Neden Hiçbir Osmanlı Padişahı Hacca Gitmedi?
virüs salgını sebebiyle bu sene hac ibadeti yapılmayacak gibi.
peki daha önce kutsal toprakların osmanlı imparatorluğu sınırlarına dahil olduğu dönemde görülen salgın hastalıklar sırasında osmanlı, bu topraklarda nasıl uygulamalarda bulunmuştur ve osmanlı padişahları neden hacca gitmemiştir?
öncelikle padişahların uygulamaları
yavuz sultan selim'in hicaz'ı fethinden sonra hac ibadeti ile ilgili bütün sorumluluklar osmanlı imparatorluğu'na geçmiştir. yol güvenliği, konaklama gibi durumların yanında bir de çeşitli dönemlerde görülen salgınlara karşı mücadele etme görevi de osmanlı'ya aittir.
kanunî sultan süleyman döneminde afrika'da görülen salgın hastalık sebebiyle buralardaki müslümanların hacca gitmeleri ve hac yolu güzergahını kullanmaları yasaklanmıştır. yine kanunî döneminde istanbul'da ve anadolu'da baş gösteren veba salgını sebebiyle buralardan hacca gidişler durdurulmuştur.
üçüncü murat döneminde zirve yapan bir sorun ise şudur; hindistan'dan hacca gelenler buralarda yerleşim yerleri kurmuş, mescid-i haram'da yatıp kalkmaya başlamış, hint mahallelerinin sayısı gittikçe artmıştır ancak bu mahallelerden gelen pis kokular sebebiyle millet ibadet edemez hâle gelince ve yine bu mahallelerde çeşitli hastalıkların yaygın olduğu bilgisi padişaha kadar iletilince üçüncü murat, bütün evlerin yıkılıp bu kişilerin hindistan'a geri gönderilmeleri emrini vermiştir.
dördüncü murat döneminde ise kabe'nin taşları tek tek sökülüp güçlendirilerek yeniden yerlerine konulmuştur. yine dördüncü murat'ın emriyle mekke ve medine'nin girişlerinde hac dönemleri hekimler buraya gelen hacı adaylarını muayene etmişlerdir ve bu uygulama daha sonra sürekli hâle gelmiştir.
kiler-i hâss-ı hacc-ı şerîf adındaki kurum buradaki sağlık ve güvenlik görevlilerinin tüm ihtiyaçlarını karşılamıştır. yine tüm hac güzergahlarına çadır hastaneler kurulmuş ve hastalıkların salgın hâline gelmesi engellenmeye çalışılmıştır.
gelelim osmanlı padişahlarının hacca gitmeme sebeplerine
mesela 1. murad, kosova'da kazandığı savaştan sonra âdet olduğu üzere savaş meydanında dolaşırken bir sırp tarafından hançerlenmiştir. o sırada oğlu bayezid ve yakup çelebi de savaş meydanındadır. bayezid, hemen devletin ileri gelenleri tarafından yeni padişah olarak yetkilendirilir ve babasının öldüğünden habersiz olan yakup çelebi hemen padişah otağına çağrılıp orada boğdurulur. bak ortama bak! bunun adı tarih işte. her devir kendi şartlarında değerlendirilir. bir saat içinde koca devletin padişahı ölüyor, yerine oğlu geçiyor ve o da kardeşini boğduruyor. yani o taht dediğimiz makam böyle bir makam işte! boş kalmayagörsün...
peki yıldırım bâyezid', kardeşini kendi kafasına göre mi boğduruyor? hayır. şeyhülislamlık diye de bir kurum var ve padişah, kesinlikle şeyhülislam'dan fetva almak zorunda böyle önemli konularda karar verirken.
yavuz sultan selim gibi asabi bir padişah bile şeyhülislam tarafından gerekirse tahttan hâl edilmesi gerektiği ile ilgili fetva verilmekle tehdit ediliyor.
işte bu şeyhülislam ve ulemâ diyor ki: "padişahın hac ibadetini yerine getirmemesi caizdir!"
peki neden? birincisi ve en önemlisi;
"padişah, hacca gittiği vakit devletin başsız kalacağı" derler ya hani ben bunu demeyeceğim. bakın bu da başlı başına yeter ama ben çok daha güzelini söyleyeceğim,
padişah, hacca gitmek isterse başına gelebilecek tehditlere karşı mecburen bir sürü önlem almak ve hatta yanında ordu götürmek zorundadır. ayrıca şehzadeleri de yanında götürmelidir ki isyan çıkmasın. işte bu noktada günümüzdeki sözde müslüman devlet adamlarını da ilgilendiren muhteşem bir fetva veriyor ulemâ:
"padişahım, illaki hacca gitmek istiyorsanız ordunun ihtiyaçları da dahil bütün giderleri kendi cebinizden karşılayacaksınız. devlet hazinesinden yapacağınız harcamalar ile hacca gitmeniz asla caiz değildir."
işte bu noktada hiçbir osmanlı padişahının bu külfeti karşılayacak bir zenginliğe sahip olmadıklarını belirtmek isterim.
meselâ sultan abdülaziz... avrupa seyahatine çıkan ilk ve tek padişah! bu seyahat 47 gün sürüyor bakın 47 gün! ve padişah ile yanındaki heyetin tüm giderleri devlet hazinesinden karşılanıyor. peki bu 47 gün boyunca devlet başsız kalmıyor mu? evet, kalıyor. yani hacca gitmeme sebebi olarak gösterilen devletin başsız kalması durumu bu zamanda demek ki geçerliliğini yitiriyor. ancak aynı abdülaziz, tebdili kıyafet hacca gitmeye yelteniyor. gittiği söylense de gidememiştir. peki neden gizlice gitmek istiyor? çünkü masrafsız olacak bu şekilde. devlet hazinesini kullanmasına izin yok. o da tehlikelerden kaçınmak için normal bir insan gibi hacca gitmeyi planlıyor.
genç osman örneğini de vereyim. onunla ilgili anlatılan, " yeniçeri ocağını kaldırmak için anadolu'ya gidip asker toplayacaktı, hacca gidiyorum diyerek yalan söyledi " tezinin kendisi yalandır. padişah gerçekten hacca gidecektir hem de şeyhülislamın sürekli uyarılarına rağmen. peki ne olur? yeniçeri, padişahın hacca gitmeyeceği, anadolu'dan asker toplayıp yeniçeri ocağını kaldıracacağı söylentileri sebebiyle isyan edip padişahı öldürür.
"padişah hacca gitmez" görüşü; ulema, halk ve askerler tarafından bir farz gibi bellenmiştir çünkü. umarım anlaşılmıştır mevzu.