NBA Tarihinin İstatistiklerini Alt Üst Eden Efsane Oyuncu: Wilt Chamberlain
wilt chamberlain, basketbol tarihinin “tek kişilik doğal afet” kategorisinde değerlendirilebilecek adam. 2.16 boy, 135 kilo civarı ağırlık, fizik olarak zaten başka bir tür. nba tarihinin en dominant pivotlarından biri olmasının yanında, istatistik defterlerini tek başına yeniden yazmış bir insan.
bir maçta 100 sayı atmışlığı var. aynı zamanda bir sezonda maç başına 50 sayı ortalaması tutturan da tek kişi. bu istatistiklerin yanına 11 kez ribaund liderliği, 7 kez sayı kralı, 9 kez de en yüksek şut yüzdesi liderliği ekleyince “oyunu domine etmek” kavramı chamberlain sözlüğünde vücut buluyor.
kariyeri boyunca warriors, 76ers ve lakers formaları giymiş. iki şampiyonluk, dört mvp, bir final mvp’si, 13 all-star seçimi, 10 kez all-nba takımı derken neredeyse alınmadık ödül bırakmamış. 1978’de hall of fame’e girmiş, 1996’da da nba tarihinin en iyi 50 oyuncusu arasında yerini almış.
basketbolu bırakınca “hadi biraz da voleybol oynayayım” diyerek uluslararası voleybol birliği’ne geçmiş, orada bile hall of fame’e girmeyi başarmış. üstüne iş adamlığı, kitap yazarlığı, bir de conan the destroyer filminde oyunculuk deneyimi ama tüm bunların dışında en çok konuşulan cümlesi: “20.000 kadınla birlikte oldum.” bu açıklama, kendisinden çok daha uzun süre popüler kültür malzemesi olarak yaşamaya devam etti.
bir insan hem 100 sayı atıp hem asist kralı olabilir mi?
nba tarihinin istatistik defterini tek başına yeniden yazan adamın kariyerine yakından bakalım
wilt chamberlain, kansas üniversitesi’ne geldiğinde daha sahaya adım atmadan olaydı çünkü o dönem ncaa kuralı gereği birinci sınıflar normal takımlarda oynayamıyordu. haliyle adam “birinci sınıf öğrencisi” takımında parladı. sahaya çıktığı ilk resmi maçta 52 sayı atıp okul rekorunu kırdı, north carolina karşısında uzatmalara giden finalde tek başına takımı sırtladı. bir sezon sonra all-america takımlarına seçildi, atletizmde de şampiyon oldu. nba’e erken girmek istese de “mezun olmadan girilmez” kuralı yüzünden harlem globetrotters’ta bir yıl geçirdi ve 50.000 $ kazandı ki o zamanlar için deli para.
nba draft'ında işler biraz film gibiydi. özel bir kural sayesinde philadelphia warriors, “bu çocuk philadelphia’da büyüdü, bizim sayılır” dedi ve haklı bulundu. böylece wilt, nba tarihindeki ilk “liseyi okuduğu şehir takımı tarafından draft edilen oyuncu” oldu.
1959’da nba’e adımını attı. ilk maçında 43 sayı 28 ribaund yaptı. çaylak sezonunda 37.6 sayı - 27 ribaund ortalamasıyla yılın çaylağı, all-star mvp’si ve sezon mvp’si ödüllerini aynı anda topladı. bunu tarihte bir tek wes unseld yapabildi ama finalde bill russell’lı celtics’e takıldılar.
adamın yıpranması da o yıllarda başladı. rakip takımlar resmen “wilt’i dövün” taktiğiyle sahaya çıkıyordu. bir ara “basketbolu bırakıyorum” dedi ama sonra geri döndü. 1961-62 sezonunda uzaya çıktı resmen: 50.4 sayı ortalaması; bir sezonda 4000 sayı barajını aşan tek insan. 2 mart 1962’de new york knicks’e karşı 100 sayı atarak basketbolun fizik kurallarını bozan bir gece yaşattı. 36/63 isabet, 28/32 serbest atış.
daha sonra san francisco warriors, ardından philadelphia 76ers dönemleri geldi. hal greer, chet walker ve larry costello’yla birlikte kurdukları kadroyla 1966-67 sezonunda celtics hanedanına son verip şampiyon oldular ama bu dönem sayı ortalaması yavaş yavaş düşmeye başladı çünkü koçlar “wilt, artık topu biraz da başkaları atsın” demeye başladı. adam da şut atmayı kesti. 24 sayı ortalamalarıyla oynayıp ribaund ve asist lideri oldu. 1967-68’de asist kralı bile oldu - evet, bir pivot. mvp’yi de aldı.
ardından lakers’a takas edildi. jerry west, gail goodrich, happy hairston üçlüsünün yanına cuk oturdu. 1971-72 sezonunda 33 maç üst üste kazanarak tarih yazdılar. 69-13’lük rekorla o dönemin en iyi sezonunu çıkardılar. jordan ve bulls bunu ancak 24 yıl sonra geçebildi. wilt bu sezonda 14.8 sayı ortalamasıyla oynadı ama 19.2 ribaund ortalamasıyla hâlâ pota altının efendisiydi.
1973’te emekli oldu. bir yıl san diego conquistadors’a koçluk yaptı ama oyuncu-koç olmasına izin verilmedi. koçluktan da sıkılınca sinemaya bulaştı, conan the destroyer filminde boy gösterdi. 1978’de hall of fame’e girdi, 1996’da nba’in 50. yıl kadrosuna seçildi.
12 ekim 1999’da 63 yaşındayken kalp rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybetti. arkasında kırılması imkânsıza yakın istatistikler, anlat anlat bitmeyecek hikâyeler ve 100 sayılık bir gece bıraktı.
wilt chamberlain’in başarıları
wilt chamberlain basketbol sahasında tanrı modunda oynamış adamlardan biriydi ama iş yüzüğe gelince kader hep bill russell’a gülümsedi. istatistik olarak russell’ı paramparça etmiş olmasına rağmen - ki 30.1 sayı, 22.9 ribaund, 4.4 asist ortalamasıyla oynamak bugünün nba’inde video oyunu seviyesinde bir şey - kariyerini sadece iki yüzükle bitirdi. russell mı? 13 sezonda 11 yüzük. işte o yüzden basketbol tarihinin en büyük bireysel rekabeti denince hâlâ “wilt vs russell” denir. biri rekorları aldı, diğeri şampiyonlukları.
chamberlain’in sayı istatistikleri hâlâ delilik seviyesinde. elliden fazla sayı attığı 118 maç, altmıştan fazla attığı 32 maç, art arda kırk üstü attığı 14 maç, otuz üstü attığı 65 maç, yirmi üstü attığı 126 maç; liste uzayıp gidiyor. bir sezonda %72.7 isabet oranı gibi saçma bir rakamla oynayıp hâlâ zirvede duran rekorlar var. bu adamın rekorlarının ikinci sıralarında yer alanlar bile ondan fersah fersah geride.
ilk sezonunda 37.6 sayı ortalamasıyla “en çok sayı atan çaylak” unvanını kapmıştı, o dönem için imkânsız görülen bir rakam. zaten o kadar dominant oynuyordu ki nba onun yüzünden kural kitabını değiştirmek zorunda kaldı. üç saniye alanı genişletildi, ofansif goaltending yasaklandı, faul atışı kuralları bile adam yüzünden güncellendi. resmen “wilt chamberlain kural kitabı” dönemi yaşandı.
kolej yıllarından beri fizik olarak sürekli evrim geçirdi. başta uzun ama ince bir çocuktu, zamanla kas kütlesi eklenip pota altını yıkan bir yaratığa dönüştü. lisedeyken bile rakipleriyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu - 90, 74, 71 sayılık maçları var. antrenmanlarda takım arkadaşlarının kaçırdığı serbest atışları havada tamamlayıp sayıya çeviriyordu; o dönem goaltending yasak olmadığı için “serbest atış ribaundu drill’i” resmen bir taktikti.
ilginç bir detay: “the stilt” lakabı aslında bir gazetecinin uydurması. chamberlain bu lakaptan nefret ederdi, “ben bir sirk direği değilim” diyordu ama yakın arkadaşlarının taktığı “the big dipper” kalıcı oldu - çünkü her kapıdan geçerken kafasını eğmek zorundaydı.
sonuç olarak wilt chamberlain, basketbolun istatistik kitabına kendi adını yazdırmış, kurallarını değiştirmiş, fiziğiyle döneminin çok ötesine geçmiş bir fenomendi. yüzük sayısı az olabilir ama sahaya her çıktığında rakip takımı kolektif terapiye sokacak kadar etkiliydi.