen yasaktır. 1997'de yapılan globe theatre saz çatıyla yapılan ilk binadır ve detaylı bir onay sürecinden geçmiştir. saz çatılar halen afrika kırsalında hatırı sayılır sıçana ev sahipliği yapmaktadır.