TARİH 16 Temmuz 2020
77,1b OKUNMA     937 PAYLAŞIM

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kölelik Var mıydı?

Osmanlı'da köleliğin tarihçesi.

kölelik, tarihin her döneminde vardı. osmanlı devleti’nde de kuruluştan dağılma dönemine kadar kölelik yüzyıllar boyunca devam etmiştir. birkaç farklı yöntemle köle edinilirdi:

1. savaşta ganimet

savaşı kazanan taraf, yenilen tarafı esir olarak alır istediği gibi kullanırdı. osmanlı devleti’nde “pençik kanunu” gereği savaşta elde edilen ganimetin beşte biri sultana aitti. köleler de bu beşte birin içerisinde paylaştırılırdı. kalan kısmı ise vezirler, paşalar ve askerler arasında paylaşılırdı. (1683’teki viyana seferi sırasındaki 6.000 yetişkin erkek, 25.000 kadın ve 50.000 çocuk, 1788’de avusturya ordusunun klausenburg yakınında yenilgiye uğratılması ile 50.000 kadın ve çocuk köleleştirilmiştir.)

2. kaçırma yoluyla

sınır boylarından diğer ülkelere yapılan akınlarla insanların kaçırılmasıyla yapılan köleleştirmedir. polonya, ukrayna, rusya, kafkasya ve afrika içlerine doğru köle tüccarları ve bazı yeniçeriler tarafından yapılırdı. bu şekilde köleleştirilen ve sonradan saraya cariye olarak verilen en bildiğimiz isim hürrem sultan’dır. (muhtemelen) kırım tatarları’nın ukrayna içlerine yaptığı akınlardan birinde bir köy baskınında köle olarak alınmıştır.

3. ailenin satışı

bazı dönemlerde fakir aileler çocuklarının daha iyi hayat yaşaması için onları köle tüccarlarına satmışlardır. kaynaklarda özellikle çerkez ailelerin bunu yaptığı belirtilir.

kölelik kadınlar ve erkekler için farklı hayatlar demektir. erkekler için ocağa asker alınmak, saraya yetiştirilmek için seçilmek, vezir, paşa ya da beyler tarafından köle alınmak gibi olasılıklar söz konusuydu. erkek köleler genelde çeşitli ayak işlerine koşturulurdu. aslında sahipleri ne isterlerse yaparlardı.

kadınlar ise genelde ev işlerini yaptırmak için kullanılırdı. bunlara genel olarak “cariye” denirdi. konağın işleri, çocukların bakımıyla ilgilenirlerdi. cariyeler için bir de “odalık” denilen durum vardı. odalık ev sahibinin her türlü isteklerini gerçekleştirmekle yükümlüydü. bu sebeple bazen “odalık”, aile içinde kavga sebebi olmuştur.

kölelerin hiçbir seçim ya da söz hakkı yoktu. sahiplerinin emirlerine uymak zorundalardı. köle ya da esir sahibinin malı sayılırdı. bu yüzden miras kayıtlarında kişinin malları arasında sahip olduğu köleler de yazılmıştır. köle açısından iyi bir efendiyle karşılaşmak gerçekten büyük şanstı. aksi durumda yapacak bir şey yoktu. gerçi mahkeme sicillerinde kendisine kötü davranıldığı için kadıya başvuran kölelerle ilgili kayıtlar vardır. ancak kayıtlarda sahiplerinin yanından kaçan kölelerin de kayıtları vardır. kölenin mahkemeye başvurması bazı durumlarda işe yaramamıştır diyebiliriz.


osmanlı’da kölelik ömür boyu değildi. köleler belirli şartlar altında özgür olabilirlerdi. sahibinin hayattayken özgürleştirmesi, efendisinin hayattayken ölünce özgür kalacağına dair söz vermesi ya da köle ile efendi arasında yapılan bir anlaşma ile. miras kayıtlarında köleler de gösterildiğine göre sahibinin ölmesi köleyi her zaman özgürleştirmiyor diyebiliriz.

aslında islamiyet köleleri azat etmeyi öğütlemiştir. osmanlı devleti’nde de kölelerin özgürleştirilmesinin çokça örneği görülmüştür. yine de kölelik bir olgu ve iş gücü olarak osmanlı’nın son dönemlerine kadar varlığını sürdürmüştür.

normalde beyaz köleler için dokuz, siyahlar için yedi yıl kölelik süresi belirlenmiştir. bu sürenin sonunda kölelere özgür olduklarına dair bir kağıt verilirdi (ıtıkname). çalışma süresinde kesin olan bir uygulama yoktur, süre konusunda herhangi bir yaptırım yapılmamıştır.

osmanlı’ya gelen gezginlerin günlüklerinde kölelerin durumlarından bahsedilmiştir. 1800lü yıllarda istanbul’da bulunan moltke, osmanlı kölelerinin avrupa’daki hür hizmetlilerden daha iyi durumda olduğunu söylemiştir. bu konuda islamiyet’teki kölelerle ilgili bazı ayet ve hadislerin kölelerin durumunu düzelttiği söylenebilir. ayrıca osmanlı’da tarımsal üretim ya da sanayileşme olmadığından ciddi insan emeğine ihtiyaç duyulmadığı için osmanlı devleti’nde köleler genelde ayak işlerinde, ev içi işlerde kullanılmıştır. köle sayılarına bakıldığında kadın köle sayısının daha fazla olmasının sebebi de budur.

köleler, büyük şehirlerde kurulan pazarlarda açık artırma usulü satılırdı. ilk esir pazarı ilk başkent bursa’da kurulmuştur. istanbul’un fethiyle birlikte istanbul’da da bir esir pazarı açılmıştır. mekke, şam, bağdat, kahire ve izmir gibi osmanlı şehirlerinde de köle pazarları bulunmaktaydı.

-köle ticareti yapan esirciler lonca teşkilatı halinde örgütlenmişlerdir. yani el altından yapılan bir durum söz konusu değildir. zaten devlette köle alım satımından vergi almaktadır (pençik resmi).

köleler efendilerinin izniyle evlenebilirler. eğer efendisi evlilik izni verdiyse, kölenin masraflarını karşılardı. kölenin çocuğu olursa o da efendinin kölesi sayılırdı.


osmanlı’da köle ticaret ağı dört yoldan yapılıyordu:

• kuzey afrika
• kızıldeniz
• basra körfezi-ırak
• kafkasya (çerkez ve gürcü)

köleliğin kaldırılması

köle ticaretini osmanlı için siyah ve beyaz olmak üzere ikiye ayırabiliriz. beyazdan kasıt kafkasya’dan getirilen çerkez ve gürcü insanlardır. köle ticaretinin engellenmesi, yasaklanması şeklinde alınan bazı kararlar siyah köleleri kapsarken, beyazlar için herhangi bir karar alınmamıştır.

bir başka mesele ise köle ticareti ve kölelik ayrımıdır. alınan kararlarda çoğunlukla köle ticareti engellenmek istenmiş, köleliği kaldıracak bir karar alınmamıştır. bu kararın halkın bir kesimi tarafından tepkiyle karşılanacağı düşünülmüştür. islamiyet’te yer alan bir olgunun kaldırılması din karşıtlığı görüntüsü vereceği düşünülerek bundan kaçınılmıştır.

1854 yılında ingiltere’nin yaptığı baskılar sonucu çerkez ve gürcü köle ticareti yasaklanır. ancak alınan bu karar sonucunda 1855 yılında mekke’de ayaklanma başlar. köle ticareti yasağının şeriata aykırı olduğu öne sürülür. isyan kısa sürede bastırılır. ancak etkisi sonraki dönemlerde de görülür. 1857 yılında siyah köle ticareti yasaklanırken hicaz bölgesi bu kararın dışında bırakılır.

kölelik karşıtı çalışmalar osmanlı devleti’nde tanzimat dönemi’yle başlamıştır. bütün dünyada kölelik karşıtlığının yükselmesinin de bunda payı vardır.

1815 viyana kongresi ile köle ticaretinin yasaklanması pek çok avrupa ülkesini köle ticaretine son vermeye yöneltirken, ıı. mahmut da “köle pazarlarının kaldırılmasını ve köle, cariye satışının şeriatın uygun göreceği şekilde yapılmasını” emretmiştir. ancak bu karar uygulamaya geçmemiştir.

kölelikle ilgili ilk girişim 1847’de sultan abdülmecit’in istanbul’daki esir pazarlarını kaldırma kararı olmuştur. bu karardan sonra köle ticaretinin yapıldığı pazarlar kapatılmıştır. ancak bu karar köle ticaretini sonlandırmamış, esir tüccarları istanbul’un farklı semtlerine dağılmıştır. verilen bu kararın arkasında batılılaşan bir başkentin ortasında açık köle pazarının ülkenin imajını zedelediği görüşü olduğu söylenmektedir.


osmanlı modernleşmesinde köleler pek dile getirilmemiştir. toplumsal olarak birlik ve eşitlik yaratmak amacıyla yapılan tanzimat ve ıslahat fermanlarında kölelerle ilgili bir madde bulunmamaktadır. ancak 1857’de sultan abdülmecit osmanlı devleti sınırları içerisinde siyah köle ticaretini yasaklayan bir ferman çıkartmıştır. bu ferman da köle ticaretini engellemek amacındadır, köleliğin kaldırılması amacında değildir.

kölelikle ilgili önemli bir girişim 1876 tarihinde mithat paşa tarafından hazırlanan kanuni esasi taslağıdır. taslakta, köle ve cariye ticaretinin şeriata ve medeniyete aykırı olduğundan dolayı kölelerin özgürleştirilmesi ve köle ticaretinin tamamen yasaklanması bulunmaktadır. taslak padişaha sunulduktan sonra padişah taslak üzerine değişiklik yapmış ve kölelerle ilgili madde de taslaktan çıkarılmıştır. 1876 ilan edilen kanun-i esasi’nin de ömrü pek uzun olmamıştır.

avrupa devletlerinin de girişimiyle imzalanan brüksel sözleşmesi ile 1890 yılında siyah köle ticareti yasaklanmıştır. kafkasya’dan getirilen beyaz köle ticaretinin yasaklanması ise 1909 yılında ıı.meşrutiyet’ten sonra gerçekleşmiştir. yine de el altından köle ve esir ticareti yapılmaya devam etmiştir.

karar ve uygulama her zaman birbirini tutmamıştır. hayatın içerisine işlemiş bir olgunun ortadan kaldırılması kolay olmamıştır. bir kısım insanların bu işten çıkarlarının olması yüzünden fakir, zayıf ve aciz insanların sömürülmesine göz yumulmuştur. osmanlı devleti uzun yıllar köleliği kaldırmaya, yasaklamaya çalışmıştır ancak başaramamıştır. fermanlar karşısında bir kısım “kölelik şeriatta var” diyerek karşı çıkmışlardır. köleliğin kaldırılması da cumhuriyet’e miras kalmıştır. çıkarılan yasalarla birlikte şeriat hükümleri ortadan kaldırılınca köleliğin en büyük dayanağı ortadan kaldırılmıştır.

not: tarih ve genel kültür içerikli videolar hazırlıyorum. amacım güzel vakit geçirirken bir şeyler öğrenmek/öğretmek. youtube kanalıma buradan ulaşabilirsiniz.

kaynakça