Modern Çağda Erkek Olmanın Ortamlarda Pek Dile Getirilmeyen En Zor Tarafları
Doğa kanunları
erkek olmanın en zor yanı, doğa tarafından karton bardak gibi disposable kabul edilerek gereğinden fazla çoğaltılarak hazır bulundurulmamız, kullanılmamız ve atılmamız.
Disposable: Tek kullanımlık, kullandıktan sonra atılan ve sayıca fazla olan şeyler. Kağıt mendil gibi.
insan neslinin devamı, doğurgan kadın sayısıyla limitlidir ve mevcudun onda biri sayıda erkek insan neslinin devamı için yeterlidir.
oysa doğa, seçimini yaparken yine de kadın erkek sayısını dengede tutar. bunun temelinde kadınların sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak karşı cinsten arkadaş ve sevgili rasyosu tutturma motivasyonu olduğunu hiç sanmıyorum.
doğa kadınları seviyor ve onlara gümüşlükte duran kristal bardaklar gibi davranırken, bize karton bardak gibi davranıp fazla fazla üreterek, işçi arı muamelesi yapıyor. haddinden fazla miktarda olmamız nedeniyle de aramızdaki rekabeti sürekli diri tutuyor.
karton bardak olmanın en zor yanı neyse, erkek olmanın da en zor yanı o bence.
performans yükü
erkeğin durup dinlenme lüksü yoktur, sürekli devam etmek, sürekli mevcut durumunu muhafaza etmek ve sürekli kazanmak zorundadır. habitatı organize etmek ve geleceği tasarlamak erkeğin işidir, ilişkileri yönlendirmek erkeğin işidir, erkeğin kavgası ölene kadar bitmez, kendisi bitirirse de kaybetmiş olur.
etiketler
duygusal olanı gay, partnerini kısıtlamayanı gavat, saygısından ses çıkarmayanı pısırık olarak gören bir toplumda en zor kısım 'medeni' bir erkek olmaktır. öyle ki ta çocukluktan başlar, torun sahibi olana kadar size saçmalıktan ibaret binlerce yasa dayatılır.
yalnızlık
eğer bir erkekseniz yalnızsınızdır. derdinizi anlatacağınız kimse yoktur. eğer şu an varsa anlatmamanız gerektiğini daha öğrenmemişsinizdir. sevilmenin mutlaka bir koşulu vardır eğer koşulları tutturamazsanız sevilmezsiniz koşulları tuttursanız bile çevreniz için yaptığınız fedakarlıklar görülmez nankörlükle uğraşırsınız eğer nankörlüğü yüzlerseniz lafını yapmakla suçlanırsınız. ve her sabah uyanıp bütün hepsini yeniden yaparsınız çünkü siz bir erkeksiniz.
yalnızsınız ama tek değilsiniz.
cinsiyet rolleri
mevcut cinsiyet rollerini reddedince müthiş bir şekilde aşağılanmak ve toplum dışına itilmek. kadınlar da "kadın gibi" davranmayınca tepki görüyor ama erkeklik kutsal kabul edildiği için "erkek gibi" olmayan erkeklerin gördüğü tepki katbekat fazla.
benim uzaktan gördüğüm bu.
erkeğin güce olan tutkusu
güçlü olmak zorunda olmak, ortamdaki en güçlü erkek olmaya çalışmak, kadına, anaya, babaya, ona buna bakkal hamza'dan neriman teyzeye güçlü görünmeye çalışmak ne kadar yorucudur gündelik hayatta.
oysa bir erkeğin yeterince derinlerine inerseniz ne kadar yıpranmış ve yaralı olduğunu hemen fark edersiniz. konuşamamış, anlatamamıştır bile, muhtemelen güçsüz görünme korkusundan. ve ne yazık ki size kendini yeterince açıp dertlerinden bahsettiğinde bunu biraz uzatırsa beyninize yerleşmiş kalıplardan ötürü kendinizi o erkeğin yanında artık güvende hissetmez ve ondan yavaş yavaş uzaklaştığınızı hissedersiniz. onu hep güçlü görmek istediğinizi fark edersiniz. ağlayamaz, ona her şey vız gelir tırs gider, dağ gibi adamdı ne oldu ya? diye düşünmeye başlarsınız. bu duygunuzu bir kere aşabilirseniz ilişkinize katkıları paha biçilemez.
Sosyal hayattaki dezavantajlar
+ savaşlarda biz ölüyoruz.
+ intihar eden erkek sayısı kadınlardan çok daha fazla.
+ başarı objesi olarak görülüyoruz. yetişkin her erkek sabahtan akşama kadar çalışıp başarılı olmak için çalışıyor. oysa kadınlar, işsiz olsa bile evlenmek istediği erkeğin karşısına geçip "ben kirada oturmam!" diyebiliyor.
+ herhangi bir kazada, kurtarılacaklar listesinin başında "kadınlar ve çocuklar" var! peki ya erkekler? "erkek mi! s*ktir edin onları. onlar gemiyi en son terk edecekler." her durumda gözden çıkarılan, biz erkekler oluyoruz.
+ madenlerde biz çalışıyor ve ölüyoruz. ölen madenci kadın işçi var mı tanıdığınız? ben tanımıyorum. en zor işlerde biz çalışıyor, iş kazalarında biz ölüyoruz.
+ sabahın 5'inde kalkıp çöplerinizi biz topluyoruz...
+ meme kanserine yakalanıp ölen kadın oranı %0.2 iken, erkeklerde prostat kanserinden ölüm oranı %3. fakat hiçbir aktivistin tv'de, sosyal medyada, sivil toplum kuruluşlarında prostat kanserine ya da testis kanserine farkındalık yaratma çabasına girdiğini görmüyorum. biz kansere bağlı ölümlerde bile kadınlardan daha çok ölüyoruz. ama, sürekli meme kanseriyle ilgili farkındalık çalışması yapılıyor.
+ hiçbir kadın aktivistin "kadınlar sosyal hayatta erkeklerin yaptığı her işi yapar. fakat hiç kadın madenci yok. kadınlar madenci olmak istiyor!" diye eylem yaptığına şahit olmuyorum.
ya da "kadınlar da çöp toplayabilir. erkeklerden neyimiz eksik. yaşasın çöpçü kadınlar!" diye eylem yapmıyorlar. ya, ceo olmak istiyorlar ya da yönetici... pis işleri hep biz yapıyoruz.
Son söz
"hayatım boyunca dikkatsiz olmamaya çalıştım. kadınlar ve çocuklar dikkatsiz olabilir, ama erkekler asla." - vito corleone
babanın da dediği gibi erkek her zaman dikkatli ve tetikte olmalıdır. güçsüz erkeği kimse sevmez. kimse saygı göstermez. dünyanın bütün yükü erkeğin sırtındadır. bu yükü kaldıramayanlar ezilir gider. erkeğe kimse merhamet göstermez, en yakınları bile.