KÜLTÜR 31 Mayıs 2022
52,4b OKUNMA     406 PAYLAŞIM

Şaşırtan Bir Gerçek: İsveçlilerin Eve Gelen Misafirlere Yemek İkram Etmemesi

İskandinav ülkelerindeki misafirlik anlayışı ile bizim misafirlik anlayışımız kesinlikle farklı. Bunu, orada bu durumu tecrübe eden Ekşi Sözlük yazarlarının anılarından kesinlikle anlayabilirsiniz.


birkaç gün önce twitter'da viral olan bir tweet'te reddit'ten alınan bir ekran görüntüsü bulunuyor ve şöyle diyor

soru: birinin evinde kültürlerinden ve/veya dinlerinden dolayı yapmak zorunda kaldığınız en tuhaf şey neydi?

cevap: isveçli bir arkadaşımın evine gittiğini hatırlıyorum. odasında oynarken annesi bağırarak yemeğin hazır olduğunu söyledi. ve olaya bakın: arkadaşım onlar yemek yerken bana odasında beklememi söyledi...


tweet'in altı isveç, finlandiya ve danimarka gibi ülkelerde yaşamış veya oralı olan insanların benzer hikayeleriyle dolu

en korkunçlarından bazıları:

"ben büyürken de aynı şekilde yapardık. ingiltere'ye gelene dek bunun aşırı normal olduğunu düşünüyordum ama onlar dehşete düştüler. arkadaşlarımdan birinin fazla parası yoktu o yüzden biz yemeği bitirdikten sonra arta kalan bir şeyler varsa onun yemesine izin verirdik." ("arkadaşım" dediği insana sokak köpeği gibi yemek artığı veriyormuş. allah razı olsun.)

"danimarkalı kocam her zaman yeteri kadar yemek pişirmediği konusunda endişelidir, o yüzden kimseyi önceden planlamadığı sürece yemeğe davet etmez." (iki gram daha az yese ve biraz spontane yaşamayı öğrense ölmez bence danimarkalı kocan. bunlar tencereyle yemek pişirmiyor mu ya?)

"amerika'ya göçmen olarak gelen isveçli ebeveynlerim asla arkadaşlarımın yemeğe kalmasına izin vermezlerdi. hatta atıştırmalık bir şey isterlerse evlerine gitmelerini söylerlerdi. ama ben arkadaşlarımın evinde hep yemek yerdim."

"haha ben isveçliyim ve bunu onaylayabilirim. 90larda büyürken pek çok arkadaşımın odasında aile yemeklerinin bitmesini beklediğimi hatırlıyorum."

"isveçli biri: ...başkasının çocuğunu beslemeyi oldukça tuhaf buluyorum.
x: neden tuhaf olsun ki?
isveçli: çocuğuna kendin göz kulak olmalısın ve bunu başkalarından beklememelisin. (bak hele bak, bir tabak sıcak yemek üzerinden girdiği triplere gel.)

kesinlikle "batılılar!! ahlaksız dejenereler!!" kafasında biri değilim

(öğk) aksine biz ne zaman ki canım atamın önderliğinde batının ilmini kılığını medeniyetini örnek almaya başlamışız, işte o zaman "kul" konumundan çıkıp modern ve daha iyi şartlara sahip bir topluma dönüşmeye başlamışız.

bizim kültürümüzün herkesin her şeyine karışma ve herkesin her şey hakkında yorum yapması huylarından hiç hazzetmem, kişisel alan nur nimet gibi bir şeydir bizim için. ama yani misafirliğe gelen çocuğa bir tabak yemek ikram etmeyi çok gören bir kültüre de okkalı bir s*ktir çekerim. yemek dediğin paylaşımdır, misafirperverliktir, hoşgörüdür. ve ne demişler o meşhur lafta: "bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir." nordik ülkelerdeki insanların bireyci bir kültüre sahip olduğunu biliyordum ama sosyopatlığa varan derecede bencil ve asosyal olduklarını bu tweet sayesinde öğrendim... dehşetengiz.

isveç yerine isviçre de yazabiliriz. hem de daha absürt olanlarını yaşadım

neredeyse her gün evimize bir sürü çocuk doluşurdu, bizim çocuklar misafirperver, herkese buyrun gelin diye teklif ederlerdi. bol yemek yaptığımız için herkese yeterdi. kimse de yadırgamazdı. ama bizim çocuklar genelde aç dönerdi. paylaşmayı, ikram etmeyi, misafire hizmet etmeyi pek bilmezler. kendi çocuğundan kira ve yemek parası alan, buzdolabını ayıran “aileler” tanıyorum. kim ne aldıysa üstüne post-it yapıştırıyor… 

bir de aşırı açık sözlüler, artık iyi mi kötü mü bilemem. eşimin çocukluk arkadaşını ziyarete gittik, haftalar öncesinden randevu aldık, on yıl falan görüşmemişler, meksika’da yaşamış, tekrar geri dönmüş. eh biraz insanlık öğrenmiştir diyordum ki… yemek aşırı lezzetsiz, zorla yiyorum demez mi. “iyi ki geldiniz de bunları yiyorsunuz, kaç gündür duruyordu, food waste olacaktı…” artık sadece akdeniz veya latin, asya kültürü olan ailelerle takılıyoruz. kuru misafirlik çekilmiyor.

Hangi ülkede bir eve misafir olduğunuzda size yemek verilir?

bu gözler neler gördü

akşam evde ağırladığımız isveçli arkadaşlardan birisi yanında cips getirmişti. cips açıldı, bir güzel yenildi ama bitmemişti. herkes gittikten sonra etrafı topladım, kalan cipsi de atacaktım ama baktım daha var, sonra yerim diye ağzını bağlayıp dolaba kaldırmıştım. ertesi sabah kapı çaldı. kim lan bu acaba dedim. bir baktım bizim andreas, dünden kalan cipsi soruyor. iyi ki atmamışım, sonra cipsin parasını da isterdi belki :) verdim yarısı yenmiş cips paketini, mutlu mutlu gitmişti.

buna benzer çok şey oldu. haftalarca evde bedava konaklayan, bizim yiyeceklerden falan da bolca ikram ettiğimiz bir arkadaş da giderken kendi aldığı şeyleri dolaptan tek tek toplayıp, bir poşete koyup gitmişti. lan bunlar kıtlık falan çekmiş heralde, sürekli bir senin yemeğin, benim yemeğim kavgası var. bu arada çok sağlam kıtlık çekmişler gerçekten, zaten nüfusun yarısı miktirmiş gitmiş amerika'ya o zamanlar. ama kaç nesildir refah içindeler, genlerine mi işlemiş, nedir.

doğum gününe aç gidip, daha da aç döndüğümü bilirim. o zamanlar daha kültüre acemi zamanlarım, ne bileyim, illa bir yemek olur. en kötü pasta yeriz dedik ama pasta bile yoktu.

hepi topu iki haftalık gezimde bizzat şahit olduğum/yakınlarımdan duyduğum bazı örnekler

- doğma büyüme isveçli olan kuzenimin bir arkadaşının evine yemeğe davet edildik. yemek sonunda herkes çıkarıp restoranda hesap öder gibi para verdi. bu öyle ''ev sahibine destek'' anlamında bir olay değil, bayağı bayağı ev sahibinin de beklentisiyle gerçekleşen bir durum.

- kuzenim bir akşam dışarı çıktıklarında arkadaşlarından birisini arabaya almamışlar parası yok diye. aracın yakıt masraflarına destek olması gerekiyormuş, parası olmadığı için ''sonra görüşürüz'' deyip ayrılmışlar.

- bar çıkışı hesapların bireysel olduğunu zaten söylememe gerek yok ancak ''ben taco aldım ama neredeyse yarısını siz yediniz'' diyerek üç kuruşluk taconun muhasebe kaydını tuttular.

affedersiniz ama s*kerim böyle kültürü. hiç boşuna ''ağbi işte bizim gibi kabile toplumlar bunu anlamaz yhaa, bireysellik özgürlük demektir sjw sjw'' denilmesin. bir süredir kanada'da yaşıyorum ve bu kadar sıcak, bu kadar hoşgörülü, bu kadar kucaklayıcı başka bir kültür/toplum görmedim. batı'ysa burası da batı.