EĞİTİM 29 Temmuz 2020
71,3b OKUNMA     1549 PAYLAŞIM

Osmanlıca Eğitimi Alan Birinden: Arap Alfabesi Neden Türkçeye Uygun Değildir?

Basit, gösterişsiz ve tane tane bir anlatımla: Arap alfabesi neden Türkçeye uygun değildir, neden sadece Türkiye değil de bütün Türk devletleri Latin alfabesine geçmiştir? Açıklayalım.

türk dili ve edebiyatı alanındayım, 10 yıldan fazladır osmanlıca yazıp çizerim, transkript yaparım. latin harflerine geçiş atatürk’ün aldığı en doğru kararlardan biridir. hatta bu karar sadece atatürk’ün kararı da değildir, osmanlı alfabesinin revize edilmesi ta tanzimat döneminden itibaren tartışılmış bir konudur. 

bu konu türk dili ve edebiyatı bölümlerinde tartışması bile yapılmayan bir konudur: arap harfleri, türkçenin fonetiğine uygun değildir. hatta bu yüzden eski lehçeleri okurken bugün dahi sesler tam olarak anlaşılamamaktadır. şunu da söylemekte fayda var: osmanlıca doğal bir lehçe değildir; burada eat, çağatay, harezm, karahanlı, göktürk, kıpçak, uygur gibi tarihi lehçelerden bahsediyorum.

peki arap harfleri neden türkçe için uygun değil?

bunun 1. sebebi, arap harflerinde türkçenin seslerini karşılayacak harflerin bulunmaması. mesela o, ö, u, ü ayrımı yapabilecek sesli harfler yoktur. “v” harfini gösteren harf, tüm bu sesli harfleri göstermek için kullanılır. yine “y” sesini gösteren harf aynı şekilde “ı, i” seslerini gösterir. yani bir harf ayrımı yok.

ikinci temel neden, aralarda sesli harf kullanımı genel manada bulunmaz. bu arapçanın bükümlü dil olmasından kaynaklanan bir özelliktir. mesela “selam” yazmak isterseniz “slam” yazarsınız. bu artık “selam” diye mi okunur, “salam” diye mi okunur orası okuyucunun yaratıcılığına kalmıştır. peki araplar neden okurken karıştırmaz, çünkü arapçada kalıplar vardır ve bu kalıplara göre okunur ancak türkçe böyle kalıplı bir dil değildir, sondan eklemeli bir dildir.


arapçada bir kelimenin kökünde 3 sessiz harf vardır, aynı şekilde akrabası olduğu için ibranice de böyledir ve kelime türetmek için bu 3 sessiz harf asli kalarak çeşitli kalıplar vasıtasıyla okunur. bu kalıplarla kelime türetilir, misal: “kitab, kütüb (kitaplar), katib (kitap yazan), ketebe (katipler), mektub, mekteb” gibi. bunların tamamı k-t-b köküne dayanır. ancak türkçe bu şekilde bir dil olmadığı için ve kalıpları olmadığı için her hecede nasıl okunduğu anlaşılamaz. bunun için sesli harflerin ara hecelerde de yazılması gerekir.

şunu söylemekte fayda var: arap alfabesi türklerin tarihte kullandığı tek alfabe değildir. göktürk ve uygur alfabeleri de vardır, hatta codex cumanicus’a bakarsanız kıpçak döneminde latin alfabesi de kullanılmıştır. göktürk ve uygur alfabeleri yüzlerce yıl boyunca kullanılmıştır. mesela karahanlı döneminde türkler arap alfabesini kullanmaya başladı ancak karahanlı’dan çok sonra, 15. yüzyılda dahi uygur alfabesiyle eserler yazmışlar. yani birini bırakıp ötekine geçmemişler, bu bir tarihsel süreçtir. uzun yıllar arap alfabesi kullanılmış ancak bunu arap alfabesinin eksiklerinden dolayı türkçeye göre uydurmak zorunda kalmişlar. misal türkçeye has bir ses olan “ng” sesinin yazımı için yeni bir harf uydurmuşlar. bunun dışında çeşitli yazım yöntemi geliştirmişler. yani arap alfabesi de kimilerinin gördüğü gibi kusursuz bir alfabe değildir, hatta en problemli alfabelerden biridir. bugün hala birçok tarihi lehçenin fonetiği tam anlamıyla bilinememektedir.

son olarak: 1926 bakü türkoloji kurultayı, türk devletleriyle ortak yapılan ilk kurultaydır ve son olarak da kalmıştır. bu kurultay, türkçülük akımının fikir babası kabul edilen ismail gaspıralı’ya ithaf edilmiştir. ikinci kurultay ise türkmenistan’da yapılacaktır ancak bu kurultaya türkolojiye olan ilgilerinden dolayı almanlar ve ruslar da katılmışlardır ve ruslar türkmenistan’daki kurultayı manipüle edemeyeceği için karşı çıkmıştır. daha sonra da bu kurultaya katılan türkologlara suikastler düzenlenmiştir ve devamı yapılamamıştır. stalin’in baskısıyla kiril alfabesine geçmişlerdir ancak birbirleriyle anlaşabilirliklerini düşürmek için farklı varyasyondaki kiril alfabeleri öğretilmiştir.


peki diğer türk devletleri?

latin harflerine geçen ilk türk devleti 1919’da azerbaycan’dır (daha önce de gagavuzlar tarafından kullanılıyordu). türkiye’nin latin alfabesine geçişi 1926 bakü türkoloji kurultayı’nda alınan ortak karara dayanır. (bkz: birinci türkoloji kurultayı)

türkiye ile birlikte birçok türk devleti latin alfabesine geçmiştir. mesela 1929’da kazaklar latin alfabesine geçti ve 1940’a kadar bu alfabeyi kullandılar. kaynak

aynı şekilde bakü kurultayından 1 yıl sonra 1927’de (yani bizden 1 yıl önce) kırgızlar da latin alfabesini kabul ettiler. kaynak

latin alfabesini bir tek bu türk devletleri kabul ettiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz, aynı şekilde 1928’de türkmenistan da latin alfabesine geçmiş türk ülkelerinden biridir. kaynak

1929’da bir diğer türk devleti olan özbekler de latin alfabesine geçmiştir. kaynak

kısacası bu sadece atatürk’ün kararı değildir, atatürk’ün aklında harf devrimi yapma fikri vardı ancak bu türk halkları olarak 1926’da ortak alınmış bir karardır. bu karara onlarca yıl uymuş olsalarda rusların işgalleri neticesinde devam ettirememiş ve kiril alfabesine geçmişlerdir. bugün ise türk devletleri yeniden latin alfabesine geçmiş durumda veya geçiş aşamasındalar.