TARİH 7 Şubat 2020
131b OKUNMA     903 PAYLAŞIM

Mustafa Kemal Atatürk 24 Yaşındayken Neden Hapse Atıldı?

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 1905 yılında tutuklanıp hapse atılma hikayesi.

mustafa kemal, güneş görmediği küçük hücresinde volta atarken en çok da diğer arkadaşlarını merak ediyordu. kaç zamandır onlardan haber alamıyordu. çok değil, kısa süre önce harp akademisi’nden dereceyle mezun olmuştu. aklında memleketin kötü gidişatı, bir an önce göreve başlamak istiyordu. sultan abdülhamit’in baskıcı yönetimine karşı mücadele edecek, cepheden cepheye vatanı savunacaktı.

1905 yılında harp akademisi’nden mezun kurmay yüzbaşı mustafa kemal bir ihbar üzerine yakalanır ve hapsedilir. tutuklanma gerekçesi ise kendisini de şaşırtır. gizli örgüt kurmak, yardım sandığı kurarak faizle para vermek ve en önemlisi sultan abdülhamit’in arabasına bomba koyma planları yapmak.

imparatorluğun en uzun yüzyılı yaşanmaktadır. 600 yıllık çınar, avrupalıların hasta adamı zor günler geçirmektedir. yayılan milliyetçilik fikirleri, 72 milleti bünyesinde barındıran osmanlı devleti’ni zorlamaktadır. her millet kendi devletini kurmak için çalışmalara başlamıştır çoktan. avrupa’daki özgürlük rüzgârları osmanlının balkan topraklarında hissediliyordu.


mustafa kemal 1899 yılında istanbul’da harp okulu’na (mekteb-i harbiye-i şahane) kaydoldu. burada uzun yıllar dost kalacağı ali fuat (cebesoy) ile tanıştı. payitahtta olmak, geleceğin komutanlarından olabilme ihtimali onu heyecanlandırmış olsa gerek. namık kemal’in vatan şiirleriyle heyecanlandığı, osmanlı devleti’nin içinde bulunduğu sorunları ve ülke yönetimindeki aksaklıkları düşündüğü dönemler. burada geçen başarılı öğrenciliğin ardından, 1902’de harp akademisi’ne dereceyle kaydolur.

harp akademisi yılları, mustafa kemal’in kendisini farklı boyutlarda geliştirdiği yıllardır. hem askeri stratejiler bakımından hem de düşünsel bakımdan kendini yetiştiriyordu. matematik ve şiire olan merakı bu dönemde tarihe yönelir.

harp akademisi’nde her cuma akşamı öğrenciler bir sınıfta toplanırdı. kapılar kapandıktan sonra mustafa kemal, elinde bazı kağıtlarla, hızlı adımlarla kürsüye çıkar, tıpkı bir hoca gibi türkçe ve fransızca gazetelerden öğrendiklerini arkadaşlarına aktarırdı. güzel ve etkili konuşabilmek için münazaralara katılır. iyi bir asker kadar iyi bir hatip olmaya çalışırdı.


akademide daha çok arkadaşını fikri olarak aydınlatabilmek için “vatan” adında gizli bir grup kurarlar. vatan grubu arkadaşlarıyla birlikte, el yazısıyla hazırlanmış bir gazete çıkarırlar. siyasi yazılar içeren bu gazete yazılarının çoğunu mustafa kemal yazıyordu. genel olarak devletin yaşadığı sorunlar, yabancı devletlerin osmanlı üzerine oynadıkları oyunlar, batı’daki felsefi ve bilimsel gelişmeler gibi konular üzerinde yazıyorlardı. gazeteler harp akademisi’nde gizlice, el altından dağıtılıyordu.

bu olay çok gizli kalmaz ve muhbirler tarafından saray haberdar edilir. harp akademisi müdürü ali rıza paşa saraya çağrılır ve suçluların cezalandırılması istenir. ali rıza paşa böyle bir şeyin olmadığını söyler ancak iki hafta sonra mustafa kemal ve arkadaşlarını gazete yazılarını hazırlarken yakalar. bunun cezası okuldan atılmaktır ancak genç ve idealist öğrencileri paşa cezalandırmaz. derslerini ihmal ettikleri için izinlerini iptal eder.

baskının ertesi günü mustafa kemal’in yakın arkadaşı ali fuat: “bu gazetecilik işine artık ara vermek zorundayız. ali rıza paşa’dan kurtulduk; ama zülüflü ismail paşa’dan kurtulmamıza imkân yok. ocağımıza incir ağacı diker allah korusun! ilerde eğer bir fırsat bulursak yeniden başlarız; fakat pes etmek de yok. daha çok okuyacağız, daha çok aydınlanacağız. vatanımız için ve hürriyet için kafa yoracağız!“ der. ( zülüflü ismail paşa, askeri okullar müfettişidir.)
siyaset ve ülke geleceğine meraklanan mustafa kemal, eğitimine de zarar gelmesini istemiyordu. kendisini geleceğin paşası, komutanı olarak görüyor, basit bir hata yüzünden mesleğinden olmaktan çekiniyordu.


mustafa kemal, 1905 yılında harp akademisi’ni beşinci olarak bitirdi. artık kurmay yüzbaşı’ydı ve atama haberini bekliyordu. dört arkadaşıyla beraber sirkeci’de bir ev tuttular. evleri, arkadaşları için toplanma alanı gibiydi. yönetimin yanlışlarını konuşup, yasaklı kitap okuyorlardı. arkadaş grubunun içerisinde ordudan atılmış, kötü durumda olan fethi adında bir adam da bulunuyordu. fethi’yi acıyıp aralarına almışlardı. onun sarayın muhbiri olduğunu ise tutuklanınca anladılar.

mustafa kemal’in ve arkadaşlarının tutuklanma sebepleri olarak okulda gazete çıkarmak ve zararlı fikirleri yaymak, ramazanın 15’inde hırka-i şerif’i ziyaret edecek olan abdülhamit’in arabasına bomba atmak, sirkeci’deki evde gizli toplantılar yapmak, gizli örgüt kurmak söyleniyordu.

bu suçlamaları doğrudan ispatlayacak bir delil yoktu. yalnızca muhbirin dedikleri vardı. önce taşkışla’da hücrelere kapatılırlar. daha sonra yıldız sarayı’nda sorgulanırlar. mustafa kemal sorgulama sırasında epey hırpalanır. arkadaşı ali fuat ise protokole göre sultanın üniformasını giyen bir subaya sultandan daha aşağı rütbeli birinin el kaldıramayacağını söyleyerek kurtulur. sonraları mustafa kemal, ali fuat’ın bu akıllıca hareketini öğrenince tecrübesizliğine acı acı gülmüştür.


yıldız sarayı’ndaki sorgulamanın ardından bekirağa bölüğü’nde tutuklanıp hapsedilirler. bekirağa bölüğü, sultan abdülhamit muhaliflerinin sürgün edildiği yerdir.

mustafa kemal, bekirağa’da gün yüzü görmeyen, soğuk ve küçük bir hücreye atılır. duvar dibinde eski bir ranza, üzeri küflenmiş eski bir yatak, odanın her tarafını sarmış rutubet kokusu içerisindedir. ali fuat yirmi gün hapislikten sonra serbest bırakılır. lider olarak görülen mustafa kemal ise iki ay bekirağa’da hapis tutulur.

sultan abdülhamit’e suikast suçlaması asılsız çıkar. gazete çıkarmak, evde gizli toplantılar yapmak ise ordudan atılma cezasıdır. ancak harp akademisi müdürü ali rıza paşa’nın devreye girmesiyle bu ceza sürgüne dönüştürülür. ali fuat ve mustafa kemal, şam’daki 5. ordu’ya tayin edilir.

mustafa kemal, kaderine razı olur: “pekâlâ,” der “biz bu çöle gider ve orada yeni bir devlet kurarız.”

not: bu yazıyı video olarak buradan izleyebilirsiniz.

Atatürk'ün, Nahçıvan ile Komşu Olabilmek Adına Cebinden Para Vererek Satın Aldığı Toprak

Atatürk'ün Gözlerinin Farklı Noktaya Bakmasına Sebep Olan Şehla Rahatsızlığı