TARİH 17 Temmuz 2017
199b OKUNMA     1093 PAYLAŞIM

Portekiz, Yüzyıllar Boyunca Komşusu İspanya Tarafından Yutulmadan Nasıl Ayakta Kaldı?

Portekiz'le ilgili genel bilgimiz ''küçük bir ülke'' oldukları yönünde. Sözlük yazarı ''guru'' da tam bu noktada devreye girmiş ve bize biraz Portekiz tarihinden bahsetmiş.


portekiz, çoğumuzun hakkında "ispanya'nın komşusu olan ufak bir ülke" dışında pek de çok fikri olmayan bir ülke.

oysa ki, bu ülke bize örnek olabilecek, dersler çıkarmamızı sağlayabilecek bir tarihe sahip zira portekiz de aynen türkiye gibi, bir kaç yüzyıl süren bir imparatorluğun ardılı olan bir ülke.

bu ülkenin tarihi bize vizyon sahibi ve akıllı bir liderin, ufacık bir kara parçasına sahip bir ülkeyi bulunduğu tarihin tüm aşırı dinci karanlığı içerisindeyken bile aklın ve bilimin ışığı sayesinde nasıl bir dünya imparatorluğuna çevirebildiğini ve aynı şekilde doğa olaylarından, yanlış kararlar alan diktatör yöneticilere bir çok faktörün bu imparatorluğu nasıl yine ufacık bir kara parçasına dönüştürebildiğini gösterebilir.

umarım okurken bir yandan türkiye tarihi ile paralellikler kurar, benzerlikleri fark edersiniz.


öncelikle soru şu: coğrafi olarak ufacık olan bu ülke, son derece güçlü komşusu ispanya tarafından yutulmadan yüzyıllarca dayanmayı, onu geçtik ispanya'ya rakip olacak bir dünya imparatorluğu kurmayı nasıl başarmıştır? görelim.

portekiz tarihi reconquista yani müslümanların iber yarımadasından çıkarılması sonrası asturias krallığından vímara peres adında bir asilzadenin 868 yıldında portus çale yani günümüzdeki porto bölgesini ele geçirmesi ve "portuğal kontu" unvanını alması ile başlar. bu topraklar günümüzün kuzey portekizidir. vimara peres asturias kralının izni ile güneye doğru genişlemeye başlar. güneyden cordoba'da müslümanların sürekli tacizine maruz kalan bu kontluk, nihayetinde cordoba'nın da müslümanlardan arındırılması ile doğal sınırlarına ulaşır.

kontluğun bundan sonraki tarihi, leon krallığı adını alan büyük ağabeyi ile didişmeler ile geçer. tüm bu süreç içerisinde krallık içerisinde yarı özerk bir şekilde yaşamayı başarır.

1071'de türkler anadoluya girerken, avrasya'nın diğer ucunda portekiz kontu nuno mendes daha fazla bağımsızlık peşindedir ve artık galiçya krallığı adını almış olan efendilerine savaş ilan eder. sonuç galiçya'nın zaferi ve galiçya kralının kendisini "galiçya ve portekiz kralı" ilan etmesidir. bu portekiz kontluğunun sonu olmakla beraber, tarih sahnesinde ilk defa "portekiz krallığı" adının anılmasıdır.


gerçekten portekiz kontluğu burada bitti mi ? bu kadar mıydı?

yıl 1096 olur. portekiz'i de kapsayan galiçya bölgesi leon kralı alfonso tarafından damadı burgundy'li raymond'a verilir. (oha) bir süre sonra raymond'in gereğinden güçlü olduğunu düşünen kral bölgeyi parçalara ayırıp "sen öyle çok güçlü oldun, yarısını da kardeşe ver" diyerek portekiz bölgesini alıp, bir diğer damat olan burgundy'li henry'ye verir. anlaşıldığı kadarıyla burgundy damatlarıyla ünlüdür ve başlık parası en az bir kontluktan başlamaktadır.

henry damat, bölgesinde rahat durmaz ve bağımsız krallık tohumlarını atar. 1140 yılında kontluk leon krallığı ile valvedez savaşı'na girişir ve yener. 1143 yılına geldiğinde ikinci portekiz kontluğu, papa'nın da şahitliği ile leon krallığı tarafından krallık olarak tanınır. artık portekiz bağımsızdır.

Henry

1383 yılına geldiğimizde portekiz kralı 1. ferdinand arkasında bir erkek evlat bırakmadan ölmüş ve taht üzerinde hak iddia eden ve akrabalık yolu ile kastilya'ya bağlı prenslerin savaşmasına yol açmıştır. bu prenslerden birinin tahta geçmesi portekiz bağımsızlığının sonu olacaktır. öte yandan john aviz bir başka adaydır ve bağımsızlığın devamını sağlayabilecektir. bu yüzden soyluların da desteği ile aviz yönetimi ele geçirir fakat bu aynı zamanda kastilya ile savaş anlamına gelmektedir. artık portekiz şehirleri kastilya'nın kuşatması altındadır.

kastilya geleneksel olarak fransa'nın müttefikidir. fransa'nın geleneksel düşmanı ise ingiltere'dedir. dolayısı ile ingiltere portekiz ile ittifak yaparak kastilya ve dolaylı olarak fransa'yı baskı altına almak ister. portekiz'in geri kalan tarihi boyunca yaşamının temel dayanağı olan ittifak artık kurulmuştur: ingiltere + portekiz vs fransa + ispanya

nihayetinde elit ingiliz kuvvetleri aviz'in daveti ile portekiz topraklarına girer. bunun üzerine kastilya kralı kuvvetlerinin başına kendisi geçerek bu sorunu sonsuza dek çözmek ister ve fransız atlıları ile birlikte portekiz'in üzerine yürür. savaşın adı aljubarrota savaşı, tarih ise 1385'dir. portekiz ve ingiliz güçleri toplam 6600 kişi iken kastilya ve fransa güçleri toplam 31bin kişidir. beklenen sonuç olmaz ve portekiz savaşı sadece kazanmaz, kastilya kuvvetlerine bir katliam yaparak sadece o gün değil, uzunca bir süre daha kastilya tarafından saldırıya uğramamayı garantiler. toplam 10binden fazla kastilya askeri ölmüştür.

bu ağır yenilgiye rağmen kastilya, portekiz'in bağımsızlığı ve aviz'in krallığını kabul etmez. bunun üzerine bir ikinci savaş 1411'de gerçekleşir ve yine portekiz'in zaferi ile sonuçlanır. artık kastilya'nın bu bağımsızlığı tanımak dışında çaresi kalmamıştır. zafer aynı zamanda ingiliz-portekiz ittifakının da resmen yenilenmesi anlamına gelir.


ilginç bir nokta olarak, 1411'de imzalanan bu ittifak günümüzde hala yürürlüktedir ve tarih boyunca bir kaç kez tarafların birbirini savaşa davet etmesi şeklinde kullanılmıştır. en son kullanımı ise birleşik krallık'ın falkland savaşıdır. aynı zamanda ikinci dünya savaşı sırasında müttefiklerin portekiz topraklarını üs olarak kullanması için de aynı anlaşmadan yararlanılmıştır.

bu tarihten sonra avrupa topraklarında nispeten stabiliteye kavuşan portekiz, avrupa'da daha fazla büyüyemeyeceği öngörerek gözünü deniz ötesine diker. hedefleri tarihi düşman afrikalı müslümanlardır. 1415'de geleceğin ünlü portekizli lideri denizci henry'yi de [henry the navigatör] taşıyan portekiz filosu afrika kıyılarındaki ilk dayanak noktasını olan ceuta'yı ele geçirmek üzere denize açılır. işte portekiz'in kaderini değiştiren o bilge adam denizci henry'dir.

haçlı seferleri sonucunda kudüs'de kalıcı bir hristiyan devleti kurma planları boşa çıkınca, hristiyanların elit kuvvetlerini oluşturan tapınak şövalyeleri geri çekilir. bu şövalyelerin bir kısmı kuzeye baltık denizi kıyılarına yerleşerek toton şövalyeleri adını alırlar. geri kalanların bazıları yeni bir haçlı seferi denedilerse de başarısız olurlar. bu başarısızlığın suçu tapınakçıların lideri jacques de molay'a yüklenir. papa ve bazı burgundy ileri gelenleri tapınakçıları ortadan kaldırmaya karar verirler. nihayetinde tapınakçılar öldürülür ve mallarına el konur ve bu mallar ikiye bölünerek bir kısmı aragon'daki orden de montesa'ya , diğeri ise reconquista dolayısı ile ün kazanmış olan portekiz'deki ordem militar de cristo'ya verilir.

işte bizim henry, 1420'de bu ordem militar de cristo'nun yönetimindedir. henry'nin aklında başka planlar vardır ve bu gelen mallar, bu planlar için gerekli kaynağı oluşturur. ortaçağın tüm dini bağnazlığı ve muhafazakarlığı içerisinde, ileri görüşlü ve akla önem veren bir insan olan henry, bu malların bir kısmını estudo geral'e, tüm bilimlerin öğretildiği bir kurum oluşturulması amacı ile bağışlar. bu kurumda gramer, mantık, retorik, aritmetik, müzik ve astronomi öğretilmesini emreder. bu kurum daha sonra günümüzdeki üniversidade de coimbra'ya yani coimbra üniversitesi 'ne dönüşecektir.

Coimbra Üniversitesi

bu çalışmaların meyvesi, portekizlilerin geliştirdiği o zamanlar deniz savaş gücü olarak kullanılan kadirgalardan daha hafif ve kürek gücü yerine, rüzgar gücü ile hareket eden dolayısı ile operasyon maliyeti çok daha düşük olan karavel'dir. bu gemi aynı zamanda çok daha hızlı ve manevra kabiliyeti daha yüksektir. bu buluş ile portekiz denizcilikte bir anda sıçrama yapar zira artık açık okyanusta daha etkin olabildikleri gibi sığ sularda, nehirlerde de ilerleyebilmektedirler.

henry'nin bilime yaptığı yatırımın sonucu, karada daha fazla büyüyemeyen dolayısı ile daha fazla zenginleşemeyen fakat ayakta kalabilmek için zengileşmesinin şart olduğunun farkında olan portekiz'in deniz aşırı büyüyebilme yeteneğini kazanmasıdır. diğer avrupa devletleri osmanlı imparatorluğu tarafından tutulan ticaret yollarından dolayı yüksek maliyetlerle ticaret yaparken, portekiz yeni ticari limanlar arama işine girişmiştir. hedefleri hindistan'a denizden gitmek ve kara yolunu tıkayan osmanlı imparatorluğu'nu aradan çıkarmaktır. böylece henry keşifler çağı'nı ve dolaylı olarak osmanlı imparatorluğu'nun yıkılışını başlatır.

aynı zamanda, hem zorunlu olmanın getirdiği cesaret hem de bilimsel ilerlemenin aydınlığı ile diğer milletler cebelitarık'ın ötesinde ve güneyde korkunç girdaplar, canavarlar, gidenin geri gelmediği denizler olduğunu düşünürlerken portekiz'liler, henry'nin idaresinde cesaretle okyanusu keşfetmeye çıkmış, özellikle de afrika kıtasından güneye doğru inmekte tereddüt etmemişlerdir.

portekizlilerin geliştirdiği tek şey caravel değildir. aynı zamanda kara savaşlarında kullanılacak başka silahlar da geliştirirler. daha hızlı ateşlenen ve daha ucuza malolan (çok daha pahalı olan bronz yerine demirden dökülen) toplar, kara kılıç (yakın dövüşte daha avantajlı olan ve caravel askerleri için geliştirilmiş olan ufak bir kılıç) gibi askeri teknolojik yeniliklerle rakiplerine üstünlük sağlarlar.

bunun dışında, portekiz mühendisliği "pre-fabrik" parçalar kullanarak çok daha kısa sürede gemiler inşa etmeyi keşfeder. aynı teknik, ele geçirilen yerlerde hızlıca yerleşim kurmak için kurulan evler için de kullanılır. çok daha önemlisi ise, astronomi ile uğraşan bilim adamlarının keşfettikleri navigasyon teknikleridir.


bu keşiflerden hiçbirinin önemi ise, şimdi söyleyeceğim keşfin yanına yaklaşamaz. portekiz'li bilim adamları okyanus rüzgar ve akıntılarının belirli bir periyodu takip ettiğini, bunun ise kuzey afrika'dan güneye inen sonra henüz keşfetmedikleri okyanusun ötesinden geriye doğru geldiğini ve dairesel olduğunu farkederler. yani gulf stream'ı keşfetmişlerdir. bunun önemi şudur. afrika kıyılarından güneye doğru şiddetli akıntılar vardır ve o yöne doğru giden gemiler geriye gelemezler. ne rüzgar ne de kürek gücü yeterli gelir. gemilerin batıya okyanusun içine doğru açılmaya ise cesareti yoktur. dolayısı ile giden gelmemektedir. bu da türlü efsanenin doğmasına, o kıyıların lanetli olduğu düşüncesine yol açar. portekizli bilimadamları ise şimdi, güneye gittikten sonra akıntıya karşı değil, okyanusa doğru batıya açılın sonuçta akıntı sizi geri getirecek demektedir. portekiz'liler bunu denerler ve güney akıntısından kurtularak geri dönmeyi başarırlar, adına volta do mar [denizin dönüşü] dedikleri kuzey akıntısını keşfetmiş, bu akıntı sayesinde doğrudan portekiz kıyılarına geri dönmüşlerdir.

tüm bu süreç içerisinde bir diğer önemli aktivite ise diplomasidir. portekiz, güçlü komşusu ile henüz rekabet edemeyeceğinin farkında olarak özellikle ingilizler ile yaptığı ittifak ile güç dengesini sağlamış fakat ingilizler'in kendilerine karşı avantaj ele geçirmelerine izin vermemiştir.

portekizliler artık daha da cesaretle giderek daha fazla güneye inmektedir. nihayetinde ümit burnu'nu keşfedip tekrar kuzeye gitmeye başlarlar ve asya'ya giden yolu diğer milletlerden önce bulurlar. 1489'a geldiğimizde artık portekizliler hindistan'a denizden ulaşmış ve goa'yı ele geçirmişlerdir. 1500 yılında güney amerika'ya ulaşırlar ve daha sonra brezilya'ya evrilecek yerleşimi kurarlar. 1511'de ise malezya'nın malacca şehrine ulaşıp ele geçirirler. portekiz artık dünyanın her yerinde limanları olan bir imparatorluktur. bu limanlardan topladıkları malları avrupa'ya götürüp osmanlı imparatorluğu'nun elindeki avantajı ele geçirirler ve ticaret ile zenginleşmeye başlarlar.

tüm bunlar denizci henry'nin dehası ve bilime, akla verdiği önemin sonucudur.


peki bu büyük imparatorluk nasıl oldu da günümüzdeki sınırlarına geri çekildi ? işte bu da stratejik derinlik. görelim.

1755'de lizbon dev bir deprem [günümüzde sismologlar bu depremin büyüklüğünün 8.5 - 9 arasında (evet yanlış okumadınız 9) olduğunu ve 3.5 - 6 dakika arası sürdüğünü tahmin ediyor] olur. depremin yıkılıcılığına, okyanustan gelen 20 mt yüksekliğinde tsunami eklenir. lizbon neredeyse tamamen yıkılmışken, 40 dk sonra gelen tsunami ile kalan insanlar sular altında kalır. lizbon yok olmuştur. hasar gören tek şehir lizbon değildir, sayısız kale yıkılmış, sular altında kalmıştır. deprem finlandiya'dan kuzey afrika ve karayıpler'e kadar geniş bir coğrafyada hissedilmiştir. bu arada vasco de gama'nınkiler de dahil geniş bir coğrafi arşiv de yok olmuştur. her ne kadar şiddeti çok daha büyükse de, 1999 istanbul depreminin türkiye'ye verdiği zarara benzer bir zarar oluşur. [kips]

depremin siyasi sonuçları oluşmuş ve iktidar değişikliğine yol açmıştır. [lan ?] kral depremden sağ kurtulmuşsa da, yetkiyi ve gücü başbakan sebastião de melo'ya (marquis of pombal) bırakmıştır. gücü eline geçiren marquis önceleri ülkeyi kalkındırmış ve özellikle de depremin araştırılmasını emrederek sismoloji biliminin kurulmasına önayak olmuşsa da zamanla diktatöre evrilmiş [oha ?] ve ellerinde güç olan asilzadeleri birer birer ortadan kaldırmıştır [bak bak bak] gücüne son verdiği odaklardan ise halihazırdaki kralın eğitimi sırasında üzerinde güçlü bir etkisi olan cizvit tarikatının olması ayrıca ilginçtir. [yuh artık] bütün bunları yaparken gereken finansmanı ise koyduğu yeni vergilerle sağlar. [aynısı kaynımda var]


çöküş, genç kral sebastião*'nun kuzey afrika müslümanlarına giriştiği kişisel haçlı seferi ile başlar. kral henüz evlenmemiştir, dolayısı ile çocuğu yani varisi de yoktur. kral osmanlı imparatorluğu tarafından desteklenen fas sultanı tarafından yenilgiye uğratılır. kendisi en son karşı cepheye doğru at sürerken görülmüştür. artık portekiz tahtı boştur, aviz hanedanı sona ermiştir. ispanya devreye girer ve kralın tahtı ele geçirebilecek kuzenlerini engeller. portekiz artık ispanya egemenliğine girmiş iber birliği kurulmuştur. bu portekiz için artık sadece bağımsızlığın kaybı anlamına gelmez, ispanya ile birlik içerisine giren portekiz ingiliz ittifakını kaybetmiş, ispanya'nın düşmanlarına düşman, dostlarına dost haline gelmiştir. bu birlik portekiz'in tekrar bağımsız bir krallık olmasını sağlayan guerra da restauracão'ya kadar 60 sene sürer. fakat bu sırada deniz aşırı topraklarının ingiliz ve hollanda saldırılarına uğramasının önüne geçilemez.

portekiz iber birliği'nden kurtulduğunda artık çok geçtir. deniz aşırı topraklarına yapılan ingiliz, hollanda ve fransız saldırıları sonucu gelirleri kaybolmuş, artık tamamen hindistan ve brezilya kolonilerine bağımlı hale gelmiştir.

portekiz bundan sonra 1807'de napolyon'un işgaline uğramış ve bu dönemde başkent lizbon'dan brezilya'ya (rio) taşınmıştır. 1823'de ise brezilya portekiz'den bağımsızlığını kazanır. imparatorluk giderek küçülmektedir. bu dönemde portekiz afrikanın güneyinde angola ve mozambik arasındaki şeridi ele geçirir. bu ekvatora paralel ve atlantik okyanusu'ndan, hint okyanusu'na ilerleyen bir bölgedir. bu bölgenin işgali ise britanya'nın 1890'da portekiz'e bir ultimatom vermesine yol açar zira kahire ıle cape town arasındaki yol kesilmiştir. britanya bu bölgedeki bazı toprakların boşaltılmasını istemektedir.

portekiz kralı, britanya ile savaşmayı göze alamaz ve ültimatomu kabul eder. bu ise tüm portekiz imparatorluğunda ingiliz ve kral karşıtı gösterilere, isyanlara yol açar. halk, şanlı portekiz imparatorluğunun böyle bir aşağılamayı kabul etmesine kızgındır. sonuçta cumhuriyetçiler darbe yapar ve yönetimi ele geçirir.

1961'e geldiğimizde ise hindistan portekiz'den goa'yı boşaltmasını ve yasal sahibi hindistan'a terketmesini ister. portekiz goa'yı ele geçirdiğinde hindistan adlı bir ülke olmadığını öne sürerek reddeder fakat artık o eski gücünden eser yoktur. goa'yı savunmak için denizaşırı asker gönderme gücüne sahip değildir. goa'daki kuvvetleri ise savunmaya yetmez. nihayetinde çıkan savaşta goa'daki avrupalılar canlarını zor kurtararak kaçarlar.

portekiz artık dev bir imparatorluğun ardından "biz bir zamanlar neydik be, cihan imparatorluğuyduk yeminnen" diye boş boş övünen varisidir.

son olarak, portekiz'e denizci kimliğinden ve tüm dünyaya açılmak zorunda kalmasının getirdiği kayıplardan miras, ölen denizcilerin dul eşlerinin yarattığı fado kalır.