BİLİM 7 Haziran 2017
45,1b OKUNMA     960 PAYLAŞIM

Önüne Çıkan Her Şeyi İçine Çeken Gizemli Kara Delikler Aslında Neler İçeriyor?

Kara delikler hala evrenin en büyük gizemlerinden biri. Sözlük yazarı "gastiro", sizleri kara deliklerle ilgili şaşırtacak radyasyondan tutun zamanda seyahat etmeye kadar birçok husustan bahsetmiş.
iStock.com


hepinizin bildiği gibi karadelikler sonsuza yakın çekim gücüne sahiptir. bu fevkalade çekim gücünden ışık dahi kurtulamaz ancak bu durum ışığın yok olması için bir sebep değildir. tersine çekim gücünden dolayı hapsolmuş ışık sürekli içeridedir. eğer bir karadeliğin içini inceleme şansımız olsaydı, gözümüzü kör edecek kadar fazla miktarda ışıkla dolu olduğunu görürdük. tabi karadeliğin içinde zamanın durmuş olduğu gerçeğini de göz önüne alırsak ışık burada nasıl hareket eder ya da bir hareketi var mıdır bilemiyoruz. zaten bir karadeliğin içine bakma şansımız yok. baksak dahi orada göreceğimiz şeyleri zaman farkından dolayı yüzlerce yıl sonra anlatabilirdik. karadeliğin içine girip çıkmak (tabi çıkabilirsek) zamanda ileri doğru yolculuk yapmak demektir. bu da zamanda ileri doğru yolculuğun gayet mümkün olduğunu gösterir (her ne kadar güvenli olmasa da). peki zamanda geriye doğru yolculuk yapabilmenin bir yolu var mıdır? orası şimdilik bilinmiyor.

karadelikler devasa çekim gücünden dolayı içindeki atomları öyle bir sıkıştırır ki, atomları oluşturan parçacıkların arasındaki boşluklar kaybolur. normalde atom çekirdekleri arasında devasa boşluklar vardır. bu boşluklarda elektronlar dolaşır. bir atomu 100.000 kişilik bir stadyum gibi düşünürsek, o atomun çekirdeği santra noktasında duran futbol topu kadardır. yani maddenin %99'dan fazlası boşluktur. örneğin bir binanın içerisinde cep telefonu ile konuşabilmeniz bu sayede mümkündür. çünkü cep telefonu sinyalleri, duvarı oluşturan atomların arasındaki boşluklardan kolayca geçerek baz istasyonuna ulaşır.


işte karadeliğe düşen maddelerdeki atomların sıkışması nedeniyle bu boşluklar yok olur, atom çekirdekleri balık istifi gibi sıkışır. nasıl ki büyük bir çadırı kapatıp katladığınızda o devasa çadır küçücük bir çantanın içine sığabiliyorsa, maddeler de bu şekilde sıkışarak hacmi küçülür ancak kütlesi değişmez. bu sıkışmadan dolayı da atomların yapısı değiştiğinden, maddenin fiziksel özellikleri de komple değişir. nasıl değişir? örneğin en basitinden buzu ısıtırsak su olur. su ile buz tamamen aynı atomlardan oluşmasına rağmen fiziksel özellikleri birbirinden farklıdır. nükleer reaksiyonlarla zaten maddenin yapısı komple değişiyor (hidrojenin helyuma dönüşmesi gibi). işte atomları ve atom altı parçacıkları sıkışmış ve atom çekirdekleri arasındaki boşluklarını kaybetmiş maddelerin de fiziksel özellikleri komple değişir. ne yazık ki henüz böyle bir maddeyi inceleme fırsatımız olmadığı için bu maddenin ne gibi fiziksel ve kimyasal özellikler gösterebileceğini henüz bilmiyoruz. aslında karadeliklerin devasa birer saf atom çekirdeği olduğunu varsaymak pek de mantıksız değildir.

şimdi biz karadeliklerin yapısının ne gibi fiziksel özelliklere sahip olduğunu bilmiyoruz. tek bildiğimiz devasa çekim gücüne sahip olduğu ve ışık dahil hiçbir şeyin bu çekim gücünden kaçamadığıdır. ancak bu çekim gücünden bir tek şey kaçabilir: radyasyon. işte bu yüzden karadelikler etrafına devasa miktarda radyasyon saçar. çünkü içinde sıkışan maddelerin yapısının değişmesi, ayrıca devasa hızda dönen karadeliğin yarattığı devasa manyetik alan, büyük miktarda radyasyon oluşturur. ve bu radyasyon ışıktan çok daha güçlü olduğu için karadeliğin çekim alanından kolaylıkla kaçabilir. 


eğer bir karadeliğe yaklaşırsanız, çekim gücünden önce aşırı yüksek dozda radyasyon sizi öldürecektir. galaksi resimlerinde galaksilerin çekirdeğinin parlak görünmesini sebebi de budur çünkü bu galaksiler ışık teleskobuyla değil, x-ray teleskoplarla görüntülenir. yani aslında bize galaksi resmi olarak gösterdikleri resimler gerçek görüntü değil, galaksiden gelen x-ray ışınlarının görüntüsüdür, şunun gibi galaksinin merkezine doğru artan parlaklık ışık değil, radyasyondur. 


her galaksinin merkezinde devasa bir karadelik bulunduğu için biz o resimlerde galaksinin merkezindeki radyasyonu görürüz.

dünyamızda hayatın var oluşu da, dünyamızın samanyolu galaksisinin periferinde (merkezinden uzak yerde) bulunmasına borçludur. merkeze yakın bir yerde olsaydık işte o ilk resimde gördüğünüz ölümcül dozda radyasyon yüzünden dünyada yaşam oluşamazdı.

şimdi gelgelelim karadeliğin içine düşen maddelerin nereye gittiğine. bu maddeler büyük olasılıkla hiçbir yere gitmiyor. eğer karadeliğe düşen maddeler bir yere gidiyor olsaydı, o zaman karadelik diye bir şey olmazdı. çünkü biliyorsunuz karadelikler içine madde çektikçe büyür. çektiği maddeyi bir yerlere fırlatsaydı büyüyemezdi zaten. karadeliğin kutuplarından fışkıran şey radyasyondur, madde değil. tabi karadelikler uzay-zaman düzlemini büktüğünden, bu bükülme nedeniyle solucan deliği oluşturabileceği iddia edilmekte. ancak şimdiye kadar bununla ilgili herhangi bir gözlem ya da somut bir delil elde edilememiştir.

son olarak, karadeliğin içerisinde oluşan olayları gözlemleme şansımız olmadığı için bu anlattıklarım yalnızca teorik bir tahminden öte değildir. gerçekte orada neler olduğunu hiç kimse bilmemektedir. yine de bilinen bir şey vardır ki karadeliğe düşen madde bir yere gitmez. belki boyut değiştirir, belki başka şeyler olur ancak fiziksel olarak (bilinen fizik kurallarına göre) o madde hep oradadır. ışık da buna dahildir.