MÜZİK 14 Haziran 2019
24,8b OKUNMA     611 PAYLAŞIM

Progresif Rock Müziği Hakkında Toplumca Kabul Gören Bazı Klişeler

Progresif rock müziğinde, her kültür-sanat dalında olduğu gibi birtakım yanlış ön kabuller ve klişeler mevcut. Bunlara mercek tutalım.
Progressive (progresif): İlerici, yenilikçi, ileri düşünceli.


progresif rock, insanın müziğe bakış açısını değiştiren ve müzik ufkunu genişleten bir tür

progressive rock dinleyenlerin dinlemeyenlerden daha zeki olduğu veya entelektüel bakımdan herhangi bir üstünlüğe sahip olduğu gibi bir iddiam yok. lakin şöyle bir gerçek var ki, hakkıyla progressive rock dinleyen insan cazdan popa, folktan metale ve rap'e, her türü severek dinleyebilir. çünkü progressive rock içerisinde her janradan esintiler barındırır. bir ballad olarak başlayan şarkı, caz esintileriyle devam edebilir. herhangi bir funk veya metal şarkısı gibi başlayıp rap ile devam edebilir. örneğin porcupine tree'nin bateristi (şu an king crimson ile çalıyor) gavin harrison aslında bir caz bateristi, haliyle bu müziğine de yansıyor. aynı grubun basçısı colin edwin bir röportajında "ucube" zamanlar ve vuruşlar görmek için bulgar folk müziği dinlediğinden bahsediyordu. bunların müziğe nasıl yansıdığı the sky moves sideways phase i parçasının 8.20'de nasıl psychedelic rock şarkısından elektronik, experimental bir "şeye" dönüştüğü kısımda görülebilir (gerçi bu şarkı 1995 yılında, gavin harrison henüz gruba katılmadan önce kaydedilmiş. yine de güzel bir örnek.).

dünyadaki her olgu gibi bu müzik türü hakkında da stereotipler ve klişeleşmiş olgular bulunabilir

1. şarkılar genellikle uzundur. en az bir albümü 25 dakikalık iki şarkıdan oluşmayan veya 15+ dakikalık şarkıları olmayan grup ocağa alınmaz.
2. her kült progressive rock grubunun diskografisinde en az 1 tane "battle of x, epilogue, epitaph" vb isimli şarkı veya eski bir destandan bahseden bir parça bulunur.
3. 4/4 başlayan şarkı 7/8, 6/4, 11/4, 9/8 gibi abidik gubidik ölçülerde devam edebilir.
4. 10 dakikalık enstrümantal bölüm bir flüt solosunun ardından popa dönüşebilir.
5. orgazm çığlıklarından çay içerken ağız höpürdetme sesine kadar her şey şarkılarda yer alabilir. dikkatli dinlemekte fayda var (dakikalarını hatırlayamasam da bahsettiğim şarkılar için: orgazm sesi / höpürdetme).

şimdi de bu tür hakkında sıkça söylenen birkaç yaygın yanlışa cevap vermek istiyorum.

yanlış 1 - progressive rock 70'lerden sonra bitmiştir

yok daha neler. bu güruhun en sevdiği grup camel, pink floyd falan oluyor genelde. başka grup bilmediklerinden olmasın? eh, haklarını yemeyelim, bazıları yes'in roundabout parçasını da bilebiliyor. 70'lerden sonra yapılmış birçok güzel albüm sıralayabilirim ama albüm önerilerini sona sakladığım için bu zırvayı tek bir örnekle çürütmek istiyorum: norveçli güzide prog grubumuz wobbler'in 2017 çıkışlı from silence to somewhere isimli albümü. kendisi prog dinozorlarının mabedi olan progarchieves'te 2017'nin en iyi prog albümü seçilmekle kalmamış, gelmiş geçmiş en iyi progresif müzik (progresif müzik diyorum çünkü listede sadece rock değil, miles davis, herbie hancock ve chick corea gibi caz icracılarının albümleri de yer alıyor) albümlerinden oluşan top100'e 16. sıradan girmiş. liste sürekli güncelleniyor tabi.

Wobbler - From Silence To Somewhere 

yanlış 2 - progressive rock'ı en iyi icra eden grup x'tir

bunu iddia edenler de boş beleş pink floyd ve camel fanları oluyor genelde. yanlış anlaşılmasın, her iki grubu da severek dinlerim ama fanatiklik her zaman zarar. en iyi ama kime göre? neye göre? david gilmour gelmiş geçmiş en iyi gitaristmiş. daha neler. her ne kadar kendisi "taptığım" müzisyenlerden olsa da, eminim kendisinin bile en iyi gitarist olmak gibi bir iddiası yoktur (roger waters en iyi bas gitarist olduğunu düşünüyor olabilir belki). kendisinden teknik açıdan çok daha iyi gitaristler sayabilecek olsam da (john petrucci, guthrie gowan, steve howe) neden böyle bir karşılaştırma yapma ihtiyacı duyayım? progressive müziği gerçekten sevmenin bir artısı da bu sanırım: her sanatçının kendi duyguları ve kabiliyetiyle ortaya koyduğu eşsiz (burası biraz tartışılabilir) eserleri takdir etme becerisi. youtube'da birkaç saatlik gezinti sonrası ustalara taş çıkaracak gitaristler bulunabilir. peki bunlardan hangisi animals, aqualung gibi eserler ortaya koyabilmiş? ha derseniz ki "e bunu diyerek kendi dediğini çürütmüş olmuyor musun?" hayır. animals mı daha iyi bir albüm yoksa aqualung mu? ortaya satış rakamları gibi bir ölçek koyulduğunda bir sonuca varılabilir belki fakat saf sevgi ölçekli bir karşılaştırma yapılamaz. beğeni öznel bir ölçektir, somut karşılaştırma ölçeği değil.

Camel - Lady Fantasy (Mirage, 1974)

yanlış 3 - x grubun y albümü progressive değil!

adı "progressive" olan bir türden bahsediyoruz. anlamayan arkadaşlar için türkçesini de yazayım: "ilerleyen, ilerici". bu isim ile ne kastediliyor? hiçbir sınır, hiçbir kural, kaide olmadığı. close to the edge ne kadar progressive bir albümse, to the bone da o kadar progressive bir albümdür. ama pop esintileri varmış. e yani? rock ile caz'ı harmanlayınca progressive oluyor da, rock ile pop, elektronik müzik veya post rock falan harmanlayınca progressive olmuyor mu? ne o, pop yeterince entelektüel mi değil? 

Steven Wilson - To the Bone

yanlış 4 - yeni pink floyd!

belki de en sinir olduğum, rolling stones ve mtv gibi devlerin bok yemesi olan zırva. adam gibi progressive müzik icra eden her yeni gruba "yeni pink floyd" yakıştırması yapılmasına anlam veremiyorum. pink floyd kim, türün mucidi mi? resmi olarak ilk progressive rock albümünü king crimson yapmış olmasına rağmen (in the court of the crimson king) neden her gruba pink floyd yakıştırması yapılıyor? en iyi prog albümlerini icra ettikleri için mi? yine önceki soruya geri dönüyoruz, "kime göre, neye göre?" pink floyd'un bu kadar popüler olmasının sebebi ecnebi tabiriyle accessible, yani bizim "içine çeken, çabucak saran, kolay dinlenir" şarkılar yapması olmasın? bir müzisyen olsam ve bana yaptığım müziğin pink floyd ile hiçbir alakası olmadığı halde bu yakıştırma yapılsa, grubu ne kadar sevsem de bunu kendime hakaret sayarım. öncelerin black metal, şimdinin progressive metal grubu enslaved'e "hmm, pink floyd'dan esinlenmiş" diyeni gördüm. bunu grup elemanlarına söylesen götleriyle gülerler. pink floyd nere, enslaved nere amk? çeşitli progressive rock/metal gruplarından esinlendikleri doğrudur, yer yer rush benzeri riffler, opethvari sololar oluyor şarkılarında ama kafalardaki progressive rock=pink floyd imajını yıkmak gerekiyor. pink floyd, progressive rock'un bir alt kümesidir, progressive müzik pink floyd'un alt kümesi değil. progarchives'de yarım saat geçirmek dünyada bugüne kadar kaç yüz progressive müzik icrad etmiş grubunun var olduğunu görmek için yeterlidir. bir kısmı pink floyd'a öykünmüş olabilir, evet; ama metallica'ya öykünen onlarca metal grubu da var, hepsi yeni metallica mı oluyor yani? 

The court of the Crimson King

yanlış 5 - duygu yok bunlarda duygu!

bazı progressive rock şarkılarının teknik mastürbasyon olduğu doğrudur. ama prog, liquid tension experiment, symphony x gibi gruplardan ibaret değil. bunu söyleyene king crimson'dan epitaph, milliyetçi damarlarınız kabardıysa barış manço'dan yol verin ağalar beyler dinletip geçiniz.

Barı Manço - Yol Verin Ağalar Beyler

yanlış 6 - offf yaaa bunların hepsi aynı!

yazının başında progressive rock dinleyenlerin diğer insanlardan zeki veya üstün olduğu gibi bir iddiam olmadığını söylemiştim, lakin herhangi bir insanın bu zırvalığı savunan insanlardan daha zeki olabileceği kanaatindeyim. her yaz hit olup bir yaz katy perry, bir yaz rihanna, öteki yaz shaggy veya drake etiketi ile çıkan "yerim sizi cali kızları"/"oh yeah yaz geldi mr worldwide" temalı şarkıları zevkle dinlerken sorun olmuyor ama? ki şarkıların aynı olduğu iddiası zırvalıktan da öte, zırvalığın daniskasıdır. bu ve bu şarkıların ikisi de progressive rock başlığı altında bulunuyor. ikisi hakkında tek bir ortak nokta söyleyebilir misiniz? eh evet, ikisinde de enstrümanlar kullanılıyor.
öykünmeler, göndermeler olabilir tabi. en ünlü "öykünmelere" örnek vermek gerekirse:

camel - never let goopeth - benighted


pink floyd-dogs = porcupine tree- time flies

Porcupine Tree - Time Flies

ama şarkıları icra eden sanatçıların bu durumu inkar ettikleri de yok. örneğin mikael akerfeldt camel'a olan hayranlığını her fırsatta dile getiriyor. steven wilson da bu şarkının hikayesinin küçüklüğüne dayandığını, pink floyd'un animals albümü sahip olduğu ilk plak olduğundan zamanında onu bol bol dinlediğini ve dogs'a benzer bir şarkı yapma isteğiyle bu şarkıyı yazdığını söylüyor. diğer türlerde ise bu durumların nasıl sonlandığı biliyorsunuz: davalar, ortadan kaybolan şarkılar vs. en taze örneklerinden biri için radiohead ve lana del rey arasında yaşanan husumete aşağıdan göz atabilir:


progressive müzik, saygının, sevginin ve ahlakın janrıdır. şüphesiz ki o, müziğe saygıyı tembih eder, serdar ortaç dinlemenizi de yasaklar. o, dinleyesiniz diye fear of a blank planet gibi albümler sunuyor...

Adını Farklı Gruplarla Duyduğumuz Progresif Rock Tam Olarak Nedir?