MİMARİ 18 Ocak 2019
80b OKUNMA     747 PAYLAŞIM

Modern Mimarinin İlk Büyük Yıkımlarından: Pruitt-Igoe Toplu Konut Projesi

ABD'nin Missouri eyaletinin St. Louis şehrinde 1955 yılında büyük umutlarla yapılan kentsel yerleşim projesi Pruitt-Igoe, 1972 yılında büyük hayal kırıklıklarıyla yıkıldı.

pruitt, dünya savaşı kahramanlarından afrikalı-amerikan bir pilotmuş; siyahların bloklarına onun ismi verilmiş. igoe ise beyaz bir parlementer; onun ismi de beyazların yaşayacağı bloklara verilmiş. 

aslında her şey le corbusier'in tarif ettiği gibi yapılmış; sosyal amaçlarla kullanılacak kamusal koridorlar, geniş açıklıklar ama yüksek yoğunluk, toplam 230.000 m2'de 2800 konut. km2'de 50.000 kişi. ülke genelinde sosyal konutların ortalamasından %60 daha fazla para da harcanmış. 


insanlar önceleri çölde bir vahaya da benzetmişler fakat toplumsal açıdan çökmeye başlaması birkaç yıl içinde olmuş. yıkılması da 1972'de bitirildikten 18 yıl sonra. jencks'in "modern mimarlığın ölümü" dediği tarih bu.

bu ibret alınacak başarısızlık hikayesinin sosyolojik ekonomik yönleri varsa da mimarlığının da bunda payının büyük olduğu düşünülüyor.

pruitt-igoe'nin neden fiyasko ile sonuçlandığını anlamak istiyorsak amerikan tarihinin belirli noktalarına bakmamız lazım. pruitt-igoe'nin akibetini yaratan koşullar, bu konut projelerinde yaşayan insanlardan değil; bizzat dış sebeplerden kaynaklanmaktadır.


ikinci dünya savaşı sonrasında şehir merkezindeki nüfusun büyük bir bölümünü kaybetmeye başlayan, insanların banliyölere akın ettiği bir st.louis var önce. ikinci dünya savaşı öncesinde etnik olarak daha melez bir görüntü veren şehir merkezinin yerleşim yerleri bilinçli bir devlet politikasıyla çürümeye terk edilir. çünkü banliyöler ve inşaat sektörü ekonominin dinamosunu teşkil etmektedir ikinci dünya savaşı sonrası çökmüş ekonomide. banliyöler yeni, huzurlu, daha üst sınıf, homojen ve güvenli bir rüyalar dünyası olarak pompalanırlar sağlanan çeşitli krediler aracılığıyla. tabii böyle olunca insanlar banliyölere taşınmaya başlarlar. yalnız banliyölere akan insanların neredeyse tamamı da orta ve orta-üst sınıf beyazlardır. ayrıca belirtelim sanayi de o sıralar şehir çeperlerinde, banliyölerin hemen yakınlarında gelişmektedir.


o zamanlarda ölmekte olan bu şehrin oldukça merkezi denebilecek noktalarından birine inşa edilen, sanayi alanlarından hayli uzak, doluluk oranı hiçbir zaman yüzde 91'i geçmeyen hatta genellikle yüzde 60-70'lerde seyreden, belediye tarafından ihmal edilmiş bir sosyal konut projesinden ne beklemek gerekir? varsıl olmayan insanları, işsizliğin tavan yaptığı bir şehre alt sınıf siyahları tıkamak ne için bir çözüm olabilir? onu geçtim sanki bunların benzerleri diğer amerikan şehirlerinde de olmuyor. pruitt-igoe gibi bir toplu konut projesi, ırkçı bir tecrit etme aracıdır. siyahların şehir içinde yayılmasını önlemek, onları kontrol etmek amacıyla planlanmıştır. ters tepmiştir o ayrı.

Ütopik Bir Şehir Yapılandırma Planı Olan Fransız Mimar: Le Corbusier