TARİH 2 Şubat 2021
26,6b OKUNMA     482 PAYLAŞIM

Nazi Partisi'nin Eli Sopalı Legal Sokak Gücü: Sturmabteilung

Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin yarı askeri, paramiliter zabıta teşkilatı Sturmabteilung, Naziler için önemli bir yer tutuyordu.

adolf hitler tarafından 1921'de münih'te kurulan ve sa bilinen adıyla kahverengi gömlekliler; alman imparatorluğu içinde yükselen faşist hareketin legal sokak gücü idi. ruhani liderleri ernst röhm'e ölümüne bağlı olan sa askerleri hitler' in iktidar propagandası sırasında sosyal demokratları, cumhuriyetçileri gizli sorgu odalarında akılalmaz işkencelerle sindirme çalışmalarında bulundu. 

1925 yılında hitler' in kendisini korumakla görevli özel koruma grubu ss birliklerini kurması ile destek kuvvet olarak bekletilmesi planlandı. 1933 yılında hitler iktidara geldiğinde oldukça güçlenmiş olan sturmabteilung, gerek kendi başına hareket etmesi gerek ss' in düzenli bir yapılanmaya kavuşturulması sonucu gözden düşmüştür. 1 temmuz 1934'te "uzun bıçaklar gecesi" ile sa paramiliter gücüne son verilmiştir.

nazi partisi nsdap'nin eli sopalı yarı askeri / paramiliter zabıta teşkilatıydı sturmabteilung. mensupları parti bürolarını korur ve toplantılarında zabıtalık yapar, diğer partilerin paramiliter güçleriyle sokak kavgalarına girerdi.

1919'da kurulan weimar cumhuriyeti'nde her partinin sa'ya benzer şekilde paramiliter zabıta teşkilatı vardı.bir partinin barış zamanı bir demokraside yarı askeri bir teşkilata sahip olması kulağa çok absürt geliyor değil mi? peki almanların hepsi kafayı mı yemiş ki her parti kendisine yarı askeri bir zabıta teşkilatı kurmuş? normal bir demokraside hayal etmesi dahi imkansız olan bir durum. meseleyi anlamak için öncelikle birinci dünya savaşı sonrası almanyasını incelemek gerekiyor.


almanya, birinci dünya savaşını kaybedip versallies anlaşmasını imzalayınca ülke kendini bir anda kaosun ve istikrarsızlığın, açlığın ve yüksek enflasyonun içinde buldu.barış anlaşmasının şartları çok ağırdı.devasa bir savaş tazminatı, büyük toprak kayıpları ve alman ordusunun 100 bin asker ile sınırlandırılması şeklinde bir takım şartlar vardı. derhal önlem alınması gerekiyordu.bu istikrarsızlık ve karışıklık ortamında savaşın sorumlusu olarak kabul edilen monarşi alman parlamentosu tarafından lağvedildi, imparator kaçtı ve cumhuriyet ilan edildi.ancak cumhuriyetin ilan edilmesi sorunları çözemedi.önce rusyada gerçekleşen bolşevik devriminden güç alan bir takım komünistler ihtilal girişiminde bulundular ve ülkenin çeşitli yerlerinde silahlı isyan başlatıp kurtarılmış bölgeler oluşturdular(bkz: ruhr kızıl ordusu) (bkz: bavyera sovyet cumhuriyeti).yeni cumhuriyet bu tip kalkışmalara hızla karşılık verdi ve komünistler bir takım eski askerin kurduğu milis teşkilatlarının desteğiyle süratle ezildi (bkz: freikorps)(bu milis teşkilatları oldukça önemli). ancak komünist isyanlar bastırıldıktan sonra bu sefer monarşistler bir darbe teşebbüsünde bulundu (bkz: kapp darbesi) bu darbe de bin bir güçlükle bertaraf edildi.bu darbenin üzerinden biraz daha zaman geçtikten sonra bu sefer de naziler ve diğer aşırı sağcı gruplar bir darbe teşebbüsünde bulundular (bkz: birahane darbesi). herkes almanyanın kendi politik vizyonlarına göre yönetilmesini istiyorlardı.ancak bu bilek güreşinden cumhuriyetçiler(ve onların en önde gelenleri olan sosyal demokratlar/spd) galip çıktı.


tüm bu darbe ve isyanların sebebi ülkenin çeşitli ideolojik gruplar arasında bölünmesi ve birinci dünya savaşının getirdiği yıkım ve güvensizliğin oluşturduğu nefretin artık insanları bir arada tutamamasıydı.neredeyse her parti dünya görüşü ve devlet algısı birbirlerinden o kadar farklıydı ki(bir tarafta imparatorun geri gelmesini isteyen monarşistler ,bir tarafta cumhuriyet taraftarı sosyal demokratlar ve muhafazakar merkezciler, diğer tarafta sovyetler örnekliğinde devlet kurmak isteyen komünistler ve öbür tarafta otoriter bir ırk devletini savunan naziler) bu tarafların ortak bir zeminde buluşmaları imkansız hale geliyordu.bu durumun oluşturduğu güvensizlik ve hiç bir siyasi hareketin kendi güvenliğinden emin olamaması durumu ayrıca versailles anlaşması çerçevesinde alman ordusunun asker sayısının 100 bin ile sınırlandırılması ve ordunun ağır silah sahibi olmasının yasaklanması ve bu durumun getirdiği bir otorite boşluğu her partinin olası bir durumda silahlı bir milis gücüne dönüştürebileceği yarı askeri paramiliter gruplara sahip olmayı istemesine neden oldu.

almanya kendini ülkenin çeşitli grupların elinde kurtarılmış bölgelere ayrıldığı ve her partinin paramiliter grubunun sokakları terörize ettiği, kendinden olmayanları tartakladığı bir atmosferin içinde bulmuştu ve bu durum elbette böyle devam edemezdi.1929 ekonomik buhranı ile tablo almanya için artık bir iç savaşın kaçınılmaz olduğu bir politik denkleme doğru evrimleşmeye başladı.1930 seçimlerinde her ikisi de oldukça radikal fikirlere sahip olan naziler ve komünistlerin toplam oyu yüzde 32 iken 1932 seçimlerinde bu oran yüzde 52'ye çıkmıştı.klasik sağ ve sol partiler düşüşe geçmişken radikal sol ve sağ partiler yükselişteydi.bu radikalleşmenin devamı sonucunda bir iç savaşı kapıda gören ordu ve ordu ile arası iyi olan politikacılar güruhu (von papen ve hindenburg - monarşist - milliyetçiler) mecburen politik gruplardan biriyle işbirliği yapmayı ve gücü paylaşmayı seçtiler ve bu grup kendi dünya görüşlerine göre kabul edilmesinin en ufak bir ihtimali dahi olmayan komünistler ve kızıl cephe olmadı.ırkçı ve otoriter nazileri seçtiler. sonrası malum.

diğer partiler ve paramiliter grupları:

solcular;
(bkz: almanya komünist partisi) (bkz: kpd)
(bkz: roter frontkaempferbund)

(bkz: spd) (bkz: almanya sosyaldemokrat partisi)
(bkz: reichsbanner schwarz-rot-gold)

sağcılar
(bkz: dnvp) (monarşist - milliyetçiler)
(bkz: stahlhelm)

(bkz: nsdap)
(bkz: sturmabteilung)