Neredeyse Tüm Dünyada Yasaklanan Rahatsız Edici Yapım: Srpski Film
ne insanın iç dünyasının aslında ne kadar kötü olduğunu kör parmağım kör gözüne şeklinde göstermek, ne pornonun şiddete kaymasını anlatmak, ne de "göre için göre" amacıyla çekilmiş bir film bu. gayet politik, hatta tamamen politik bir alt metin üzerinden sırbistan'ı gösteriyor. şiddet ve pornografinin gerçekçi ve uç noktalarda kullanılması yüzünden şok değeri, mesajı geri plana atıyor olabilir. ama hem bir şeyin rahatsız edici mertebesine erişebilmesi için bir öncekinden [örneğin salo'dan] daha ekstrem olması gerekiyor, hem de bu acayip derecedeki şiddet ve pornografi anlatmak istedikleri şeyin acayipliğiyle paralel gidiyor. bu nedenle, bence filmin "ayaayayaynoluyo"ya kayması gerekiyordu zaten.
kısacası; bu film salo'nun sırpçası.
buradan sonrası hep kan gölü, hep spoiler
filmin alt metni, spasojevicis'in de söylediği gibi; sırp hükümetinin halk üzerindeki baskısı ve halka tecavüzü. isminin de sırp filmi olmasının nedeni bu aslında, ama tabii bu sırbistan'da yaşamadığımız için hikayenin azıcık ucundan bizim de hikayemiz olmadığı anlamına gelmiyor.
olayların porno etrafında şekilleniyor olması, hem erk tecavüzünün ne derece tiksindirici olabileceğini, hem de ana karakter milos'la beraber aynı zamanda bütün sırpların aynı pornolardaki gibi karaktersizleştirildiğini/objeleştirildiğini göstermeye yarıyor aslında... her kadının ve her erkeğin yapması gereken mimikler, jestler ve hareketler, söylemesi gereken sözler, çıkarması gereken sesler ve hatta orgazm olacağı zamanlar bile belli. tek boyutlu, yapması gerektiği veya yapmak zorunda olduğu şeyi yapan insanların dehümanizasyonuna mastürbasyon yapmak inanılmaz bir şey aslında; ama bence daha inanılmazı pornonun ultimate job metaforu olması. milos'un üniversite mezunu ve pornolarda oynadığı günleri düşünürken aklına gelen tek şeyin sadece para olması onu her gün sıradan ve önceden ne yapması gerektiği ona belirtilmiş olan işine giden ve bu işi sadece para için yapan herhangi bir insan haline getiriyor.
ve her sıradan insan gibi, milos'un durumu sözleşmeyi imzalayıp otoritenin emrine girdikten sonra artık istese de kurtulamayacağı bir hale geliyor [burada aynı zamanda intihar etmenin amaçsızlığı da gösteriliyor, milos ve ailesinin ölülerinin üzerinden bile para kazanılmaya devam ediliyor]. otorite sahibi, ister dialog [milos'la vukmir'in sözleşme öncesi diyaloğu], ister sanal bir gerçeklik [filmde milos'a verilen ilaç], isterse de alelade bir yolda karşına çıkacak bir arzu nesnesiyle [doktor] olsun; asla yapmak istemeyeceğin bir şeyi sana yaptırıyor. ama ilginç olan, emir aldığın kişinin de emir aldığı bir büyük balığın varlığı... asıl patronun çok daha geniş ve bilmediğimiz amacıysa, bu filmde bile gösterilemeyecek derecede korkutucu/iğrenç [bence filmin son sahnesinin kesilmesinin nedeni bu].
bu politik mesaj tabanında düşününce newborn porn'u, sırpların doğdukları andan itibaren 'sikiliyor' olmalarına, misal milos'un polis olan ağabeyinin doğum günü videolarını mastürbasyon malzemesi yapmasından kardeşinin karısına tecavüzüne uzanan yolunu sırp ailesinin savaş ve savaş sonrasındaki etik çöküşüne, milos'un karısının pornolarındaki kadınlar gibi 'sikilmek' isteğini, uzun zamandır baskıyla yönetilen insanların farkında olmadan yüce bir lider aradıklarına bağlayabiliyoruz. ama burada tıkanıyorum açıkçası. eğer sırbistan hakkında yeterince şey bilmediğim için kaçırdığım şeyler veya obscure detaylar yoksa, filmi "sırp filmi" yapan bir şeyler de eksik gibi geliyor.
velhasıl
savaştan çıkmış bir ülkede yaşayanların, "biz bunları hissettik ve hissediyoruz." diyebilmeleri için iki saat boyunca grafik şiddet eylemleri izlemeyi rahatlıkla gözden çıkararak izledim filmi. salo'nun aksine, filmin korku/göre janrından kendini uzaklaştırmamış olmamasından da rahatsızlık duymadım. vukmir'in sanatla porno arasındaki çizgiden bahsetmesi de şirindi yani... ama dediğim gibi, bir şey eksik gibiydi; sinema bölümünden yeni mezun olmuş öğrenci havası mı desem, aslında çok şey yaşadığını düşünen orta sınıf havası mı desem, öyle kötü bir tat kaldı bende...