FUTBOL 23 Temmuz 2024
8,5b OKUNMA     303 PAYLAŞIM

Rus Futbolunun, 90'ların Başından Günümüze Kadarki Detaylı Hikayesi

Sovyetler dağıldıktan sonra Rusların kendi liglerinde ve Avrupa liglerinde neler yaptığına bu yazıyla tamamen vakıf olacaksınız.

rus futbolu... sovyetler birliği'nden sonra milli takım düzeyinde asla istenen atılımı yapamamış, yer yer iyi oyuncular yetiştirse de, rus oligarklarının kulüplere para yığması nedeniyle özellikle 2005-2010 döneminde kulüp futbolunda bilhassa gelişme gösteren ve başarılar elde eden, ancak onun da sonradan inişe geçtiği futbol ekolüdür.

sovyetler'in dağılmasından sonra sovyetler'in pek çok yıldız oyuncusu özellikle ukrayna tarafında kaldı ve kariyerleri zaten yeni milletler bağımsız olarak yeni milli takımlarıyla sahneye çıkma aşamasına gelene kadar sonlandı (belanov'lar, protasov'lar vs.). 90'lı yıllarda spartak moskova rus liginin öne çıkan ekibiydi. şampiyonlar ligi'nde belirli güzel performanslar verdiler, ancak çok da üstlere çıkamadılar. yine aynı yıllarda çeşitli rus oyuncular başta italya, ispanya ve portekiz olmak üzere avrupa'nın çeşitli yörelerine dağıldılar. ancak aralarında çok üst düzey oyuncular yoktu.

spartak, o dönem önemli bir jenerasyon yakaladı. viktor onopko, yuri nikiforov, ilia tsymbalar (kanatta yardırırdı, galatasaray'a da golleri vardı rahmetlinin), aleksandr mostovoi, valery karpin, dimitri radchenko, vladimir bestchastnykh, dmitri popov (ispanya'da hatrı sayılır süre geçirdi), andrey pyatnitski, stanislav cherchesov (sonradan rusya teknik direktörüydü kaleci), dimitri khlestov (beşiktaş'ta kısa bir dönemi var), igor lediakhov (sporting gijon orta sahasında yıllarca oynadı) ya spartak çıkışlı, ya da ilk etapta çıkışlarını spartak'ta yapmış futbolculardı. bunların tamamı rus milli takımında da yer alıyordu. bunların bir çoğu avrupa'nın genllikle orta sıra takımlarında oynadılar. bunların bir kısmı sakatlık, formsuzluk, şans bulamama gibi nedenlerle erken bitti.

nikiforov ve onopko sağlam bir savunma ikilisiydi (nikiforov ispanya'da ve psv'de uzun yıllar geçirdi, onopko dönemin kalbür üstü liberoları arasında sayılırdı). ancak en nihayetinde bunlar arasında nihai itibarla çok üst düzeye çıkan, yıldız gibi bir mertebeye erişen sadece karpin ve mostovoi oldu. mostovoi 2-3 yıllık fransa kariyerinden sonra (önce benfica'daydı ama şans bulamadı) iyi bir fiyata ispanya'ya transfer oldu ve yıllarca celta vigo'nun iyi yıllarında takımın 10 numarasıydı, balaidos çarı lakabaıyla anıldı. fuleli, duran toplarda iyi, acayip paslar çıkarabilen oyun zekası yüksek bir ofansif orta saha oyuncusuydu. karpin de yine merkez orta sahada, yer yer de kanatta oynayan kabiliyetli bir oyuncuydu. real sociedad, valencia ve celta vigo'da yıllar geçirdi ve iyi bir kariyer yaptı. real sociedad'ın şampiyonluğa oynadığı nihat, kovacevic, xabi alonso gibi yıldızlara sahip olduğu dönemden de iyi hatırlanır.

radchenko ve bestchastnykh forvet ikilisi ise çok şeyler beklenip beklenen yerlere pek ulaşamamış futbolcular oldular. radchenko racing santander'de iki iyi sezon geçirdikten sonra deportivo'ya transfer oldu; ancak orada tutunamadı ve kariyeri düşüşe geçti. bestchastnykh ise werder bremen'de ün kazandı ki, bremen dönemin iyi bir takımıydı. tam üst kalibrenin adamı olmadığı anlaşıldığında o da santander'e (aslında bir nevi radchenko'nun yerine) transfer oldu; bir iki sene iyiydi fakat sonra kariyeri düşüşe geçti. bu arada bu santander'in, sporting gijon'un ve espanyol'ün de garip bir rus bağlantısı var, bir sürü adam gelip geçti o dönem..asla çok verimli bir golcü olamamıştı zaten. spartak'a geri döndü, bir şekilde fenerbahçe bunu bulup aldı, o dönem mafya işin içine girdi bilmem ne oldu, bu adam zaten düşüşteydi, bu tantanaya gerek de yoktu.

neyse gelelim 90'lardaki diğer takımlara. rus ligi tamemen moskova odaklıydı. daha ufak takımlardan bir oyuncu yıldızlaştığında da bir süre sonra direkt bir moskova takımına gidiyordu. spartak'tan sonra hemen rus futbolunun öncüsü denebilecek cska moskova geliyordu. lokomotiv moskova ve dinamo moskova da diğer önemli moskova takımlarıydı. her eski komünist ülkede bu iş benzer şekilde seyreder bir nevi. cska ordunun takımı, lokomotiv tren işçilerinin, dinamo polisin, spartak sendikanın takımıydı. rus milli takımında yarı ukraynalı, doğu ukraynalı yahut ukrayna'da (genelde dinamo kiev'de) oynayan isimler de bulunuyordu.

sovyetler sonrası ekipte, cska çıkışlı isimler de vardı. dmitri kharine birkaç yıl chelsea kaleciliğini yürütmüştü. savunma oyuncuları dmitri galiamin ve dmitri kuznetsov, uzun yıllar espanyol'da geçirdi. igor korneev önemli ve verimli bir ofansif orta saha oyuncusuydu. espanyol'daki iyi performansları onu barcelona'ya kadar yükseltti ancak barça ona fazla geldi. sonra gittiği feyenoord'da kazanılan uefa kupası'nda rol alan isimlerden olmuştur. veteranlardan bir dönem dortmund'da da oynamış belarus asıllı sergei gorlukovich lokomotiv, gürcü asıllı omari tetradze dinamo çıkışlıydı. luhansk asıllı ve kariyerini aslen ukrayna'da geçirmiş ve sonra portekiz'e transfer olmuş sergei yuran'ın daha büyük oyuncu olması bekleniyordu, ama önce avrupa'da tam tutunamadı, sonra da kafatası sakatlığından kariyeri erken bitti.

rusya'nın bu ümit vaad eden 94 kadrosu, isveç, brezilya ve kamerun'lu zorlu gruptan çıkamadı. bu esnada performansları çok da olumlu da gözükmedi. kamerun'la 6 gollük maçları var ki, dünya gündemine bir anda o maçta beş gol atan, sonra cem uzan tarafından istanbulspor'a getirilen ve genel anlamda pek de olumlu şeyler söyleyebileceğiniz bir santrfor olmayan, sakatlık ve formsuzluk derken 30 yaşında futbol hayatı bitmiş oleg salenko'yu soktu.

o yıllarda moskova takımlarındaki topçular avrupa'ya dağıldığında, rus ligi'nde üstlere oynayan sürpriz takımlar ve yeni şampiyonlar çıktı. rotor volgograd, alania vladikavkaz isimleri duyulmaya başladı takımlar arasında.

bir spartak efsanesi oleg romantsev yönetiminde euro 1996'da rusya daha da kötü bir performans sergiledi. ikişer üçer gol yedi herkesten ve bir puanla gruptan elendi. o takımda parantez açılması gereken önemli bir futbolcu, andrei kanchelskis de vardı. kanchelskis ferguson'un manchester united'ında 4 yıl düzenli iki kanatta birden oynamış ofansif bir açık/kanat oyuncusuydu. çok yetenekli ancak başına buyruk bir elemandı (ukrayna asıllıydı ve 94 kupasında milli takımı boykot etmişti). ingiltere sonrası kariyeri biraz yokuş aşağı gitti, everton, fiorentina, glasgow rangers gibi ekiplerde oynadı. everton'daki flaş sezonundan sonra fiorentina'ya sovyetler rekoru bir bonservisle transfer oldu ancak, sakatlıkların da payıyla, sonraki döneminde tam da bir istikrar sağlayamadı. sol bek, moskova takımlarında vakit geçirmiş evgeny bushmanov, yıllarca nikiforov-onopko sonrası spartak defansında yer alan yuri kovtun, italya'nın küme düşme hattı takımlarında yer almış forvetler igor simutenkov ve igor kolyvanov, spartak moskova sonrası inter'e kadar kariyer yapıp orda tam tutunamayıp sonra italyan orta sıra ekiplerinde yıllarca orta sahada görev almış orta saha igor shalimov, beklenen yerlere gelememiş kanat igor dobrovolski, bursaspor'un inter-toto maçlarından akla gelebilecek karlsruhe forveti sergei kiriakov, yeni flaş ekip alania çıkışlı igor yanovskiy, zaragoza orta sahasında birkaç yıl geçirecek cska çıkışlı vladislav radimov, yine sociedad kadrosundan hatırlanacak dmitri khokhlov, rusya'nın turnuvadaki yeni (veya bir kısmı 94'teki kadroda bulunmayan) yüzlerindendi.

rusya, kolay bir eleme grubunda yer almasına karşın iyi performans veremedi ve playofflarda italya'ya elenerek 98 dünya kupası'na kalamadı. eleme grubunda ukrayna'ya ikinciliği kaptırarak (grup birincisi fransa'ydı) euro 2000'e de kalamadı. böylece 90'lı yılların o rus jenerasyonu, milli takımlarda başarısız, büyük çoğunluğu avrupa kulüplerinde dikiş tutturamamış bir biçimde 90'ları kapadı. rus kulüp takımları da iyi oyuncularının büyük bir bölümünün avrupa'ya gitmiş olması nedeniyle aşınmıştı, spartak'ın ilk yıllardaki başarıları da tekrarlanamaz hale gelmişti. ara ara şampiyonlar ligi'nde spartak'ın gösterdiği bir iki ışıltı dışında rus takımları kaydadeğer bir başarı da elde edemedi.

2000'li yılların başına gelindiğinde, 90'ların adamlarıyla yeni gelen daha genç bir gruptan bir karma kadro oluşmaya başladı. ön libero alexey smertin (sonra bir dönem abramovich dönemi chelsea'sinden hatırlanır), mourinho'nun porto'sunda rol almış, pas ve şut yeteneği yüksek ofansif orta saha dmitri alenichev, spartak'ta hem rus liginde hem şampiyonlar ligi'nde parıltı göstermiş yegor titov, rus yerel futbolunda önemli isimler sergey semak(sonradan avrupa'ya da açıldı), dmitri sennikov, igor semshov, igor chugainov, yetenekli ama hata meyli de olan kaleci ruslan nigmatullin, genç yetenekler 20'lerinin başında veya hatta kimisi daha da küçük aleksandr kerzhakov (rus futbolunun mihenk taşlarından olmuştur bile denebilir) , dmitri sychev (fransa'ya ümitlerle transfer olmuş ama rus ligi dışı çok iş yapamamıştır), marat izmailov (tam olamamış bir wonderkid'di), ruslan pimenov (lokomotiv'in şampiyonlar ligi döneminden hatırlanır) gibi isimler onopko, nikiforov, karpin, bestchastnykh, mostovoi gibi tecrübeli isimlerle birleşince aslında güzel bir kadro oldu. fakat buna rağmen rusya yine turnuva başarısızlıklarını yine kıramadı. saçma sapan bir gruptan (japonya-belçika-rusya-tunus) üçüncü olup elendi (sadece tunus'u yenebildiler), ki o gruptan rusya birinci bile çıkabilirdi.

sonraki dönem, bir jenerasyonun sonuydu. mostovoi, karpin, nikiforov, onopko gibi kült isimler spor yaşantılarını tamamlamaktaydı. euro 2004 rusya'sı, sergei ovchinnikov'un devraldığı, ana hatları 2002 kadrosundan veteranlar dışında çok farklılaşmayan bir ekipti. o yıllarda rus futbolunda yeni yükselişe geçmiş olan ve adını duyurmaya başlayan yeni bir ekip de vardı: zenit st. petersburg. moskova takımları arasında ise spartak'ın devri kapanmış, bir ara lokomotiv üst üste şampiyonluklar edinmiş, cska da silkinmeye başlamıştı. 2004 kadrosunda lokomotiv ve zenit'ten yeni isimler vardı, lokomotiv sol beki vadim evseev, lokomotifin beyni dmitri loskov, zenit'in gençleri, avrupa'da isim yapmaya başlamış genç santrfor kerzhakov, vladimir bystrov gibi kimseler.cm'cilerin hatırlayacağı rolan gusev, bir dönem avrupa'ya açılmış ancak başarılı olamamış dmitry bulykin de bu kadrodaydı..rusların yeni kaleci jenerasyonu da oluşuyordu o yıllarda, yıllarca sırasıyla zenit ve cska'nın hem de milli takımın bayrak adamları olacak kaleciler vyacheslav malafeev ve igor akinfeev. euro 2004'te de rusya, ispanya-portekiz ve yunanistan'lı o zorlu gruptan, sadece şampiyon yunanistan'a karşı alınan tek bir galibiyetle elendi.

sonraki aşamalara ve 2006 dünya kupasına geçmeden önce o yıllarda oligarkların ve paranın rus futboluna getirdiği ivmeden bahsetmek gerekecek. 90'lı yıllarda spartak'ın domine ettiği, 95 yılı alania vladikavkaz istisnasıyla da 2001'e kadar 10 yıl üst üste şampiyon olduğu rus liginde spartak hegemonyası kırıldı. 2002 ve 2004'te şampiyon olan lokomotiv, beyni loskov önderliğinde bir öne atılım yaşadı. ancak esas yükselişi cska yapacaktı. 2003-2005 ve 2006'nın şampiyonu cska olmuştu. yine o yıllarda, rubin kazan ve zenit st.petersburg öne çıkmaya başladı. bir nevi parası çok olan oligarkın takımını yücelttiği bir dönemdi. önce cska'nın, teknik direktörü valeri gazzaev ile birlikte yükselişi geldi. cska iyi bir jenerasyon yakalamıştı. kalede akinfeev, savunmada rus milli berezutski kardeşler, efektif sergei ignashevich, sol bekte hızlı yury zhirkov (sonra abramovich deli bir paraya chelsea'ye alacaktı), ön liberoda evgeny aldonin, önde de chidi odiah, daniel carvalho, elvir rahimic, ve de yıldızları, her ikisi de prime dönemlerinde farklı özelliklerde harika forvetler olan yırtıcı hırvat ivica olic (sonra bayern'e kadar ilerledi) ve golcü vagner love (yıllar yılı cska'da bir dolu gol attı, avrupa çapında başarıyla oynadı, ilerleyen yıllarda yolu türkiye'ye düştü) eşliğinde uefa kupası kazanacaktı.

sonra gazprom önderliğinde, dick advocaat teknik direktörlüğünde yükselişe geçen zenit'in dönemi geldi. zenit önce 2007'de rus şampiyonu olacak, 2008'de de uefa kupası'nı ve süper kupa'yı kazanacaktı. zenit de iyi bir rus jenerasyon yakalamış, isabetli transferlerle kadrosunu tahkim etmişti. dönemin önemli santrforu zenit çıkışlı kerzhakov 2006'da sevilla'ya transfer olmuştu (çok varlık gösterememişti). kerzhakov'un yerine zenit fatih tekke'yi eklemlemişti. takımın belkemiği sonra bayern münih'e transfer olacak, shakhtar'dan getirdikleri anatoly tymoschuk idi. kaleci malafeev güven veren bir isimdi. ofansif yıldızı ise rus futboluna en az bir beş sene damga vuracak andrey arshavin idi. çalışkan orta sahalar igor denisov, konstantin zyrianov (bak bu herif ha bire her yerine üşüşürdü sahanın, acayip bir gizli güçtü sahada), sağ bekte o dönem pek bir sevdiğim, hızlı ve ha bire ileri çıkan rus milli sağ bek aleksandr anyukov vardı. genç martin skrtel zenit'te parlamıştı.
forvette yine zenit'te yıldızlaşmış, stuttgart, fulam ve reading'de bir avrupa kariyeri de olsa da tam da beklenenleri verememiş santrfor pavel pogrebnyak, sağ kanat viktor fayzulin, stoper roman shirokov, çek bek radek sirl, arjantinli alejandro dominguez, hırvat stoper ivica krizanac, kadronun dişe dokunur diğer parçalarıydı (süper kuba dönemi sonra yıllarca kulüpte kalacak ofansif orta saha portekizli danny de katılmıştı).

zenit ve cska'nın kadroları sağlam olsa da yine de henüz on milyonlarca dolar akıtılmış kadrolar değildi. 2000'lerin sonuna doğru başka takımlarda başladı bu çok para akıtma hadisesi ve 2010'lardaki rus futbolu trendi ise iyice bu yöne evrildi. bu ilk etapta başarılı olan takımlar da (zenit, cska,spartak), sonra bir sürü adamlara on milyonlar vermeye başladılar. dinamo moskova çıktı mesela bir ara, o mourinho'nun tüm şampiyon porto kadrosunu on milyonlarca dolar gibi bonservislerle rusya'ya doldurdu (aynı takım kevin kuranyi'yi de getirmişti sonra). fc moscow diye bir takım çıkıverdi, keza böyle para yağdırıp maxi lopez'ler bilmemneler bir sürü adam getirdi. anzhi mohaçkale çıktı sonra yine çok kısa süren benzer bir projeyle, eto'o, roberto carlos vs. havada uçuştu. bir ara zenit ha bire 50-100 milyon dolar bandında paralara futbolcular alıyordu (örn. hulk, bruno alves, leandro paredes, axel witsel, malcom vs.) . değişik işlerdi, birçoğunun hülleli olması da muhtemel. ama yine de o yıllardan itibaren, kabaca 2020 dönemine kadar (belki de rusya'nın batı bloğuyla iyice problemli hale gelmesi dönemine kadar diyebiliriz),rusya hem rusları avrupa'ya göndermeye, hem de oyuncu ithal/ihraç işine de başladı. doğu bloku ülkelerinden, afrika'dan, güney amerika'dan oyuncu alıp parlatıp, biraz portekizli menajer katkısı, biraz rus oligark katkısı (örn. abramovich) ile avrupa takımlarına pek çok satış yapmışlardır (örn. ivica olic, jiri jarosik, jo -- galatasaray'a da gelen, evet --, ahmed musa, keisuke honda, mark gonzalez, fernando cavenaghi, marcos rojo, bazı örnekleri). yine gelip uzun yıllar kalan bazı örnekleri de vardı (örn. clemente rodriguez, stipe pletikosa, vs. hatta mario fernandes, rus vatandaşı olup milli takımda oynadı). 2015'lere doğru ve sonrasında olay biraz daha prime dönemi geçen futbolcuların rus ligi'ne gelmesi şekline döndü (örn. kim kallström, victor moses, vs.); ama ta ki ukrayna'daki savaşa kadar yer yer doğu bloku'nun genç yıldızlarının ilk ön aldığı yer de rus ligi oldu (örn. sebastian szymanski)

neyse milli takıma doğru dönersek; rusya o dönem rus ligi'nin gösterdiği ivmeye karşın, 2006 dünya kupası'na kalamamayı başardı (grubunda 1. sırada portekiz vardı, 2. sıradaki slovakya'nın ardında kaldı). bilhassa ligi bu kadar ivme göstermişken, cska uefa kupası almışken,takımları avrupa kupalarında etkili olmaya başlamışken, bu büyük hayal kırıklığıydı. rus teknik direktörlerle olmuyor diyip, euro 2008 için milli takımın başına guus hiddink'i getirdiler. hiddink'in kalitesi bellidir, şimdi bir şey demek ayıptır (adam tüm kariyerinde bir fenerbahçe'de çok başarısız oldu belki de). hırvatistan ve ingiltere'li çok zor bir grupta ingiltere'nin önünde eleme gruplarından çıkmayı başardılar (ingiltere euro 2008 dışı kaldı böylece).

euro 2008 güzel bir futbolun oynandığı bir turnuvaydı. rusya da bu turnuvaya ofansif, mücadeleci güzel bir futbolla damga vurdu. avrupa çapında başarısını tescillemiş cska ve zenit kadroları merkezli bir iskeletleri vardı. spartak ve lokomotiv'den de bazı ekler içeriyordu (spartak forveti ve ligin gol kralı roman pavlyuchenko bu kilit isimlerden biriydi). 1 kişi hariç takımın tamamı rusya'da oynuyordu (90'lar ve 2000'lerin başı kadrolarına kıyasla farklılaşan bir durum). bu cska ve zenit kadrolarından yukarıda saydığım birçok isim bu kadrodaydı. bu kadro, avrupa'da zaten başarı elde etmiş, uluslararası tecrübesi yüksek isimlerden oluşuyordu. uluslararası turnuvada da başarı gösterme zamanları artık gelmişti.

dönemin canavarı ispanya'ya 4-1 mağlubiyetle başlamalarına karşın, yunanistan'ı 1-0, isveç'i 2-0 yenip gruplarından çıktılar. hollanda'yı uzatmalarda 3-1 ile geçtiler ve yarı finalde ispanya'ya denk düşüp 3-0 ile elendiler. yani turnuva boyu sadece ispanya'ya yenildiler. rusya'nın bu kadrosunun pek çok ismi yıldızlaştı ve turnuva sonrası avrupa'da üst düzey takımlara transfer oldular. özellikle yıldızlaşan birkaç isim vardı. arshavin zaten zenit'te kendini artık kanıtlamıştı. bu kupa ile "avrupa starı" olarak tescillendi ve arsenal'e transfer oldu. biraz geç bir yaşta oldu bu transfer, ancak arsenal'de bir uyum döneminden sonra adapte olup iyi işler de yaptı. pavlyuchenko golcü bir hüviyet gösterdi, ama avrupa'da tottenham'a transfer oldu ve tam tutmadı. rusya'nın bekleri turnuvada inanılmaz öne çıktılar (zhirkov ve anyukov). zhirkov deli bir fiyata abramovich chelsea'sine transfer olacaktı. 2000'lerin başından beri milli takımda olan kaptan semak, semshov, zenit'in çalışkanı zyrianov, orta sahaya işlerlik kazandıran elemanlardı (lokomotiv'den dmitri torbinski öne çıkan bir diğer isimdi). stoperleri (marka cska'lı sergey ignashevich ve dinamo'dan denis kolodin) ispanya'ya karşı duramadılarsa da, kalan maçlarda iyi iş çıkardılar.

şimdi bir parantez daha açalım; bu yıllar rus futbolunda yeni bir aktörü de devreye soktu: rubin kazan. 2008 ve 2009 şampiyonu, ikonik ölçüde heyecanlı teknik direktör kurban berdyev yönetimindeki hasan kabze ve gökdeniz karadeniz'li rubin kazan, ilginç bir uluslararası oyuncu portföyü ile başarılı oldu. rus milli takım kaptanı sergey semak, yeteneklice orta saha petr bystrov, stoper roman sharonov, ispanyol stoper cesar navas, bildiğiniz stjepan tomas, leh rafal murawski, güney afrikalı macbeth sibaya, güney amerikalı dinamoları cristian noboa, alejandro dominguez, sağ bek cristian ansaldi, sol bek oleg kuzmin, veteran santrforlar savo milosevic ve serhiy rebrov...sonra fatih tekke, aleksandr ryazantsev gibi isimler de katıldı. böyle böyle bu ekip iki şampiyonluk kazandı.

herkes bu öne çıkan takımın 2010 dünya kupası'nda napacağını merak ederken, elemelerde grubunda almanya'nın ardından ikinci olup, slovenya ile playoff oynadılar. playoff'ta bir diğer kayıp wonderkid namzeti dinyar bilyaletdinov'un iki golüyle slovenya'yı bir maçta yenseler de, diğer maçta yenilip deplasman gollerinden playoff'ta slovenya'ya elenip kupa dışı kaldılar. bu, hiddink'in de sonu oldu, yerine zenit'te başarılar elde etmiş advocaat geldi. 2012 dünya kupası kadrosu, 2008'in büyük ölçüde aynısıydı. bir ek, rus futbolunun yeni genç yıldızı alan dzagoev idi. o dzagoev ki rusya'yı kimi turnuvalarda sırtlayacak, cska'nın bayrak adamı olacak, avrupa çapında bir isme dönüşecekti.

dzagoev hemen bu turnuvada 3 golle kendini gösterdi. 2008'dekine paralel bir kadrosu olsa da rusya trajik bir turnuva geçirecekti. çekleri 4-1 geçip, polonya ile 1-1 berabere kalıp iyi başladılar (ki polonya da iyi kadroydu). ama sürpriz bir şekilde çekler hem polonya'yı hem yunanistan'ı yenince, boğuk ve bayık defansif oyunuyla yunanistan da rusya'yı son maçta yenince rusya ikili averajdan elenip 3. oldu (2. yunanistan oldu) ve turnuva dışı kaldı (ki rusya o maçta iki kat topa sahip olup iki kat pas yaptı, kaleye 10 şut olmak üzere toplam 25 denemede golü bulamadı da yunanistan gitti kaleye giden 2 deneme yapıp birinde golü buldu). bu turnuvayla birlikte rusya'nın o euro 2008 altın jenerasyonu da bir bakıma sonu bulmuş oluyordu. rusya'nın kulüp takımları da bu dönemlerde havasını yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı. biraz zenit ara ara flaş transferlerle gündem oluyordu, ancak moskova takımları eski sıklıkta yeni başarılı ya da avrupa çapında oyuncu çıkartamıyordu, rubin rüzgarı sönmüştü, eski jenerasyonların da ya emekliliği geliyordu ya da son demlerine gelmişti.

rusya 2014 dünya kupası'nı da çıkabilmesi muhtemel bir gruptan hezimetle ayrılarak tamamladı. jenerasyon tamamen değişmişti ve eski jenerasyondaki isimlerin yeri dolmamıştı. denis glushakov, aleksandr kokorin, aleksandr samedov, aleksey kozlov, dmitri kombarov gibi yeni isimler 11'deydi. cezayir ve güney kore ile berabere kalıp belçika'ya yenilerek grupta iki puanla elendiler. euro 2016'da fenerbahçe'den de hatırladığınız, prime'ını schalke 04'te yaşamış roman neustadter, rus liginin efektif golcüsü artem dzyuba (bugün rus liglerinin gelmiş geçmiş en çok gol atan ismidir), yeni yıldız adayları aleksandr golovin de eklenmişti ama berbat bir performansla grup sonuncusu oldular. golovin bilhassa gelecek vaad eden bir isimdi, 2018'de monaco'ya büyük transfer yaptı ve hala orada.

2018 dünya kupasının ev sahibiydi rusya. flaş 5-0'lık suudi arabistan galibiyeti ile başladılar. grupları zor değildi, mısır'ı yenip, uruguay'a yenilip 2. olarak üst tura çıktılar. mario fernandes milli takımın brezilya asıllı yeni ismiydi. fyodor kudryashov defansın bir diğer yeni ismiydi. orta sahada çalışkan hüviyetli roman zobnin vardı. ispanya'da uzun yıllardır ya kalburüstü takımların yedeği olarak oynayan real madrid altyapısı çıkışlı denis cheryshev bu turnuvada parlayıverdi. ispanya'yı bir sürprizle penaltılarla elediler. en son penaltılarla finalist hırvatistan'a elendilerse de turnuvayı çeyrek finale yükselip görece başarılı kapattılar.

gecikmeli euro 2020'de, belçika danimarka ve finlandiya ile çok kolay bir grupta değillerdi. ama grubu tek galibiyetle finlerin de arkasında sonuncu kapadılar. o turnuvada kendisini gösteren bir ofansif orta saha daha dünyaya kazandırdılar: aleksey miranchuk. halen atalanta'da oynuyor. tam büyük bir atılım yapamadı, ancak kalburüstü bir oyuncu olduğu da muhakkak.

bu noktadan sonrası ukrayna savaşı ve rus milli takımlarının kupalardan uefa tarafından men edilmesi şeklinde gelişti. belarus ile, asya afrika takımlarıyla falan hazırlık maçı yapıyorlar arada vs. derken pek bir milli takım aktivitesi kalmadı. milli takım teknik direktörü tanıdık bir isim: uzun saçlım mavi gözlüm valery karpin

rus ligi'ne gelecek olursak, 2015'lerden itibaren bir düşüş seyri gösterdi

2005-2010 döneminin ivemsiyle gelen atılım kalmadı. ama yine de bu takımların bir bölümü yüksek bütçelerle iyi oyuncular çıkardı. avrupa'nın, güney amerika'nın çeşitli yörelerinden oyuncular rusya'da oynadı. afrika ve asya'dan da bazı isimler burada parladı (bir örnek, sardar azmoun). 2010'lar moskova takımları ve zenit'in hakimiyetiyle devam etti; son yıllarda zenit (ki biliyorsunuz gazprom sponsorluğunda) iyice hegemonya gibi oldu ve durum pek değişecek gibi değil. fk krasnodar, fk soçi, fk rostov gibi bazı takımlar yer yer öne çıktı.

ancak gerek savaştan kaynaklı olarak, gerekse de genel seyir itibariyle rus futbolu 2005'ten sonra yaratılan atılım dönemini 2015'lere doğru kaybetti ve de en azından kısa ve orta vadede eski seyrine pek de geri gelebilecek gibi durmuyor.