SİNEMA 1 Kasım 2022
28,3b OKUNMA     390 PAYLAŞIM

Netflix'in Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok Filmindeki Mühimmat Gerçeğe Ne Kadar Uygun?

1929 tarihli Erich Maria Remarque romanı, 1930 ve 1979'dan sonra Netflix aracılığıyla tekrar beyazperdeye uyarlandı. Peki filmdeki teknik detaylar gerçeği ne kadar yansıtıyor?

batı cephesinde yeni bir şey yok... kitabını yıllar önce okuduğum netflix filmi. ilk filmi (1930) ve ikinciyi de (1979) izlemiştim. savaş filmi diye bakarsam güzel bir film olmuş bence. alt metin-üst metin, klasik çamur-pislik öf-püf hep aynı klişe var vs. açısından bakmıyorum, çok takılmadım orasına. siper gösterecek, çamur gösterecek adam, daha ne? kitabı kendilerine göre yorumlamışlar işte, efektler falan da güzel olmuş. 1917'ye göre yer yer daha fazla beğendiğim sahneleri de oldu.

fransızların tank hücumu sahnesi iyi kotarılmış

hücumda kullanılan tanklar saint-chamond tipi tanklar ve saldırının olduğu dönemde üretilen bir model. elbette orijinal tank kullanacak halleri yok adamların. sahneyi dikkatlice inceleyince saint-chamond tanklarını simüle etmek için rus bmp-2 şasesi üzerine ekleme yapmış olduklarını görüyorum sanırım.


saint-chamond'ların askı donanımı (tankın taşıyıcı/yol teker(i)-süspansiyon-palet yapısı) filmdekilere göre çok çok farklı

buradan orijinal tankın dışına ve içine bakabilirsiniz. filmdeki tankların taşıyıcı tekerleri ve cer dişlileri (öndeki büyük çark) bmp-2'lere çok benziyor. bence bmp-2 şasesi üzerine ekledikleri metal plakalarla tankları imal etmişler. çok mantıklı aslında, film alman yapımı. almanların elinde zamanında bmp-2 modelinden bol vardı (doğu alman ordusundan kalma). demek ki böyle filmlerde kiralıyorlar artık.


tank hücumundaki sıralama da doğru

1. dünya savaşı'ndaki taktik anlayışa göre önden tanklar giderken hemen arkalarından da piyade ilerlerdi ve tankların asıl amacı piyade hücumunu desteklemekti (bkz: infantry tank). tankların yavaş olmasının en önemli nedeni bu (diğerleri; ilerlenecek arazinin engebeli olması sonucu yüksek hızların askı donanımını kısa sürede mahvetmesi, kule kullanılması sonucu tankın ağırlık merkezi engebeli arazide bozulduğundan devrilmeye neden olması, mekanik sorunlar, uygun motor-transmisyon olmaması vs. vs.). o nedenle önden tankların girip arkadan da alev makineli ekibin gelmesi doğru.

almanların piyade tüfekleri ile tanklara ateş etmesi de doğru bir ayrıntı

o dönemde tank zırhları için rha (rolled homogenous armor) denilen ve türkçesi haddelenmiş zırh çeliği olan malzeme kullanılmıyordu çünkü bu malzeme çok yeni keşfedilmişti ve tanklara uygulanması için daha zaman geçecekti. rha oldukça sert bir zırh çeliği ve bunu piyade tüfeği mermisi ile delmek elbette mümkün değil. ancak 1. dünya savaşı tanklarında rha kullanılmadığında ve onun yerine genelde düşük karbonlu orta sertlikte çelik içerikli metal plakaları zırh olarak kullandığından uygun açılardan yapılan piyade tüfeği ve makineli tüfek atışları tank zırhlarını delebiliyordu. hatta ingilizlerin ilk tankları olan mark i'lerin erken dönem üretimlerinde elde bol bulunan kazan çeliği kullanıldığından piyade tüfeği mermilerin zırhını kolayca delebildiği ve hatta içeride sekerek birden fazla mürettebatı yaralayabildiği görüldü. 1917 ve 1918 gibi savaşın son iki yılında almanların piyadeye zırh delici tüfek mermileri (ve hatta tüfeklerin) dağıtıldığı biliniyor. bu nedenle filmde almanların özellikle tank üstlerinden geçerken alttan ateş etmeleri normal şeyler çünkü alt kısımlar delinebiliyor. bunun dışında almanların tank savunması için ilk tanksavar amaçlı toplarını 1918'de kullanıma soktuğunu hatırlıyorum. onun dışında tanksavar savunması sahra topçusunun yaptığı klasik atışlar ve cesur piyadelerin tanka yaklaşıp tankın paletlerine, gözetleme deliklerinden içeriye el bombası, dinamit falan fırlatmasıyla yapılıyor ki o kargaşada gerçekten cesaret isteyen bir olay. ekibin tanklardan kaçarken kat'ın makineliyi sırtlaması da iyi bir ayrıntı. mal canın yongası, makineli tüfekler o dönemde çok önemli olduğundan benzer şeylerin yapıldığı okumuştum bir yerlerde. ha bu arada makineli tüfeğin yanında su içtikleri kova aslında makineli tüfeğin soğutma suyunun olduğu kova. o dönemde tüfeklerin çok ısınan namlularının soğutulması için bir su deposu olurdu yanlarında ve hortumla bu su namlu etrafındaki hazneye iletilirdi. bu depo siper şartlarında sıklıkla delindiği, hasarlandığı ya da kaybolduğu için kova ya da miğfer içine konan su ile namlunun soğutulması sağlanıyordu. bu detay da gayet ince ama güzel olmuş.

bunun dışında... fransızlarla görüşen alman heyetinin başkanı sosyal demokrat bir politikacı olan matthias erzberger daha sonra adolf hitler'in de nazi propagandası yaparken sıklıkla kullanacağı kasım katilleri ifadesinde kastettiği kişilerden biri.

 Matthias Erzberger

filmdeki en son saldırıyı yaptırtan alman generali, aslında nazilerin sıkça söz ettiği bir anlayışı savunuyor ve hala gücümüz varken neden teslim oluyoruz diyor. bu argüman hitler'in iktidara geçerken çok sık tekrar ettiği bir mantık. nazilere göre 1. dünya savaşı'nda teslim olmak tamamen hainlik ve bunu gerçekleştirenler de orduyu ve almanya'yı arkadan hançerleyen hainler. hitler'in sosyal demokratlara ve dolayısıyla sol kesime olan nefretinin çıkış kaynaklarından biri de bu kişi. gerçekte ateşkes imzalanırken hitler fransa'da bir sahra hastanesinde zehirli gaz nedeniyle yarı kör olmuş bir şekilde tedavi görüyor ve ateşkes haberi duyulunca "bunca yıldır siperde çektiğimiz çile nereye gitti, her şey boşuna mıydı lan deyyuslar" diye feci şekilde sinirlenip korkunç bir hayal kırıklığına uğruyor. filmde ateşkesi imzalayan matthias erzberger de zaten yenilginin kabullenilmesi işinden sorumlu tutularak 1921 yılında pre-nazi gruplardan biri tarafından düzenlenen suikaste kurban gidiyor ki 1920'lerde almanya'da hakim olan siyasi terörün en önemli nedeni bu ateşkesin imzalanması.

bu arada ateşkesin imzalandığı vagonun adı compiègne wagon olarak biliniyor

fransızlar bu vagonu 2. dünya savaşı başına kadar müzede tutuyor. sonra almanlar fransız ve ingiliz ordularını perişan edip dunkirk'e kadar sürdükten sonra artık nasıl hırslanmışlarsa fransızlarla aralarında imzalayacakları ateşkes için vagonu buluyor ve alıp 1. dünya savaşında ateşkesin imzalandığı yere getiriyor, daha sonra da fransız heyetini burada kabul edip teslim belgesini yine bu vagonda imzalatıyorlar. vagon daha sonra almanya'ya götürülüyor ve 1945 yılında müttefikler ele geçirmesinler diye ss tarafından yok ediliyor.


son bir ilave; filmin kaynağı olan kitap almanya'da ilk yasaklanan kitaplardan biri ve nazilerin şu meşhur kitap yakma kampanyasında yok edilen kitaplar arasında yer alıyor. kitabı evde bulundurmak büyük suç ve eğer evinizde bu kitap bulunursa sorgusuz sualsiz toplama kampına tek yön gidiş biletiniz kesiliyor.

Kitap yakma


neyse, güzel film olmuş bence... izlenir.