Sadece Rock Severlerin Değil, Tüm Müzikseverlerin Kıyaslaması: Megadeth vs Metallica
Genel farklar
- zihinler ve algılar dünyasında megadeth, metallica'dan ayrılan dave mustaine'in kurduğu grup iken, metallica dave mustaine'in ayrıldığı grup değildir. direk metallica'dır.
- metallica bozdu, sattı, piyasa oldu muhabbetlerine -ki yerinde muhabbetlerdir- konu olur. buradan iki şey çıkar. o kadar iyi işler çıkmış ki, o eşikte oynama olunca yıllara varan bir sohbet konusu ortaya çıkıyor ve işin tuhafı bu yine gruba konuşulurluk anlamında olumlu dönüş sağlıyor. megadeth'in bazı denemelere girmiş olsalar da müzik yapısında daha istikrarlı bir çizgisi olmuştur.
- metallica sadece rock/metal dinleyicinin değil, tüm dünyada her kesimden insanın, tanımasa dahi ismini bildiği bir marka değeri halini almışken, megadeth biraz daha konuya ilgi duyan kesimin zihninde, dilinde yer etmiştir.
- metallica'nın elemanlarının ıvırı zıvırı, hikayesi vs. megadeth üyelerine göre çok daha fazla bilinmektedir.
- metallica'yı -popülerliğinin etkisi var mıdır bilmem- dinlemek/algılamak daha kolaydır. megadeth biraz daha emek ister.
- tarih olarak yakın işleri dinlediğimde megadeth hala daha rock duygular hissettirir iken metallica marka olmanın ekmeğini yer gibidir.
Metallica'yı savunan bir görüş
metallica'nın en iyi iki albümü olarak ride the lightning ve black albüm ele alınırsa yanlış kıyaslanacak kıyaslamadır bu ikisinin kıyası. metallica'nın patlama yaptığı albüm ride the lightning (aslında tam olarak ride the lightning değil 1985 yılı), en çok satan albümü de metallica/black album'dür ancak en iyi iki albümü değildir. metallica'nın en iyi iki albümü master of puppets ve ...and justice for all'dur.
master of puppets, thrash metal türünün en başarılı albümüdür ki thrash metal icra eden gruplar da dahil bunu herkes kabul eder. ride the lightning ile başlayan dönemde master of puppets metal müzik tarihine bambaşka bir boyut katmıştır. bugün halihazırda albüme ismini vermiş master of puppets şarkısı, metal müzik tarihinin en iyi şarkılarından biridir ve onlarca yüzlerce kez en iyi şarkılarından biri seçilmiştir.
...and justice for all ise progresif metale yön veren bir albüm olmuş, thrash metali zirveye taşımıştır. ki metallica bu dönemde ciddi anlamda metal müziğin zirvesine oturmuştur. heavy metalin babalarına saygısızlık edecek değilim tabi ama metallica'nın 1986'da başlayan popülaritesi 1988-1990 arası en yükseğe ulaşmıştır ve bugün hala bu zirveye bırak ulaşmayı, yaklaşabilen kimse yok.
megadeth 90'larda kendi zirvesine ulaştığında metallica çoktan ununu elemiş eleğini asmış, farklı tarzlarda dolaşan bir grup olmuştu. megadeth'in geride kalmasının sebepleri bana göre dave mustaine'in "illa ben söyleyeceğim, başkasına söyletmem" inadı ve "hızlı ve komplike çalarsak en güzel müziği yapmış oluruz" düşüncesi. komplike müzik tabii ki güzeldir ancak riffleri bir kaos haline getiriyorsa güzelliğini yitiriyor yine bana göre.
Metallica - ...And Justice for All
yani şahsi düşüncelere göre kıyaslayacak olursak anthrax'i ya da slayer'ı da metallica'dan daha üstün kılacak ögeler bulabiliriz. metallica patlayıp dünyayı kavurduktan çok çok sonraları megadeth "ben de varım ve buradayım" diyecek işler yapabildi. megadeth'in en iyi albümü olduğu iddia edilen youthanasia piyasaya sürüldüğünde metallica çoktan "sert müziği" bırakmış, country'ye varan değişik tarzlarda müzik yapmaya başlamıştı.
aynı dönemde müzik yaptığı gruplar içinde metallica'nın popülaritesine erişebilecek zaten yok da, megadeth bu başarıya, metallica'dan daha iyi olma onuruna sahip olabilecek bir grup değil malesef. megadeth illaki bir yarışa girecekse slayer'la girsin, ki ben megadeth'in slayer - reign in blood albümüne erişebileceğini de düşünmüyorum, şahsi kıyaslıyorsak.
megadeth'i öne çıkaracağım derken 1981'den arta kalan ride the lightning albümünü kıyas almak komik olur, oldu olacak no life till leather'ı alalım (hehe). metallica'nın prime'ı 1986 çıkışlı master of puppets albümüdür. slayer'ın prime albümü yine 1986 çıkışlı reign in blood albümüdür. megadeth'in prime'ı ise 1994 çıkışlı youthanasia albümüdür. yani megadeth metallica'dan daha iyi olmak için bi 10 yıl kadar geç kalmış.
"bana göre daha güzel o zaman en iyi bu" demek yeni nesil gençlerin "justin bieber'ı çok seviyorum, bana göre beatles'tan daha iyi müzik yapıyor zaten daha çok satıyor" demesi gibi. müziği beğenmek tamamen şahsi bir iş, kimin daha iyi olduğunu ise satışlar, konserler, popülarite belirliyor. "onlar kıyas değil" demek, "benim beğendiğim en birinci" demek gibi.
Megadeth'i savunan bir görüş
sadece metal değil, blues'dan tutun caz'ına, hard rock'ına, progressive'ine hatta halk müziğine kadar bir ton müzik dinleyip elektro gitar, piyano ve bağlama çalabilen birisi olarak yazıyorum bunu.
megadeth her türlü siker aga. işin popülerlik kısmını ve james hetfield'in güçlü, benzersiz vokalini geçtiğimiz anda metallica'nın hiçbir kozu kalmıyor (dave mustaine de iyi bir vokaldir ancak hetfield yanında sönük kalıyor doğal olarak).
ilk defa metal müzik dinlediğim zamanları hatırlıyorum. daha ortaokuldayım. arkadaşımdan aldığım sagopa kajmer şarkılarını winamp'a atıp atarlı, melankolik ergen tadında dinliyorum. rezilliğim diz boyu yani ancak bende suç yok. bütün çevrem öyle. zengin mahallesinde, entellektüel insanların arasında büyümemişim ki. kenar mahallesinin çelimsiz, çakma adidas t-shirti ile gezen kafası 3 numara bir apaçiyim resmen.
sagopa'yı tek tek dinliyorum. içimden "ulan vay be müzik budur" diye geçiriyorum. hayatımda daha ne bach, ne mozart biliyorum. bir anda şarkı değişti ve aradan mi-sol-si-mi-si-sol-mi arpeji geçti. kitlenip kaldım resmen. şarkıyı dinlemeye devam ediyorum. tahmin edeceğiniz gibi nothing else matters. şaftım kaymış halde büyülenmiş gibi dinliyorum. hayatımda ilk defa melodiyle vokalin bir gitmediği, armonik bir şarkı dinliyorum. sanki renksiz televizyondan renkliye geçmiş gibi. hemen winamp'ı açtım sanatçıya baktım metallica. içimden öncekinin tam tersi olarak vay amk diyorum bu müzikse sagopa ne? kendi kendime küfür ediyorum. hayatımın aydınlanmasını, beni konservatuvar okumaya itecek kadar bir dönüm noktasını yaşıyorum.
oturdum hayvan gibi kotalı internetle evde metallica araştırıyorum. şarkıları tek tek dinliyorum. mest oluyorum. bütün diskografisini indiriyorum. kotanın anasını sikiyorum. tek tek dinliyorum hepsini. her şarkıda daha çok seviyorum.
her neyse araştırmalarıma devam ediyorum. internette bir "megadeth vs metallica" geyiğidir dönüyor. nedir bu megadeth araştırmasına giriyorum. bir tane şarkısını açıyorum. şarkıda dave mustaine direk vokalle giriyor. "bu ne lan yarrak gibi vokal" deyip geri kapatıyorum. o sıra zırt pırt kotayı aşmaya peder dayanamıyor eve sınırsız internet bağlatıyor. ben torrent'e nasıl koyduysam megadeth diskografini de koyuyorum. üzerinden yaklaşık bir yıl geçiyor. ben liseye başlamışım. artık yeni arayışlara girmem lazım. metallica sıkmaya başladı. müzikal açıdan aç bir haldeyim. araştırmalarım sonucu rust in peace albümünü fark ediyorum. aa ben bunu indirdiydim deyip media player kütüphanesinden açıyorum.
ilk şarkı holy wars. gitar makineli tüfek gibi bir giriyor neye uğradığımı şaşırıyorum. daha önce hiç dinlemediğim birşey. ustaca yerleştirilmiş kromatik gam, ritim gitar başlı başına bir olay zaten. hayatımın 2. aydınlanmasını yaşıyorum. solo gitar girdiği anda kulaklarını dikmiş kedi gibi kas katı kesiliyorum. evet, sahnede gitar konusunda idolüm saydığım bir müzisyen marty friedman. şarkı yağ gibi akıp gidiyor. deli gibi bütün albümü mustaine vokaline aldırmadan soluksuz dinliyorum.
albüm bitiyor. dudaklarımdan şu kelimeler dökülüyor: metallica'nın götüne koyayım.
Megadeth - Rust In Peace
megadeth ile tanıştıktan sonra elektro gitar çalmaya karar veriyorum. sırf holy wars'ın ritim gitarını çalmak için haftalarca uğraşıyorum. sadece o şarkı bile benim için mihenk taşı gibi birşeydir. sonra hızımı alamayıp solosuna çalışıyorum. sanılanın aksine yine bir marty friedman klasiği klavyede dikeyde değil de yatayda arpegio çalma olayını, komaya kaçan, kayan bendler yapmayı çakıyorum. parmaklarımı gere gere klavyenin başından sonuna sağda solda sweep atıyorum. lisede 8 kg taşşak sahibi oluyorum.
yine marty reyiz sayesinde jason becker ile tanışıyorum. hayatımın 3. aydınlanması. elektro gitara aşık oluyorum.
şimdi kendimi blues'a verdim tabi orası ayrı. eski washburn heavy metal serisi gitarımı duvara astım mapple klavye stratımla takılıyorum. ancak inkar edemediğim bir gerçek var ki gitar hakimiyetimin ve sevgimin %90'ını megadeth ve beni tanıştırdığı marty friedman'a borçluyum.
insan hiçbir şey bilmese bile bir bakar, şunu çalan adam hangi grupta diye:
özet geç piç diyenler için: megadeth sadece bir gruptan öteye metal müzik türünde bir mihenk taşıdır. sürekli alışılmışın dışında şarkılar, çok iyi müzisyenlerle çalışmaları dolayısıyla olması gerek. megadeth şov yapmaz. megadeth daha önce yapılmadık şeyler yapar, ters köşeye yatırır.
işin müzikal boyutuna gelirsek megadeth şarkılarına, özellikle rust in peace albümüne kalitesiz, çok sıradan diyen çarpılır kalır yemin ediyorum.
ayrıca ben bu iki grup arasında deney bile yaptım. daha önce ne megadeth ne de metallica dinlememiş birisi buldum. kendisi de bağlama çalıyordu ve müzisyen.the doors falan da dinlerdi.
ağır metallica fanı bir arkadaşımla iddalaştık. hangisi daha iyi diye. deneğe ben megadeth'in en sevdiğim şarkılarını, arkadaşım da metallica'nın en sevdiği şarkılarını kulaklıkla dinletti. doğal olarak iki grubunda en başarılı şarkıları.
megadeth dinledikten sonra deneğimiz kulaklığı çıkartıp aynen şöyle dedi "abi adamlar çok iyi! hele sololar keman taksimi gibi."
Final yorumu
iki yarış arabası düşünün, birisi mesela lamborghini olsun. lamborghini çok hızlı, teknik olarak çok müthiş bir arabadır ama esas özelliği tarzıdır. o araba iyi olmasa, hızlı olmasa bile çok tarzdır herkes beğenir sever. birisi de mesela mclaren olsun. herkesin beğeneceği bir araba değildir. gördüğünde iyi bir şey olduğunu anlarsın ama tarz olarak hiç sevmeyebilirsin. ama teknik olarak çok iyidir.
metallica lamborghini gibi bir gruptur, çok iyidir ama esas numarası tarzıdır. enter sandman gibi, nothing else matters gibi, no leaf clover gibi basit ama acayip etkileyici şarkılar da yapar, one gibi acayip teknik şarkılar da yapar. hetfield'ın sesi bile tek başına etkileyici bir unsurdur.
megadeth mclaren gibidir. çok tarz değildir, hiçbir şarkısında bir wherever i may roam tarzı bulamazsın, kızların çok beğeneceği hemen etkileneceği bir yapısı yoktur. bir çokları için mustaine'in sesi iticidir ama megadeth çok tekniktir, içi çok doludur. bir holywars, bir ashes in your mouth kolay kolay her gruptan çıkmaz. metallica çalmak o kadar da zor değildir, marty friedman sololarını hakkıyla çalmak inanılmaz zordur. megadeth'in şarkı sözleri çok içeriklidir, dahiyanedir.
daha çok şey söylenebilir. bu iki arabayı piste koyarsan mclaren pataklar ama vitrine koysan çok büyük çoğunluk lamborghini'yi seçer.
ne hissetmek istiyorsanız ona göre dinleyiniz efendim. iyi metal müzikler.