EDEBİYAT 16 Mayıs 2022
41,5b OKUNMA     380 PAYLAŞIM

Maksimum 200 Sayfa Civarında Olan ve Okuyunca Ufkunuzu Genişleten Etkili Kitaplar

İş veya okul yüzünden kalın kitaplar okuyacak zaman bulamamış ancak bir yandan da cahil kalmak istemiyor olabilirsiniz. İmdadınıza yetişecek bir listeyle geldik.
iStock

godot'yu beklerken - samuel beckett - 124 sayfa

eser; bir bekleyişe kapılan, kurtulma ümidi ile ayakta kalmaya ve varoluşlarını sürdürmeye gayret eden insanların, hiçbir şey yapamadan kurtulmayı beklemeleri ve ne olduğunu dahi bilmedikleri godot adında bir kimsenin veya "şeyin " kendilerini kurtarmalarını beklemelerini konu alan sıra dışı bir oyundur.

bayan dalloway - virginia woolf - 221 sayfa 

roman, bir kadının bir gün boyunca yaşadıklarını, düşündüklerini zaman zaman geriye dönüş yöntemiyle anlatır. yazar bu kitapta; savaşçı toplumu ve ince bir şekilde de yönetim sistemini eleştirmektedir.

inci - john steinbeck - 101 sayfa

inci, john steinbeck tarafından yazılmış, zenginliğin ve paranın getirdiği kötülük ve felaketleri konu alan bir öykü.

candide - voltaire - 119 sayfa

candide adında iyi niyetli gencin yaşadıklarını ironik bir dille kaleme alan yazar bu eserinde, leibniz'in “yaşadığımız dünya dünyaların en iyisidir.” mantığına karşı çıkar ve aşırı iyimserliği eleştirir, hatta zaman zaman onunla alay eder. voltarie kitabında, yaşadığı dönemdeki fikirleri, kiliseyi, dogmatizmi, kurumları ve ülkesini kimi zaman inceden kimi zaman da aleni bir şekilde hicvediyor.

mutlu olma sanatı - arthur schopenhauer - 56 sayfa

mutlu olma sanatı, iyimser dünya görüşüne karşı çıkan ve yaşadığımız dünyayı olası dünyaların en kötüsü sayan schopenhauer'dan mutluluğa ulaşmak için hayata dair pratik bir felsefeler bütününü içeriyor.

prens/ hükümdar - niccolo machiavelli - 160 sayfa

hükümdar'da machiavelli, çeşitli devlet tiplerini, bu devletlerin çeşitli kuruluş biçimlerini (güç, hainlik, talih, vb.) ve bu devletleri korumanın çeşitli yollarını inceledi. hükümdarın erdem ve kusurları; sevgi mi yoksa korku mu uyandırması, sözünü tutması mı yoksa tutmaması mı gerektiği gibi sorunlar, hep bu açıdan ele alındı.

duvar - jean-paul sartre – 218 sayfa

varoluşçuluğun babası sayılan yazarın duvar'da beş öyküsü yer alıyor. bunalımlar çağı olma özelliğini sürdüren yirminci yüzyılı ve onun insanını tanımak için duvar vazgeçilmez bir kitap.

doğruyu söylemek - michel foucault - 147 sayfa

adından da anlaşıldığı gibi, doğruyu söylemek ve doğruyu söyleyen üzerine edebi ve felsefi düşünceler paylaşılıyor.

putların alacakaranlığı - friedrich nietzsche - 112 sayfa

bu kitap nietzsche' nin "özdeyişler ve oklar" bölümünde, aforizmalarıyla başlayıp , diğer on bölümde ahlaktan, dine, akıldan, estetiğe ve insan kişiliğine ilişkin, felsefesinin kendi dilinden anlatımıdır. bicim ve üslup bakımından böyle buyurdu zerdüşt'le benzerlik gösteriyor.

gorgias - platon – 129 sayfa

platon'un en uzun ve en etkili diyaloglarından birisi olan gorgias'ın ana ekseni retorik üzerine kuruludur. eserin bütününde insan için neyin gerçekten iyi, neyin gerçekten kötü olduğu konuları da önemli yer tutar.

kağıt ev - carlos maria dominguez - 90 sayfa

kitap tutkusu olan biri hakkında bu kitap. yazar bunu bir aşk hikayesinin içinde kurgulamış ve kitapları öyle simgesel kullanmış ki kitabın sonunda, isminin ne anlam geldiğini anlayacak ve bence yazarın hayal gücüne hayran kalacaksınız.

küçük feministin kitabı - sassa buregren - 128 sayfa

isveç'te yaşayan ebba bir gazete haberini okurken adeta bir aydınlanma yaşar ve kadınlarla erkekler üzerine düşünmeye başlar. sonra, gözlemlediği haksızlığa karşı neler yapabileceğini anneannesiyle ve arkadaşlarıyla konuşmaya başlar. kadın erkek haklarına ilişkin çok güzel bir kitap.

kitapları kurtaran kedi - sosuke natsukawa - 207 sayfa

okura, kitapların da bir yüreği olduğunu fısıldayan bu yarı fantastik macera kitabevinin koridorlarında gerçeküstü labirentlerin ortasında geçiyor. cesaret bulma, başkalarını önemseme ve kitapların (kısa kitapların bile) muazzam gücü hakkında yürek ısıtan bir hikaye.

suçluyorum - emile zola - 48 sayfa

19. yüzyıl sonları fransa'sında, yahudi kökenli bir subayın, haksız yere casuslukla suçlanmasıyla patlak veren dreyfus davası, yalnızca bir hukuk ve ayrımcılık skandalı değil, aynı zamanda başta ordu ve yargı olmak üzere ülkenin tüm kurumlarını temellerinden sarsan bir toplum olayıydı. tam 12 yıl sonra dreyfus'ün aklanmasıyla sonuçlansa da, üçüncü cumhuriyet ve çağdaş fransa'nın tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. bu dava çevresinde gelişen çalkantıların keskinleştirdiği güçler dağılımı, kilise ve devlet işlerinin ayrılması gibi sarsıcı önlemlerin alınmasına, sağdaki milliyetçiler ile soldaki antimilitaristler arasında uzun sürecek bir bölünmenin doğmasına yol açtı.büyük romancı émile zola, 13 ocak 1898 günü bir gazetede yayınladığı suçluyorum başlıklı açık mektubuyla, dreyfus'e yapılan haksızlığın karşısına dikilen fransız aydınlarının sözcüsü oldu.