TARİH 3 Şubat 2022
39b OKUNMA     417 PAYLAŞIM

Osmanlı'da Yaşanan Tahta Büyük Oğlan mı, Ailenin Kıdemlisi mi Geçsin Tartışmaları

Osmanlı'da tahtın babadan en büyük oğula geçtiği primogeniture sistemi 318 yıl kadar sürmüş. Sonrasında ise işler biraz karışmış.

primogeniture; saltanat hakının babadan, en büyük erkek çocuğa geçmesine verilen ad. belçika, danimarka, lüksemburg, hollanda, norveç, isveç, ispanya ve monako gibi pek çok avrupa monarşisiyle birlikte osmanlı monarşisinde de uygulanan bir veraset sistemi primogeniture.

gerçi osmanoğlu sülalesindeki uygulama süresi 318 yıl kadar. 1617'de ölen birinci ahmet'ten sonra saltanat hakkı en büyük erkek çocuğa (ekber evlat) değil, hanedanın en yaşlı/kıdemli (senior) üyesine verilmeye başlanarak ekber evlat sisteminden ekberiyet sistemine (seniorat düzeni) geçilmiş. dolayısıyla normalde birinci ahmet'ten sonra en büyük oğlu ikinci osman'ın padişah olması gerekirken, hanedanın en yaşlı üyesi olan birinci mustafa tahta geçirilmiş. mustafa'nın delirip üç ay sonra tahtını ikinci osman'a devretmesi ise tarihin garip bir ironisi. ha ama ikinci osman'dan sonra en kıdemlinin tahtta geçmesi usulü, birinci meşrutiyet'e kadar teamülen uygulanmaya devam etmiş.

I. Mustafa

teamülen kelimesine dikkat, zira ortada yazılı bir kural yok. yok ama padişah değişikliklerinin tamamı ekberiyet, yani hanedanın en kıdemlisine verilecek şekilde genellikle tıkır tıkır işlemiş. genellikle diyorum, çünkü batılılarla yoğun ilişkilerin kurulduğu 19.yy'da çarşı karışmaya başlamış ve primogeniture lehine homurdanmalar ortaya çıkmış. 1617 öncesindeki primogenitur sistemine dönüp tahtını kardeşi abdülaziz yerine oğlu beşinci murat'a bırakmak isteyen abdülmecid, veraset sistemi değişikliği taleplerinin fitilini ateşleyen kişi.

Abdülmecid

vereme yakalanıp da aniden ölmese abdülmecid'in istediği değişiklik muhtemelen gerçekleşirdi de. çünkü mesele, gazetelerde günlerce tartışılmış ve hatta serasker rıza paşa gibi önemli devlet adamları nezdinde taraftar da bulması nedeniyle şehzade murad'ın tahtta geçmesi daha bir beklenir olmuş. fakat tabii bir taraftan da tahtın primogeniture şekilde babadan oğula değil, teamüllere uygun şekilde, hanedanın en kıdemlisi olan abdülaziz'e geçmesini isteyenler de vardır, tıpkı sadrazam kıbrıslı kamil paşa ve kaptan-ı derya damat mehmed ali paşa gibi.

Abdülaziz

sultan abdülmecid'in 26 haziran 1861'deki cenaze namazı işte tam da böylesi gergin bir ortamda kılınır. gerginlik o derecedir ki yeni padişah için yapılacak biat töreni için bastırılan davetiyelerde, padişahın isminin yazılması gereken yer boş bırakılmıştır! ne zaman ki sadrazam, kaptan-ı derya ve bir kısım ulema ağırlığını ekber evlat yerine ekberiyet sisteminden koyup abdülaziz'e ışık yakar, işte o zaman durum netleşir. yeni padişahın tahtta oturur oturmaz yaptığı ilk iş ise serasker rıza paşayı görevden almak olur doğal olarak.

fakat yine tarihin garip bir cilvesidir ki kendi saltanatına böylesi gergin bir ortamda başlayan abdülaziz, en sonunda kendi yaşamına malolacak olan bir işe girişerek yaşananlardan zerre ders çıkarmadığını ispatlar: kendisinden sonra tahtta, en kıdemli saltanat üyesi yeğeni meşru veliahd murad'ı değil, en büyük meşru oğlu şehzade yusuf izzeddin efendi'yi geçirmeye ve primogeniture sistemini diriltmeye çalışır.


hatta oğlu daha altı yaşındayken orduya sokup rütbeler verir:


rütbe demişken; çavuş pırpırı, yüzbaşı yıldızı falan da değil hani bahsettiğimiz. padişah, elini korkak alıştırmayıp daha 14 yaşında minnak bir veled olan yusuf izzeddin'i mareşale tekabül eden müşirliğe terfi ettirip 1. ordu komutanı olarak atar:


bütün bu planları bozan ise bu sefer verem değil, 30 mayıs 1876 darbesi olur ve abdülaziz indirilip yerine meşru şehzade beşinci murad gayrimeşru bir şekilde tahtta geçirilir. 93 günlük kısa saltanatıyla bir rekora imza atan beşinci murad'ın tahttan indirilmesinden birkaç ay sonra kabul edilen 1876 tarihli kanun-ı esasi'nin üçüncü maddesi, tahtta kimin nasıl geçeceğini düzenler: "saltanat-ı seniye-i osmaniye hilâfet-i kübrayı islâmiyeyi haiz olarak sülâle-i âli osman’dan usul’ü kadimesi veçhile ekber evlâda aittir" böylece osmanoğlu ailesinin, padişahtan sonraki en yaşlı erkek üyesinin veliaht kabul edilmesi sadece temüle bırakılmayıp kanunlaştırılır ve primogeniture sistemi, osmanoğlu sülalesi bağlamında tamamıyla tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş olur.

V. Murad

bu arada, osmanlı monarşisinde 17.yy'dan itibaren teamülen başlayıp birinci meşrutiyet'in ilanıyla yasal bir zemine kavuşturularak uygulanan taht veraseti kriteri olan ekberiyet ilkesinin yanına zamanla bir ilke daha eklenir: erşediyet. (bkz: ekber ve erşed)

erşediyet ilkesinin getirilmesinin temel nedeni birinci mustafa, sultan ibrahim gibi kafası kırık, akli dengesi bozuk olanların sultan olmasının önüne geçilmesi gerekliliğidir. çünkü bu tür reşid olmayanların meydana getirdiği huzursuzluk o raddeye ulaşmış ki sadece devlet değil, osmanoğulları sülalesi de bir meşruiyet krizi yaşamış. daha ikinci mahmud dönemindeki 1808 olaylarında yeniçerilerin "padişah da bir insan değil mi? kim olsa olur! konya'daki şeyh padişah olsun" deyip konya mevlevi dergâhı şeyhi molla hünkâr'ın tahtta geçmesini istemeleri tam da böylesi bir meşruiyet krizinin sonucu. bir diğer örnek ise abdülaziz'i hâl eden 30 mayıs 1876 darbesinin lideri ve halk nezdinde hayli popüler olan midhat paşa. kendisine "âl-i osman oluyor da âl-i midhat neden olmayacakmış?" dedirten de işte yine benzer bir meşruiyet krizi.

Midhat Paşa

ha unutmadan; minnak müşirimiz yusuf izzeddin efendi'nin yıllarca içini kemiren "olur da tekrar primogeniture sistemine geçilirse babamın en büyük meşru oğlu olarak padişah olur muyum yoksa olmaz mıyım" tedirginliği o kadar uzun sürmüş ki, en sonunda primogeniture değil ama ekberiyet sisteminde padişah olmasına ramak kalmışken, daha fazla dayanamayıp 1916'da kendi canına kıymış -gerçi intihar diyen de var.

birinci dünya savaşı sonuna doğru birer birer yıkılan hohenzollern, romanov, habsburg gibi köklü geleneklere sahip monarşi sülalelerinden biri olan osmanoğulları'nın saltanatına, 1 kasım 1922'de son verilmesiyle tahtta büyük oğlan mı geçti, amcası mı geçti mevzusu da nihayete ermiş nihayet.