MÜZİK 8 Şubat 2021
55,6b OKUNMA     779 PAYLAŞIM

Marilyn Manson'ın Düşüş Hikayesinde Adım Adım Yaşananların Detaylı Özeti

Son günlerde ismi geçmişteki şiddet ve taciz skandallarıyla anılan Marilyn Manson'ın yıllara yayılan karanlık düşüş hikayesini detaylı şekilde öğrenelim.


marilyn manson, üzücü bir çöküş hikayesinin baş rolü oldu

taze bir müzik, çarpıcı şarkı sözleri, entelektüel bir duruş, çok yönlü bir sanatçılık derken bugün elimizde kalan çocukça sözler ve hareketler, rol mu gerçek mi karar veremediği bir persona, yorgun bir vokal, en önemlisi de etrafındakilere fiziksel ve psikolojik zarar veren bir kişilik. bu da benim icin çok büyük hayal kırıklığı. yıllar yıllar önce "bu ne biçim adam, ne sapık bir imaj. ne biçim müzikler dinliyorsun?" diyenlere bu provokatif duruşun altında yatan zekayı anlatıyorduk ama görüyoruz ki artık kendisinin savunulacak bir yönü kalmadı. elbette bir günde bir adamı silmek doğru değil. kendisinin narsisizminin, grup arkadaşlarına ve hatta groupie'lerine çok iyi davranmamasının farkındaydık ama bunu "deli dahi" sıfatının altında kabul edebiliyorduk. ancak eski nişanlısı evan rachel wood'un artık manson'ın kendisine zarar verdiğini açıklaması ile "çılgın rock star" rolünün maalesef gerçek olduğu oraya çıktı. bundan sonrası artık kendisi için düşüş olarak görülüyor.

bu düşüşün hikayesini de anlatmak gerek. artık kendisi bu olanları hak etti mi yoksa kendisine bir komplo mu kuruluyor, kararını siz verin.

her şey uzun ve sıska bir çocuk olan brian warner'ın yazdığı şiirleri, renkli saçlı punk scott putesky'nin şarkı haline getirmesi ile başladı

bu garip şarkılar, marilyn manson and the spooky kids adlı giyim kuşamında herhangi bir kalıbı kabul etmeyen ve süper enerjik bir grup tarafından sahenelere taşındı. müziği, sözleri ve sahnesi çılgın bu adamların dikkat çekmesi zor olmadı ve de trent reznor gibi saygı duyulan bir rock müzisyeninin kanatlarının altına girerek büyümeye başladılar. ancak mr. manson, yavaş yavaş etrafındakilerin üstlerine basarak bireysel olarak da yükseliyordu. önce grubun adı "marilyn manson" olarak kısaltıldı. bu hamle ile kişi ve grup arasındaki ayrım büyük ölçüde ortadan kalktı. daha sonra da mr. manson, yavaş yavaş kelleler almaya başladı. manson ve artık daisy berkowitz olarak bilinen putesky'nin yanında karizmatik yapısı ve de grubun şarkı yazarlığına yaptığı katkı ile üçüncü bir güç olan ancak uyuşturucu problemi ile boğuşan bas gitarist gidget gein, rehabilitasyon sırasında manson tarafından "seni bekliyoruz" dendikten sonra birkaç gün sonra, hem de noel gecesi, bir mektup ile gruptan kovulmuştu. yerine hemen twiggy ramirez'in geçmesi ise bu kararın aslında çok önceden alındığını gösteriyor. en azından gein, belki de u kararı mektup ile aldığına şükretmeliydi çünkü sadece 1,5 yıl sonra davulcu sara lee lucas konser sonunda davul ekipmanına hoşçakal demek zorunda kalmıştı çünkü manson onları konser biterken yakmış ve de turne bittiği gibi lucas'a evine dönüş bileti verilerek davulcuyu eve hiçbir veda sözcüğü söylemeden göndermişti.

Marilyn Manson & the Spooky Kids

bu arada grubun sweet dreams cover'ı büyük ses getirince manson'ın içindeki süper star daha da büyümeye başladı ve de eskinin sıra dışılığı ile korkutsa da renkli bir grup olan marilyn manson'ın yerine daha direkt, daha sert, daha karanlık bir antichrist superstar geçti. bu geçiş süreci sancılı oldu. mr. manson, albümü trent reznor ile kaydetse de grup içinde ipleri eline aldı ve de grubun o zamana kadar yarısı olan daisy berkowitz'i gruptan kovdu. bu kovuş, "müzikal ayrılıklarımız vardı, oturduk konuştuk ayrıldık" diye olmadı tabii ki. berkowitz'in gruba getirdiği şarkılarla dalga geçildi, gitarları "şaka" maksadıyla kırıldı. bildiğin mobbing uygulandı ve berkowitz, albüm kayıtları biterken gruptan ayrıldı. o dönem uyuşturucu ve uykusuzluk pençesindeki mr. manson'ın grup arkadaşlarına sert tavrı daha da devam edecekti. ancak bir yandan yakın çevresindeki insanlara otoriter yüzünü gösterirken, kariyer anlamında bir düşüş yerine bir yükselişten bahsetmek gerekiyor. çünkü the beautiful people, 1990'ların en önemli metal klasiklerinden biri oldu ve de marilyn manson, muhafazakar hristiyanları tir tir titreten bir rock yıldızı haline geldi.

antichrist superstar döneminde kendisine aşırılık gösterilen tek kişi daisy berkowitz değildi

o dönem sahne arkasında içinde cinsellikle ve şiddetin sınır tanımadığı, ancak olan bitenin karşılıklı rıza olmadığını gösteren bir şeyin şu an için olmadığı, anlar yaşanıyordu. bu dönemde marilyn manson'ın çektiği bağımsız film groupie rafa kaldırılmak zorundaydı. bu filmde büyük ihtimalle para ile tutulan bir hayat kadını, manson'ın verdiği bir partiye grubun sıkı bir hayranı olarak katılıyor ve başına türlü olaylar geliyor. bu olaylar nedir tam olarak bilmiyoruz ama izleyen birkaç kişinin iddiasına göre "groupie"nın grubun klavyecisinin idrarını içtiği, manson'ın ortama bir silah getirdiği, bir kavga sahnesi olduğu, kan döküldüğü ve de kızın bir yere bağlanıp ağlatıldığı söyleniyor. bu olayların ne kadarının gerçek, ne kadarının kurgu olduğu, bütün olan biten hakkında iki tarafın da rızası olup olmadığı biraz muamma. ama manson'ın bu açıklaması gerçek: "menajerime gösterdiğimde bana dedi ki 'lütfen esas kopyayı gizle. eğer bunu biri görürse hapse düşersin ve tüm kariyerin yok olur'". bugün bakıyoruz ki bunun olması için bu filme gerek kalmadı.

yaprak dökümü durmadan devam ediyordu

bu sefer marilyn manson'ı piyasaya çıkaran trent reznor, manson ile yollarını ayırıyordu. manson'a göre reznor ile anlaşıp artık uyuşturucuya son vermek üzerine karar alsalar da reznor sözünde durmayıp madde kullanımına devam edince ipler gerilmişti. başka bir iddiaya göre lost highway filminin müzikal yönetmenliği için marilyn manson düşünülürken bu görev icin trent reznor'ın seçilmesi ikisinin arasını bozdu. ayrıca manson'ın yeni albümü için antichrist superstar havasından uzaklaşma istemesi de reznor'ın manson ile ilişkisini zedeledi. sonuç olarak ikili son kez 2000 yılında nine inch nails'in starfuckers inc klibi ve sahne performanslarında yardımlaştı ve kendi yollarına gitti. manson genel olarak reznor hakkında iyi ama kırgın konuştu. eski albümlerini tekrardan basamadığını çünkü orijinal kayıtlara sahip olan reznor'ın şirketi nothing records'ın bunları kaybettiğini söyledi ve bunda bir kötü niyet olduğunu belirtti. reznor ise 2005'te manson'ın personal jesus cover'ını eleştirdi, 2009'da da manson'a palyaço diyerek, "umarım kendini toparlar" diye ekledi. son yıllarda manson, reznor'a tekrar el uzatmış ve dediğine göre aralarında mailleşme yaşanmış ama bu konuda ortaya somut bir şey çıkmadı.

Trent Reznor & Marilyn Manson

aşk hayatından detaylar

şu ana kadar manson'ın müzisyen arkadaşları ile kavgaları gürültülerinden bahsetsek de manson, ana akıma çıktığı zaman kendisinin aşk hayatı da bir anda dikkat çekmeye başladı.

o zamana kadar manson, melissa romero ya da daha arkadaşlarının deyimi ile "missy" ile uzun süreli bir ilişki yaşıyordu. genç bir rock star, bir kadın ile ne kadar uzun süreli bir ilişki yaşayabilirse o kadar uzun bir ilişki yaşadılar. antichrist'ın kayıtları sırasında romero, hamile kalmıştı ancak kariyerinin zirvesine çıkan manson'ın baba olma gibi bir durumu olamazdı ve kürtaj yaptırıldı. antichrist patlayınca romero, manson'ı turnede yalnız bırakmasa da bir kopukluğun başlamasına engel olamadı. 1997 yılının aralık ayında büyük bir kavga edildi. o dönem manson'ın yeni kankası billy corgan, "çocuklar siz birbirinizi seviyorsunuz" diye moral vermeye çalışsa da her şey ortadaydı. antichrist superstar'ın artık ne eski grup arkadaşlarına, ne eski prodüktörüne, ne de eski kız arkadaşına ihtiyacı vardı. daha romero ile ilişkisi bitmeden şubat 1997'de porno yıldızı jenna jameson ile bir partide tanışıp birlikte olmuşlardı. o sıra jameson'ın mutsuz bir evliliği vardı ve de manson ile kaçamağını bir süre daha devam ettirdi. manson hakkında ilk ciddi soru işaretlerini de doğuran jameson oldu. ilk birliktelikleri sırasında kolunun içini bir vampir gibi emmeye çalışması dışında garip bir şey hissetmediğini söyleyen jameson, daha sonra manson'ın kendisi ile birlikte olmak için aramaları sırasında bıraktığı mesajlarda onu canlı canlı yakmaktan bahsettiğini söyledi. bu iddialar o dönemde "ehehe alemsin manson" gibi karşılansa da son yaşananlardan sonra jameson bir kez daha otobiyografisinde yazdığı bu konuşmaları medyaya hatırlattı.

bu arada jameson ile ilgili konuştuğu bir röportajında manson'a otobiyografisinde eski bir kız arkadaşını öldürmeyi planladığı hatırlatılıp ciddi olup olmadığı sorulunca manson "yaklaştım. neyse ki öyle yapmadım çünkü şu an hapiste olurdum" diye yanıt verdi. bu kız arkadaş aslında grubun o dönem konserlerinde sahneye çıkarak gösterinin bir parçası olan bir kadın. manson, bu kadına sahnede vuruyor, göğüslerini öpüyor ve bunun gibi seks ve şiddet içerikli bir performans sergiliyorlar. gerçek hayatta ise manson başka bir hanımefendi ile sevgili. ancak ilk kez asit aldığı bir gün bu kadınla birlikte oluyor ve de bir kez o kapı açılınca bu fiziksel ilişki bir süre daha devam ediyor. ancak bu kız manson'ı gitgide daha çok darlamaya ve de grup hakkında kararlar almaya başlayınca manson bu seks odaklı ilişkiyi bitiriyor. ancak hanımefendi manson konserlerini sabote etmeye başlayıp, manson ve kız arkadaşını darlamaya devam edince manson, birini öldürme konusunu ilk kez kafasına koyuyor ve bunu en sorunsuz nasıl yapabileceğini düşünmeye başlıyor. en sonunda grup arkadaşı madonna wayne gacy ile onu öldürmek için evine giderken peşlerine bir uyuşturucu satıcısı takıldığı ve bir türlü ayrılmadığı için bu eylem gerçekleşmiyor. yıllar sonra bu kadın ve manson tekrardan karşılaşınca ipler yine geriliyor ve manson kitabında ona kalıcı bir zarar vermek istediğini ama nerede yaşadığını bulamadığını söylüyor. artık ne kadarı gerçek, ne kadarı uydurma bir hikaye olduğu size kalmış.

hazır kendisinin otobiyografisinden bahsetmişken annesi ile olan bir anısına da değinmeden edemeyeceğim. direkt kitaptan alıntı yapalım: "annem bir gün eve geç geldi ve bana nerede olduğunu söylemedi. [babamı] aldattığından şüphelenerek babamdan bana geçen bir öfke patlaması yaşadım ve suratına bir şişe fırlattım. dudağının üstünde kanlı bir yarık açtı ve odamın zeminine ucuz parfüm ve de mavi cam parçaları saçıldı. bugün hala bir daha asla çocuk yapmaması için daimi bir hatırlatma görevi gören bir yarası var. bunu takip eden kavgalarda ona tükürdüm, ona vurdum ve onu boğmaya çalıştım. asla karşılık vermedi. sadece ağladı ve onun için hiç üzülmedim". tüm bu olay babasının annesini onu aldattığı ile suçlaması sonrası manson'ın da babasını taklit ederek annesine saldırmasından ibaret. manson, bu aldatma hikayesinin doğru olabileceğini hiç ima etmiyor ki doğru olsa bile bu kendisinin annesine yaptıklarını zaten değiştirmez. ancak kitap boyunca kötü bir şey yaptığı anlatılmayan annenin bu yaşadıkları kulağa ekstradan acı geliyor.

tüm bu anıların geçtiği the long hard road out of hell daha birçok inanılmaz hikaye içeriyor

eski bas gitaristi gidget gein overdose iken onun kusmuğunu yutarak ölmesi için çevirme planlarından, trent reznor ile "ben de içiyorum bak" diye yalan söyleyerek karşı tarafı sarhoş edip onlara istediklerini yapmalarına kadar (ki buna geri döneceğim) akıl almaz hikayeler var. %10'u bile doğru olsa çok sıkıntılı anılardan bahsediyoruz. bu kitabın yayınlandığı gün verilen partide manson'ın yanında yeni kız arkadaşı rose mcgowan vardı. 1997 yılı sonbaharında (yani yine romero ile ilişkisi devam ederken) gummo adlı bir indie filmin galasında tanıştılar ancak mcgowan, manson'ın kendisine hayran olduğunu önceden duymuştu. mcgowan, hollywood'da kendi kariyerini oluşturmaya çalışan genç bir aktördü. bir sene önce scream ile adını duyursa da halen endüstrinin güçlü erkeklerinin baskılarından kurtulamıyordu. o yılın başında harvey weinstein, kendisine cinsel saldırıda bulunmuştu. böyle bir durumda kendisi ana akımda olsa da ana akıma orta parmak gösteren, asi çocuk marilyn manson'a gönlünü kaptırdı. manson, kendisine çok iyi davranıyordu. uzun bir süre, mutlu bir ilişki yaşadılar. o dönem antichrist'ı takip eden mechanical animals albümü yayınlandı. boşu olmayan bu albümde mcgowan'ın sesini manson posthuman şarkısında kullanmıştı. ayrıca mcgowan hakkında yazılan coma white'ın klibinde de mcgowan rol aldı. bunun yanında turnede de manson'ı bırakmayan mcgowan, film kariyerine de manson için bir ara verip genellikle bağımsız yapımlarda kendini gösterdi. lakin bir rock star ile turne yapmak onu oldukça yoruyordu. bunun yanında 20 nisan 1999'da iki genç öğrenci columbine lisesinde 13 kişiyi öldürdükten sonra intihar edince ihale başta manson olmak üzere birçok müzisyene kalmıştı. manson'ın ruh haline büyük zarar veren bu olay, mcgowan ile ilişkisine de zarar verdi. ikilinin yolları da kısa süre sonra ayrıldı. mcgowan, manson hakkında kötü bir açıklama yapmadı. sadece kendisinin çok fazla uyuşturucu kullandığını ve de ilişki daha da ciddileşecekse boyle bir partner istemediğini söyledi. weinstein'in tek taraflı cinsel saldırısına maruz kalan mcgowan, yıllar sonra weinstein hakkındaki iddialar ile alevlenen metoo hareketinin en önde gelen isimlerinden biri oldu. wood'un manson ile ilgili iddiaları ortaya çıktığı dönemde manson, birdenbire ortaya çıkıp mcgowan ile tekrardan konuşmaya çalıştı. bu çabanın da hemen ardından medyaya "bakın eski sevgilimle de aram iyi" diye açıklama yaptı. mcgowan ise bir mesaj atmak ile arkadaş olmadıklarını ve de bu konuda wood'un yanında olacağını açıkladı. wood'un en sonunda manson'ın adını vermesiyle de manson'ın kendisine herhangi bir saldırıda bulunmadığını yineleyerek evan rachel wood'a destek olduğunu açıkladı ve o dönem wood'un yaşadıklarına şahit olsa da susan manson'ın plak firmasına da eleştirilerini yöneltti.

Evan Rachel Wood

mcgowan sonrası columbine'ın etkisiyle bir abd eleştirisi olan holy wood albümü ile bence en iyi ikinci albümünü çıkaran manson, 2001 yılı ocak ayında 32 yaşına girdiği zaman verdiği doğum günü partisine burlesk tarzı gösteriler yapan dansçı dita von teese'i davet etti. öyle bir partiydi ki von teese, manson'ın yanından ancak yaklaşık beş gün sonra ayrılmıştı. ikili böylece yeni bir aşka yelken açtı. yeni aşk ile beraber manson'ın müzikal anlayışı da ilginç bir yöne girdi. dita, izleyicilerini 1940'lara götüren bir performans sanatçısıydı. zaten genel olarak imaj ve performansına çok önem veren manson, yeni albümünü tamamen görsel ve işitsel bir sanat eserine çevirmek istedi. dita gibi belli bir dönemi performansına yansıtmak isteyen manson, 1920'ler öncesi alman kabaresi gibi çok spesifik bir tercih yaptı. bir anda şarkılarında, giyim kuşamında ve kliplerinde 1920'ler berlin'inin "vur patlasın çal oynasın" anlayışı yer buldu. mcgowan gibi von teese de manson'ın performansına katkıda bulundu ve mobscene'in klibinde gözüktü. ancak bu tarz değişikliği manson'ın yanındakiler tarafından çok da destek görmedi. albüm kayıtları sırasında berkowitz'den sonra manson'ın ikinci kolu olan twiggy ramirez kapının önüne kondu. turne sırasında ise manson'ın etrafındakileri hiç umursamayarak bir role bürünüp kafasına estiği gibi davranması özellikle grubun dehşet gitaristi john 5'ı çileden çıkardı. o çok tıklanan meşhur videoda gördüğümüz üzere sahnede işini yapmaya çalışan 5'ı durduk yere iten manson'a dayanamayan john 5, gitarını yere atıp yumruklarını ortaya çıkardı ancak sonunda tüm agresifliği ile gitarını çalmaya geri döndü. turne bitince de manson'da bir değişiklik olmayacağı belli olunca gruptan ayrıldı. son olarak müzikal yeteneği aşırı kısıtlı olmasına rağmen imaj olarak ve de şarkılara getirdiği müzikal efektler sayesinde grubun sıra dışılığına katkıda bulunan ve de ilk albümden bu yana manson'ın yanında kalan tek kişi olan madonna wayne gacy de gruptan ayrıldı. yani grubu taşıyan en önemli isimler kısa bir sürede kayboldular. gacy'nin manson'a kendisine ödenmeyen ücretler hakkında dava açması bu ayrılıkların finansal bir nedeni de olduğunu gösteriyordu. keza daisy berkowitz de ayrıldıktan sonra benzer bir dava ile hakkını alabilmişti. artık müzikal anlamda gitgide yalnızlaşan manson'ın fırtınalı ama başarılı bir dönem sonrası düşüşü başlamıştı.

2004 yılında lest we forget adlı best of albümünü çıkaran manson, bu albümü bir "elveda" albümü olarak tanımlanmıştı

yanında twiggy'nin yerini dolduran tim skold dışında kimse kalmayan manson, uzun zaman beraber çalıştığı şirketi nothing records'un da kapanması ile bir dönemin tam anlamıyla sonuna gelmişti. yukarıda da bahsettiğim gibi, albümün tek yeni şarkısı olan personal jesus cover'ı orijinaline çok benzer olduğu için başta trent reznor olmak üzere eleştirmenler tarafından eleştirildi. müzikal anlamda uzun bir sessizlik dönemine girse de manson, resim yapmaya, film ve kitap projeleri üstünde çalışmaya ve de kendi absinth markası ile uğraşmaya devam ediyordu. kasım 2005'te de dita von teese ve marilyn manson evlendiler. sanki o zamana kadar içinde bulunduğu kavgadan ve gürültüden uzak, sanat ve aşk dolu bir döneme girecekti. tabii ki de öyle olmadı. dita von teese'in deyimi ile evlenmeleri ile bir günde her şey değişti ve de dita'nın ilham perisi olduğu the golden age dönemindeki eğlence ve görkem yerini daha karanlık bir ilişkiye bıraktı. dita, manson'ın durmaksızın devam eden partilerine dayanamıyordu. bu partilerden biri bir trajediye de yol açmıştı. 1 nisan 2001'de manson'ın evindeki partilerden birinde keanu reeves'in eski sevgilisi jennifer syme yer almaktaydı. syme, bolca alkol aldığı bu parti devam ederken partiye katılanlardan biri tarafından evine götürüldü. ancak syme'ın eve gidip uyumaya niyeti yoktu. arabasına atlayıp partiye geri dönmeye karar verdi. emniyet kemeri takmayan alkollü syme, park eden arabalara çarparak arabasından fırladı ve olay yerinde öldü. manson, bu ölüm için üzüldüğünü söylediği bir açıklama yaptı. bir şoför tarafından güvenli bir şekilde eve gönderildiğini ancak syme'ın sadece kendisinin bilebileceği bir nedenle tekrardan arabasına bindiğini söyledi. ancak syme'ın annesi manson'a dava açtı ve de kızına partide kokain verdiğini ve kendisinin syme'ı madde etkisi altında araba kullanması için ikna ettiğini iddia etti. kaza yerinde sakinleştirici ilaçlar ve de bir miktar kokain bulunmuştu. manson, bu iddiaları reddetti. 2003 yılında da kendisi hakkında açılan dava düştü. ancak bu kaza manson'ı çok etkiledi ve 2007 yılında çıkan "eat me, drink me"nin içinde bolca araba kazası metaforlarının yer almasına neden oldu. von teese'e geri dönersek, hiçbir şey yolunda gitmiyordu. 2006 yılı biterken dita von teese, manson'ı terk etti ve şöyle dedi: "şöyle diyelim, bir noel gününde eşyalarımı toplamam ve altı yıl beraberlikten sonra evi terk etmem için gerçekten kötü bir şeyin olması gerekiyordu". bu kötü şey, manson'ın dita von teese'i aldatmasıydı.

Jennifer Syme

manson, dita von teese'in de etkisiyle the golden age of grotesque'i yayınladığı sene 16 yaşındaki genç aktrist evan rachel wood, thirteen filmi ile boşanmış bir anne babanın ergenlik döneminde masumiyetini kaybeden genç kızı rolünde dikkat çekti. bu başarılı performans sonrası kendisine rol teklifleri yağarken kapısını sürpriz bir isim çaldı: marilyn manson. müziğe ara verdiği bu dönemde alice harikalar diyarında kitabının yazarı lewis carroll'un hayatını anlatacak phantasmagoria adlı bir film çekmek isteyen manson, wood ile iletişime geçti. ancak bu proje manson odaklanıp bir türlü ne yapmak istediğine karar veremedigi için, tıpkı holy wood albümünün kitap projesi gibi, kayboldu gitti. ancak wood ve manson'ın irtibatı kopmadı. ekim 2006'da manson, resim sergisi açtığında wood sergiye katılmıştı. bunun yanında sergide iki tane evan rachel wood portresi yer almaktaydı. bunlardan biri için wood, manson'a poz vermişti. ancak sergide başta eşi von teese olmak üzere, angelina jolie, tilda swilton gibi aktrisler ve de beraber müzik yaptığı insanların da portreleri olduğu için kimse de bir aşktan şüphelenmedi - von teese dışında. von teese, manson'ın bitmeyen partileri ve wood ile yakınlaşmasına dayanamayıp boşanma başvurusu yaptı. kısa süre sonra ise manson ve wood aşkı magazin sitelerine düştü. tabii ki manson'ın 36, wood'un ise 19 yaşında olması bu haberlerin değişmez bir parçasıydı.

evliliğinin bitmesi ve yeni aşkı, manson'a ilham verdi ve 2007 yazına girerken eat me, drink me albümü çıktı

albüm manson'ın müzikal yalnızlığını ortaya seriyordu. çünkü bütün albüm tek başına tim skold tarafından kaydedilmişti. manson ise sözleri ekleyip, şarkıları söylemişti. ancak albümün promosyonu bir garipti. manson, öncelikle kalpli bir logo kullanmaya başlamıştı. albüm kapağında o meşhur beyaz lensinin içinde bir kalp yer almaktaydı. şarkı sözlerinde de toplum eleştirilerini bir kenara bırakıp, kendince bir "aşk" konseptinden bahsediyordu. vokalleri yere yatarak kaydettiğini söylemiş, tüm perdelerini kaldırarak çok kişisel bir albüm kaydettiğini belirtmişti. albümün çıkış şarkısı heart shaped glasses, ki manson'ın en kötü şarkılarından biridir, manson-wood aşkını tüm dünyaya haykırmak için hazırlanan bir kliple taçlandırıldı. bol bol seks ve kan içeren klipte wood, lolita gözlükleri ile manson'ı izlerken kendinden geçiyor, manson ve wood yağan kanlar içinde seks yapıyor, en sonunda da "herkese karşı ikimiz" diyerek arabalarını uçuruma sürüp intihar ediyorlardı. manson, seks sahneleri hakkında "artık gerçek mi değil mi bilemem" diye pazarlama oyunları yaparken wood, gerçek olmadığını söylüyordu. ama şunu da ekledi: "sevda hakkında farklı, garip fikirlere sahip olmanın normal olduğunu göstermek istemiştim sadece. videonun sonunda öpüşüyoruz ve kan yağıyor - ve benim için, bu tüm hayatım boyuncaki en romantik anlardan biriydi". wood için her şey en başta kalp şeklindeki gözlüklerinden güzel gözüküyordu ama şarkının nakaratında bakınca alarmlar çalmaya başlıyordu: "kalbimi kırma yoksa kalp şeklindeki gözlüklerini kırarım". "senin ağzını yırtarım" tadındaki üslubu bu şarkının sözleri manson'ın kaleminin ne kadar zayıfladığını gösteriyordu. mesela evidence şarkısında şöyle dedi: "sen işaretlenmemiş bir arabasın / seni nereye park ettiğimi hatırlamıyorum / ama seni seviyorum, seni almaya param yetmiyor / cenazeye girmek için taksi tutacağım". ya da you and me and the devil makes 3'ye bakalım: "cinayet tatlı, mutlu tecavüz / cinayet tatlı, mutlu mutlu mutlu tecavüz, katil / dikkat, yüzün, buz gibi sperm / bıçaklardan buket, katil". sanki 15 yaşında bir ergen manson'ın kalemini teslim almış gibiydi.

Marilyn Manson - Heart-Shaped Glasses (When The Heart Guides The Hand)


2008 yılı başında manson, eski kankası twiggy ramirez ile tekrardan buluşup müzik hayatına beraber devam etmeye karar verdi

sanki müzikal olarak bir çıkış başlayacaktı ancak bu sefer de wood ile aralarına kara kedi girdi ve ikili ayrıldı. manson ve wood ilişkisini başına uçuran kuşlar bu sefer de ayrılık sebebini uçurdular: manson, wood üstünde aşırı bir kontrol uyguluyor ve kendisine duygusal olarak kötü muamelede bulunuyordu. bunun yanında çiftle beraber aynı evde yaşayan wood'un abisini evden kovmuştu. wood ise bu iddiaları reddetti ve de manson'ın kendisi ve abisine hep destek olduğunu, ancak ikilinin kendi işlerine odaklanmak için ayrıldıklarını söyledi. lakin manson, bu ayrılığı pek olgun karşılamadı. 2008 yılı noel'inde wood'u 158 kez aradı ve de her bir araması için yüzüne ya da ellerine bir yara açtı. sözü kendisine bırakalım: "ona bana yaşattığı acıları göstermek istedim. şöyleydi: 'ne yaptığını fiziksel olarak görmeni istiyorum'. kulağa uydurma gibi geliyor ama tamamen doğru ve insanların inanıp inanmaması umrumda değil. bunu kanıtlayacak yaralarım var. insanların her röportajda bana aynı şeyi sormalarını istemiyordum: 'oh, bu albüm eski kız arkadaşınla ilişkin hakkında mı?' ama bu zarar albümün bir parçası ve i want to kill you like they do in the movies şarkısı benim fantazilerim hakkında. onun kafatasını bir balyozla parçalamak gibi günlük fantazilerim var."

tabi bu açıklamalar daha sonra manson'ın başına büyük bela açtı. manson'ın halkla ilişkiler ekibi bu sözler hakkında "yea bu bir albüm promosyonu. manson, bir karakteri oynuyor" dese de kimsenin bunu yediğini sanmıyorum. wood ile ayrılığı sonrası kaydedilen o albüm the high end of low, manson'ın müzikal anlamdaki düşüşünün devamıydı. ara ara dikkat çeken şarkılar olsa da genel olarak heyecan yaratmayan, uzun bir çalışmaydı. ara ara toplum eleştirileri olsa da "eat me, drink me" misali kişisel ama bu sefer daha sinirli sözler vardı. mesela wow: "ama sen bir süre sonra değişebileceğimi sandın / ve dedin ki 'bana daha farklı davransan iyi olur ya da..' / 'ya da..' söylenmesi aptalca bir şey / benim gibi birine, benim gibi birine / ... / durup baktın mı aşık olduğun kişiye?" ve bunun gibi bir çok söz. albümün öfkesi single'larından running to the edge of the world klibine de yansımıştı. bu klipte sarı saçlı ve sadece iç çamaşırları giymiş bir kadın, bir sandalyeye bağlanmış dövülüyordu. sonunda da kanlar içinde kendinden geçmiş ya da ölmüş bir şekilde yatıyordu. bu klip wood'un yaptığı açıklamalardan sonra bambaşka bir anlam kazanacaktı. o zaman bunlar sadece "ya adam tam bir deli, amma çılgın klipler çekiyor" diye yorumlanıyordu. o dönem de ben manson'ı eskisi kadar ilgiyle takip etmediğim için klibin konusunu duysam da izlememiştim bile. ancak o turnenin konserine denk gelince kaçırmamazlık etmedim ve de kendisini moralli ve motive görünce "ya promosyon için gereksiz provokasyon yapsa (gidip pretty as a swastika diye bir şarkı kaydetmişti mesela) da halen sanatına aşık, bir mesaj vermeye çalışıyor" gibi düşünceler içindeydim. zamanla o motivasyon da kayboldu zaten.

wood ve manson, bu kanlı noel sonrası kısa bir süre bir araya gelseler de the high end of low çıkmadan tekrar ayrılmışlardı, böylece manson yukarıda söylediğim sert sözleri açık açık söyleyebilmişti. manson, 2009 yazında porno yıldızı stoya ile bir ilişki yaşasa da wood ve manson yıl sonuna doğru yine bir araya geldiler. hatta ocak 2010'da nişanlandıkları ortaya çıktı. ancak birkaç ay sonra ikili bir daha birleşmemek üzere ayrıldı. 2015'te verdiği röportajda wood, "bana öğrettiği şeyler için müteşekkirim ancak birbirimiz için uygun kişiler değildik" diyerek konuyu kapattı. ama eski defterler kısa süre sonra tekrar açılacaktı. wood, twitter'da yaptığı bir açıklamada iki kez tecavüze uğradığını, bunlardan birisinden o dönemki sevgilisinin sorumlu olduğu ve de sevgili oldukları için uzun süre bunun tecavüz olup olmadığını düşündüğünü söyledi. hatta dediğine göre bu olaylar sonra intihara da kalkışmıştı. bir sene sonra ise cinsel saldırı mağdurları için hazırlanan bir yasa tasarının geçmesi için kongre'de yapılan oturumda wood bu konuya tekrardan değindi. buradaki konuşmasında sevgilisi tarafından bir sandalyeye bağlanıp şiddet gördüğünü, "beni seviyorsan bunları yapmalısın" denerek baskı gördüğünü, kendisine "seni öldürürüm" dendiğini söyledi. 2019'da yine bir yasa tasarısı için mahkemede verdiği konuşmada biraz daha detaya indi. başta ona çok iyi davranıldığını, onu bir mentor olarak gördüğünü söyledi. ancak aynı evde yaşamaya başlayınca kendisinin alkol ve uyuşturucu problemini görmeye başladığını belirtti. wood, artık belli bir tarzda giyinmeye zorlanıyordu ve bunu tam olarak beceremediğinde dalga geçiliyordu. bu sırada sevgilisinin başka insanları da kolayca tehdit edebildiğini, onların kişisel bilgilerine dostları aracılığı ile ulaşabildiğine tanık oluyordu. daha sonra wood neden isim veremediği sorulduğunda bu tehditlerden ve güçten çekildiğinden bahsediyordu. wood'dan kısa süre sonra, manson'ın wood sonrası kısa bir süre beraber olduğu esme bianco da aynı yasa tasarısı için düzenlenen başka bir görüşmede çok benzer iddialarda bulunmuş ancak o da wood gibi bir isim vermekten kaçınmıştı.


bu sırada manson, albüm çıkarmaya devam ediyordu

2012'de çıkan born villian, bir önceki albüm gibi karanlık ama oldukça sıkıcı bir kayıt olarak pek dikkat çekmedi. ancak 2015'te çıkan ve yeni müzikal ortağı tyler bates ile kaydedilen the pale emperor manson'ı eski günlerine döndürmese de olgun ve güçlü bir albüm olarak eleştirmenlerden ve hayranlardan tam not aldı. 2017'de çıkan heaven upside down ise albüm olarak fena olmasa da albüm sonrası yaşananları ile daha çok dikkat çekti. grubun ilk yıllarında yakın arkadaş oldukları jack off jill grubunun vokalisti jessicka, twiggy ramirez'in kendisine yıllar önce tecavüz ettiğini açıkladı. bu iddialar ortaya çıkınca manson, bu olan bitenden haberi olmadığını söyleyerek twiggy ile yollarını ayırma kararı aldı. zaten bates'in gruba dahil olması ile twiggy geri planda bas çalan rastgele birine dönmüştü. feda edilmesi de zor olmadı. bu sorun belki çözülmüştü ama manson'ın turnedeki çok kötü performansları, hastalıkları, kaprisleri sıkça medyaya yansıdı ve de kendi hayranları tarafından da büyük tepki gördü. bir yandan şarkılarının kliplerinde sansasyon yaratma çabasına devam ediyordu. we know where you fucking live şarkısının klibinde rahibe kılığındaki kişiler dehşet saçıyordu. manson, verdiği bir röportajda bu şarkının politik bir anlamı olmadığını ve de kendisine olumsuz şeyler söyleyenlere çok tehlikeli insanlar tanıdığını hatırlatmak için yazdığını söyledi. bir nevi wood'un kendisi hakkındaki bazı iddialarını destekleyecek sözlerdi bunlar. en son geçen sene we are chaos'u yayınladı ki o da müzikal olarak fena olmasa da sözlerinin pek bir şey anlatmadığı, dinlemesi güzel ama akılda çok da kalmayan bir eserdi.

geçtiğimiz günlerde wood, herkesi bildiği sırrı açıkladı ve de kendisine zarar veren kişinin manson olduğunu söyledi

hemen ardından dört kişi daha manson'ın aleyhinde açıklamalar yaptı. 2012 civarında manson ile sıkça fotoğrafları çıkan fotoğrafçısı ashley walters, manson'dan şiddet gördüğünü ve de arkadaşlarına kendisini seks objesi olarak önerdiğini iddia etti. diğer isimler de dayak yediklerini ve de odalara kilitlenip kendilerine kötü davranıldığını söyledi. manson'ın wood ile ilişkisinin yeni başladığı sıralarda kısa bir süre grupta yer alan gitarist wes borland da iddiaları destekleyecek açıklamalarda bulundu. hem rose mcgowan hem dita von teese, ilişkileri boyunca manson'dan zarar görmediklerini söylese de ilişkisinde zarar gördüğünü açıklayan herkesin yanında olduklarını açıkça belirttiler. en son trent reznor da yıllardır manson ile konuşmadığını söyledi. öte yandan başlarda da kısaca belirttiğim bir hayranlarını sarhoş ettirip onlara istediklerini yapma hikayesinin o zaman da belirttiği gibi fabrikasyon olduğunu bir kez daha vurguladı. zaten bu otobiyografi hakkında birçok kişi olayların orada anlatıldığı gibi gerçekleşmediğini ya da abartıldığını söylemişti. bu da manson ise gerçek ve yalanın ne kadar iç içe girdiğinin başka bir göstergesiydi. tüm bunlar sonucu manson, müzik şirketinden kovuldu. kendisinin yer aldığı televizyon projelerinden sahneleri çıkarıldı. hakkında yasal işlemlerin başlatılması da gündemde olacak.

"zamanında çok sevdiğim bu adamın hikayesinin böyle biteceğini kim bilebilirdi" desem de hepimiz orada burada var olan işaretleri görmezden geldik, hata yaptık gibi duruyor. öte yandan halen mechanical animals ve holy wood albümlerinin inanılmaz güzel albümler olduğunu düşünüyorum. keşke toplumun iki yüzlülüğünü çok sağlam bir müzik ile eleştirmeye devam etseydi. onun yerine yarattığı role kendini kaptırdı ve de koskoca adam olmasına rağmen ergen gibi davranmaya ve de daha kötüsü karşısındakilere zarar veren bir şekilde davranmaya devam etti. bundan sonra ne olacağını tahmin etmesi çok zor. manson gibi ilgi manyağı birinin yüzüne bütün kapıların kapatılması onun için çok zor olacak. gerçek anlamda çok sıkı bir arkadaşı kalmadığı, anne babasının da yakın zamanlarda öldüğünü düşününce ciddi bir yalnızlık onu bekliyor. şunu belirtmek önemli: manson, geçen sene ikinci kez evlendi. wood'dan ayrıldıktan sonra beraber görülmeye başlayan manson ve lindsay usich, uzun süreli ilişkilerini evlenerek taçlandırdı. tabii ki usich bu konuda bir açıklama yapmadı. düşük bir ihtimalle bundan sonra manson ve usich ikilisinin gözlerden uzak, sessiz bir yaşamı tercih edebileceğini düşünebiliriz. başka bir düşük ihtimal manson'ın wood ve diğerlerinden özür dileyip bir şekilde kariyerine devam etme çabası göstermesi olur. ancak sanki daha olumsuz bir senaryo olacak ve manson, alkol ve uyuşturucu içinde yalnızlığı ile daha karanlık bir sona ilerleyecek ki bu çok trajik bir son olur. bakalım günler bu hikayenin devamı için neler getirecek?