BİLİM 31 Mart 2020
30,1b OKUNMA     530 PAYLAŞIM

New York'taki Bir Hastanenin Yoğun Bakımında Çalışan Birinden, COVID-19'un Oradaki Gidişatı

Bir New York hastanesinin yoğun bakım servisinde görev yapan bir Ekşi Sözlük yazarı, salgının oradaki durumunu ve birebir gözlemlerini anlatmış. Buyrun.
iStock

insanlara durumun ciddiyetini anlatabilmek için yazıyorum

durum tahmin ettiğinizden çok daha kötü. bilemiyorum, belki abd’ye bu virüsün farklı ve daha ölümcül bir versiyonu gelmiş de olabilir ama ekranlarda paylaşılan hiç bi istatistiğe inanmıyorum. şahsi görüşüme göre ölüm oranı yaşı 70 üstü olanlarda %50 üstündeyken, 50 yaş altındakiler için ise %10 civarı. şimdi elimde yeteri kadar hasta verisi olduğunu söyleyemem ama kendi çalıştığım hastanemdeki veriler böyle.

çalıştığım hastane new york’ta, burası salgına en çok yakalananların merkezi sayılır.

yaklaşık olarak 60 tane covid-19 teyitli hastamız var. yarısı civarının durumu eh işte sayılır. yani solunum cihazına bağlı değiller ama semptomları ağır geçiyor. 1 hafta içinde taburcu olurlar, yerine yenileri gelir. bu hastalardan 3 tanesi bizim ekip arkadaşlarımızdan. birisi hasta bakıcı. birisi pediatrik (çocuk) doktoru. birisi de hemşire. hemşire ve doktorun durumu çok ağır olmasına rağmen iyileşip yakında işe dönmelerini umuyoruz. hasta bakıcının ise yaşama ihtimali çok düşük. kendisi yoğun bakımda değil ve ailesinin isteği üzerine solunum cihazına da bağlı değil.

hastanemizde aynı zamanda tam donanımlı 25 adet yoğun bakım odası var. 25 odanın hepsi de dolu. hatta acilde, yoğun bakıma gelmeyi bekleyenlerle beraber 30'a yakın yoğun bakım hastamız var. ben 25 tanesinden bahsedeyim.

7 tanesi covid-19 dışı sebeplerden dolayı buradalar. 4 tanesi de 70 yaş üstü covid-19 hastası. geri kalan 14 hastamızın yaş ortalaması 47. hepsi solunum cihazına bağlılar. her birisi 100% oksijen ve en az +peep +10 ayarlarındalar.

bu peep ve oksijen miktarından çok az bahsetmek istiyorum. normal şartlarda atmosferde %21 oksijen, %78 nitrojen vardır ve bize o oksijen miktarı yeter. ama bazen yetmiyor. o yetmeyen durumlardaysa solunum cihazları sayesinde %100 oksijen ve otomatikman %0 nitrojene kadar ayarlayabiliyoruz.

aynı zamanda akciğerlerimizin içinde, normal atmosferik basınçta bir miktar basınç olur. doğal peep diyelim buna. bu da normalde 3-4 cm h20 basınç miktarıdır. kandaki oksijeni arttırmak için ya direkt olarak oksijen yoğunluğunu arttırırsın ya da akciğerlere uygulanan basınç miktarını. basınç arttıkça oksijen de artar ama bunun akciğerlere ciddi yan etkileri vardır. çok uzatmak istemiyorum ama şöyle bir örnek vereyim. şu anda serbest piyasada 1 dolar 6.5 lira civarı. bunu normal sayalım, ama ekonomide çok ciddi bi kötü haber olsa 1 dolar 15 lira olabilir. bunun gibi bir şey.

neyse dönelim genç hastalara. her birisi prone pozisyonunda. bu pozisyon da akciğerleri biraz rahatlatıyor ve kandaki oksijeni arttırıyor.

geçmiş hastalıklardan bahsedeyim biraz.

bir hastamız aids, ama ilaçlarını düzgünce alıyormuş.
bir hastamız 3 ay önce normal doğum yapmış.
3 tanesi de obez. bmi ölçüleri 32.

bundan hariç hiçbirisinin başka komorbiditesi yok. hastalarımızın prognosis dediğimiz, yani gelecekleri pek parlak değil. yaşasalar bile akciğerlerinden ciddi hasarlar var. merdiven çıkarken nefes nefese kalacaklar. tabii ki şu anda ilk derdimiz hepsini yaşatmak ama bir yandan da uzun vadeyi düşününce insanın aklına kendisi ve yakınları geliyor.

ben genel olarak sağlıklı sayılırım. ama ya annem? bu virüs ona bulaşsa, allah korusun durumu çok kötü. ya kardeşlerim? daha liseye gidiyorlar. hastalıktan kurtulsalar bile ciğerleri pert olursa, bu hayat çekilir mi?

tekrardan uyarıyorum, kendinize çok dikkat edin. çevrenizdekileri de bilinçlendirin.

bu detayına girmediğim yaşlı hastalarımızda, daha 1 aya kadar konuşan, torunlarıyla vakit geçiren canlı kanlı insanlardı. çoğunda böbrek yetmezliği var ama haftada 3 kere 4 saatlik diyalize gidip o sorunu çözüyorlardı. yani hayat kaliteleri yaşlarına rağmen ortalamanın üstündeydi bence. kendi alışverişlerini yapan, akıllı kültürlü insanlar. yani onlar yaşlı diye hayatları yaşamaya değmezdi diye düşünmesin kimse.

herkesin imkanı olsa da şu yoğun bakımdaki hastalarımı bir görseniz. karantinada oldukları için aile fertleri ziyarete bile gelemiyor. gelip morgda cesetlerini alıp gidiyorlar. bu hayatın bir gerçeği. bizim neslimiz böyle bir ölümcül salgınla ilk defa karşı karşıya geldi. ve bunu ciddiye almanız kendi ve yakın çevrenizin hayatı için çok önemlidir.

ellerinizi sabunlu suyla bol bol yıkayın. benim ellerim artık tahriş oldu ama yaşamak istiyorsanız, yapacaksınız. yoksa aşının bir an önce çıkması için yabancı bilim adamlarından medet umacaksınız. o da en erken 2021 bahar aylarında.

Toparlarsak

1) new york’ta prestijli bir hastane grubunda acilde ve yoğun bakımda çalışıyorum. ekşi sözlük'te önceleri sanıldığı gibi hademe falan değilim.

2) tüm hastanemiz şu anda covid-19 virüsüne kapılan hastayla dolu. hatta çocuk doğumdaki anneler ve bebeleri hariç herkes covid pozitif. ve 250’den fazla covid pozitif hastamız var.

3) normalde 25 odalı yoğun bakım yetersiz kaldığı için, hastanenin az kullanılan ve genelde özel prosedürlerin yapıldığı ünitelerin hepsi yoğun bakıma çevrildi. ona göre donanımlı hemşireler işe alındı. herkese çok ciddi zam yaptılar. şu anda yaklaşık olarak 100 oda yoğun bakım kalitesinde.

4) şahsi koruma ekipmanı konusunda ciddi bir eksiğimiz yok. n95 maskelerimizi önceden tek bir hastada kullanıp atarken, artık günlük olarak kullanıyoruz. koruyucu önlük, gözlük, ve eldiven ise bolca var. onları halen tel seferlik kullanımdan sonra çöpe atıyoruz.

5) asıl eksiğimiz medikal ekipmanda. oksijen tüplerimiz bitti. acilde koridorlara doldurduğumuz hastalara artık oksijen takviyesi veremiyoruz. uzatma kablolarıyla başka odalardan oksijen çekiyoruz açıkçası. evet new york’un prestijli bi hastanesinde durum böyle.
solunum cihazlarında eksiğimiz olacak gibi ama şimdilik yeterli, kriz başlamadan önce çok ciddi bi alım yaptı hastane. o konuda şanslıyız. solunum cihazı eksiğimizden ziyade, o cihazları idare edecek personel eksiğimiz var.

6) en başlarda tek tük gelen genç (30-50 yaş arası) hastalar daha fazlaydı ama bulaşıkçılık arttıkça gelen hatalarımızın çoğusu 60 yaş üstü ve genelde sağlık sorunları olan insanlar. bu yaş grubundaki hastalarımızın ölüm oranı çok yüksek. şu anda sallamış gibi olacam biraz ama benim gördüklerime göre %50ye yakın bi oran.

7) genç ve başka sağlık sorunu olmayan hastalarda geliyor. daha dün gece 34 yaşındaki genç bir erkek ecmo cihazına bağlandı. hayati tehlikesi çok yüksek. yine dün gece 55 yaşındaki hastane personelimiz olan bir doktor arkadaşımız öldü. kendisi aynı zamanda tip 2 şeker hastasıydı. ama bu ölüm bizi bayağı etkiledi. 2 haftaya kadar beraber çalıştığımız, enerjisi bayağı yüksek; genç, eğlenceli ve keyifli bir insan corona virüsünden dolayı öldü.

8) yoğun bakımda olmayan hastalarımızıysa, semptomlarında ve akciğer röntgenlerinde iyileşme görüldüğü gibi taburcu ediyoruz. evde kendilerini karantinaya almalarını söylüyoruz. normal şartlarda taburcu olmaya hazır değiller ama hastanede oda eksikliğinden ötürü bu işlemler hızlandırıldı. ve yoğun bakımda olmayan hastalarımızın çoğusu, yaş grubuna bakmaksızın durumları iyiye gidiyor. genci yaşlısı hepsi bi şekilde iyileşiyorlar. şimdilik bu gruptan ölen hasta sayımız çok düşüktür.

9) bu virüs gerçekten çok tehlikeli. bana bir şey olmaz, yaşım 20 çakı gibiyim falan demeyin. ölmeseniz bile, perişan olursunuz. akciğerlerinizde kalıcı hasar oluşma riski çok yüksek.

10) bu virüs ekseriyetiyle hava yoluyla değil, kirli yüzeylere el ile temas ve akabinde o kirli ellerin ağız, burun ve gözdeki dokulara temasıyla bulaşıyor. o yüzden elleri yıkamanız ve elinizi yüzünüze ne olursa olsun değdirmemeniz elzemdir.

sağlıklı günler.

Japonya'da Çalışan Bir Doktordan COVID-19'un Gidişatına Dair Bir Değerlendirme