TARİH 3 Şubat 2020
73,8b OKUNMA     759 PAYLAŞIM

Osmanlı İmparatorluğu'nda Sıklıkla Kullanılan Bazı Terimlerin Anlamları

Bostancıbaşı, ulufe, cülus gibi arada sırada duymuş olabileceğiniz bazı terimlerin anlamları.

öğrencilik yıllarımızda, günlük hayatta, kitaplarda yahut tarih programlarında denk geldiğimiz osmanlı imparatorluğu bağlamlı bazı terimler ufkunuzu açabilir.

yeniçeri

orhun yazıtları'nda çerig, ordu; çeri de asker olarak geçmektedir.

yeniçeri yani yeni ordu / yeni asker söylemi ise ilk kez fatih kanunnâmesinde geçse de bu ordunun kuruluşu orhan gazi zamanına kadar gider. esir alınan askerlerden bazıları, müslüman olup osmanlı ordusuna katılmışlardır bu dönemde ve böylece yeniçeri ocağının temelleri atılır.

timarlı sipahi

avrupa'daki feodal sistemde mülk sahibi olan şövalyelere benzer. tımar; bakım, ilgilenmek mânâlarına gelir. sipahi de atlı asker demektir. osmanlı ordusunun en kalabalık grubudur.
kendilerine verilen arazilere karşılık osmanlı ordusu için iyi ata binebilen, iyi ok atabilen askerler yetiştirirler.

bostancılar

doğrudan saraya bağlı, saray için yani padişah için çalışan askerlerdir. kendilerine bostancı yani bahçeci denilmesinin sebebi bostancı ocağının ilk kurulduğu zamanlarda görevlerinin padişaha ait bağ ve bahçelerde çalışmak olmasıdır. daha sonra hizmet alanları genişlemiştir.

bostancıbaşı

bostancıların amiridir. istanbul'un ve sarayın güvenliğinden sorumludur. sarayda padişah haricinde sakal bırakma izni bulunan tek insandır!

vakanüvis

osmanlı devleti'nin resmî tarihçileridir. yani bu iş için para alan devlet memurlarıdır. bu ad, arapça olay anlamına gelen vak'a ile farsça yazıcı anlamına gelen nüvîs kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşmuştur. ikinci bayezid döneminde idrîs-i bitlisî'ye verilen görev ile başlamıştır.

böcekbaşı

kendi başlığı altında da yazmıştım. aslında yeniçeriler tarafından dalga amaçlı söylenen ve argoya tabî olan bir kelimedir.

hırsızları önlemek ve yakalamakla görevli ve yeniçeri ocağına bağlı kişiye verilen addır.
bu adı almasının sebebi ise çalıştığı kişiler eski hırsızlar, hayat kadınları falan olmasıdır. bunlar muhbirler yani. ve bunlara o zamanlar böcek denirmiş. işte bu sebeple de bunların başındaki kişi böcekbaşı olmuştur.

böcekbaşı yakaladıkları suçluları cezasının verilmesi için kadılara yahut ihtisâb nazırlığına gönderirmiş fakat genelde cezayı kendileri verirlermiş. dayak, hapis, kulak kesme vs.
hatta tekrar ederlerse idama kadar yolu varmış oracıkta. "eski kulağı kesiklerdendir" sözü de buradan gelir.

son olarak; böcekbaşı yeşil kalpak, mavi şalvar ve kırmızı çizme kombiniyle de iğrenç giyinirmiş.

kazasker

islâm tarihinin en eski makamlarından biridir. bir nevi askerî mahkeme hakimidir.
esası kâdı'l- asker olan kelime " dad " harfinin söylenişi sebebiyle olsa gerek d sesi z olmuş ve kazasker hâlini almıştır osmanlı'da. anadolu ve rumeli kazaskeri olarak iikiye ayrılmışlardır.

ulufe

osmanlı'da hizmetliler ve askerlere ödenen düzenli maaş demektir. ilginç olan; alef kelimesinin çoğuludur bu kelime ve "hayvanlara verilen yem" mânâsına gelir. yeniçeriye salı günleri yemekli törenlerle verilirmiş bu maaş. askerler, ses etmeksizin yemeklerini yerlerse ne alâ! ancak verilen ücreti yetersiz görürlerse yemek yemezlermiş ve yemek pişen kazanı da kaldırıp dökerlermiş. kazan kaldırmak deyimi de buradan gelmektedir.

cülûs

"oturmak" mânâsına gelen bir kelimedir. yeni şehzadenin tahta çıkış töreni anlamında kullanılmıştır osmanlı'da. islâm tarihinde çok önceleri de bulunsa da osmanlı'ya sonradan gelmiş bir âdettir. yeniçerilerin özellikle ekber ve erşed sisteminden sonra cülûs bahşişi alabilmek için bu geleneği saraya dayattıkları görülür.

sadrazam

padişahın mutlak vekilidir. fatih sultan mehmet döneminden itibaren devşirmeler/dönmeler bu makama getirilmeye başlanmıştır. osmanlı tarihi boyunca 292 kez sadrazam değişikliği yaşanmıştır.

en uzun süre sadrazamlık yapan kişi 22 yıl ile çandarlı halil paşa, en kısa süre sadrazamlık yapan kişi 4 saat ile zurnazen mustafa paşa'dır.

dokuz kez görevden alınıp tekrar göreve getirilerek bu alanda rekoru elinde bulunduran kişi şapur mehmet paşa'dır. toplamda 45 sadrazam öldürülmüştür.

lala

farsça kökenli bu kelime, "efendinin çocuğuna bakan hizmetkâr" anlamına gelir. osmanlı kuruluş döneminde atabey olarak isimlendirilmişlerdir. şehzadeleri her alanda yetiştirmekle görevli kişilerdir. şehzadelerin sancağa çıkma usulleri sonlanınca lalalar da sadece eğitim (okuma yazma vs) veren kişiler olarak görev almışlardır.

devşirme

fethedilen yerlerde yasayan hristiyan ailelerin iki çocuklarından birinin kanun ile alınıp osmanlı'da çeşitli şekillerde görevlendirilmek üzere yetiştirilmesi sistemidir. bazı aileler gönüllü olarak da çocuklarını vermişlerdir. kanunnâmede kürt, acem, yahudî ve çingene çocuklarının devşirilmemesi gerektiği belirtilmiştir. yine herhangi bir engeli bulunanlar ve tek çocuklar devşirilmemiştir.

fatih sultan mehmet döneminde sahte padişah fermanıyla trabzon'da rum ailelerin çocuklarını ellerinden almaya kalkışan iki idarecinin ikişer elleri de kesilerek cezalandırılmışlardır.

enderun

idarî ve askerî görevliler yetiştirilmesi için kurulan saray mektebidir. sadece devşirme çocuklar eğitime alınmıştır.

harem

"yasaklanmış, korunmuş" anlamına gelen arapça kelimedir. osmanlı'da fatih sultan mehmet dönemiyle birlikte resmîleşmiştir. 500 ile 2000 arası rakamlara ulaşmıştır dönem dönem burada bulunan kişi sayısı.

kızlar ağası

harem ağası olarak da bilinir. inanılmaz yetkileri vardır. padişah annelerinden ve dahi eşlerinden bile üstündür "yetki konusunda" haremle kısıtlı olarak. haremin yöneticisi olan bu kişi hadım edilmiş siyahî bir erkektir. görevleri bittiğinde istanbul'da kalmaları yasaktır. mısır'da emeklilik hayatı yaşarlar.

şeyhülislam

islam bilgini mânâsına gelir. ilmiye teşkilatının başındaki kişidir. çoğu kişi dördüncü murad'ı bir şeyhülislamı görevinden azleden ilk padişah olarak bilir ama bu doğru değildir. çok daha öncesinde kanunî sultan süleyman, şeyhülislam çivizâde efendi'yi görevinden azletmiştir.

dördüncü murad ise bir şeyhülislamı idam ettiren ilk padişahtır. idam edilen kişi âhîzade hüseyin efendi'dir.

Osmanlı Döneminde Kapalıçarşı'da Üretilen Bir Çeşit Vibratör: Zıbık