EKONOMİ 1 Haziran 2018
22,9b OKUNMA     812 PAYLAŞIM

Petrol Üretiminin Tepe Yapacağı Noktayı İfade Eden "Peak Oil" Kavramı Tam Olarak Nedir?

Peak Oil kavramı, uzun süredir konuşulan bir şey. Bu teoriye göre yakın bir gelecekte dünya petrol üretimi tepe noktasını görecek, o andan itibaren belli oranda senelik düşüşlerle azalacak ve bir krize doğru yol alınacak.
iStock

peak oil hadisesinin en güzel ifadesi, doğal kaynakların sınırsız kabul edildiği bir ekonomik büyüme modelinin eninde sonunda doğa kanunlarına (özellikle de termodinamik kanunlarına) takılarak iflas etmesidir. 2008 yılından itibaren global ekonomide görülen durgunluğun ve resesyonun altında bu gerçek yatmaktadır.

bu kavramı basitleştirerek anlatmak gerekirse

1) bir adet petrol kuyusunun zamana göre üretim miktarı ters çan eğrisine tekabul etmektedir. çan eğrisinin pik yaptığı noktadan itibaren bir kuyudaki üretim karlılığını kaybetmeye başlar. üretim miktarı düştükçe kuyu karlılığını yitirdiği gerekçesiyle kapatılır.

2) hubbert amcanın teorisine göre dünya üzerindeki bütün petrol kuyularının üretim eğrileri transpoze edildiğinde (yani kabaca toplandığında) dünyadaki toplam petrol üretiminin zamana bağlı değişimini gösteren grafik de bir adet petrol kuyusunun üretim-zaman grafiğine benzer bir çan eğrisine tekabul etmektedir.

3) hubbert'in peak oil teorisinin dayandığı esas nokta, yeraltındaki keşfedilmiş petrol rezervlerinin sınırlı ve tükenmekte olması ve bunun yanında geçen zaman içinde yeni petrol kuyularının keşfedilme sıklığının azalmasıdır.

günümüzde dünya üzerinde mega diye tabir edebileceğimiz petrol yataklarının hemen hemen hepsi (en başta ve en önemlisi wikileaks belgelerine de yansıdığı kadarıyla gavar havzası) hubbert eğrisinin pik noktasını yani karlı olma eşiğini aşmış durumdadır. keşfedilmekte olan yeni petrol yatakları ise bu mega yatakların yanında oldukça ufak kalmaktadır.

kodaman devletler 2005 yılı itibariyle geride bıraktığımız petrol zirvesi olayının global ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini olabildiğince ötelemek için var güçleriyle çalışmaktalardır. önümüzdeki on sene içerisinde bu yıkıcı etkinin ötelenemeyecek hale gelmesinin ardından dünya nüfusunda radikal bir düzenlemeye gidilmesi kaçınılmaz hal alacaktır.

oldukça tartışmalı bir kavram peak oil. tartışma iki boyutta cereyan etmekte birincisi dünyamızın petrol rezerv potansiyeli ikincisi ise ekonomik ve politik sınırlamalar.

rezerv sorunsalı: meslek icabı bu izbelikle çok uğraştığım için naçizane fikirlerimi ve bir kaç sıkıcı bilgiyi sizinle paylaşayım:

şu anda, kıtasal kara içinde klasik anlamda petrol aranabilecek havzaların %90'dan fazlası belirlenmiş, sondajlar ve jeofizik loglar ile kaydedilmiş vaziyettedir. bu potansiyel sanıldığından çok olmakla beraber petrol kaynak kayalarının bin çeşidi (rezervuarda olgunlaştırılmış bitüm, bitümlü şeyl vb.) olduğundan ve hepsinin işletilebilirliği değişken olduğundan mesele petrolü bulmak değil dünya ekonomisini krize sürüklemeden çıkarabilmektir (ekonomi başlığı altında açıklamaya çalışacağım).

petrol araştırmaları iki şekilde yapılır. birincisi klasik jeoloji yöntemleri ile dağ bayır dolaşıp uygun yapısal kapanlar bulmaktır. yapısal kapanlar, yani antiklinorium adı verilen deve hörgücünü andıran ve onlarca kilometreye yayılmış tepelikler bulunması şeklinde (evet çok çok kabaca böyle) cereyan eder. bu yöntem yukarıda bahsettiğim hesaplanmış rezervin büyük çoğunluğunu oluşturur. kazakistan, azerbaycan petrolleri bu tür alanlarda bulunmaktadır.

ikinci yöntem ise 1970'ler de bir exxon(aslında esson ama neyse) think tank lideri olan peter vail tarafından ortaya atılmış "sekans stratigrafisi" temellerine dayanarak karmaşık sistemler izleyerek yapısal olmayan sedimanter kapanlar bulunması üzerinedir ve doğrusunu söylemek gerekirse dünyanın şu anda içinde bulunduğu iyi kötü denge konumunun önemli nedenlerinden birisi de vail'in bu teoreminin uygulamalarıdır. arap plakasının otokton sedimantasyonlarındaki petrol rezervleri ve özellikle denizlerdeki petrol araştırmaları bu sistemle yapılır.

bu anlattıklarımın çoğunluk için ibranice mtv reklamları kadar anlaşılabilir olduğunu biliyorum ama şöyle bağlayayım. ilk yöntem klasik sistemde gelebileceği doruk noktasına ulaşmıştır ve bu saatten sonra kıtasal karalar üzerinde "oha biz bunu nasıl görmemişiz" diyebileceğimiz büyüklükte bir petrol rezervinin çıkması pek mümkün değildir. ikinci sistem ise geleceğin enerji politikalarını belirleyecek olan deniz rezervlerini ilgilendirmektedir ve gelecek için umut vaad etmektedir. şöyle ki:

en yakın örnek olarak brezilya'nın iki yıl önce vail'in metodlarını kullanarak bulduğu campos basenindeki papa terra rezervi verilebilir. exxon mobil ve petrobras ve diğer petrol şirketlerinin ortak çalışması sonucu ortaya çıkan bu rezervin 700 milyon varil ham petrol rezervinin olduğu belirtilmiştir. bu potansiyeli ifade etmek için brezilyanın işletilebilir rezerv akmaya başladığı zaman durduk yerde oecd üyeliğine terfi edeceğini söyleyebilirim.

bu rezervvde dikkat çeken olay şudur. normalde atlantik okyanusunun güney bölgelerinde petrol oluşturan organik maddelerin bolluğuna rağmen güçlü akıntıların etkisi yüzünden bu organik maddelerin oksijen ile doğrudan teması sonucu depolanamadan çözülüp taşındıkları varsayılmaktaydı (karadenizde neden güçlü petrol rezervlerinin olmadığının da cevabı budur) ve petrobras elince kalan son bilmemkaç yüzmilyon doları son bir çabayla bu araştırmaya yatırmadan önce bölgenin potansiyeli hakkında bir yorum yapılamıyordu şimdi ise borusunu kapan atlanikte sondaj peşinde.

kısacası petrol endüstirisi dünya üzerindeki en yüksek teknolojiyi kullanan ve her an böylesi yeni keşifle ryapma potansiyeline sahip bir endüstiridir ve haliyle akıl hafsala almayacak para dönmektedir işin içinde.

şimdi kardeşim on saatir ne anlatıyorsun peak oil'den bahset diye inlediğinizi duyar gibiyim. peak oil teorisine göre yıllık petrol üretimindeki dramatik düşüşün bir çok değişkenden bağımsız olarak işletilebilir (yani ekonomik) rezervlerle bağlantılı olduğu iddia edilir ki doğrudur.

eğer dünya üzerindeki potansiyel rezervler (kanada kumlu şeylleri, utah formasyonu vb) asla işletilmezlerse ekonomik olarak fizibil rezervler işletildikçe artan talep nedeniyle petrol miktarı hızla azalacaktır. peak oil teorisinin zayıf kaldığı nokta ise petrol arama ve işletmelerindeki gelişmeleri yeterince iyi tahmin edememesidir. rezervuar iyileştirmeleri, denizaltı potansiyeli, daha etkin petrokimyasal benzin üretim teknikleri derken azalan petrolün daha etkin kullanımı ile 2100'lü yıllara kadar ittire kaktıra da olsa ulaşılması planlanmaktadır.

kısacası, birinci dert petrolün cart diye birden bitmesi değil hükümetler ve şirketler inanılmaz derecede zararlarla petrolü çıkarmak yerine birbirinin malına göz dikmesi sonucu ortaya çıkacak arbededir. zira dünya üzerinde sözü geçen her ülke kendi enerji ihtiyacını 50 yıl daha karşılayabilmek için dünyanın geri kalanını ateş fırtınalarına boğmaktan çekinmeyecektir çünkü bahsettiğim güvenilir olmayan rezervlerin agresifce işletilmeye açılması cidden mad max çağının yaklaştığının habercisi olacaktır.

çözümü çok da açık olmayan bir problem bu. evet petrol sınırlı ve henüz sentetik olarak üretilebilmiş değil. ikinci dünya savaşında bazı amerikalı bilim adamları nükleer ışıma ile ham organik maddeden petrol üretmeyi denemiş hatta çok da az olsa başarılı olmuşlardır ama öyle bir sistemin ekonomik olması bugünkü değil 100 yıl sonraki bile teknoloji ile imkansız gözükmetedir. ha olur da yarın mit'de siyah çerçeveli gözlüklü bilim adamının biri hop diye bulur bu yöntemi bana kapak olur o ayrı. ama hayır petrol öyle korkulduğu kadar hızlı bitmiyor üstelik deniz rezervleri teknoloji ilerledikçe daha artacak gibi.

şimdi merak eden olabilir, peki türkiye neresinde bu işin?

türkiye, malesef petrol kaynakları kendi kendine yeterli olabilecek bir ülke değil. doğu anadolu petrollerinin çoğu arap plakasının sondaj yapılabilen seviyelerinin anatolid kıtasına sokulum yaptığı yerlerde (batman-raman formasyonu vb.). trakya bölgesinde hamitabat, mezardere, ceylan formasyonlarının petrol potansiyeli de öyle çok güçlü değil, doğal gaz açısından daha yetkinler. karadenizde petrol aramak açıkcası sınırlı bilgimle bile çılgınlık diyebileceğim bir aktivite çünkü kabul edilmiş petrol oluşum sistematiğine aykırı bir havza. fakat güncel doğal gaz oluşumu o kadar hızlı ve geniş yayılımlı ki bu potansiyeli en az petrol kadar önemli. akdeniz petrol potansiyelimiz ise henüz araştırma halinde ama genel geçer kural olarak televizyona kim çıkıp şu kadar petrol bulduk, zengin olacağız derse bilin ki ağır yalan söylüyordur.

ha bu demek değil ki araştırmayalım, geliştirmeyelim. zira kendimizin çıkarttığı her damla petrol enerji bağımlılığımızı azaltmak için altın değerindedir ve peak oil teorisi olsa da olmasa da petrolün azaldığı (daha doğrusu talebin geometrik arttığı) bir dünyada ağır zarar etme pahasına son damlasına kadar çıkarmamız gerektiğine inanmaktadır bu naçizane dostunuz.

Bu içerik de ilginizi çekebilir