TARİH 18 Haziran 2019
24b OKUNMA     656 PAYLAŞIM

Sadece İnsanlara Değil, Tüm Canlılara Zarar Veren İnsanlık Suçu: Kimyasal Silah

"Kimyasal silah nedir" diyerek başlayan ve özelikle I. Dünya Savaşı'ndaki kullanımını merkezine alarak bu silahların tarihini ortaya koyan bir derleme. Buyrunuz.
iStock

Nedir bunlar?

Wikipedi'ye göre: Kimyasal silahlar, insan üzerinde fiziksel psikolojik tahrip etkisi yapmak üzere kimyevi maddelerin zehirleyici özelliklerinden yararlanılarak üretilmiş olan maddelerdir.

kimyasal silahlar, kimyasal maddeler kullanılarak yapılan silahlardır. öldürücü etki yapanlar ve kalıcı sakatlıklara neden olanların yanında, geçici ve hiçbir sakatlığa yol açmayan çeşitleri mevcuttur. boğucu, kan zehirleyici, sinir bozucu, yakıcı ve göz yaşartıcı etkileri mevcuttur. ayrıca daha etkili olarak körlük yapan, felç, sağırlık ve şuur kaybı yapan çeşitleri de mevcuttur. sis, iz ve yangın meydana getiren katı, sıvı ve gaz halindeki kimyasal maddelerdir. polisin kullanmış olduğu kimyasal silahlar, kalıcı etki yapmayan, geçici olarak gözleri yaşartan modelleridir.

Kimyasal silahların dünden bugüne gelişimi

jarhead isimli bir filmde şöyle bir replik geçiyordu:

"diyelim ki bin metre ilerleyeceğiz. bu mesafeyi almak vietnam'da bir hafta sürerdi. birinci dünya savaşında bir yıl burada ise sadece on saniye sürer! biz silahlarımızı alana kadar her şey bitmiş olacak..."

modern savaşı en iyi tanımlayan cümleler bütünüdür bana göre bu.

sanayi devrimi sadece dünya ekonomilerinde, siyasetinde köklü değişimler yaratmamıştı. zira sanayi devrimi, özellikle her yurttaşa bir üniforma ve mekanizmalı bir tüfek vererek savaşa tekrar kitlesel bir boyut kazandırmıştı. bu durum özellikle modern savaşta devasa orduları mümkün kılıyordu. birinci dünya savaşında seferberlik sonucu orduların sayısı on binlerden yüz binlere, yüz binlerden milyonlara çıkmıştı. ilk modern savaş kabul edilen amerikan iç savaşı ve birinci dünya savaşı'nı kapsayan bu dönem için "modern savaşın ilk dönemi" desek yanlış olmayacaktır. birinci dünya savaşı yılları bu döneme rast gelir.

ancak orduların bu devasa durumu, silahlanmanın kolaylaşması, modern savaşın ilk döneminde savaşma kabiliyetini etkileyen unsurlar henüz gelişmemiştir. mesela 1918'de, batı cephesindeki siper hatlarını aşmaya kalksaydınız, makineli tüfekler ve toplar, yarım yamalak eğitimli bir fransız sömürge askeri ile çok tecrübeli ve daha iyi eğitimli alman sturmtruppen askerini ayırt etmeden öldürebilirdi. teknolojinin yavaş yavaş geliştiği, savaşta mekanizasyonun yeni doğduğu ve savaşın çeşitlendiği bir dönemdi bu.

kimyasal silahların ilk kullanımı da işte bu döneme rastlar. birinci dünya savaşının esas katilleri makineli tüfekler, toplar olduğu halde kimyasal silahların yeri ayrıdır. ben bundan söz edeceğim.

bu silahlar çoğu zaman modern savaş biliminde "radyolojik, nükleer, kimyasal ve biyolojik" silahlar olarak zikredilirler. bu silahlara "kitle imha silahları" denir. atom bombası gibi bir dehşet silahından, sarin ve tabun gibi sinir gazlarına ve akla gelip gelmeyecek her türlü biyolojik silaha kadar bunların geneli saydığımız bu dört sınıfta incelenir.

nükleer savaşın ilgilileri için (bkz: #90982360)

1915 / Britanya mamülü bir gaz bombası

öncelikle, kimyasal ve biyolojik savaş, canlıların fizyolojisi üzerine etki yapan maddelerin silah olarak kullanıldığı bir çatışma şeklidir. doğrudan fiziki etki yapan silahların kullanımından ayrı bir kategori teşkil eder. kimyasal silahlar zehirli etki yapan inorganik maddeler, biyolojik silahlar ise hastalık ve ölüme neden olan ve çoğu halde bulaştığı organizmada hızla çoğalma özelliğine sahip virüs ve mikroplardır. laboratuvarda sentezlenen bazı toksinler ise yapıları açısından kimyasal, ancak etkileri açısından biyolojiktir.

kimyasal ve özellikle biyolojik silahların geçmişi çok eskilere dayanır. zehirli oklar, su kuyularının zehirlenmesi, kuşatılan şehirlerde hastalık çıkarmak için mancınıklarla ceset atılması (moğollar), ingilizlerin ohio'da kızılderililere çiçek mikrobu bulaştırılmış battaniyeler vermeleri gibi sayısız örnek vardır. kırım ve abd iç savaşlarında da kimyasal silahların kullanılması önerilmiş ama reddedilmiştir. gerçekten "kimyasal silah" denebilecek kimyasal silahların ilk ve en yaygın kullanımı birinci dünya savaşı'nda meydana gelmiştir. fransızlar 1914 ağustos'unda iki siper arasında bölgeyi hızla aşabilmek amacıyla almanlara gözyaşı bombaları atmışlar ama gene de makineli tüfek ateşini geçememişlerdir.

1914 kasım'ında almanlar ingilizlere karşı dianisidine klorsülfat , ocak 1915'te ise ruslara karşı xyxl bromid yayan mermiler atmışlar ama bunlardan herhangi bir taktiksel başarı sağlayamamışlardı. ne var ki daha büyük saldırılar hazırlanıyordu. 22 nisan 1915 günü uygun rüzgar bulunca ypres yakınlarında 168 ton basınçlı klor gazını fransız siperleri üzerine saldılar. klor gazı havadaki yoğunluğu on binde bir olsa en çok iki dakika içinde ölüme neden oluyordu. burada her ne kadar fransızlar 5000'i ölü olmak üzere 15000 kadar zayiat verse de, almanlar gene de siper sistemini aşamadılar.

ingilizler de klor gazı kullandılar ve bunu almanların daha zehirli fosgen ve hardal gazı kullanımları takip etti. gaz maskesi siper savaşının en önemli teçhizatı haline geldi. savaşın sonunda almanlar hardal gazını savunma amaçlı olarak da kullanıyorlardı. 1914-18 arasında kimyasal silahlar nedeniyle verilen zayiatın 800.000 ila 1.3 milyon kadar olduğu bilinmektedir ve bunların %10'a tekabül eden bir kısmı ölümle sonuçlanmıştır. ayrıca 1916 yılında romanya'da ve 1917'de fransa'da at ve sığırları hedef alan anthrax saldırılarını da ekleyelim.

Alman kimyasal gaz saldırısı sonrası Britanya siperlerinden bir kare.

kimyasal silahların yol açtığı korkunç kayıplar, bunların 1925 yılındaki cenevre protokolü (iplenmeyen) ile yasaklanmasını sağladı ama aralarında abd ile japonya'nın bulunduğu bazı ülkeler bu protokolü imzalamadılar, bazı ülkeler de karşılık verme hakkını saklı tuttular. birinci dünya savaşından sonra kimyasal ve biyolojik silahlar birçok kez kullanılmakla birlikte bu kullanımların boyutu 1914-18 dönemiyle kıyaslanamaz.

kimyasal ve biyolojik unsurlar tıpkı half-life'daki böcekler gibi tam olarak kontrol edilemeyen silahlardır. bilhassa küçük parçacıkların havadaki dağılımı büyük ölçüde rüzgar ve sis gibi meteorolojik koşullara bağlıdır. ikinci dünya savaşı sırasında birçok ülke kimyasal ve biyolojik silahlar üretmiş ama japonların çin'e attıkları hıyarcıklı veba mikrobu dışında bunlar kullanılmamıştır. iki savaş arası dönemde fransız ve ispanyolların 1920'lerde fas bağımsızlık savaşçılarına karşı ; italyanların da 1935-36 senelerinde etiyopya'da ve daha öncesinde (ömer muhtar'ı kör ettiği üzere) libya'da gaz kullandıkları bilinir. kore savaşı esnasında kimyasal ve biyolojik silahların kullanıldığına dair birçok haber bulunmakla birlikte, bunlar konusunda çok kesin bilgiler yoktur. ne var ki amerikalılar, vietnam savaşı sırasında başta "agent orange" adını verdikleri zehir olmak üzere, muazzam miktarda kimyasal silah kullanmışlardır ve binlerce ölü arasında az sayıda abd askeri de vardır. bu silahlar öncelikle orman örtüsünü yok etmek, sonra da vietkong tünellerindeki gerillaları yok etmek için kullanılmıştır. savaştan sonra vietnam topraklarının büyük bölümü kullanılmaz hale gelmiştir. mısırlıların 1963-66 arasında yemen'de, ıraklılar da 1988 yılında halepçe katliamında kimyasal silah kullanmışlardır.

1925 yılındaki antlaşmadan yaklaşık 50 sene sonra 1972 yılında biyolojik ve toksin silahları konvansiyonu, 1973 yılında ise kimyasal silahlar konvansiyonu imzalandı. buna rağmen birçok ülke bu tür silahları bulundurmaya ve bunlar üzerinde araştırma yapmaya devam etmiş ve bu tehdit gündemden kalkmamıştır. bu sebeple hemen her ülke kimyasal ve biyolojik silahların tespiti ve bunlara karşı korunma için kaynak ayırmakta olup, askeri platformların çoğu kimyasal ve biyolojik silahlara karşı koruma şartnamesiyle imal edilmektedir. ayrıca polislerin kullandığı göz yaşartıcı ve benzeri gazların da bu kategoride olduğunu söyleyelim. yoğun şekilde maruz kalınırsa ağır sağlık hasarı ve ölüm meydana gelebilmektedir.

2013, Kahire / Al-Azhar Üniversitesi protestoları sırasında çekilen bir kare.

kısaca tarihinden söz ettiğimize göre, gelin sizinle hem yukarıdakilerin bazılarını ayrıntılandıralım, hem de gazlara bir göz atalım.

"22 nisan 1915 günü belçika'da hava ılık ve güneşliydi. savaşta tahrip olmuş neuve-chapelle kasabası fransız cezayir ve kanadalı birliklerin elindeydi. öğleden sonra saat 5 sıralarında, iki cephe arasındaki tarafsız bölgenin öte tarafındaki alman siperlerinden müttefiklerin hattına doğru gri-yeşil bir duman yükseldi ve cezayirlilere doğru sürüklendi. sis, cezayir siperlerini kapladı ve su gibi üzerlerine aktı. o sırada kanadalılar kuzey afrikalı askerlerin öksürerek ve boğularak geriye doğru koştuklarını gördüler. hareketleri siper hattında 8.000 yarda genişliğinde bir boşluk yarattı. birkaç dakika sonra sisin bir kısmı kanada hatlarına sürüklendi.kanadalılar, cezayirlilerin başına gelenin birazını tattılar. neyse ki bu sadece birazcık idi. hatlarında dayanabildiler ve yeşil sisin dağılmaya başlamasıyla birlikte ilerlemeye geçen alman piyadesini geri püskürtebildiler."

bu, modern dönemde ölümcül bir gazın savaşta ilk kullanım hikayesiydi. birkaç ay önce, ocak 1915'de almanlar rus cephesinde gözyaşı gazı kullanmış, ama bunun ruslar üstünde etkisi olmamıştı. hava o kadar soğuktu ki, gaz kovanlarının içindeki kimyasal, buharlaşacağına donmuştu. almanların ikinci gaz taarruzunu, rüzgar uygun olduğunda silindirleri açarak yapmalarının nedeni bu olmalıydı: gazın buharlaşıp buharlaşmadığını görebiliyorlardı.

bu sefer kullanılan gaz, birçok karışımda kullanılan sıradan bir kimyasal olan klorindi. bu gazı küçük miktarda sikimsonik bir lisenin laboratuvar ortamında bile üretebilirsiniz arkadaslar. ancak gazı kullanacağınız kişinin maskesinin olmadıgından emin olun (bkz: kıps) (bkz: esprisine gülünmeyen adam)

neyse devam edelim... alman kimya devi i.g. farben'deki mühendisler, büyük miktarda klorin gazı üretmenin, sıvı haldeki gazı silindirlere koymanın ve siperlerden atmanın çarelerini arıyordu. bu, farben ve almanya'nın önde gelen sanayi kimyageri, kayzer wilhelm enstitüsündeki fritz haber için ikinci bilimsel zaferdi. daha önce farben ve haber, havadan nitrojen (azot) elde etmenin bir yolunu bulmuştu. almanya'nın harp gayretleri için bu için bu önemli bir gelişmeydi. zira ingiliz kraliyet donanması, almanya'nın şili'den ithal ettiği normal nitrat kaynağını kesmişti. denilene göre haber, gazın "aşağılık ingilizlerin yarattığı kargaşayı yatıştıracağını" söylemişti. 

ilk gaz taarruzunda cezayirliler ingilizler adına darbeyi almıştı. iki gün sonra, ikinci taarruzun hedefi kanadalılar oldu. ancak ayın 23'ünde kanadalı subaylar esrarengiz bulutun klorin olduğunu teşhis ettiler. klorin suda eriyebiliyordu, bu nedenle kanadalılar yüzlerini ıslak bezle örttüler. bu gazın etkilerini azalttı ve müttefikler kanadalıların arkasına daha fazla takviye gönderdiler. hat tutuldu ve kanadalılar, ingilizler ve fransızlar karşı taarruza geçtiler. 1 mayıs'ta haber'in icadı nihayet "aşağılık ingilizler"in dorset alayının birinci taburu üzerinde kullanıldı. her nasılsa, dorsetler ıslak bez önlemini duymamış gibiydi. askerler boğulmaya başlayınca, çoğu kaçtı. her nasılsa almanlar yine geri püskürtüldü, ama ingilizlerin ödediği bedel ağırdı. siperlerde 90 asker öldü. 207 kişi yardım istasyonlarına kaldırıldı. bunların 46'sı hemen, 12 tanesi uzun süre dayanılmaz acılar çektikten sonra öldü.

Klorinin rüzgara bırakılarak gazın dağılması.

klorin akciğerlerin sıvıyla dolmasına neden olur ve kurban boğulur. bu, alman envanterindeki tek gaz değildi. diğeri, yeni kesilmiş çimen gibi kokan, renksiz bir gaz olan ve kurbanını klorinden çok daha çabuk boğan, fosgen idi. bir de su toplayan bir madde olan hardal gazı vardı. hardal gazı, temas ettiği herhangi bir dokuyu -maruz kalan deriyi ve aynı zamanda akciğerleri - yakar ve su toplamasına neden olur. son derece öldürücüdür ve öldürmediği insanların da sakat kalma ihtimali yüksektir. askeri teorisyen ve tarihçi sir basil liddell hart , hardal gazından kaynaklanan yaraları nedeniyle kıta görevinden ayrılmıştır mesela. müttefikler, almanların gaz taarruzuna derhal kendi gazlarıyla mukabele ettiler. abd yarışa geç katıldı, ama sentetik kauçuğun bir yan ürünü olan ve hardal gazının su toplamasını gideren lewisitte'i üretti.

bütün bu gazların ortak yanı hepsinin de havadan ağır olmasıydı. havada atmosfere yükselmek yerine toprağın en alçak noktalarına çöküyorlardı. birinci dünya savaşı gazileri daha sonra tecrübelerini paylaşırlarken en çok korktukları silahın gaz olduğunu söyleyeceklerdi...

gaz gerçek bir dehşet silahıydı, etkisinden çok daha büyük bir korkuya sebep olabiliyordu. makineli tüfek ve toplara kıyasla düşük bir ölüm oranına sahip olmasına rağmen ikinci dünya savaşının arifesinde gaz korkusu tüm milletleri korku içinde bırakmıştı. hükümetler sivil halka gaz maskesi dağıtmayı denediler, ama gaz maskelerinin sayısı çok azdı. neyse ki muhariplerin hiçbiri düşman sivillerine gaz atmaya kalkışmadı. yeterli maske olsa bile sorun çözülemeyecekti. hardal gazı ve lawisite cilde temasla yakıyordu ve yeni sinir gazları daha solunmadan derhal öldürüyordu. mesela en genel üç sinir gazından tabun, kurbanının cildine 1.000 miligram temas ederse ölüme sebebiyet veriyordu; sarin için bu değer 1.700 miligramdı, fakat vx'in öldürmesi için sadece 15 miligram yeterliydi. solunduğu takdirde bunun yarısından azı ölümcül doz teşkil ediyordu. bu gazlardan birine maruz kalmış bir kimse, olası kurtarıcıları için de büyük bir tehlikeydi. iyi niyetli yardımseverler, kurbanın giysilerine dokunduğu takdirde ölümcül bir doz alabiliyordu.

yüzü örten ve potansiyel kurbanın genellikle aktif hale getirilmiş kömür karışımından bir filtre vasıtasıyla nefes almasını sağlayan gaz maskeleri, bütün askerlere dağıtılmıştı ve özellikle tehlikeli bölgelerde olanlara koruyucu tulumlar da veriliyordu. zehirli gaz, bilhassa 22 nisan 1915'de kullanıldığı gibi, silindir kaplardan rüzgara doğru atıldığında yakınında bulunan herkes için çok tehlikeliydi. rüzgar her an değişebilirdi. sonuç olarak bütün muharipler, gazı esas olarak mermilerin içinde atmaya yönelmeye başladılar.

Hardal gazı ile yanmış bir asker.

söylenene göre, müttefikler ikinci dünya savaşında misilleme için gazı ilk önce almanların atmasını bekliyordu. almanlar harp için yaptıkları bütün hazırlıklara rağmen, zehirli gazla uğraşmadılar. bazı askeri tarihçilere göre, bunun nedenlerinden biri, atlar için bir gaz maskesi geliştirememiş olmalarıydı. harp başladığında alman ordusunun mekanizasyonda en üst düzeyde olduğuna inanılmasına rağmen, topları çekmek ve genel nakliyat için hala büyük ölçüde atlara bağlıydılar. bu harbin sonuna kadar devam etti. alman subayları rusya seferi sırasında kendi atla çekilen "modern" arabalarının rusların perişan haldeki yollarında bozulduğunu ve ikmal maddelerini taşımak için rus köylülerinin arabalarıa el koymak zorunda kaldıklarından şikayet ediyordu...

(bkz: rasputitsa)

genel olarak kullanılmamasına karşın zehirli gaz tamamen ortadan kalkmadı. japonlar, abd ve diğer batı ülkeleri ikinci dünya savaşına girmeden önce, çinlilere karşı hardal gazı ve diğer kimyasal maddeleri kullandılar, zira çinliler mukabele edemiyordu. iran ırak savaşı'nda zehirli gaz yukarıda bahsettiğimiz gibi kullanıldı. ayetullah humeyni'nin fanatikleri, "mukaddes savaşları" için mümkün olan her şeyi kullanmayı istiyorlardı. saddam hüseyin'in yönetimindeki ıraklılar kendi gazlarıyla misillemede bulundular. daha sonra saddam savaş esnasında kendisine pürüzler çıkaran ve bağımsızlık isteyen kürtlerin üzerine döndü. ırak kürtleri iranlılardan daha şanssızdı. zira ellerinde misilleme yapmak için bir silah bulunmuyordu. halepçe katliamının yanı sıra saddam, daha sonraları ayrıca kürtlere karşı gaz kullandı. 


gazın gelecekteki kullanımı belirsizdir

zaman geçtikçe kimyagerler çok çok daha ölümcül gazlar icat ediyorlar.

ancak kitle imha silahlarının misilleme tehlikesi ve verecekleri olağanüstü zararlar yüzünden bu silahların kullanımı, ancak tehditle doğru orantılıdır. ayrıca bu tarz silahların (nükleer&termonükleer silahlar, zehirli gaz, biyolojik silahlar vb.) belki de dünyada çok büyük bir savaşı geciktirdiğini söylesek yanlış olmaz. kullanımı gerçekten taşşak isteyen silahlardır bunlar. caydırıcılığını da söylemeye gerek yok sanırım...

Yasaklanmış Olmasına Rağmen Hala Kullanılan Yakıcı Silah: Napalm Bombası

Nazilerin ABD'den İlham Alarak Soykırım İçin Kullandığı Ölümcül Kimyasal: Zyklon B