TARİH 26 Aralık 2016
38,7b OKUNMA     972 PAYLAŞIM

Modern Bankacılık Sisteminin Kuyumcular Sayesinde Ortaya Çıkış Hikayesi

Evet, günümüzde kullandığımız modern bankacılık sisteminin temellerini bildiğimiz kuyumcular atmış. Hikayesini ''camdan dusen pimapenci'' anlatmış.
iStock.com


şimdi efendim olaylar şöyle gelişiyor. 17. yüzyıldayız. savaşlar, iç karışıklıklar, hırsızlıklar vs. gibi güvenlik tehditlerinden dolayı, altın sahibi insanlar evlerinde tutup sakladıkları altınların çalınmasından korkuyorlar. bu durumda ne yapmak lazım? güvenli bir yerde saklamak lazım bu altınları ve garantisinin de olması lazım. işte bu dönemde kuyumcular çıkıyor piyasaya ve diyorlar ki; gelip altınınızı bize yatırabilirsiniz. biz kasalarımızda güvenli bir şekilde gözümüz gibi koruruz onları. örneklerle somut bir şekilde anlatmak gerekirse, mesela kanzuk ağamızın çok altını var. çalınabilir diye de endişe ettiğinden gidiyor kuyumcuya veriyor altını saklaması için. yani bir nevi kuyumcunun güvenli olan kasasından bir miktar alan kiralamış oluyor. bunun da ücretini ödüyor. kuyumcu abimiz de bir kağıt çıkarıyor ve yazıyor üstüne: kanzuk ağanın ben de 100 altını vardır. istenildiğinde bu belge ile birlikte gelinip alınabilir. kanzuk ağamız da alıyor bu belgeyi. koyuyor cebine. artık bu belge 100 altın değerinde. kanzuk ağa güzel bir arsa görüp ileride buralar değerlenir diye almak istiyor. arsanın sahibiyle görüşüyor. arsa sahibi 100 altın istiyor. kanzuk ağa tak diye koyuyor tapu gibi 100 altın lira kuyumcuda olduğu belirtilen belgeyi. bunlar da belge imzalıyorlar. arsanın 100 altına satıldığına ve parasının söz konusu belgeyle ödendiğine dair. şimdi arsa sahibi abimiz gidip kuyumcudan 100 altını çekebilir. ama çekmeyebilir de çünkü ne de olsa belge aracılığıyla işini halledebilir. yani yanında altını gezdirip hem kendi güvenliğini hem de altının güvenliğini tehlikeye atacağına o da bir belge düzenleterek işlerini kolaylaştırabilir.

iStock.com


bir süre sonra insanlar belge ile satın almanın daha kolay, işlevli ve güvenli olduğunu farkedip sürekli belge ile iş yapıyorlar. sonra kuyumcu da bakıyor ki altını almaya gelen kimse yok. adam altınını satmışsa yani kasada duran altınıyla bir mülk almışsa ve altının yeni sahibi de gelmişse, yeni sahibi de genel olarak altını almak yerine, altının orada olduğuna dair yeni bir belge istemişse, altınlar sonsuza kadar kasada kalabilir. yani altınlar kasada yatıyor. bu noktada, kuyumcular hepimizin aklına geleni yapmaya başlıyor. nasıl olsa kasada altınlar duruyor, altını almaya gelen de yok. ben bu altınları borç vermede kullanıp faiziyle geri alıp başkasının altınıyla para kazanabilirim diyorlar.

iStock.com


bu sırada ben, evlenmek istiyorum ve ev almam lazım. gidiyorum kuyumcuya. kuyumcu kağıda yazıyor: bu şahsın bende 100 altını vardır. yani bana kredi veriyor. ben de bu yüz altını 2 sene sonra 120 altın olarak ödemek üzere faizli borç olarak alıyorum. gidip bu belgeyle de evi alıyorum. bu durumda kuyumcu ne yapabilir. olmayan altını bana satabilir. mesela 10 kişi 100 altın yatırdıysa kuyumcuya, kuyumcu da bunların dışında 1 kişiye daha kredi verebilir, sanki altını varmış gibi çek yazabilir. ancak bu 11 kişinin hepsi de aynı anda altınını almaya gelirse kuyumcu iflas eder. çünkü ekstra 1 kişinin altını yok. olmayan altını sattı yani kuyumcu. böyle böyle, istediği kadar insana faizle altın satıp kendini zengin edebilir kuyumcu. sonsuz bir para arzı yaratmış olur. tek güvence noktası da insanların aynı anda kapıya dayanmaması.

iStock.com


günümüzde ise bu sonsuz para arzını engellemek için devletler zorunlu rezerv oranı adı altında bir oran koyuyor. örneğin bu oran abd'de %10. yani sizin 10 bin lira paranız varsa. bunu zorunlu rezerv oranı olarak devlete verirsiniz. ve karşılığında 100 bin liralık işlem yapabilirsiniz. yani 10bin liranız olmasına rağmen 100bin liraya kadar kredi ile borç verebilirsiniz. bu durumda müşterilerin yüzde 10'undan bir fazlası (eğer herkese eşit miktarda para verilmişse) bankaya parasını almaya geldiğinde banka iflas eder. bankanın temel güvencesi, insanların yüzde 10'unun birden kapıya dayanmayacağı. kriz söylentileri gibi durumlarda ise bankalar batmasın diye insanların bankadan paralarını çekmelerini engellemek için devlet bankaları tatil edebilir ya da atmlerin elektriğini kesebilir. 

ufak tefek yanlışlarım olabilir. olabildiğince basit anlatmaya çalıştım.